2037
mevcut yabancı kuralı ile sadece 4 yılda bile hedeflenen birçok noktaya ulaşıldı. neydi bu hedefler?
- yerli veya yabancı ayrımı yapmak yerine kaliteli veya kalitesiz futbolcu ayrımı yaparak futbolun kalitesinin artması. (oldu)
- sırf pasaportundan dolayı inanılmaz paralar kazanan futbolcu, menajer ve kulüpleri dizginlemek. (oldu)
- türkiye ile yurt dışında kazanacağı parada fazla fark olmaması sebebiyle oyuncuların yurt dışını tercih etmesi. (oldu)
- büyük kulüpler ile anadolu kulüpleri arasındaki uçurumun, ekonomik ve faydalı oyuncu tercihleriyle azalması. (oldu)
- gerek yurt dışında, gerekse yurt içinde rekabet eden yerli oyuncuların milli takım performansının avrupa standartlarına yaklaşması (oldu)
- kulüp takımlarının ekonomik ve doğru oyuncu tercihleriyle, avrupa kupalarında daha rekabetçi ve başarılı performans sergilmesi. (oldu. beşiktaş şampiyonlar liginden namağlup grup 1.si çıktı, darısı başımıza)
- kulüplerin kullandığı yabancı oyuncu kotasına göre bir fon oluşturarak, yerli oyuncu oynatmayı ve altyapıdan yetiştirmeyi teşvik eden başarı primleri vermek. (uygulamaya geçilmediği için olmadı.)
kısacası, fatih hocanın türkiye futbol direktörlüğü süresince ince eleyip, sık dokuduğu ve birçok kişinin ise hala tam olarak anlayamadığı kural, gerçekten beklenildiği gibi türk futbolu için bir devrim oldu ve meyvelerini almaya başladı.
ancak, birçok kulüp, futbolsever ve yayıncı kuruluşun görüşlerinin aksine; yabancı sayısı, milli marş, türk oyuncuların azalması, sportif başarısızlık ve belki de ekonomik sebeplerden dolayı bu pozitif tabloya rağmen kuraldan hoşnut olmayanlar ve değiştirilmesini savunanlar var.
açıkçası, benim naçizane düşüncelerime göre; 4 yılda geldiğimiz nokta bile gösteriyor ki, avrupa standartlarına daha da yaklaşmak ve kaliteyi arttırmak için yabancı sayısının düşmesi bir yana serbest bırakılması gerekiyor.
biz yalnızca yabancı sayısına odaklanırken, zaten avrupa bu konuda kesin kararını verdi. yabancı sınırı olmayacak (gerekirse ingiltere'de olduğu gibi belli kriterleriniz olur) ve altyapıya yatırım yapacaksınız.
bizim de yoğunlaşmamız gereken konu kulüplerimizi altyapıya nasıl yönlendireceğiz şeklinde olmalı. mesela, almanlar ve fransızlar bu konuda aştı. ajax ve barcelona gibi rekabetten önce a takıma oyuncu çıkarmayı amaç edinen ekoller de var.
peki biz ne yapmalıyız? bence biz ekonomik anlamda önemli ödülleri olan rekabetçi bir altyapı ligi uygulamalıyız. yani, sınırsız yabancı kuralıyla, kulüplerin yabancı sayılarından oluşturulacak ciddi bir fonu altyapı ligindeki başarılara göre dağıtmalıyız.
altyapı ligi ise, bence en fazla 20 yaşına izin vermeli ki avrupa için bu bile geç çünkü bu yaşta kesinlikle a takımda bulunmalılar ama yine de bizim ülke için ideal. (tek olumsuzluk, büyük ihtimal ozan kabak gibi a takım seviyesinde bir oyuncunuz bile olsa buradaki başarı için kullanmak olur ama bu da çok olumsuz değil aslında bu rekabetçi ortamda gelişen oyuncu a takıma da daha kolay uyum sağlayacak zaten.)
ayrıca, bu lig yabancılara da açık olacak, düşünün 14-15 yaşından itibaren dışarıdan da yetenekli gençleri bulup, oyuncu yetiştirirseniz zaten hem ekonomik anlamda karşılığını alacaksınız hem de a takıma çıkana kadar zaten türk vatandaşlığı kazanma hakkına da sahip olacak. kısacası, az da olsa milli takıma da almanya, fransa veya portekiz gibi devşirme oyuncu bile yetiştirebileceksiniz.
yani, sınırsız yabancı ve rekabetçi altyapı ligi bence ülkemiz için en doğru seçim olur.
- yerli veya yabancı ayrımı yapmak yerine kaliteli veya kalitesiz futbolcu ayrımı yaparak futbolun kalitesinin artması. (oldu)
- sırf pasaportundan dolayı inanılmaz paralar kazanan futbolcu, menajer ve kulüpleri dizginlemek. (oldu)
- türkiye ile yurt dışında kazanacağı parada fazla fark olmaması sebebiyle oyuncuların yurt dışını tercih etmesi. (oldu)
- büyük kulüpler ile anadolu kulüpleri arasındaki uçurumun, ekonomik ve faydalı oyuncu tercihleriyle azalması. (oldu)
- gerek yurt dışında, gerekse yurt içinde rekabet eden yerli oyuncuların milli takım performansının avrupa standartlarına yaklaşması (oldu)
- kulüp takımlarının ekonomik ve doğru oyuncu tercihleriyle, avrupa kupalarında daha rekabetçi ve başarılı performans sergilmesi. (oldu. beşiktaş şampiyonlar liginden namağlup grup 1.si çıktı, darısı başımıza)
- kulüplerin kullandığı yabancı oyuncu kotasına göre bir fon oluşturarak, yerli oyuncu oynatmayı ve altyapıdan yetiştirmeyi teşvik eden başarı primleri vermek. (uygulamaya geçilmediği için olmadı.)
kısacası, fatih hocanın türkiye futbol direktörlüğü süresince ince eleyip, sık dokuduğu ve birçok kişinin ise hala tam olarak anlayamadığı kural, gerçekten beklenildiği gibi türk futbolu için bir devrim oldu ve meyvelerini almaya başladı.
ancak, birçok kulüp, futbolsever ve yayıncı kuruluşun görüşlerinin aksine; yabancı sayısı, milli marş, türk oyuncuların azalması, sportif başarısızlık ve belki de ekonomik sebeplerden dolayı bu pozitif tabloya rağmen kuraldan hoşnut olmayanlar ve değiştirilmesini savunanlar var.
açıkçası, benim naçizane düşüncelerime göre; 4 yılda geldiğimiz nokta bile gösteriyor ki, avrupa standartlarına daha da yaklaşmak ve kaliteyi arttırmak için yabancı sayısının düşmesi bir yana serbest bırakılması gerekiyor.
biz yalnızca yabancı sayısına odaklanırken, zaten avrupa bu konuda kesin kararını verdi. yabancı sınırı olmayacak (gerekirse ingiltere'de olduğu gibi belli kriterleriniz olur) ve altyapıya yatırım yapacaksınız.
bizim de yoğunlaşmamız gereken konu kulüplerimizi altyapıya nasıl yönlendireceğiz şeklinde olmalı. mesela, almanlar ve fransızlar bu konuda aştı. ajax ve barcelona gibi rekabetten önce a takıma oyuncu çıkarmayı amaç edinen ekoller de var.
peki biz ne yapmalıyız? bence biz ekonomik anlamda önemli ödülleri olan rekabetçi bir altyapı ligi uygulamalıyız. yani, sınırsız yabancı kuralıyla, kulüplerin yabancı sayılarından oluşturulacak ciddi bir fonu altyapı ligindeki başarılara göre dağıtmalıyız.
altyapı ligi ise, bence en fazla 20 yaşına izin vermeli ki avrupa için bu bile geç çünkü bu yaşta kesinlikle a takımda bulunmalılar ama yine de bizim ülke için ideal. (tek olumsuzluk, büyük ihtimal ozan kabak gibi a takım seviyesinde bir oyuncunuz bile olsa buradaki başarı için kullanmak olur ama bu da çok olumsuz değil aslında bu rekabetçi ortamda gelişen oyuncu a takıma da daha kolay uyum sağlayacak zaten.)
ayrıca, bu lig yabancılara da açık olacak, düşünün 14-15 yaşından itibaren dışarıdan da yetenekli gençleri bulup, oyuncu yetiştirirseniz zaten hem ekonomik anlamda karşılığını alacaksınız hem de a takıma çıkana kadar zaten türk vatandaşlığı kazanma hakkına da sahip olacak. kısacası, az da olsa milli takıma da almanya, fransa veya portekiz gibi devşirme oyuncu bile yetiştirebileceksiniz.
yani, sınırsız yabancı ve rekabetçi altyapı ligi bence ülkemiz için en doğru seçim olur.