2120
bu adamı tanıyan kişilerin söylediğine göre, sevdiğini yerin dibine sokan sevmediğini göklere çıkaran bir adammış. galatasarayın aleyhine konuşup totem yapan, kazanınca odaya kendini kapatıp sevinçten ağlarmış. geçmişte ece gürsel isimli hanımefendiyi mükemmel bir erotik pozla piyasaya dahil edip milyonlar kazanmasına sebep olmuştur.
garip adam bu hıncal. yaşı ilerledi ama kafası hala zehir gibi. kırmızı çizgileri vardır bu adamın. o kırmızı çizgileri aşarsanız babasını tanımaz çakar lafı zor susturursunuz. babası 2. dünya savasında alman tanklarının gezdiği bulgar sınırında görev almıştır. büyük van depremini yerinde yaşamıştır. ailesi doktor ya da mühendis olmasını isterken o avukat olmak istemiştir.
her konuda muhalefettir. domatese sofrada herkes kırmızı der o mavi olduğunu iddia eder ve onu millete kabullendirir. korkusuzdur. 2002 de şenol güneşi eleştirdiğinde oturduğu cafedeki trabzonlu arkadaşlar kendisine saldırır ama o saldırıdan sonra cafede çayını içmeye devam eder kalkıp gitmez. akşamında yumruk yemiş halde yine televizyona çıkar ve yine şenol güneşi eleştirir. yaptığı totemmidir yoksa gerçekten eleştriliyormu bunu hala çözebilmiş değiliz.
hınçal uluçu sevmek ya da sevmemek enginarı pişmişmi yoksa çiğmi yemek gibi birşeydir. kimisi enginarı hiç sevmez önyargıyla yaklaşır ama düğünde önüne konulduğunda "aslında güzel yemekmiş" der.
buraya yazıyorum; hıncal uluçun son yazıları belkide kalbinden geçen yazılar olacaktır ve son yazısı eminim galatasaraya olan aşkını konu alacaktır.
muhtemelen bu yazdıklarımı görürse bunu da eleştrecektir. ne yapalım. canı sağolsun :)
garip adam bu hıncal. yaşı ilerledi ama kafası hala zehir gibi. kırmızı çizgileri vardır bu adamın. o kırmızı çizgileri aşarsanız babasını tanımaz çakar lafı zor susturursunuz. babası 2. dünya savasında alman tanklarının gezdiği bulgar sınırında görev almıştır. büyük van depremini yerinde yaşamıştır. ailesi doktor ya da mühendis olmasını isterken o avukat olmak istemiştir.
her konuda muhalefettir. domatese sofrada herkes kırmızı der o mavi olduğunu iddia eder ve onu millete kabullendirir. korkusuzdur. 2002 de şenol güneşi eleştirdiğinde oturduğu cafedeki trabzonlu arkadaşlar kendisine saldırır ama o saldırıdan sonra cafede çayını içmeye devam eder kalkıp gitmez. akşamında yumruk yemiş halde yine televizyona çıkar ve yine şenol güneşi eleştirir. yaptığı totemmidir yoksa gerçekten eleştriliyormu bunu hala çözebilmiş değiliz.
hınçal uluçu sevmek ya da sevmemek enginarı pişmişmi yoksa çiğmi yemek gibi birşeydir. kimisi enginarı hiç sevmez önyargıyla yaklaşır ama düğünde önüne konulduğunda "aslında güzel yemekmiş" der.
buraya yazıyorum; hıncal uluçun son yazıları belkide kalbinden geçen yazılar olacaktır ve son yazısı eminim galatasaraya olan aşkını konu alacaktır.
muhtemelen bu yazdıklarımı görürse bunu da eleştrecektir. ne yapalım. canı sağolsun :)