135
sevgili eski futbolcu,
iyi günde kötü günde ben galatasaray'ı destekledim. kaybetti kendime gelemedim, kazandı mutluluğumu kelimelere dökemedim. sevdiğim insanları totem yaptım, annem benim ve babamın futbol sevgisi için 34 hafta biz evde olalım olmayalım futbol izledi. demem o ki hayatımın büyük bir bölümünü galatasaray oluşturmakta. ama sen bu takımın formasını tekrar futbolcu olarak giyersen ben o takıma aynı şekilde bakamam. bunun senin siyasi düşüncenle bir alakası yok. senin evet dediğin kampanya'ya biricik arkadaşın burak yılmaz da evet dedi üstüne karısını dövdü ama bir şekilde sahada kaldı. çok mu yetenekliydi değildi. ama çalışkandı. taraftarı seviyor sevmiyor ama o elinden geleni yapıyor. emre belözoğlu türkiye'de nefret edilmediği il yok hala sahada tüm gücü ile press yapıyor.
sen ne yaptın? yarı yolda galatasaray'ı bıraktın. yine de galatasaray evladıydın kırgın da olsak bir şekilde başarılarına helal olsun diyorduk. sonra zamanının en iyi takımına transfer oldun. süper yedektin aynı anda hem orta sahayı hem forvet üçlüsünü yedekleyebiliyordun. neymar konfederasyon kupasındayken messi suarez ile peş peşe maçları kazandın orada neymar satılabilir bile denildi. ama sen orada bıraktın futbolu. kendini geliştirmek için hiç bir şey yapmadın. yeteneğine ihanet ettin. tek derdin türkiye'de unutulmamak, buradan uzaklaşmamak oldu. seni tanıyan tanıtan herkes telefonundan ayrılamadığını söyledi. milli takımda kötü oynadın sırıtıp sahadan ayrıldın. gazeteci dövdün. başakşehir'e geldin hakem dövdün. güç zehirlenmesine doyamadın ve yalnız kaldın. şimdi galatasaray'a geri dönmek istiyorsun. sebebi bu takımı sevmen değil, bir yere ait hissetmen. futbolu galatasaray'lı arda olarak bırakıp en azından birileri tarafından sevilmek istemen. ama galatasaray'a aitliği bırak futbola aidiyetini uzun süre önce kaybettin.
yerinde olsam futbolu bırakır, pro lisansımı alır ve bir an önce diego simeone'nin yanına atmaya çalışırım kendimi. her ne kadar saçma bir sürü hareketin de olsa dünyanın en iyi savunma taktisyenlerinin birinin takımında başrol oyuncusu oldun. işin inceliklerini ondan öğrenirdim. zaten var olan yakın çevren ve arkadaşların sana istediğin kapıyı açacak. teknik adamlıkta istediğin ilgiye tekrar boğulabilirsin. umarım ama sevdiğini iddia ettiğin galatasaray'dan uzak durursun.
adios el turco
iyi günde kötü günde ben galatasaray'ı destekledim. kaybetti kendime gelemedim, kazandı mutluluğumu kelimelere dökemedim. sevdiğim insanları totem yaptım, annem benim ve babamın futbol sevgisi için 34 hafta biz evde olalım olmayalım futbol izledi. demem o ki hayatımın büyük bir bölümünü galatasaray oluşturmakta. ama sen bu takımın formasını tekrar futbolcu olarak giyersen ben o takıma aynı şekilde bakamam. bunun senin siyasi düşüncenle bir alakası yok. senin evet dediğin kampanya'ya biricik arkadaşın burak yılmaz da evet dedi üstüne karısını dövdü ama bir şekilde sahada kaldı. çok mu yetenekliydi değildi. ama çalışkandı. taraftarı seviyor sevmiyor ama o elinden geleni yapıyor. emre belözoğlu türkiye'de nefret edilmediği il yok hala sahada tüm gücü ile press yapıyor.
sen ne yaptın? yarı yolda galatasaray'ı bıraktın. yine de galatasaray evladıydın kırgın da olsak bir şekilde başarılarına helal olsun diyorduk. sonra zamanının en iyi takımına transfer oldun. süper yedektin aynı anda hem orta sahayı hem forvet üçlüsünü yedekleyebiliyordun. neymar konfederasyon kupasındayken messi suarez ile peş peşe maçları kazandın orada neymar satılabilir bile denildi. ama sen orada bıraktın futbolu. kendini geliştirmek için hiç bir şey yapmadın. yeteneğine ihanet ettin. tek derdin türkiye'de unutulmamak, buradan uzaklaşmamak oldu. seni tanıyan tanıtan herkes telefonundan ayrılamadığını söyledi. milli takımda kötü oynadın sırıtıp sahadan ayrıldın. gazeteci dövdün. başakşehir'e geldin hakem dövdün. güç zehirlenmesine doyamadın ve yalnız kaldın. şimdi galatasaray'a geri dönmek istiyorsun. sebebi bu takımı sevmen değil, bir yere ait hissetmen. futbolu galatasaray'lı arda olarak bırakıp en azından birileri tarafından sevilmek istemen. ama galatasaray'a aitliği bırak futbola aidiyetini uzun süre önce kaybettin.
yerinde olsam futbolu bırakır, pro lisansımı alır ve bir an önce diego simeone'nin yanına atmaya çalışırım kendimi. her ne kadar saçma bir sürü hareketin de olsa dünyanın en iyi savunma taktisyenlerinin birinin takımında başrol oyuncusu oldun. işin inceliklerini ondan öğrenirdim. zaten var olan yakın çevren ve arkadaşların sana istediğin kapıyı açacak. teknik adamlıkta istediğin ilgiye tekrar boğulabilirsin. umarım ama sevdiğini iddia ettiğin galatasaray'dan uzak durursun.
adios el turco