17733
fatih terim...
ahmet çakar' ın "ben evet diyorum, sen de diyor musun hocam" sorusunu yanıtsız bıraktığından beri ipi çekilmiş bir adam...
yavaş yavaş itibarı elinden alınıyordu fatih terim' in. kebapçılar, avrupa şampiyonalarında dünkü bebelerin kendisine posta koymaları, yetki sınırlarını kaşımaları, aynı dünkü bebelerin gazeteciyi dövmeleri sonrasında kendilerine söylenen "ben halledeceğim, sen şimdi çık basına karşı özür dile ve barcelona' ya dön" telkinine önce "tamam hocam" deyip sonra basın toplantısında "kenarıya çekilmeleri", twitter üzerinden yayınlanan ve kes, parçala, yayınla mantığıyla oluşturulan karalama fludları, en sonunda da "isterseniz istifa edeyim" dediği tff' nin "hayır bizimlesin" demesinden 1 ay sonra kovulması ve tazminat almasının sanki "vatandaşın parasını" yiyormuş algısının oluşturulması...
ancak, tam bu sıralarda, bizim ona, onun da bize ihtiyacı olduğu bir anda, kimsenin tahmin edemeyeceği boyutlarda bir enerji ortaya çıktı. sahip olduğu "auranın" kuvvetini herkes gözden kaçırdı. herkes. ben, sen, o, rakipler... pusuya yattılar galatasaray' la gücünü birleştiren bu "sessiz" fatih terim' in zaaflarını yakalamak için. fatih terim sessizdi çünkü pusunun farkındaydı. ilk fırsatta yine itibarsızlaştırmaya çalışacaklardı. her maç dalga geçer gibi verilen verilmeyen "var" kararlarıyla, "var" dışında kalan komik ve basit pozisyonlara çalan düdüklerle hocanın sabrı zorlandı. en sonunda derbide de tamamen hakim olduğumuz, rakibin maçtan düştüğü anlarda zırt pırt çalan saçma sapan düdükler ve ardından gole etki eden kararlar...
sakatlarla, yönetimin elle tutulur en büyük hatası olan "santrafor transferi" yani santrafor sorunuyla ve sezon başından beri üzerinde hakem kararlarıyla da hissedilen pusudan köşe bucak kaçan adam çileden çıktı. bu adam "adanalı fatih' ti" zaten. herkes biliyordu. 60' ından sonra nasıl bu kadar değişebilirdi ki...
pusuda bekleyen tff "10 maç"!, arkadaşlar "10 maç"! ceza verdi. tff verdi. vermişşş... öyle diyolaaaa... cezayı tff vermiş. "tff"... "tff"... sahi bu tff nası seçildi?!?! a haber' i açayım bakayım orada anlatırlar doğrusunu... neyse...
aslında hoca kimseye "sen o... ç....sun" dememişti. deseydi belki de 1-2 maçla atlatabilirdi. çünkü birileri demişti (bkz: şenol güneş) ve tam hatırlamasam da 1 yada 2 maç ceza almıştı...
hoca bugün kulübün avukatlarının yanına kişisel avukatını da alarak işte bu adaletsiz kararlara itiraz etmeye gidiyor. bugünkü itirazın gidişatı muhtemelen iyi olmayacaktır. moralini bozacaklardır hocanın.
ülkede adalet terazisinin kalibrasyonu yapılmamış. zaten ülkede hiç birşeyin kalibrasyonu yapılmıyor. kalibrasyon demek masraf demek bize göre... bu ülke de böyle bir ülke işte...
umarım bugün hocanın morali bozulmaz ve cuma günü oynanacak konyaspor maçında 50.000 fatih terim maskeli maçı izleriz, pusuculara güzel bir mesaj olur...
ahmet çakar' ın "ben evet diyorum, sen de diyor musun hocam" sorusunu yanıtsız bıraktığından beri ipi çekilmiş bir adam...
yavaş yavaş itibarı elinden alınıyordu fatih terim' in. kebapçılar, avrupa şampiyonalarında dünkü bebelerin kendisine posta koymaları, yetki sınırlarını kaşımaları, aynı dünkü bebelerin gazeteciyi dövmeleri sonrasında kendilerine söylenen "ben halledeceğim, sen şimdi çık basına karşı özür dile ve barcelona' ya dön" telkinine önce "tamam hocam" deyip sonra basın toplantısında "kenarıya çekilmeleri", twitter üzerinden yayınlanan ve kes, parçala, yayınla mantığıyla oluşturulan karalama fludları, en sonunda da "isterseniz istifa edeyim" dediği tff' nin "hayır bizimlesin" demesinden 1 ay sonra kovulması ve tazminat almasının sanki "vatandaşın parasını" yiyormuş algısının oluşturulması...
ancak, tam bu sıralarda, bizim ona, onun da bize ihtiyacı olduğu bir anda, kimsenin tahmin edemeyeceği boyutlarda bir enerji ortaya çıktı. sahip olduğu "auranın" kuvvetini herkes gözden kaçırdı. herkes. ben, sen, o, rakipler... pusuya yattılar galatasaray' la gücünü birleştiren bu "sessiz" fatih terim' in zaaflarını yakalamak için. fatih terim sessizdi çünkü pusunun farkındaydı. ilk fırsatta yine itibarsızlaştırmaya çalışacaklardı. her maç dalga geçer gibi verilen verilmeyen "var" kararlarıyla, "var" dışında kalan komik ve basit pozisyonlara çalan düdüklerle hocanın sabrı zorlandı. en sonunda derbide de tamamen hakim olduğumuz, rakibin maçtan düştüğü anlarda zırt pırt çalan saçma sapan düdükler ve ardından gole etki eden kararlar...
sakatlarla, yönetimin elle tutulur en büyük hatası olan "santrafor transferi" yani santrafor sorunuyla ve sezon başından beri üzerinde hakem kararlarıyla da hissedilen pusudan köşe bucak kaçan adam çileden çıktı. bu adam "adanalı fatih' ti" zaten. herkes biliyordu. 60' ından sonra nasıl bu kadar değişebilirdi ki...
pusuda bekleyen tff "10 maç"!, arkadaşlar "10 maç"! ceza verdi. tff verdi. vermişşş... öyle diyolaaaa... cezayı tff vermiş. "tff"... "tff"... sahi bu tff nası seçildi?!?! a haber' i açayım bakayım orada anlatırlar doğrusunu... neyse...
aslında hoca kimseye "sen o... ç....sun" dememişti. deseydi belki de 1-2 maçla atlatabilirdi. çünkü birileri demişti (bkz: şenol güneş) ve tam hatırlamasam da 1 yada 2 maç ceza almıştı...
hoca bugün kulübün avukatlarının yanına kişisel avukatını da alarak işte bu adaletsiz kararlara itiraz etmeye gidiyor. bugünkü itirazın gidişatı muhtemelen iyi olmayacaktır. moralini bozacaklardır hocanın.
ülkede adalet terazisinin kalibrasyonu yapılmamış. zaten ülkede hiç birşeyin kalibrasyonu yapılmıyor. kalibrasyon demek masraf demek bize göre... bu ülke de böyle bir ülke işte...
umarım bugün hocanın morali bozulmaz ve cuma günü oynanacak konyaspor maçında 50.000 fatih terim maskeli maçı izleriz, pusuculara güzel bir mesaj olur...