20356
maalesef ki kendisine yapılan eleştiriler haklılık payı barındırıyor.
2 senedir bir hücum planı olmayan, temposuz, deplasman fobisini aşamamış, ligi mental faktörlerle, bireysel yetenek ve tecrübelerle götüren ama avrupa arenasında çekilebilecek en kolay grupta bile varlık gösteremeyen bir takım var.
elbette ki aynı süre zarfındaki başarılarının hiçbirini arka plana atmaz bu, veya tek başında bu sorunlarda sorumluluk sahibi değil. futbol da ne olursa olsun bir sonuç oyunu ve 2 senede 2 şampiyonluk kazanan bir hocaya kimse başarısız da diyemez.
ama global futbolda her şeyden önce müşteri pozisyonunda olan taraftarsa dilek ve eleştiri getirmekte haklıdır.
fatih terim özellikle de bu sezon birçok ezberini bozuyor. kanatlarda her zaman kullandığı sprinter, atletik tipte oyuncu yerine iki kanatta da teknik kapasitesi yüksek fakat delici özelliği olmayan tipte oyuncu kullanıyor. klasik anlayışı olan, topu rakibe verip ileride çoğalarak, ani pres sonucu kapılan toplarla kaleye gitmek yerine geriden pasla çıkma işini belli ki denemek istiyor.
tabii bu oyun bu kadroya ne kadar uyuyor bilmiyorum, bir tasarrufu olduğunu da düşünüyorum. ama onu gerçekten çok seven bir galatasaray’lı olarak hatalarını görmezden gelmemesini de diliyorum.
mesela selçuk inan’a o yönde bir talebi olmasaydı bir kontrat verilmezdi, kendisi ozan kabak gibi bir gence şans vererek onu 1 yılda avrupa’nın üst seviyelerine kadar çıkarmış biri olarak aynı şansı atalay’a da verebilirdi. selçuk ısrarı, seri’yi 6’da kullanma ısrarı vb. birçok ısrarının sebebini ben de anlamış değilim. bu beklerle ne gibi bir oyun kurmayı planlıyor, dağınık savunma yapan ve yavaş hücuma çıkan bu takımda bunu ne kadar değiştirecek bunu da bilmiyorum.
hep aynı yere bağlıyorum ama hoca yine bir şeyler deniyor, elbette ki deneyecek. sabit fikirlilik, aptallıktır. ama deneme yanılma faslında biraz daha hızlı olmamız gerekirdi tüm sorun bu. 1 ay sonra şampiyonlar ligi maçına çıkacak takımın şu tarih itibariyle az buçuk da olsa ne oynayacağı kestirilmeliydi. bizse hiçbir hazırlık maçında, oynanan iki resmi maçta bir fikir edinme şansına sahip olamadık.
eminim ki hocayı pek çoğumuz seviyordur, güveniyordur. ama bu değil ki eleştirilemezdir, eleştirinin olmadığı yerde gelişim olmaz. siz hoca olsanız, yarın kaleciyi forvete forveti kaleye koysanız bile sizi alkışlayacak bir kitleniz olsa kendinizi ne kadar geliştirme ihtiyacı duyarsınız ki.
ben tüm bu eleştirilerime rağmen kendisine de güveniyorum ama dünyasından büyük hayalleri için daha fazlasını yapmasını gerektiği de çok açık. yapacak mıdır, bence evet. bekleyelim görelim derim, insanın yaptıkları yapacaklarının teminatıdır diye de eklerim.
2 senedir bir hücum planı olmayan, temposuz, deplasman fobisini aşamamış, ligi mental faktörlerle, bireysel yetenek ve tecrübelerle götüren ama avrupa arenasında çekilebilecek en kolay grupta bile varlık gösteremeyen bir takım var.
elbette ki aynı süre zarfındaki başarılarının hiçbirini arka plana atmaz bu, veya tek başında bu sorunlarda sorumluluk sahibi değil. futbol da ne olursa olsun bir sonuç oyunu ve 2 senede 2 şampiyonluk kazanan bir hocaya kimse başarısız da diyemez.
ama global futbolda her şeyden önce müşteri pozisyonunda olan taraftarsa dilek ve eleştiri getirmekte haklıdır.
fatih terim özellikle de bu sezon birçok ezberini bozuyor. kanatlarda her zaman kullandığı sprinter, atletik tipte oyuncu yerine iki kanatta da teknik kapasitesi yüksek fakat delici özelliği olmayan tipte oyuncu kullanıyor. klasik anlayışı olan, topu rakibe verip ileride çoğalarak, ani pres sonucu kapılan toplarla kaleye gitmek yerine geriden pasla çıkma işini belli ki denemek istiyor.
tabii bu oyun bu kadroya ne kadar uyuyor bilmiyorum, bir tasarrufu olduğunu da düşünüyorum. ama onu gerçekten çok seven bir galatasaray’lı olarak hatalarını görmezden gelmemesini de diliyorum.
mesela selçuk inan’a o yönde bir talebi olmasaydı bir kontrat verilmezdi, kendisi ozan kabak gibi bir gence şans vererek onu 1 yılda avrupa’nın üst seviyelerine kadar çıkarmış biri olarak aynı şansı atalay’a da verebilirdi. selçuk ısrarı, seri’yi 6’da kullanma ısrarı vb. birçok ısrarının sebebini ben de anlamış değilim. bu beklerle ne gibi bir oyun kurmayı planlıyor, dağınık savunma yapan ve yavaş hücuma çıkan bu takımda bunu ne kadar değiştirecek bunu da bilmiyorum.
hep aynı yere bağlıyorum ama hoca yine bir şeyler deniyor, elbette ki deneyecek. sabit fikirlilik, aptallıktır. ama deneme yanılma faslında biraz daha hızlı olmamız gerekirdi tüm sorun bu. 1 ay sonra şampiyonlar ligi maçına çıkacak takımın şu tarih itibariyle az buçuk da olsa ne oynayacağı kestirilmeliydi. bizse hiçbir hazırlık maçında, oynanan iki resmi maçta bir fikir edinme şansına sahip olamadık.
eminim ki hocayı pek çoğumuz seviyordur, güveniyordur. ama bu değil ki eleştirilemezdir, eleştirinin olmadığı yerde gelişim olmaz. siz hoca olsanız, yarın kaleciyi forvete forveti kaleye koysanız bile sizi alkışlayacak bir kitleniz olsa kendinizi ne kadar geliştirme ihtiyacı duyarsınız ki.
ben tüm bu eleştirilerime rağmen kendisine de güveniyorum ama dünyasından büyük hayalleri için daha fazlasını yapmasını gerektiği de çok açık. yapacak mıdır, bence evet. bekleyelim görelim derim, insanın yaptıkları yapacaklarının teminatıdır diye de eklerim.