137
(bkz: 3 aralik 2009 galatasaray panathinaikos maci)
tüm ultraslan'ı şu an bahsedeceğim kategoriye sokmak ne kadar doğrudur bilmiyorum, bilemiyorum. ama ben eski açık göbekte konuşlanan ve adına ultraslan diyen (eh hali ile ultraslan olan) gruptan bahsedeceğim. bunu ise yukarıda bakınız verdiğim maçtaki izlenimlerimi paylaşarak yapacağım.
öncelikle her maçı bu adamların sağ tarafında deplasman tribününe yakın bir yerden seyrettiğimi belirtmek isterim, aslında bu sezon başından beri ciddi kramplar oluşturan bir durum var bu tribünde. tabii takım 3-4 tane atarken herkes gazdı, kimse maçı 2-3 fark yaptığımızda söylenen "sevgi" bestelerinden rahatsız olmuyordu haliyle.
peki şimdi?
rakip bizim kalede, ama biz "güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar".
rakip korner kullanıyor ama biz "ölüm varmış korku varmış" diye inliyoruz. yanımdakine eğiliyorum "ben şimdi öleceğim sanırım diye". çünkü maçın skoru 1-0, yazı ile bir-sıfır. hani bir gol yense 2 puan gidecek, şu ana kadar süper gittiğimiz grubu lider bitirememize sebep olacak cinsten bir skor.
orta sahada top kaybediyoruz, maçın bitimine 3-4 dakika kalmış, artık kalede görülecek bir golün telafisi zor ama olsun biz nevizade gecelerine başlıyoruz. ben bu sefer de "allah'ım bu güzel besteden soğutacaklar beni" diye karın ağrıları çekiyorum.
maç ile yani sahada oynanan topla ilgili tek rahat hissettiğim anlar topun rakip ağlara gittiği iki an, bir tanesi sayılmadı gerçi ama tribünde gol müziği bile çalındı, gol verilmişti çünkü. yine de bu golün iptali beni tribünlerimizin durumu, ultraslan gibi üzmüyor.
maçtan başka kareler hatırlamaya çalışıyorum ama nafile, aklımda "kapalı noluyor, niye sesin çıkmıyor" ardından da "işte gerçek kapalı burda", onun ardından da "ultraslan" diye alkış tutulması var. e maç oynanıyordu sahada?
bir ara artık maçı bırakıp burdaki insanların yüzlerini inceledim, gerçekten tek derdi maç olanları ayrı tutarak bir çoğunun tek amaçlarının tezahuratın devam etmesi olduğunu gördüm. mesela tribünler ıslıklamaya başlıyor, bunlar davula daha sağlam vuruyor, tezahuratları bölünmesin diye.
yeni açık bizimle tezahurat yapmaya çalışıyor ama eski açık kendi başlatmazsa tezahuratı katılmıyor. efendiler, karşı tribün de bizden, yabancı değil, sanırım unuttuk.
maçlardan önce bu adamlar istemiyor diye futbolcularımızı çağıramıyoruz eski açık'a. ben dün yeni açık'a özendim resmen, futbolcularla yumruk şov yapılırken.
bu adamlar kadrolarımız sayılırken tam ortasında futbolcularımızın ismi haykırılmasın diye metin oktay tezahuratına başladılar dün, içim sızladı, eğer o futbolculara hele ki hiç de kötü gitmedikleri avrupa platformunda destek çıkmazsak bu takım nasıl ileri gidecek? neyi protesto ediyoruz allah aşkına pao maçında, bursa yenilgisini mi? bir gidip çay demleyin mümkünse...
biz eğer ultraslan isek, kapalı ile yeni açık ile numaralı ile birlikte ultraslan'ız. yok eğer ultraslan "buraların hakimi benim", "ıslıklamayın", "alkışlamayın", "futbolcu çağırmayın" , "kadro saymayın", "atkınızı indirin" grubu ise, ben ultraslan filan değilim.
aslantepe'de dilerim kendilerine uzak bir yerlerden olacak kombinem. en azından her maç mide ağrısı ile, sinirlerim bozuk şekilde değil münferit olarak takımımı destekleyecek şekilde izlerim maçlarımızı.
tüm ultraslan'ı şu an bahsedeceğim kategoriye sokmak ne kadar doğrudur bilmiyorum, bilemiyorum. ama ben eski açık göbekte konuşlanan ve adına ultraslan diyen (eh hali ile ultraslan olan) gruptan bahsedeceğim. bunu ise yukarıda bakınız verdiğim maçtaki izlenimlerimi paylaşarak yapacağım.
öncelikle her maçı bu adamların sağ tarafında deplasman tribününe yakın bir yerden seyrettiğimi belirtmek isterim, aslında bu sezon başından beri ciddi kramplar oluşturan bir durum var bu tribünde. tabii takım 3-4 tane atarken herkes gazdı, kimse maçı 2-3 fark yaptığımızda söylenen "sevgi" bestelerinden rahatsız olmuyordu haliyle.
peki şimdi?
rakip bizim kalede, ama biz "güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar".
rakip korner kullanıyor ama biz "ölüm varmış korku varmış" diye inliyoruz. yanımdakine eğiliyorum "ben şimdi öleceğim sanırım diye". çünkü maçın skoru 1-0, yazı ile bir-sıfır. hani bir gol yense 2 puan gidecek, şu ana kadar süper gittiğimiz grubu lider bitirememize sebep olacak cinsten bir skor.
orta sahada top kaybediyoruz, maçın bitimine 3-4 dakika kalmış, artık kalede görülecek bir golün telafisi zor ama olsun biz nevizade gecelerine başlıyoruz. ben bu sefer de "allah'ım bu güzel besteden soğutacaklar beni" diye karın ağrıları çekiyorum.
maç ile yani sahada oynanan topla ilgili tek rahat hissettiğim anlar topun rakip ağlara gittiği iki an, bir tanesi sayılmadı gerçi ama tribünde gol müziği bile çalındı, gol verilmişti çünkü. yine de bu golün iptali beni tribünlerimizin durumu, ultraslan gibi üzmüyor.
maçtan başka kareler hatırlamaya çalışıyorum ama nafile, aklımda "kapalı noluyor, niye sesin çıkmıyor" ardından da "işte gerçek kapalı burda", onun ardından da "ultraslan" diye alkış tutulması var. e maç oynanıyordu sahada?
bir ara artık maçı bırakıp burdaki insanların yüzlerini inceledim, gerçekten tek derdi maç olanları ayrı tutarak bir çoğunun tek amaçlarının tezahuratın devam etmesi olduğunu gördüm. mesela tribünler ıslıklamaya başlıyor, bunlar davula daha sağlam vuruyor, tezahuratları bölünmesin diye.
yeni açık bizimle tezahurat yapmaya çalışıyor ama eski açık kendi başlatmazsa tezahuratı katılmıyor. efendiler, karşı tribün de bizden, yabancı değil, sanırım unuttuk.
maçlardan önce bu adamlar istemiyor diye futbolcularımızı çağıramıyoruz eski açık'a. ben dün yeni açık'a özendim resmen, futbolcularla yumruk şov yapılırken.
bu adamlar kadrolarımız sayılırken tam ortasında futbolcularımızın ismi haykırılmasın diye metin oktay tezahuratına başladılar dün, içim sızladı, eğer o futbolculara hele ki hiç de kötü gitmedikleri avrupa platformunda destek çıkmazsak bu takım nasıl ileri gidecek? neyi protesto ediyoruz allah aşkına pao maçında, bursa yenilgisini mi? bir gidip çay demleyin mümkünse...
biz eğer ultraslan isek, kapalı ile yeni açık ile numaralı ile birlikte ultraslan'ız. yok eğer ultraslan "buraların hakimi benim", "ıslıklamayın", "alkışlamayın", "futbolcu çağırmayın" , "kadro saymayın", "atkınızı indirin" grubu ise, ben ultraslan filan değilim.
aslantepe'de dilerim kendilerine uzak bir yerlerden olacak kombinem. en azından her maç mide ağrısı ile, sinirlerim bozuk şekilde değil münferit olarak takımımı destekleyecek şekilde izlerim maçlarımızı.