18100
uzunca zamandır birşeyler karalayabilmek için çaylak olmayı beklediğim sözlükte bu hakkı aldıktan sonra kendisi hakkında yazarak başlamayı istediğim neredeyse rahmetli babam kadar sevdiğim imparatorumuz...
ilk kez rahmetli babamdan duymuştum bize teknik direktör olacağını. benim için milli takımı avrupa şampiyonasına götüren futbolcularına evlatlarım benim diye yaşlı gözlerle sarılan televizyon kameralarına eşinin aldığı tek yönlü uçak biletlerini gösterip herkesi ingiltere'ye gideceğimize inandıran çocuk aklımla çok sevdiğim bir insandı sadece. o zamanlar milli takımdan sonra bizi çalıştıracağı ortaya çıkınca fanatik olmayan aslında futbolu da pek sevmeyen beşiktaş'lı babamdan öğrenmiştim "galatasaray'lı fatih"i. "futbolcuyken de zaten orta sahada teknik direktör gibiydi çizgiden de çok gol çıkarırdı" demişti. daha sonra şampiyonluklar avrupa kupası maçları babamla neredeyse her hafta kahvede izlediğimiz maçlar :) ve tabiki 17 mayıs 2000.
daha sonra kendisi için olması gereken bir ayrılık... kendisi için olması gereken diyorum çünkü o dönemde fatih hoca'nın ona ihtiyacı vardı. keşke o dönemi kendisi açısından daha doğru yönetip fiorentina'da bir kupa kaldırabilseydi. milan çetesi konusunda birşey diyemeyeceğim çünkü orası çok güçlü bir lobiydi ve hoca maalesef o yapıyı yenemezdi. ama yurtdışında bir kupası daha olabilirdi ve bunu çok haketmişti. sonra tekrar buluşmamız beşiktaş'a karşı aslında kazanabileceğimiz ama elimizden bence alınan şampiyonluk ve hocanın gerçekten bizimle kötü geçirdiği tek sezon... bizden ayrıldığı haberini duyunca gerçekten uzunca bir süre galatasaray'ı takip etmemiştim sinirden. ama işte kanımıza işlemiş bırakamadık :)
3. dönemimiz hakkında ne denebilir ki ? olması gereken, yapılması gereken herşeyi yaptı hocam. bir sezon önce neredeyse yokları oynayan bir takımı aldı ve sadece iki sezonda avrupanın en iyi 8 takımından birisi yaptı. evet çok kaliteli transferler vardı kabul ama skibbe için de rijkaard içinde yapıldı o transferler. sonuç ne oldu? ve hoca ile ilgili tek hatırlamak istemediğim tek dönem de burası oldu maalesef demirören ile o kareleri... kendisi de pişman oldu tabiki ama ona olan sevgimiz o kadar fazla ki. zaten bu üzgünlüğümüz de o sevgimizin büyüklüğünden kaynaklanıyor. insan sevdiğinden görünce normalden daha fazla üzülüyor.
ama neyse ki geçen sene bu özlem sona erdi. bundan sonra olması gereken ise birbirimizi hiç bırakmamak. şampiyon zaten oluyor da olamadığı zaman da bizim ona daha fazla sıkı sarılmamız gerekli. olmadığı zaman da şampiyon oluyoruz evet mutlu zamanlarımız oluyor ama kendisi gibi bir camia efsanesi yaşadığı ve bu mesleği yaptığı müddetçe ondan en yüksek derecede verim almak ve birşekilde birlikte çalışmak zorundayız. bu birliktelikten kendisi de bizde faydalı çıkıyoruz.
babam gitti sen kaldın hocam :) allah sana uzun ömürler versin çocuklarınla torunlarına galatasaraylılarla birlikte nice güzel göresin...
tanım: galatasaray efsanesi biricik teknik direktörümüz zor günlerin insanı :)
ilk kez rahmetli babamdan duymuştum bize teknik direktör olacağını. benim için milli takımı avrupa şampiyonasına götüren futbolcularına evlatlarım benim diye yaşlı gözlerle sarılan televizyon kameralarına eşinin aldığı tek yönlü uçak biletlerini gösterip herkesi ingiltere'ye gideceğimize inandıran çocuk aklımla çok sevdiğim bir insandı sadece. o zamanlar milli takımdan sonra bizi çalıştıracağı ortaya çıkınca fanatik olmayan aslında futbolu da pek sevmeyen beşiktaş'lı babamdan öğrenmiştim "galatasaray'lı fatih"i. "futbolcuyken de zaten orta sahada teknik direktör gibiydi çizgiden de çok gol çıkarırdı" demişti. daha sonra şampiyonluklar avrupa kupası maçları babamla neredeyse her hafta kahvede izlediğimiz maçlar :) ve tabiki 17 mayıs 2000.
daha sonra kendisi için olması gereken bir ayrılık... kendisi için olması gereken diyorum çünkü o dönemde fatih hoca'nın ona ihtiyacı vardı. keşke o dönemi kendisi açısından daha doğru yönetip fiorentina'da bir kupa kaldırabilseydi. milan çetesi konusunda birşey diyemeyeceğim çünkü orası çok güçlü bir lobiydi ve hoca maalesef o yapıyı yenemezdi. ama yurtdışında bir kupası daha olabilirdi ve bunu çok haketmişti. sonra tekrar buluşmamız beşiktaş'a karşı aslında kazanabileceğimiz ama elimizden bence alınan şampiyonluk ve hocanın gerçekten bizimle kötü geçirdiği tek sezon... bizden ayrıldığı haberini duyunca gerçekten uzunca bir süre galatasaray'ı takip etmemiştim sinirden. ama işte kanımıza işlemiş bırakamadık :)
3. dönemimiz hakkında ne denebilir ki ? olması gereken, yapılması gereken herşeyi yaptı hocam. bir sezon önce neredeyse yokları oynayan bir takımı aldı ve sadece iki sezonda avrupanın en iyi 8 takımından birisi yaptı. evet çok kaliteli transferler vardı kabul ama skibbe için de rijkaard içinde yapıldı o transferler. sonuç ne oldu? ve hoca ile ilgili tek hatırlamak istemediğim tek dönem de burası oldu maalesef demirören ile o kareleri... kendisi de pişman oldu tabiki ama ona olan sevgimiz o kadar fazla ki. zaten bu üzgünlüğümüz de o sevgimizin büyüklüğünden kaynaklanıyor. insan sevdiğinden görünce normalden daha fazla üzülüyor.
ama neyse ki geçen sene bu özlem sona erdi. bundan sonra olması gereken ise birbirimizi hiç bırakmamak. şampiyon zaten oluyor da olamadığı zaman da bizim ona daha fazla sıkı sarılmamız gerekli. olmadığı zaman da şampiyon oluyoruz evet mutlu zamanlarımız oluyor ama kendisi gibi bir camia efsanesi yaşadığı ve bu mesleği yaptığı müddetçe ondan en yüksek derecede verim almak ve birşekilde birlikte çalışmak zorundayız. bu birliktelikten kendisi de bizde faydalı çıkıyoruz.
babam gitti sen kaldın hocam :) allah sana uzun ömürler versin çocuklarınla torunlarına galatasaraylılarla birlikte nice güzel göresin...
tanım: galatasaray efsanesi biricik teknik direktörümüz zor günlerin insanı :)