• 463
    ''aklım, haklıyım, et firarını!

    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan ölümümü diledin.

    mayıstı.

    seni o yüzden bağışladım!
    ben en çok mayısta su içerim
    derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
    ben en çok mayısta öne eğerim başımı
    içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

    avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
    mayısta öğrenmiştim;
    ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
    ve kim bilir
    mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
    tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
    rüzgarda ayakların çıplak
    öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

    kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
    bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
    eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
    tam
    tam yaza girecekken
    yazın omzuna yüzünü dayayacakken
    çekip giden
    ayaklarının altından o son sığınak terası da
    acılarının veliahtı bach'ı da çekip
    gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
    yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

    seni o yüzden bağışladım!

    bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan
    biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz
    cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
    bu korkunç sevgide
    yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
    el değmemiş yalnızlıklara kalkışmamız
    yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

    bu evcilik oyununda bile duldum
    hatırla
    sana dizlerimi
    sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
    çevirdikçe ruhunun radyo dalgalarında
    cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı
    boktu püsurdu
    hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
    senin gözlerin ham kadınsızdı
    çamurdandı
    ağzımda getirdiğim karsuyunu
    kalbine kaçırdım!

    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin
    yatağa döküldü
    yatağıma döküldün
    yatağına döküldüm
    ve bu sonsuz savruluşta
    o gece
    bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

    senin oldum!

    ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla
    karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
    senin mahşer atlısı dudaklarına
    en çok da dudaklarına sokuldum!
    üşüyordum,
    üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
    bir tay sığınırcasına anasına
    bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun..
    cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
    ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
    ben zaten kendimi aşklarda
    hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
    koştum sürekli
    bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

    bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
    telaşlanır, ağlar
    babasını sorar çevresindekilere
    öldüğünü bildiği halde
    adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin
    bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
    bir dikilir bir çöker ya
    kalbine secde eden intikam
    tam
    tam yaza girecekken
    yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
    sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
    -geri döner.. döner değil mi.. diye
    birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
    -öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun
    -kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın
    nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
    gibi süzülürken mayıs, ah bach!

    ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiğim yavrum!
    talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

    nasıl yedirirdim ihanetini kendime
    o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
    her şey ama her şey elele mayıstı
    seni o yüzden bağışladım!

    uzanıp topraktan çıkardın beni
    tozumu sildin, hohladın, parlattın
    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan
    -gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
    affını diledin.

    mayıstı.mecburdum.
    seni o yüzden bağışladım!''

    küçük iskender

    bugün bu dizelerin sahibini kaybettik. bir şair ölür, ve biz daha çirkin kalırız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın