196
(bkz: #2726841) nolu entrysinin neden arızalı olduğunu kendisine ve diğer herkese anlatmak istiyorum. zira olay şeriatçı olmak, dindar olmak gibi kimliklerle açıklanıp kenara atılmamalı. çünkü asıl mesele kendisi gibi düşünmeyen insanların bile aslında çok arızalı olan yerler yerine; şeriat gibi, birçoklarına alerji yapan kelimelere takılmaları.
sırayla irdeleyelim.
"çok evlilik taraftari degilim. yeri geliyor 1 tanesine bakamiyoruz, onun dirdiri bile agir geliyor, 2,3, 4 tanesine arti bir de çocuklarina nasil bakicaz?"
çok evlilik taraftarı olmamasını birilerine "bakamama" korkusu ile açıklamış yazar. kendine güveni olan, eğitimiyle sosyokültürel düzeyiyle belli bir konum sahibi kadınların veya erkeklerin bakılma gibi endişesi olmaz. senin burada bakmaktan kastın boyunduruğun altına almaktır. üstelik tek maaşla bakmaktan söz ediyorsun. yani sana göre kadın çalışamaz, çünkü onun kendine olan güveni toplumca ezilmelidir. kadın da tıpkı çocuk gibi korunmaya muhtaç ve kendine bakamayacak kadar acizdir.
zaten sağlıklı toplumlarda kadının toplumsal baskılardan uzak tıpkı erkekler gibi iş hayatında, sosyal hayatında etkin olması gerekir. bu bakış açısıyla, kadına bakmak gibi, kadının korunmaya ihtiyacı olması gibi düşünceler nedeniyle kadının toplumsal hayatta yeri bakılacak bir eşya olmasını gerektirir.
"kendimi senegalli e$inin yerine koyuyorum. geçim derdim var. çocuk da istiyorum. köylüm olan mbaya ile mi evlenirim, yoksa galatasaray'da top ko$turan yillik 2-3 milyon kazanan mbaye ile mi?" demiş yazar.
buradaki asıl sorun geçim derdi ise onun çözümü zengin bir erkek ile evlenmek olmamalıdır. yine gelişmemiş toplumların kadına biçtiği rolden kaynaklı olarak kadınların geçim derdi gibi sorunlarının çözümünü "güçlü ve erk sahibi" bir erkek ile gidermek zorunda bırakılması ve dahi senin gibi düşünen erkil insanlar tarafından bunun desteklenmesi bir sorundur, bunu da din ile açıklamak arka planında yatan erkeklik duygusunun bir yere dayandırılma arzusundandır.
oysaki sağlıklı toplumlarda kendini konumlandırma konusunda sorun yaşamayan kadınların gayet tabii seviyorsa "mbaya" ile evlenmesi olasıdır. ha keza "para ve güç için" mbaye ile evlenmesi de mümkündür. ancak bu tamamen kendi tercihidir toplumun ona biçtiği rolden ve zorlamadan kaynaklanmaz.
bu son söylediğim de bizi "çok evlilik" ile insanların bile isteye birlikte olmasının aynı çatı altında değerlendirilemeyeceğine işarettir.
örneğin daha gelişmiş toplumlarda da çok eşlilik, açık evlilik gibi unsurlar bulunmaktadır. bunun eleştirilmeme nedeni ise kadın ve erkeğin konumunun aynı olması ve bu tercihlerin hiçbir baskı unsuru olmadan yapılmasıdır. kadının bakıma muhtaç olarak görüldüğü ve yazarın da sözünü ettiği "yani kisacasi, nikah çocugu ve kadini koruma altina alir." söylemi gibi kadının rolünün erkeğe nazaran ne kadar aşağıda olduğunu hissettiren toplumsal baskı ve ataerkilliğin hüküm sürdüğü toplumlarda elbette çok evlilik eleştirilir. öte yandan sosyal normlarda eşit olan kadın ve erkeğin hiçbir baskı unsuru olmadan aldığı çok eşlilik kararı da pek tabii eleştirilmez. dolayısıyla yazarın tabiriyle söyleyeyim, evet biri yapınca auvv...
"birakalim kiminle, kaç taneyle evlenirse evlensin. öbür dünyada o hesap verecek $ayet e$lerine adil davranamaz ise."
ve yine erkeğin yalnızca eşlerine adil davranmadığı durumda hesap vereceğini iddia etmesi. yine karar verici erkek ve erkeğine muhtaç olan kadın anlayışı.
tüm bu tavırlar ve yaklaşımlar bizi özgür olmamaya iten düşüncelerin düşünce özgürlüğü adı altında savunulmaya kalkışılmasından kaynaklı. toplumlarımızda gerçekten özgürlük istiyor isek herkesi eşit değerlendirebileceğimiz kadın ve erkeğin hatta diğer tüm cinsiyet rollerinin kabul edilmesi gerekir. bunun dışında özgürlük kısıtlayıcı her düşüncenin, özgürlükler adı altında savunulması da komik olmaya devam ediyor.
umarım sana saldırmadığımı, fikirlerine karşı argüman geliştirdiğimi naçizane bir başka pencere sunduğumu anlarsın.
sırayla irdeleyelim.
"çok evlilik taraftari degilim. yeri geliyor 1 tanesine bakamiyoruz, onun dirdiri bile agir geliyor, 2,3, 4 tanesine arti bir de çocuklarina nasil bakicaz?"
çok evlilik taraftarı olmamasını birilerine "bakamama" korkusu ile açıklamış yazar. kendine güveni olan, eğitimiyle sosyokültürel düzeyiyle belli bir konum sahibi kadınların veya erkeklerin bakılma gibi endişesi olmaz. senin burada bakmaktan kastın boyunduruğun altına almaktır. üstelik tek maaşla bakmaktan söz ediyorsun. yani sana göre kadın çalışamaz, çünkü onun kendine olan güveni toplumca ezilmelidir. kadın da tıpkı çocuk gibi korunmaya muhtaç ve kendine bakamayacak kadar acizdir.
zaten sağlıklı toplumlarda kadının toplumsal baskılardan uzak tıpkı erkekler gibi iş hayatında, sosyal hayatında etkin olması gerekir. bu bakış açısıyla, kadına bakmak gibi, kadının korunmaya ihtiyacı olması gibi düşünceler nedeniyle kadının toplumsal hayatta yeri bakılacak bir eşya olmasını gerektirir.
"kendimi senegalli e$inin yerine koyuyorum. geçim derdim var. çocuk da istiyorum. köylüm olan mbaya ile mi evlenirim, yoksa galatasaray'da top ko$turan yillik 2-3 milyon kazanan mbaye ile mi?" demiş yazar.
buradaki asıl sorun geçim derdi ise onun çözümü zengin bir erkek ile evlenmek olmamalıdır. yine gelişmemiş toplumların kadına biçtiği rolden kaynaklı olarak kadınların geçim derdi gibi sorunlarının çözümünü "güçlü ve erk sahibi" bir erkek ile gidermek zorunda bırakılması ve dahi senin gibi düşünen erkil insanlar tarafından bunun desteklenmesi bir sorundur, bunu da din ile açıklamak arka planında yatan erkeklik duygusunun bir yere dayandırılma arzusundandır.
oysaki sağlıklı toplumlarda kendini konumlandırma konusunda sorun yaşamayan kadınların gayet tabii seviyorsa "mbaya" ile evlenmesi olasıdır. ha keza "para ve güç için" mbaye ile evlenmesi de mümkündür. ancak bu tamamen kendi tercihidir toplumun ona biçtiği rolden ve zorlamadan kaynaklanmaz.
bu son söylediğim de bizi "çok evlilik" ile insanların bile isteye birlikte olmasının aynı çatı altında değerlendirilemeyeceğine işarettir.
örneğin daha gelişmiş toplumlarda da çok eşlilik, açık evlilik gibi unsurlar bulunmaktadır. bunun eleştirilmeme nedeni ise kadın ve erkeğin konumunun aynı olması ve bu tercihlerin hiçbir baskı unsuru olmadan yapılmasıdır. kadının bakıma muhtaç olarak görüldüğü ve yazarın da sözünü ettiği "yani kisacasi, nikah çocugu ve kadini koruma altina alir." söylemi gibi kadının rolünün erkeğe nazaran ne kadar aşağıda olduğunu hissettiren toplumsal baskı ve ataerkilliğin hüküm sürdüğü toplumlarda elbette çok evlilik eleştirilir. öte yandan sosyal normlarda eşit olan kadın ve erkeğin hiçbir baskı unsuru olmadan aldığı çok eşlilik kararı da pek tabii eleştirilmez. dolayısıyla yazarın tabiriyle söyleyeyim, evet biri yapınca auvv...
"birakalim kiminle, kaç taneyle evlenirse evlensin. öbür dünyada o hesap verecek $ayet e$lerine adil davranamaz ise."
ve yine erkeğin yalnızca eşlerine adil davranmadığı durumda hesap vereceğini iddia etmesi. yine karar verici erkek ve erkeğine muhtaç olan kadın anlayışı.
tüm bu tavırlar ve yaklaşımlar bizi özgür olmamaya iten düşüncelerin düşünce özgürlüğü adı altında savunulmaya kalkışılmasından kaynaklı. toplumlarımızda gerçekten özgürlük istiyor isek herkesi eşit değerlendirebileceğimiz kadın ve erkeğin hatta diğer tüm cinsiyet rollerinin kabul edilmesi gerekir. bunun dışında özgürlük kısıtlayıcı her düşüncenin, özgürlükler adı altında savunulması da komik olmaya devam ediyor.
umarım sana saldırmadığımı, fikirlerine karşı argüman geliştirdiğimi naçizane bir başka pencere sunduğumu anlarsın.