60
çare değildir.
galatasaray basketbol şubesinin mali ve sportif açıdan istikrarlı bir biçimde varlığını sürdürebilmesi için tek bir gereklilik, tek bir şart, tek bir zorunluluk var; işi bilen yöneticilerin işi doğru şekilde idame ettirmesi koşuluyla "s p o n s o r".
güçlü bir sponsor bulamadığımız sürece "basketbol bütçesi kulübü batırıyor" benzeri temelsiz söylemler daha da fazla dillendirilecektir.
bu söylemler niye mi temelsiz? tam olarak şu sebepten/sebeplerden dolayı:
amatör şubelerin 2011 sonu bütçe tablosu (beklenti - gerçekleşen): http://gss.gs/aFJ
amatör şubelerin 2016 sonu bütçe tablosu: http://gss.gs/SgO.jpg
amatör şubelerin 2017 sonu bütçe tablosu: http://gss.gs/xca.jpg
basketbol özelinde 2016 sonu ortalama zarar: 20 milyon tl (o günkü dolar kuru 2.85 tl idi ki bu da yaklaşık 7 milyon dolar demek)
basketbol özelinde 2017 sonu ortalama zarar: 15 milyon tl (o günkü dolar kuru 3.7 tl idi ki bu da yaklaşık 4 milyon dolar demek)
basketbol özelinde amatör branşların farklı dönemlerdeki zararları bu durumlardayken, diğer yandan futbol için aynı dönemlerde 147 milyon euro zarardan bahsediliyorken ne çeşit bir batıştan, ne çeşit bir "basketbol şubesinin kulübü sürüklediği batak"tan söz edilebiliyor? basketbolun galatasaray'a bindirdiği mali yük futbolun yanında devede kulak kalır. diyenler olabilir "futbol a.ş. ve sportif a.ş. ayrı ama" diye. evet doğru, şirketler ayrı fakat borç galatasaray'ın borcu. ayrıca 2016 ve 2017 dönemlerine ait zararların tarihin en bol sıfırlı sayıları olduğunu da bir kez daha hatırlatmak isterim.
doğru yönetimle, işi bilen yöneticilerle, iyi sponsorla her şey mümkün. örnek mi? bakınız zalgiris kaunas. futbol branşı da olduğu için zalgiris'i örnek veriyorum. yoksa saski baskonia'yı da buraya ekleyebiliriz. zalgiris'in bu sezonki basketbol bütçesi yaklaşık 8 milyon dolar idi. euroleague'de final four oynadılar ve bütçeye ortalama 3 milyon dolar koydular. zarardalar değil mi? yoo bebeğim yoo, değiller. o kadar doğru ve iyi yönetiliyorlar ki, sponsorlar sayesinde 5 milyon dolara yakın bir meblağı kasaya koydular. yetti mi? elbette ki yetmedi! tribün gelirleri (kombineler, maç biletleri vs.) ile sezon içerisinde ortalama 2 milyon dolar kadar kâr etmiş durumdalar. sonuç mu? 2 - 2.5 milyon dolar kârla kapattılar dönemi.
zalgiris'in durumuna antisav olarak sunulabilecek olan tezler ne(ler) olabilir?
litvanya'da kullanılan para birimi euro, dolayısıyla kurdan etkilenmiyorlar; basketbol litvanya'da birincil spor, dolayısıyla insanların eğilimi bu yönde.
işte doğru yönetimle, iyi yöneticilerle ve sponsorla tolere edilebilecek kısım da tam olarak burası. soruyorum; hakan üstünberk döneminde euroleague oynadık, çok da başarılı olduk. basketbol şubesinin o dönemki yapılanmasıyla alakalı en ufak bir fluluk yok insanların zihninde. neden? çünkü hakan üstünberk dürüst, ilkeli ve kaliteli bir yöneticiydi. olay bu kadar basit. yani acitmadan biraderin bahsettiği (bkz: galatasaray fk/#2450450) komisyonların temelinde galatasaray basketbol şubesi yok, vallahi de billahi de sebep bu değil. problem şubeyi yönetenlerde ve yönetenlerin yönetim tarzında.
son olarak; dursun aydın özbek nefretimiz ve mustafa cengiz sevgimiz bazı realitelerin önüne set çekiyor gibi. mustafa başkanın duruşuna, söylemlerine hayranım ancak yönetiminin basketbol konusunda şu ana kadar işi layıkıyla götürebildiğine inanmıyorum. her şeyden önce mustafa başkanın bir sözü, bir vaadi vardı. ne demişti ocak 2018'de:
--- alıntı ---
"bugün gelinen noktada, amatör şubelerimizin kendi ayakları üzerlerinde durmalarının tek yolu şirketleşmeleri. bunun için bu yapıları mevcut yapıdan ayıracağız, basketbol ve voleybol a.ş.'yi kuracağız. dünya çapında sponsorlar bulup, bu şubeleri eski parlak günlerine döndüreceğiz."
--- alıntı ---
http://gss.gs/Ly6
bu sözlerin sahibi mustafa başkanın ta kendisi.
mustafa başkanı sonuna kadar destekliyorum kendi çapında bir taraftar olarak, seviyorum da lakin galatasaray'ı daha çok seviyorum.
bana kalırsa amatör şubelerin tamamen gözden çıkarılması yalnızca hatrı sayılır bir yoğunluğun talebiyle mümkün olabilir. galatasaray spor kulübü özelindeki amatör şubelerin "bütçeye yük" mantalitesiyle kapatılmasının istenmesinin matematik olarak sıkı bir dayanağı yok.
ha bir de; basketbolun sporun romantik tarafı olduğunu bugün öğrenmiş oldum. avrupa spor pazarının en güçlü 2. spor branşı romantizmmiş, türkiye cumhuriyeti'nin spor piyasasının en güçlü 2. spor branşı romantizmmiş... efsane cska maçında rahmetli abdi ipekçi arena'yı dolduran 10 bin küsür basketbolsever de, yine efsi strasbourg eurocup finalinde rahmetli abdi ipekçi arena'yı hıncahınç dolduran 10 bin küsür basketbolsever de romantikti mesela. vay arkadaş. :(
edit: imlâ
galatasaray basketbol şubesinin mali ve sportif açıdan istikrarlı bir biçimde varlığını sürdürebilmesi için tek bir gereklilik, tek bir şart, tek bir zorunluluk var; işi bilen yöneticilerin işi doğru şekilde idame ettirmesi koşuluyla "s p o n s o r".
güçlü bir sponsor bulamadığımız sürece "basketbol bütçesi kulübü batırıyor" benzeri temelsiz söylemler daha da fazla dillendirilecektir.
bu söylemler niye mi temelsiz? tam olarak şu sebepten/sebeplerden dolayı:
amatör şubelerin 2011 sonu bütçe tablosu (beklenti - gerçekleşen): http://gss.gs/aFJ
amatör şubelerin 2016 sonu bütçe tablosu: http://gss.gs/SgO.jpg
amatör şubelerin 2017 sonu bütçe tablosu: http://gss.gs/xca.jpg
basketbol özelinde 2016 sonu ortalama zarar: 20 milyon tl (o günkü dolar kuru 2.85 tl idi ki bu da yaklaşık 7 milyon dolar demek)
basketbol özelinde 2017 sonu ortalama zarar: 15 milyon tl (o günkü dolar kuru 3.7 tl idi ki bu da yaklaşık 4 milyon dolar demek)
basketbol özelinde amatör branşların farklı dönemlerdeki zararları bu durumlardayken, diğer yandan futbol için aynı dönemlerde 147 milyon euro zarardan bahsediliyorken ne çeşit bir batıştan, ne çeşit bir "basketbol şubesinin kulübü sürüklediği batak"tan söz edilebiliyor? basketbolun galatasaray'a bindirdiği mali yük futbolun yanında devede kulak kalır. diyenler olabilir "futbol a.ş. ve sportif a.ş. ayrı ama" diye. evet doğru, şirketler ayrı fakat borç galatasaray'ın borcu. ayrıca 2016 ve 2017 dönemlerine ait zararların tarihin en bol sıfırlı sayıları olduğunu da bir kez daha hatırlatmak isterim.
doğru yönetimle, işi bilen yöneticilerle, iyi sponsorla her şey mümkün. örnek mi? bakınız zalgiris kaunas. futbol branşı da olduğu için zalgiris'i örnek veriyorum. yoksa saski baskonia'yı da buraya ekleyebiliriz. zalgiris'in bu sezonki basketbol bütçesi yaklaşık 8 milyon dolar idi. euroleague'de final four oynadılar ve bütçeye ortalama 3 milyon dolar koydular. zarardalar değil mi? yoo bebeğim yoo, değiller. o kadar doğru ve iyi yönetiliyorlar ki, sponsorlar sayesinde 5 milyon dolara yakın bir meblağı kasaya koydular. yetti mi? elbette ki yetmedi! tribün gelirleri (kombineler, maç biletleri vs.) ile sezon içerisinde ortalama 2 milyon dolar kadar kâr etmiş durumdalar. sonuç mu? 2 - 2.5 milyon dolar kârla kapattılar dönemi.
zalgiris'in durumuna antisav olarak sunulabilecek olan tezler ne(ler) olabilir?
litvanya'da kullanılan para birimi euro, dolayısıyla kurdan etkilenmiyorlar; basketbol litvanya'da birincil spor, dolayısıyla insanların eğilimi bu yönde.
işte doğru yönetimle, iyi yöneticilerle ve sponsorla tolere edilebilecek kısım da tam olarak burası. soruyorum; hakan üstünberk döneminde euroleague oynadık, çok da başarılı olduk. basketbol şubesinin o dönemki yapılanmasıyla alakalı en ufak bir fluluk yok insanların zihninde. neden? çünkü hakan üstünberk dürüst, ilkeli ve kaliteli bir yöneticiydi. olay bu kadar basit. yani acitmadan biraderin bahsettiği (bkz: galatasaray fk/#2450450) komisyonların temelinde galatasaray basketbol şubesi yok, vallahi de billahi de sebep bu değil. problem şubeyi yönetenlerde ve yönetenlerin yönetim tarzında.
son olarak; dursun aydın özbek nefretimiz ve mustafa cengiz sevgimiz bazı realitelerin önüne set çekiyor gibi. mustafa başkanın duruşuna, söylemlerine hayranım ancak yönetiminin basketbol konusunda şu ana kadar işi layıkıyla götürebildiğine inanmıyorum. her şeyden önce mustafa başkanın bir sözü, bir vaadi vardı. ne demişti ocak 2018'de:
--- alıntı ---
"bugün gelinen noktada, amatör şubelerimizin kendi ayakları üzerlerinde durmalarının tek yolu şirketleşmeleri. bunun için bu yapıları mevcut yapıdan ayıracağız, basketbol ve voleybol a.ş.'yi kuracağız. dünya çapında sponsorlar bulup, bu şubeleri eski parlak günlerine döndüreceğiz."
--- alıntı ---
http://gss.gs/Ly6
bu sözlerin sahibi mustafa başkanın ta kendisi.
mustafa başkanı sonuna kadar destekliyorum kendi çapında bir taraftar olarak, seviyorum da lakin galatasaray'ı daha çok seviyorum.
bana kalırsa amatör şubelerin tamamen gözden çıkarılması yalnızca hatrı sayılır bir yoğunluğun talebiyle mümkün olabilir. galatasaray spor kulübü özelindeki amatör şubelerin "bütçeye yük" mantalitesiyle kapatılmasının istenmesinin matematik olarak sıkı bir dayanağı yok.
ha bir de; basketbolun sporun romantik tarafı olduğunu bugün öğrenmiş oldum. avrupa spor pazarının en güçlü 2. spor branşı romantizmmiş, türkiye cumhuriyeti'nin spor piyasasının en güçlü 2. spor branşı romantizmmiş... efsane cska maçında rahmetli abdi ipekçi arena'yı dolduran 10 bin küsür basketbolsever de, yine efsi strasbourg eurocup finalinde rahmetli abdi ipekçi arena'yı hıncahınç dolduran 10 bin küsür basketbolsever de romantikti mesela. vay arkadaş. :(
edit: imlâ