19468
kulüpte düzenlenen 23 nisan etkinliklerinde hayli büyük payı olduğuna eminim. çok renkli görüntüler var. geçen sezon da buna benzer etkinlikler düzenlendi ve kulübe olan aidiyeti artırmaya katkı sağladı. buna şüphe yok.
kendisi bu işlerin piri zaten. hiçbir teknik direktörün (tanım gereği bu lafı kullanıyorum, bunun üstünde bir karakterdir galatasaray tarihinde elbette) yaratamadığı ortamı sağlayabiliyor. beklentim de bu yönde olduğu için diğer amatörler gibi (neredeyse tüm diğer türk teknik direktörler sınıfı diyelim bunlara) klişelere, hatalara düştüğünde büyük hayal kırıklığına uğruyorum. adımız da terim'in hatalarını bekleyip eleştirmeye fırsat kollayanlara çıkıyor.
millet bekliyor ki soluksuz övelim. yahu zirvedeki insanlar rüzgarın en soğuğunu yer. orada olmanın lanetidir bu. artık master seviyesinde ulaşmış insanı sanki yeni yetmeleri över gibi her gün övmek onu büyütmüyor aksine küçültüyor. buna ihtiyacı mı var fatih terim'in? bu karakterler her gün var olmuyor sporun içinde, o nedenle aktif kariyerlerinde onlardan her zaman en yüksek hedefleri beklemek gerek. aksi taktirde onları da bazı sınırlı hedeflere şartlamış oluyorsunuz.
hocanın hep yaptığı bir şey var. oyuna ikinci, üçüncü forveti almaktan çekinmiyor. yıllardır böyle. bunun mesela biraz taraftarın heyecanlı oyun beklentisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. ona aşırı duygusal kararlar aldırıyor bu durum, daha cesur olmaya çalışıyor. ama ne kadar çalışıyor bugün bu taktik? gerçekten daha çok pozisyona giriyor muyuz bugünün fubolunda bunu yapınca? taraftardan etkileniyor bir yerde, duygusal bir karakter terim.
sıradan adamları kimse eleştirmeye vakit ayırmaz. beklenti yoktur çünkü. başarılı olursa tebrik edilir, başarısızlıklarında da öyle olay olmaz. neden terim eleştiriliyor, neden gaatasaray'ın puan kaybı olay oluyor demek de bu nedenle temelsiz bir soru. bunlar zirvede olduğunuzun kanıtıdır. 2 sezondur bizim deplasman sorunumuz konuşuluyor, halbuki herkesin sorunları var. ama kimin umrunda 3 veya 4. bitirecek takımın deplasmanda sorun yaşaması? büyük isimler, kulüpler böyle eleştirilere başarılarıyla cevap verir. bunu kaldıracak güce sahiptir.
başka spor dallarında da böyle. mesela lebron james gibi bir basketbolcunun altından girdi üstünden çıktı medya bu sezon. bilmem kaç yıl boyunca üst üste final oynamış olması, 10 küsür yıldır playoff yapıyor olması, sezon içinde sakatlık geçirmesi kimsenin umrunda olmadı. takımını playoff'a taşıyamadı ve tüm eleştirilerin odağı oldu, dalga geçildi.
neyse, yukarıda bahsettiğim işlere odaklandığında başarılı olmaması ancak büyük şanssızlıkların bir araya gelmesiyle mümkün olabilir. ancak gerek kendisi gerek ülkedeki futbol şartları gerekse kulüp yönetimi döngüsel bir kaos içinde olmaktan bir türlü kutulamıyor.
kendisi bu işlerin piri zaten. hiçbir teknik direktörün (tanım gereği bu lafı kullanıyorum, bunun üstünde bir karakterdir galatasaray tarihinde elbette) yaratamadığı ortamı sağlayabiliyor. beklentim de bu yönde olduğu için diğer amatörler gibi (neredeyse tüm diğer türk teknik direktörler sınıfı diyelim bunlara) klişelere, hatalara düştüğünde büyük hayal kırıklığına uğruyorum. adımız da terim'in hatalarını bekleyip eleştirmeye fırsat kollayanlara çıkıyor.
millet bekliyor ki soluksuz övelim. yahu zirvedeki insanlar rüzgarın en soğuğunu yer. orada olmanın lanetidir bu. artık master seviyesinde ulaşmış insanı sanki yeni yetmeleri över gibi her gün övmek onu büyütmüyor aksine küçültüyor. buna ihtiyacı mı var fatih terim'in? bu karakterler her gün var olmuyor sporun içinde, o nedenle aktif kariyerlerinde onlardan her zaman en yüksek hedefleri beklemek gerek. aksi taktirde onları da bazı sınırlı hedeflere şartlamış oluyorsunuz.
hocanın hep yaptığı bir şey var. oyuna ikinci, üçüncü forveti almaktan çekinmiyor. yıllardır böyle. bunun mesela biraz taraftarın heyecanlı oyun beklentisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. ona aşırı duygusal kararlar aldırıyor bu durum, daha cesur olmaya çalışıyor. ama ne kadar çalışıyor bugün bu taktik? gerçekten daha çok pozisyona giriyor muyuz bugünün fubolunda bunu yapınca? taraftardan etkileniyor bir yerde, duygusal bir karakter terim.
sıradan adamları kimse eleştirmeye vakit ayırmaz. beklenti yoktur çünkü. başarılı olursa tebrik edilir, başarısızlıklarında da öyle olay olmaz. neden terim eleştiriliyor, neden gaatasaray'ın puan kaybı olay oluyor demek de bu nedenle temelsiz bir soru. bunlar zirvede olduğunuzun kanıtıdır. 2 sezondur bizim deplasman sorunumuz konuşuluyor, halbuki herkesin sorunları var. ama kimin umrunda 3 veya 4. bitirecek takımın deplasmanda sorun yaşaması? büyük isimler, kulüpler böyle eleştirilere başarılarıyla cevap verir. bunu kaldıracak güce sahiptir.
başka spor dallarında da böyle. mesela lebron james gibi bir basketbolcunun altından girdi üstünden çıktı medya bu sezon. bilmem kaç yıl boyunca üst üste final oynamış olması, 10 küsür yıldır playoff yapıyor olması, sezon içinde sakatlık geçirmesi kimsenin umrunda olmadı. takımını playoff'a taşıyamadı ve tüm eleştirilerin odağı oldu, dalga geçildi.
neyse, yukarıda bahsettiğim işlere odaklandığında başarılı olmaması ancak büyük şanssızlıkların bir araya gelmesiyle mümkün olabilir. ancak gerek kendisi gerek ülkedeki futbol şartları gerekse kulüp yönetimi döngüsel bir kaos içinde olmaktan bir türlü kutulamıyor.