• 40
    yaklaşık 20 senedir haftada 1 maç oynarız. 20 senede yaşadığım her ilde iki takım çıkarıp oynamışızdır.

    97'lerden 2004'e kadar lise ekibiyle oynadık. 7 sene aynı arkadaş grubumuz vardı. (7 sene anadolu lisesi okuyanlardanım)
    2004 - 05 fethiye'de çalıştım, dershaneye gittim. dershane ekibimiz iyiydi, hocalar falan karışık oynardık.
    2005-2012 lisans yüksek lisans yaparken hem yurt takımımız vardı, hem de fakülte takımı. ikisinde de haftada en az 1 maç oynadık. 2010'da lisans bitti neredeyse bütün arkadaşlarım gitti, hocalar ve okul çalışanları ile oynadık.
    sonrası istanbul'da çalıştım, 1 sene hiç oynamadım. manisa'da üniversitede çalıştım genç öğrencilerle eski tempoda oynamaya devam ettim.
    2016'da yine şehir değiştirdim, memlekete geldim, eski arkadaşlardan az vardı ama iş arkadaşları vs yine takım kurduk haftada bir maç da olsa oynuyoruz.

    eskiden çok keyif alırdım. 2010a kadar çılgınlar gibi koşardım maçlarda. atletizm takımlarında yer aldım, amerikan futbolu da oynadığım için (running back) asla yorulduğumu hatırlamam. çelimsizdim ama şutlar füzeydi her zaman. zamanla kilo aldık, koşmalar azaldı, diz ağrıları başladı. eskisi kadar keyif alamaz oldum. kilodan dolayı daha çabuk yoruluyorum, şut atarken isabet oranı hayli düşüyor. moralim bozuluyor.

    avcı yalanı gibi herkesin çok anısı vardır halısahada. benim de unutamadığım bir çok anım var ama en akılda kalanı yüksek lisans yaparken rakip kalede araştırma görevlisi hocam vardı. şut çektim top iki elinin arasından çıkıp ağzını, burnunu dağıttı. dişi falan kırılmadı ama burnu ve dudakları inanılmaz kanadı. bana kıza kıza çıktı maçtan. dekanın makam şoförü kaleye girdi. ikinci şutta sağ bileğini kırdım adamın. yani sert şut atarım da bileyim kırılacağını hiç düşünmedim. ilk kez başıma geldi. hocalarla son maçımdı. bir daha çağırmadılar :) ertesi gün dekandan fırça yedik bir de.
App Store'dan indirin Google Play'den alın