22953
başarılı olduğunda yanıltmadığı gibi, bu süreçte yaşadıkları ile de yanıltmıyor. ben de zamanında buna değinmek için kendisi hakkında yazmıştım. bazen nefes alıp, öfke kontrolü yapmak herkes için fayda sağlar. durup, sonradan düşününce anlarsınız ne kadar doğru bir karar verdiğinizi.
fatih hocayı oyun harici, öfkeyle eleştirenlere de bunu tavisiye ediyorum.
oyun kuralları, taktik-teknik çerçevesindeki her şeye sonsuz saygı. buna bir şey diyemem ama diğer türlü olunca, içime sinmiyor işte.
(bkz: #2642255)
entry içinde 'kendi' entrymize referans olmuyordu sanırım. pat diye bakınız verip kural ihlali yapmamak için giriş yazısı ile başladım. fakat hala ihlal varsa ve buna rağmen kuralları çiğnediysem baştan söylüyorum, özür dilerim ama bir şekilde bu yazıyı, özellikle son paragrafı ile birlikte hatırlatmak istedim.
---
başarı kıtlığı gelip çatmıştır ve taraftar zor günler geçirmektedir. başarıya olan açlık rüyalara daldırır. hep o konuşulur. mazi gözlerde canlanır ve kulüp tarihinin en büyük ismi akıllara düşer. hayali bile iyi gelir önce... sadece hayal, kıpırdanmaya sebep olur. akıllarda tek bir isim var, bizi bu kıtlıktan sadece fatih terim çıkartabilir diye homurdanır taraftar...
dualar kabul olur, o adam gelir.
başarı da gelir.
taraftar doyar, açlığı unutur ve tokluğun verdiği mükemmel hisle uykuya dalar.
bir şeyler olur... ama bu galatasaray'da hep olur. hep de işler iyi giderken, ya içerden vurulur ya da dışarıdan.
olur bu, hep olur.
taraftar yine homurdanır, beceremiyor der. eleştirir, kızar, üzülür, yazar, çizer. hem de aslında işlerin öyle olmadığını bile bile.
o bir gün yine gider ve her zaman olduğu gibi kıtlık yine başlar. bu da hep olur. sonra taraftar yine homurdanır, aç kalır, şiddetle onu ister. o da belki yine geri döner. döner döner, çünkü hep dönmüştür.
onla olmuyorsa, onsuz hiç olmaz.
fatih terim yine başaracak, yeniden eleştirilecek. bu coğrafyada işler böyle işte.
7 şampiyonluğu, onlarca kupası var ama o bizi doyurdukça, açın halinden anlamıyoruz.
fatih hocayı oyun harici, öfkeyle eleştirenlere de bunu tavisiye ediyorum.
oyun kuralları, taktik-teknik çerçevesindeki her şeye sonsuz saygı. buna bir şey diyemem ama diğer türlü olunca, içime sinmiyor işte.
(bkz: #2642255)
entry içinde 'kendi' entrymize referans olmuyordu sanırım. pat diye bakınız verip kural ihlali yapmamak için giriş yazısı ile başladım. fakat hala ihlal varsa ve buna rağmen kuralları çiğnediysem baştan söylüyorum, özür dilerim ama bir şekilde bu yazıyı, özellikle son paragrafı ile birlikte hatırlatmak istedim.
---
başarı kıtlığı gelip çatmıştır ve taraftar zor günler geçirmektedir. başarıya olan açlık rüyalara daldırır. hep o konuşulur. mazi gözlerde canlanır ve kulüp tarihinin en büyük ismi akıllara düşer. hayali bile iyi gelir önce... sadece hayal, kıpırdanmaya sebep olur. akıllarda tek bir isim var, bizi bu kıtlıktan sadece fatih terim çıkartabilir diye homurdanır taraftar...
dualar kabul olur, o adam gelir.
başarı da gelir.
taraftar doyar, açlığı unutur ve tokluğun verdiği mükemmel hisle uykuya dalar.
bir şeyler olur... ama bu galatasaray'da hep olur. hep de işler iyi giderken, ya içerden vurulur ya da dışarıdan.
olur bu, hep olur.
taraftar yine homurdanır, beceremiyor der. eleştirir, kızar, üzülür, yazar, çizer. hem de aslında işlerin öyle olmadığını bile bile.
o bir gün yine gider ve her zaman olduğu gibi kıtlık yine başlar. bu da hep olur. sonra taraftar yine homurdanır, aç kalır, şiddetle onu ister. o da belki yine geri döner. döner döner, çünkü hep dönmüştür.
onla olmuyorsa, onsuz hiç olmaz.
fatih terim yine başaracak, yeniden eleştirilecek. bu coğrafyada işler böyle işte.
7 şampiyonluğu, onlarca kupası var ama o bizi doyurdukça, açın halinden anlamıyoruz.