3559
(bkz: ne dediler/#2692935)
böyle bir şeyin olacağını zannetmiyorum ancak efes'in ergin hocayı kaybetmesi yıllar sonra kendine gelen efes'e büyük darbe vurur. ergin hoca çok iyi bir galatasaraylı olmasının yanında efes'i evi olarak gören üst düzey bir koç. yetiştiği ve "evim" dediği kulübün iç dinamiklerine sonuna kadar hakim bir spor adamı. tuncay özilhan'ın hocaya sezon başındaki berbat döviz kuruna rağmen güçlü bir bütçe sunması kendisinin ataman'a duyduğu güvenin en büyük göstergesi. efes'te bu sezon takımın başında ergin hoca değil de x bir koç olsaydı larkin'i izleyemezdik örneğin.
anadolu efes spor kulübü'nün (efes pilsen spor kulübü'ydü bahsettiğim dönem) merter tesislerinde zamanını geçiren bir arkadaşınız olarak ifade etmek isterim; efes, kurumsallığın türk sporundaki tezahürüdür. bu seviyede uç bir robotik yapıya belki farklı müessese kulüplerinde*** de rastlanabilir ancak odağı futbol olan herhangi bir kulüpte ı ıh. bunu niye yazdım; kulübün hiyerarşisinde, iç dünyasında şirket mantığı esastır. düzenin bu derece mekanik olduğu bir ortamda siz herhangi bir duygusal söylemde ya da kulüp kimliğine kısmet zıt bir çıkışta bulunursanız orada problem olur.
tuncay özilhan'ın beşiktaşlı yönünü herkes bilir. aynı zamanda o herkes, şu zamana kadar özilhan'ın efes'le beşiktaş'ı asla yan yana getirmediğini de bilir. holding sahibi, kulüp sahibi adam bu konuda maksimum hassasiyet gösterirken aynı şeyi her çalışanından bekler ve beklemekte haklıdır. dolayısıyla ergin hocanın "galatasaraylılar ve ultraslan" söyleminin özilhan nezdinde tatsızlık yaratması gayet normal (böyle bir şey var ise).
açıkçası ben, efes kültürünü kılcal damarlarına kadar iyi bilen bir spor adamı olan ergin ataman'ın "galatasaraylı ve ultraslan" çıkışını bile isteye yaptığına inanıyorum. özilhan'ın ve kulübün bu durumdan hoşnut olmayacağını bilmesine rağmen bunu dillendirdi hoca zira küçük de olsa bir kırgınlık var gibi. belli ki efes, "hocam, sen bizimsin ancak fenerbahçe taraftarıyla yaşadığın şey kulüp olarak bizim muhatabımız değil" diyor kurumsal yapısına uygun olarak, hoca da diğer yandan, "evet, ben efes koçuyum ve bu kulübü temsil ediyorum, ne olursa olsun benim için bir iki şey söylemliydiniz" diyor haklı olarak.
galatasaray taraftarının ergin hocanın söyleminden hoşnut kalması son derece doğal. ancak şöyle düşünün; benzer durumda galatasaray'ın başında bursa (misal) camiasıyla bütünleşmiş bir spor adamı galatasaray için çok büyük önem teşkil eden bir maçtan önce basın toplantısında, "yarınki maça tüm bursasporlu ve teksas ilişikli dostlarımı da bekliyorum" tadında bir açıklama yapıyor. "ne oluyoruz birader" deriz adama değil mi? örneğin çok oturmadığının farkındayım lakin parmak basmak istediğim nokta anlaşılmıştır diye tahmin ediyorum.
son olarak; kendisini yalnızca "efes taraftarıyım ben" şeklinde ifade eden insanlar mevcut bu ülkede. garip geliyor belki çoğu kişiye ama futbolla hiçbir şekilde ilgilenmeyen, sadece basketbolla ya da voleybolla vs. haşır neşir olan birçok birey var. bu kitlenin de durumu nahoş karşılamış olması gayet olası.
böyle bir şeyin olacağını zannetmiyorum ancak efes'in ergin hocayı kaybetmesi yıllar sonra kendine gelen efes'e büyük darbe vurur. ergin hoca çok iyi bir galatasaraylı olmasının yanında efes'i evi olarak gören üst düzey bir koç. yetiştiği ve "evim" dediği kulübün iç dinamiklerine sonuna kadar hakim bir spor adamı. tuncay özilhan'ın hocaya sezon başındaki berbat döviz kuruna rağmen güçlü bir bütçe sunması kendisinin ataman'a duyduğu güvenin en büyük göstergesi. efes'te bu sezon takımın başında ergin hoca değil de x bir koç olsaydı larkin'i izleyemezdik örneğin.
anadolu efes spor kulübü'nün (efes pilsen spor kulübü'ydü bahsettiğim dönem) merter tesislerinde zamanını geçiren bir arkadaşınız olarak ifade etmek isterim; efes, kurumsallığın türk sporundaki tezahürüdür. bu seviyede uç bir robotik yapıya belki farklı müessese kulüplerinde*** de rastlanabilir ancak odağı futbol olan herhangi bir kulüpte ı ıh. bunu niye yazdım; kulübün hiyerarşisinde, iç dünyasında şirket mantığı esastır. düzenin bu derece mekanik olduğu bir ortamda siz herhangi bir duygusal söylemde ya da kulüp kimliğine kısmet zıt bir çıkışta bulunursanız orada problem olur.
tuncay özilhan'ın beşiktaşlı yönünü herkes bilir. aynı zamanda o herkes, şu zamana kadar özilhan'ın efes'le beşiktaş'ı asla yan yana getirmediğini de bilir. holding sahibi, kulüp sahibi adam bu konuda maksimum hassasiyet gösterirken aynı şeyi her çalışanından bekler ve beklemekte haklıdır. dolayısıyla ergin hocanın "galatasaraylılar ve ultraslan" söyleminin özilhan nezdinde tatsızlık yaratması gayet normal (böyle bir şey var ise).
açıkçası ben, efes kültürünü kılcal damarlarına kadar iyi bilen bir spor adamı olan ergin ataman'ın "galatasaraylı ve ultraslan" çıkışını bile isteye yaptığına inanıyorum. özilhan'ın ve kulübün bu durumdan hoşnut olmayacağını bilmesine rağmen bunu dillendirdi hoca zira küçük de olsa bir kırgınlık var gibi. belli ki efes, "hocam, sen bizimsin ancak fenerbahçe taraftarıyla yaşadığın şey kulüp olarak bizim muhatabımız değil" diyor kurumsal yapısına uygun olarak, hoca da diğer yandan, "evet, ben efes koçuyum ve bu kulübü temsil ediyorum, ne olursa olsun benim için bir iki şey söylemliydiniz" diyor haklı olarak.
galatasaray taraftarının ergin hocanın söyleminden hoşnut kalması son derece doğal. ancak şöyle düşünün; benzer durumda galatasaray'ın başında bursa (misal) camiasıyla bütünleşmiş bir spor adamı galatasaray için çok büyük önem teşkil eden bir maçtan önce basın toplantısında, "yarınki maça tüm bursasporlu ve teksas ilişikli dostlarımı da bekliyorum" tadında bir açıklama yapıyor. "ne oluyoruz birader" deriz adama değil mi? örneğin çok oturmadığının farkındayım lakin parmak basmak istediğim nokta anlaşılmıştır diye tahmin ediyorum.
son olarak; kendisini yalnızca "efes taraftarıyım ben" şeklinde ifade eden insanlar mevcut bu ülkede. garip geliyor belki çoğu kişiye ama futbolla hiçbir şekilde ilgilenmeyen, sadece basketbolla ya da voleybolla vs. haşır neşir olan birçok birey var. bu kitlenin de durumu nahoş karşılamış olması gayet olası.
