18586
2013-2014 sezonunda 5. hafta sonrası benzer bir yönetim krizi yaşanan ayrılık ile drogba, wesley sneijder, felipe melo gibi üst düzey oyunculardan kurulu şampiyon kadro en rahat şampiyonluklardan birine ulaşacak iken hiç olmuş ve belki üst üste 4. şampiyonluk şansımız ortadan kalkmıştı. o dönem önce "eleman" dedi tartışması, ardından 2 sezon boyunca demeçleri ile güya mücadele ettiği tüpçü ve ekibinin milli takım teklifi sonrası; yönetimin tartışmaları sonlandırmak adına kendisine sunduğu kontratı ısrarla kabul etmemesi 3. dönemini sonlandırdı. fatih terim, bülent korkmaz, hagi gibi isimler kulübün efsanelerdir ve tarih daima başarılarını yazacaktır ve taraftarı bu isimler her zaman heycanlandıracaktır. hatta hakan şükür de tim yaşananlara rağmen listeye dahildir. o sezon ayrılıktan hemen sonra 2 sezon boyunca güya mücadele içinde olduğu ve play off, yabancı kısıtlaması, kazanılan başarıların seremonilerindeki yüz ifadeleri ile tarihteki galatasaray'a karşı en art niyetli federasyon başkanı olan tüpçü ile sırıtarak verdiği o pozu da bu taraftar unutmaz. ana hatları ile korunmuş kadro ile iyi kötü 8 puan ile şampiyonluk yarışında olduğumuz ve şampiyonlar liginde devamlılığımızın çok önemli olduğu sezonda birazcık egosunu törpülese, eleman lafının üzerine gitmese ve milli takım teklifini net bir şekilde reddetse idi paralel evrende galatasarayımız nerelerde olurdu bilinmez. o dönemde kimi ünal aysalcı oldu kimi terimci oldu ancak her iki isim de galatasaraya bu süreçte ve sonrasında verdikleri zarar büyük. ünal aysal; terimin can simidi olduğu tüpçü federasyonunun fenerbahçenin şike cezasının tam bitiminde kaldıracağı yabancı sınırlaması dayatması yüzünden tarık çamdal ve türevlerine astronomik rakamlardan uzun süreli sözleşmeler imzalatmış ve ekonomik olarak kulübü zor durumda bırakıp kulüpten kaçarcasına ayrılmıştı. terimci ve aysalcı bölünmesinde ben her zaman terim'i daha suçlu gördüm ve "ahımız var hocam" tayfasından oldum. ancak galatasarayın 1 yıldızına tek başına sahip olan bir isim terim. gece kötü geçen nöbette sıfır moral ile çalışırken galatasrayda 4. terim dönemi haberini okuduğumda yaşadığım mutluluk halen aklımda. terim'in şu an "taraftara sözüm var, o yüzden iki seçenekten diğerini seçtim" sözleri tüm yaşananlardan sonra samimi gelmiyor. 2013 de yaşanan travmalar yavaş yavaş silinir gibi görünse de taraftarların hafızası halen taze. herkes transfer istiyor, herkes ozan kabak transferine tepkili, herkes yönetim ve başkanın beceriksiz buluyor belki istifasını istiyor ancak galatasarayın teknik direktörü elinde benzinle alev alsa da üzerine döksek diye bekleyen qtm önünde "başkanla aramızda kriz var, istediklerim olmuyor, biraz da burdan vurun başkanı, galatasray alev alev" anlamına gelecek demeçler vermemeli. aslında her dönem yaşadıklarımız oluyor biraz. terim dönemlerinin ilk sezonunda takımın başında iken "hoca artık çok değişmiş, olgunlaşmış ve kendisini geliştirmiş. sadece işine bakıyor çok konuşmuyor" ancak zaman ilerledikçe, başarı geldikçe ve ya istedikleri de bir şekilde gerçekleşmeyince demeçler ile başlayan güç kavgası. bu sezon belki tek forvet transferi ile gelecek en rahat şampiyonluğumuzu yeni bir başkan - terim krizi ile kaybedersek taraftarın tepkisi bu defa her iki tarafa da daha sert olur.