19143
belki yaş yetmediği için belki de sonrasında ilahlaştırıldığı için geçmiş dönemleri tamamı ile unutulan teknik direktördür. romantikliği bir kenara bırakın 2. galatasaray dönemi, 3. galatasaray dönemi, milli takım dönemleri, italya macerası göz önüne alındığında ortaya çıkan tek bir şey var ki fatih terim modern futbolun gidişatına uygun revizyonlar yapmadı kendi futbola bakışında ( o yaşta ne kadar kolay olur bilinemez tabi ), özellikle dursun denilen basiretsizlik abidesinin bize yaşattıklarından sonra psikolojik olarak taraftar öyle bir noktaya geldi ki artık “ gel hocam, her ne olursa olsun gel, ne yaşandıysa gel “ diyecek hale gelmişti ve adeta mesih gibi geldi ve şampiyon olduk ama eldeki kadro hiç de kötü değildi sadece verimsizlik sorunu vardı.
bu sezona bakınca ilk yarı bariz bir forvetsizlik vardı ama takım gol atmak dışında her şeyi doğru yapıp sadece gol atmakta zorlanmıyordu, takım olarak belirli bir sistem ve mentalitede oynamıyordu. devre arasında yapılan transferler ( diagne tarihimizin en gereksiz ve mali açıdan başarısız transferlerinden biri olmaya aday öncesinde mitroğlu alınmışken ) sonrasında herkes artık olumlu bir değişim bekliyorken değişen bir şey olmadığı, sorunun defans ya da forvet değil de orta saha olduğu görüldü ve herkesten bu cümleleri duyduk. tamam güzel sorun orta saha ama kim kurdu orta sahayı, yazın 3 ay boyunca dünyadaki son orta saha olan ndiaye’ nin peşinden ben koşmadım, sinan ve selçuk’a evlat tripleri ile ben yaklaşmadım ki. kabul geçen sene kadroyu tudor kurduğu için toleransı vardı ama artık yok.
şu an en büyük sorun fatih terim isminin taraftar için olması gerekenden daha büyük bir anlamı oluşuyor bu da hele de fatih terim karakterindeki birisi için bulunmaz nimet. burada şunu kabul edelim bu sezon herkes, her şekilde başakşehir’i şampiyon yapmak için didiniyor, çok hakkımız yendi bunu görmeyen kördür ama içimi daha çok acıtan, bizim herşeyden ve herkesten önce kendi işimizi iyi yapıyor olmamamız.
işin özü, taraftar romantizme kapılmamalı, nasıl ki yönetimi uyarıp titretebiliyorsa hocayı da titretmeli. avrupa’da bu sene adeta yokları oynayan, ligde hala ne yaptığını bilmeyen bir grupmuş gibi görünen takımın geleceği çok parlak olmaz.
ligde ikinci olmamız kimseyi kandırmasın çünkü diğer takımlar da çok kötü, gerçekçi olalım lütfen gerçekçi olalım çünkü iyi yerlere gitmiyoruz ve fatih terim burada büyük sorumluluğa sahip.
bu sezona bakınca ilk yarı bariz bir forvetsizlik vardı ama takım gol atmak dışında her şeyi doğru yapıp sadece gol atmakta zorlanmıyordu, takım olarak belirli bir sistem ve mentalitede oynamıyordu. devre arasında yapılan transferler ( diagne tarihimizin en gereksiz ve mali açıdan başarısız transferlerinden biri olmaya aday öncesinde mitroğlu alınmışken ) sonrasında herkes artık olumlu bir değişim bekliyorken değişen bir şey olmadığı, sorunun defans ya da forvet değil de orta saha olduğu görüldü ve herkesten bu cümleleri duyduk. tamam güzel sorun orta saha ama kim kurdu orta sahayı, yazın 3 ay boyunca dünyadaki son orta saha olan ndiaye’ nin peşinden ben koşmadım, sinan ve selçuk’a evlat tripleri ile ben yaklaşmadım ki. kabul geçen sene kadroyu tudor kurduğu için toleransı vardı ama artık yok.
şu an en büyük sorun fatih terim isminin taraftar için olması gerekenden daha büyük bir anlamı oluşuyor bu da hele de fatih terim karakterindeki birisi için bulunmaz nimet. burada şunu kabul edelim bu sezon herkes, her şekilde başakşehir’i şampiyon yapmak için didiniyor, çok hakkımız yendi bunu görmeyen kördür ama içimi daha çok acıtan, bizim herşeyden ve herkesten önce kendi işimizi iyi yapıyor olmamamız.
işin özü, taraftar romantizme kapılmamalı, nasıl ki yönetimi uyarıp titretebiliyorsa hocayı da titretmeli. avrupa’da bu sene adeta yokları oynayan, ligde hala ne yaptığını bilmeyen bir grupmuş gibi görünen takımın geleceği çok parlak olmaz.
ligde ikinci olmamız kimseyi kandırmasın çünkü diğer takımlar da çok kötü, gerçekçi olalım lütfen gerçekçi olalım çünkü iyi yerlere gitmiyoruz ve fatih terim burada büyük sorumluluğa sahip.
