20297
hocamızın fazlasıyla güzel bir huyu var. takımlar, seneler, dönemler değişiyor ama bu durum nedense değişmiyor.
3. gelişinde ilk lig maçı. eboue orta alanda ujfalusi sağ bekte, muslera'nın ellerinin küçük olduğunun iddia edildiği malum yanlış hatırlamıyorsam belediye maçı ile başlayan ve takımın oturmasına kadar süren o zorlu süreç ve sonunda 9 puan farkla biten bir ligin süper final ile taçlanması. sanırım lucescu ile şampiyonlar liginde çeyrak final oynadığımız dönemden sonraki en doyurucu ve tatmin edici sezondu her açıdan ki o sezona bile eleştiriler vardı ki zaten lucescu gitti sonunda.
yine 3. gelişinin 2. sezonundaki sonu çeyrek final ile biten şampiyonlar ligi macerası. ilk 3 maç sonunda alınmış 2 yahut 3 puan ve havlu atmış gözüyle bakılan bir galatasaray. sonucu herkes hatırlıyor sanırım.
euro 2008'de yaşananları yazmıyorum bile. nerelerden dönen maçlar ve sonu yarı final ile biten bir şampiyona.
2016'da herşet bitti geçmiş derken düşmanları hocayı yemek için sırada beklerken gelen selçuk frikiği ve malum olaylar.
en taze örnek de geçen sezon. ben bile o puan farkından sonra 'bitti bu iş' demişken belediyespor'u geçmemizin imkansız olduğunu düşünürken gelinen nokta.
yani şunu demek istiyorum sonuç olarak hoca morartmayı seviyor. yani güzel başlasın güzel bitsin adamı değil. kötü başlasın ki sonundaki güzelliğin keyfi katlansın gibi bir durumu var her defasında. bilerek yahut bilmeyerek yapıyor bunu ama olan şey bu sonuçta.
hani edip cansever demiş ya 'mavi bir renk değil huydur bende' diye hocanın da huyu morartmak.
ahmet ercanlar gibi sineklerin 'avrupada hakemsiz bu kadar ahahaa' diye takipçi kasmaları falan vallahi de billahi de galatasaray lehine. hatta çoğalmalı böyle tespitler.
çoğalmalı ki tıpkı geçen sezon olduğu gibi yaşanacakların sonuçları da bir o kadar büyük ve haşmetli olsun.
3. gelişinde ilk lig maçı. eboue orta alanda ujfalusi sağ bekte, muslera'nın ellerinin küçük olduğunun iddia edildiği malum yanlış hatırlamıyorsam belediye maçı ile başlayan ve takımın oturmasına kadar süren o zorlu süreç ve sonunda 9 puan farkla biten bir ligin süper final ile taçlanması. sanırım lucescu ile şampiyonlar liginde çeyrak final oynadığımız dönemden sonraki en doyurucu ve tatmin edici sezondu her açıdan ki o sezona bile eleştiriler vardı ki zaten lucescu gitti sonunda.
yine 3. gelişinin 2. sezonundaki sonu çeyrek final ile biten şampiyonlar ligi macerası. ilk 3 maç sonunda alınmış 2 yahut 3 puan ve havlu atmış gözüyle bakılan bir galatasaray. sonucu herkes hatırlıyor sanırım.
euro 2008'de yaşananları yazmıyorum bile. nerelerden dönen maçlar ve sonu yarı final ile biten bir şampiyona.
2016'da herşet bitti geçmiş derken düşmanları hocayı yemek için sırada beklerken gelen selçuk frikiği ve malum olaylar.
en taze örnek de geçen sezon. ben bile o puan farkından sonra 'bitti bu iş' demişken belediyespor'u geçmemizin imkansız olduğunu düşünürken gelinen nokta.
yani şunu demek istiyorum sonuç olarak hoca morartmayı seviyor. yani güzel başlasın güzel bitsin adamı değil. kötü başlasın ki sonundaki güzelliğin keyfi katlansın gibi bir durumu var her defasında. bilerek yahut bilmeyerek yapıyor bunu ama olan şey bu sonuçta.
hani edip cansever demiş ya 'mavi bir renk değil huydur bende' diye hocanın da huyu morartmak.
ahmet ercanlar gibi sineklerin 'avrupada hakemsiz bu kadar ahahaa' diye takipçi kasmaları falan vallahi de billahi de galatasaray lehine. hatta çoğalmalı böyle tespitler.
çoğalmalı ki tıpkı geçen sezon olduğu gibi yaşanacakların sonuçları da bir o kadar büyük ve haşmetli olsun.