22579
bu yıl yaptıkları, söyledikleri, vaad ettikleri, sahanın içi ve dışıyla ilgili tespit ettikleri ve edemedikleriyle tamamen tutarsız, bütünlüğü olmayan, savunulamayan, ne taraftarı ne oyuncuları ne de kendini, kimseyi ikna edemeyen bir görüntü sunan hoca. özellikle sene başındaki ali koç mevzularıyla başladı. fatih hoca konsantrasyon olarak adeta o zaman bir sendeledi ve kendine gelemedi.
ağustostan beri yapılan tüm maçları, açıklamaları, gelişmeleri masaya yatırıp tartışmak yersiz. sadece 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçı na bakınca görülüyor ki, sene başından beri 2 forvetle oynadığında bile yeterli pozisyon zenginliği yaratamayan takım 4-6-0 'la sahaya çıkıyor. yedeklerinde santrafor erencan var, ama 2. yarıda bile 40 dakika donk forvet oynuyor. altyapıda atalay, mustafa kapı gibi genç çocuklar var ama orta sahada kaptan olarak hala ayakta duramayan selçuk görev alıyor. oyuna kurtarıcı olarak taraftarın linç ettiği, başkanın bile çıkıp 10 numaraları tutturamadık dediği, kendisi de çoktan vazgeçmiş belhanda giriyor.
sadece şu resme bakan hangi taraftarı, hangi oyuncuyu neye, hangi sisteme, hangi taktiğe inandırabilirsiniz allah aşkına? ben artık ne yunus'a ne diğer gençlere, sözleşme imzalamıyolarsa da atalay'la mustafa'ya kızmıyorum. forvetsizlikte bile erencan yerine donk oynuyorsa, sezon boyu selçuk'un aldığı süre "ezilmemesi için" 25 yaşındaki taylan'a verilmiyorsa, bu çocuklar bu kulüpte nasıl bir gelecek hayali kurabilir, neyi umut edebilirler ki? bize saçma gelenler bu çocuklara da saçma gelmiyor mu sizce? 2. yarıya başlıyorsunuz, forvete donk geçiyor. sahadaki hangi oyuncuyu oynadığınız oyuna inandırabilirsiniz artık?
bu noktaya nasıl bu kadar hızlı gelindi bilmiyorum ama başarısız yabancı hoca dönemlerinde olan bir hissiyat var herkeste. kaybedilen puanlar dünyanın sonu olmasa da herkes sorunların düzelmediğininin, çünkü tespitlerin veya aksiyonların doğru olmadığınının ve olmayacağının farkında. taraftarla belki henüz değil ama özellikle oyuncularla arasında garip bir uçurum var gibi. 18 yaşındaki çocukları bile sözleşmeye ikna edemeyen bir uçurum. bütün bu başarısız sonuçları bundan bağımsız değerlendirmek güç.
ağustostan beri yapılan tüm maçları, açıklamaları, gelişmeleri masaya yatırıp tartışmak yersiz. sadece 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçı na bakınca görülüyor ki, sene başından beri 2 forvetle oynadığında bile yeterli pozisyon zenginliği yaratamayan takım 4-6-0 'la sahaya çıkıyor. yedeklerinde santrafor erencan var, ama 2. yarıda bile 40 dakika donk forvet oynuyor. altyapıda atalay, mustafa kapı gibi genç çocuklar var ama orta sahada kaptan olarak hala ayakta duramayan selçuk görev alıyor. oyuna kurtarıcı olarak taraftarın linç ettiği, başkanın bile çıkıp 10 numaraları tutturamadık dediği, kendisi de çoktan vazgeçmiş belhanda giriyor.
sadece şu resme bakan hangi taraftarı, hangi oyuncuyu neye, hangi sisteme, hangi taktiğe inandırabilirsiniz allah aşkına? ben artık ne yunus'a ne diğer gençlere, sözleşme imzalamıyolarsa da atalay'la mustafa'ya kızmıyorum. forvetsizlikte bile erencan yerine donk oynuyorsa, sezon boyu selçuk'un aldığı süre "ezilmemesi için" 25 yaşındaki taylan'a verilmiyorsa, bu çocuklar bu kulüpte nasıl bir gelecek hayali kurabilir, neyi umut edebilirler ki? bize saçma gelenler bu çocuklara da saçma gelmiyor mu sizce? 2. yarıya başlıyorsunuz, forvete donk geçiyor. sahadaki hangi oyuncuyu oynadığınız oyuna inandırabilirsiniz artık?
bu noktaya nasıl bu kadar hızlı gelindi bilmiyorum ama başarısız yabancı hoca dönemlerinde olan bir hissiyat var herkeste. kaybedilen puanlar dünyanın sonu olmasa da herkes sorunların düzelmediğininin, çünkü tespitlerin veya aksiyonların doğru olmadığınının ve olmayacağının farkında. taraftarla belki henüz değil ama özellikle oyuncularla arasında garip bir uçurum var gibi. 18 yaşındaki çocukları bile sözleşmeye ikna edemeyen bir uçurum. bütün bu başarısız sonuçları bundan bağımsız değerlendirmek güç.