880
5 eylül 2017 günü aslantepe'de düzenlenen basın toplantısı ile resmen açtığı sezonu 28 nisan 2018 galatasaray yakın doğu üniversitesi kadın basketbol maçı ile tamamlayan dünyanın en güzel takımı. çok uzun, zor, kötü ama sonu güzel biten acayip bir sezon yaşadık. geçen sezonun referansıyla belki olması gerekenden fazla beklentiler vardı sezon öncesinde. euroleague'de kağıt üzerindeki 4 favorinin 3'ünün karşı grupta toplanması, geçen sezon taraflı-tarafsız herkese zevk veren maljkovic'in adam bayıltan tempolu oyunu, son dakikada gelen quigley transferi gibi bir dolu iyimser done vardı.
sezona damga vuran gigi-jelena ortaklığının beklenenden iyi randıman vermesi ve quigley faktörü ile sezona iyi başladık aslında. ligde 3 ve avrupa'da 2 maç oynadığımız ekim ayını 5'te 5 ile geçmiştik. taa ki 29 ekim'de akatlar'da oynanan ve son topun allie'nin elinden 2 defa kaçıverdiği maçta alınan tek sayılık beşiktaş mağlubiyetine kadar. o maçta menisküsünde yırtık meydana gelen kaptan o hafta oynanan iki maçta kendini zorlasa da milli maç arasında gerçek durumu ortaya çıktı ve yaklaşık 1 ay süren bir tedavi sürecine girmiş oldu. tam bu süreçte allie quigley de uzun süredir ertelediği ameliyatını yapınca zaten kadro planlamasının yapıldığı dönemdeki önemli opsiyonlarından olan moriah ve ayşegül'ü kullanamayan takımımız kaptanı ve en önemli skorerinden de mahrum kalmış oldu.
kaptan ve allie'nin yokluğunda kasım ayı epey zorlu geçti. zorlu gidişin kabusa dönüşü ise modern zamanlardaki tarihimizin en ağır yenilgisi olan 29 kasım 2017 dynamo kursk galatasaray kadın basketbol maçı oldu. 102-45'lik mağlubiyet hem bizim hem de euroleague tarihinin sayfalarındaki yerini aldı. o maçın ertesinde oynanan ve sakatlıktan dönen kaptanın 20 küsur sayı attığı çukurova deplasmanında 79-78'le alınan galibiyet sonrası yaklaşık 2 ay boyunca galibiyete hasret kaldık.
kabus gibi geçen aralık ve ocak ayları boyunca onlarca belki yüzlerce söylenti yayıldı zaten kısıtlı olan kadın basketbol camiası arasında. koç ve kaptan başta olmak üzere herkesin zarar vermemek(!) adına susmayı tercih etmesi dedikodu ve iddiaların boyutunu daha da arttırdı. özellikle allie quigley'in durumu konusunda bir türlü gelmeyen açıklamalar uzunca bir süre sakat mı yoksa maddi konulardan dolayı mı gelmiyor ikileminin kurcalanmasına sebep oldu. bu söylentiler süregelip mağlubiyetler de birbirini kovalarken tam da kamuoyunun tagar sports-özge alev-nevriye yılmaz ilişkisine yoğunlaştığı, komisyon iddialarının yüksek sesle dillendirildiği dönemde tuğba taşçı transferi geldi. 34 yaşında, sezonun ilk yarısı boyunca toplam 15 dakika forma giyebilmiş bir oyuncuya bu sezonki bütçe içinde önemli denebilecek olan bir para ödenerek yapılan transfer ciddi anlamda bir skandaldı. üzerine bir de kadro şişkinliği sebebiyle lisans çıkarılamadığı için birkaç maçı kaçırması da eklenince rezaletin boyutları büyümüştü...
ocak ayının sonlarında önce quigley'in nihayet takıma dönüşü, birkaç yeni transfer, biraz da fikstürün cilvesiyle hem lig hem avrupada formalite icabı sahaya çıkan rakiplerin ardı ardına sıralanmasıyla alınan birkaç galibiyet takımı biraz olsun kendine getirdi. üzerine dursun özbek-mustafa cengiz değişikliği sonrası idari anlamda yaşanan pozitif gelişmeler ve kulüpte yaşanan olumlu hava, en azından eurocup gibi görece gerçekçi ve ihtimal dahilinde bir hedefin belirmesiyle takım yavaş yavaş toparlanmaya sonra da gaza basmaya başladı. sezon başından beri son topta sayısız maç kaybetmiş takımın makus talihine nanik yaparcasına son hücumda epoupa'nın unutulmaz drive'ı sonrası jelena ile bulduğu basketle kazandığı 7 mart 2018 girona galatasaray kadın basketbol maçı ise sezonun gerçek anlamda kırılma noktası oldu. o maçtan sonra soyunma odasında çekilen ve sosyal medyaya düşen, ilerleyen dönemde bir nevi totem haline gelen şu fotoğraf ise gerçekten birşeylerin değiştiğine işaret edip herkese kocaman bir umut aşılamaya yetmişti aslında...
http://gss.gs/KKG.jpg
bir sonraki turda rakip yine ispanya'dan artık avrupa kadın basketbolunda başaltı seviyede bir ekol olmuş olan avenida idi. ispanyol takımı özellikle kendi sahasında aldığı flaş skorlarla dikkat çekiyordu. ahmet cömert'te oynanan ilk maçta taraftarın da desteğiyle 7 sayılık bir galibiyetle küçük bir avantajı cebine koyarak yeniden ispanya yollarına düştü takım. sezon boyunca kırılganlığından ödün vermeyen takım avrupa'nın en sert deplasmanında aslanlar gibi mücadele edip 2 farklı mağlubiyetle dönerek adını finale yazdırmayı başardı. bu arada aradan 2 ay geçmiş olsa da unutmak mümkün değil, o siren ananın amına girsin be birader...
avenida sonrası rakip italya'nın venezia takımı oldu. avenia maçının keyfile rakibimizi beklemek için ekran başına oturduğumuz maçta, venedik'e 20 sayılık avantajla giden hatay bir ara 37 sayıya çıkan farkı 19'a indirmeyi başaramayarak kupaya veda etti. bir önceki turda da mersin'i dramatik bir şekilde son saniyede 4 sayı çıkararak eleyen venezia takımına karşı kupanın statüsü gereği euroleague'den geldiğimiz için yine ilk maçı iç sahada oynamak durumunda kaldık.
futbol takımımızın fatih terim ve mustafa cengiz sonrası yaşadığı ivmenin yarattığı pozitif havaya maçın isminin final olmasının yarattığı talep de eklenince takımımızın adresi bir blok aşağıya, ahmet cömert spor salonu'ndan sinan erdem'e kaydı. dolar mı dolmaz mı, ters teper mi tepmez mi ikilemleri arasında maç günü geldi. korkutucu şut yüzdesi, asla oyundan düşmeyişi ve son iki turu geçiş şekliyle bir nebze tedirgin eden bir rakipti.
10 bin civarı coşkulu taraftarın yarattığı müthiş atmosfere takım da ayak uydurunca 11 nisan 2018 galatasaray venezia kadın basketbol maçını 90-68'lik skorla kazanarak önemli bir avantajı cebimize koyduk. ahmet cömert'te 150 kişiye oynayan takımı bağrına basan 10 bin civarı taraftar hem maçı kazandıran etken oldu, hem de koca bir sezon maddi-idari sorunlarla boğuşan takıma güzel bir teşekkür etmiş oldu. allie'nin 37 sayısı ise gecenin bir diğer unutulmaz detayıydı...
her ne kadar 22 sayılık fark çok önemli olsa da hala taze olan bir hatay örneği vardı. taraftar gün sayarken kutlamaları o akşam salon kapısında bırakan takım kaela davis'in herkesi şaşırtan ve babasının* salonda olmasına bağlanan performansıyla yine bir şekilde krizi aşmayı başardı ve 18 nisan 2018 venezia galatasaray kadın basketbol maçı'nda rakibini neredeyse doğru dürüst heyecanlanmasına bile imkan vermeden 40 dakikayı tamamladı ve kupaya ulaşmayı başardı. tribünün ağır abilerinin bile sesi kısılana kadar bağırdığı 150 kişilik deplasman tribününün performansı da gecenin illa ki anılması gereken notlarından biri oldu...
bu güzel galibiyet sonrası lig çeyrek finalinde yakın doğu üniversitesi'ne iki maçta da "normal olarak" kaybederek sezonu tamamlamış olduk. özellikle ilk maçta quigley'in oynamaması ise böyle sezona yakışan bir final oldu. her ne kadar maljkovic inatla benim kararım dese ve tepkiler üzerine ikinci maçta sahaya sürse de hem ydü takımının sicili hem de sezon içinde quigley'in keyfi maça çıkma kararları göz önüne alınınca haliyle "taktik bir karar" lafı boş bir uydurmadan öteye gidemedi ne yazık ki...
sezon başında yaptığım gibi * isim isim değerlendirmek gerekirse...
olivia epoupa: sezonun açık ara farkla en büyük emek veren, en güzel hikayelerinden birini oluşturan ismi. namı diğer kafa bandajı. hot prospect for future olarak başladığı sezonun ilk bölümünde heyecanı ve tecrübesizliğiyle epey bir soru işareti oluştursa da yeni takvim yılında takımla birlikte uçuşa geçti. top çalma konusunda her maç yeni rekorlar denedi, özellikle eurocup yolunda rakiplerine illallah çektirdi, kafası gözü patlasa da geri adım atmadı. sezonun son bölümünde kafasından çıkarmasına fırsat kalmayan kafa bandajı onu bu güzel sezonunun lakabı olarak kaldı. girona deplasmanında fişi çeken son saniye driplingi, avenida'nın yarmalarına karşı göğüs göğüse çarpışması ve tabi venezia serisinde riquna williams denen manyağa nefes aldırmayışı... ne kadar anlatılsa hep eksik kalacak güzel hatıralar.... kalması yönünde kamuoyu oluşmuş olsa da gitse bile unutulmayacaklar arasında yerini çoktan aldı...
özge kavurmacıoğlu: sezonun ilk yarısında şöyle bir sahada göründü. özellikle kobryn ve davis transferleri sonrası alabileceği süre iyice azalmıştı ki resmi bir açıklama olmadan kadro dışı kalmaya başladı. koç maljkovic ile bir problem yaşadığı ve bu yüzden isminin üzerinin çizildiği konuşuldu. ancak yine de sezon sonuna doğru bir iki lig maçında tekrardan süre alldı. her ne kadar maljkovic tarafından sistemine uygun hızlı ve yerli bir uzun olarak kadroya katılmış olsa da neredeyse doğru dürüst süre ve katkı veremeden sezonu geçirmiş oldu...
kaela davis: devre arasındaki tartışmalı transferlerden. anthony davis'in kızı olması ve wnba'de %47 ile üçlük atması gibi iki referans/istatistik ile ayak bastığı istanbul'da sezon boyu en tartışılan isimlerden oldu. kötü şut yüzdesinin yanı sıra birçok maçta göz göre göre yaptığı fahiş hatalar, hakemin gözüne baka baka faul almalar ve de isteksiz halleri "maç satıyor" gibi yakışıksız bir ifadenin çok yüksek perdeden seslendirilmesine sebep oldu ki yalan olmasın zaman zaman benim tarafımdan da dillendirilmiştir. bu hali de kulübün içinden geçtiği çalkantılı sürece bağlandı sık sık. gel gelelim eurocup finalinin ikinci ayağı olan 18 mart'taki venezia deplasmanında attığı 21 sayıyla takımın girdiği krizden çıkıp kupaya uzanmasını sağladı. bu performansı da maçı babasının salonda izliyor olmasına bağlansa da gizemi hala çözülebilmiş değil...
meltem yıldızhan: son yıllarda altyapının umut vaadeden isimlerinden biri. geçtiğimiz sezonu komple sakatlıklarla geçirdikten sonra bu sezonu geri dönüş sancılarıyla geçirmesi zaten beklenen bir durumdu. özellikle ışıl ve quigley'in ikisinin birden olmadığı dönemde süreler aldı. onun dışında bölgesel lige yükselen galatasaray gelişim takımının da önemli parçalarından biri olarak geri dönüşünü tamamladı. hala önünde bir gelecek ve taraftar olarak büyük beklentilerimiz var...
irem naz topuz: geçtiğimiz sezonun üzerine sezon öncesi hazırlık dönemi ve ligin ilk haftalarındaki performansıyla taraftarı iyice heyecanlandırarak başladı sezona. ancak fena başlamadığı sezonda kadro yapısı gereği maça ilk 5 başlayıp 5-6 dakika sonra yerini quigley'e bırakması gibi bir rol biçildi. tam hevesi kesilmişken quigley'in sakatlığıyla tekrar süre almaya başladıysa da bu defa beklenen katkıyı ve de etkiyi bir türlü yapamadı. dış görüntüsü sebebiye de özel bir hayran kitlesi oluşturmaya başladıysa da sosyal medyada da yansıtmaktan geri kalmadığı gece hayatıyla eleştirilerin hedefi oldu dönem dönem. hatta ocak-şubat döneminde kadro dışı kaldığı dedikodusu yayılsa da asılsız olduğu kısa sürede ortaya çıktı... önümüzdeki sezon ne olacağı merak konusu...
ışıl alben: kaptan... bu çalkantılı sezonun sonunda hem kulüp tarihinin hem de kendi kariyerinin üçüncü avrupa kupasını kaldırmanın gururunu yaşadı. beşiktaş deplasmanında yaşadığı diz sakatlığı biraz korkutsa da ameliyata gerek kalmadan kısa bir tedavi sonrası sahalara döndü. maljkovic'in sahadaki en büyük yardımcısı oldu, koç ile sürekli konuşup onun direktiflerini sahaya aktarmasını sağladı. neredeyse her pozisyonda takım arkadaşlarına seti anlatmak zorunda olmasına, özellikle screen için takımın uzunlarına neredeyse yalvarmak durumunda kalmasına rağmen hiç yerinmeden mücadelesini terinin son damlasına kadar devam ettirdi. gerek kulüpte, gerek sahada gerekse kamuoyunda yaşanan tüm negatif havaya rağmen sahiplenmeye devam etti. ne takımına, ne arkadaşlarına ne de idari heyete laf söyletmedi. 3. kupa ile hem galatasaray hem de türk kadın basketbol tarihindeki yerine yeni bir ekleme daha yapmış oldu...
jelena dubljevic: koca yürekli dubamız**... ikinci galatasaray döneminde de elinden geldiğince mücadele etti. hemen her düdüğe saha içinde, benchte hatta kadroya giremediği maçlarda courtside'da delicesine itiraz etti. sırf bu sebepten bol bol arif erdem muamelesi gördü gerek türkiye liginde gerekse avrupa kupalarında. onu üst düzey bir oyuncu olmaktan alıkoyan heyecanı ve istikrarsılığı devam etse de özellikle gintare ile yakaladıkları uyum ile takımın önemli dinamiklerinden biri oldular. hiçbir maçta one-man show yapmasa da hemen her maçta belli bir istatistiğin altına düşmeyerek görevini yaptı. girona deplasmanında son saniyede attığı basket ve avenida deplasmanında son ribaundu alıp topu havaya dikmesi unutulmaz... sezonun son bölümünde kaptanın saçlarını kesmesine müsade etmeyerek yaptığı totemle şampiyonluğa nörotoksik bir katkısı olduğu da söyleniyor...
gyntare petronyte: her ne kadar epoupa ve quigley kadar adı anılmasa da sezonun bence asıl yıldızı. tıpkı dubljevic gibi ikinci galatasaray dönemini yaşadı. yanındaki uzun değişse de her maçta elinden gelenin fazlasını yaptı. birçok maçta takımın birinci hücum opsiyonu oldu, mücadele etmekten hatta rakiple görüşmekten hiçbir zaman çekinmedi. özellikle dubljevic'in erken faul problemine girmesi; kobryn ve davis'in de beklenen katkıyı bir türlü yapamaması sebebiyle çoğu maçta 30+ dakika sahada kaldı. yine de performansında hiç düşüş olmadı. özellikle nefes nefese kenara gelip daha soluğu yerine gelmeden tekrar benche geldiği sahnelerle taraftarı gözünde bir damla yaş akıttı çoğu zaman...
allie quigley: sezon başında gerek ezeli rakip fenerbahçe'den transferi oluşu gerek de yetenekleri ile taraftara çılgın attıran amerikalı. ayağının tozuyla çıktığı ilk lig maçındaki 26 sayısı ile açılışını yaptığı sezonda ilk 5 resmi maçta alınan 5 galibiyetteki aslan payına sahipti. kasım ayındaki milli aradan sonra sakatlık bahanesi ile formasından uzak kaldı. koç maljkovic dahil yapılan çelişkili açıklamalarla dönüş tarihi hep ötelendi. asıl olayın bir süredir ertelediği ancak artık ertelenemeyecek hale gelen belindeki problem için bıçak altına yatışı olduğu çok sonraları ortaya çıktı. avenida deplasmanındaki oyunu ve sinan erdem'de 37 sayı salladığı venezia maçında resitali ile damaklarda unutulmaz bir tad bıraktı. çeyrek final ilk maçı dahil sezon boyunca oynanan 4 ydü maçından 3 tanesinde sahaya çıkmadı, gelecek sezon için anlaştığı hatta takımını sattığı ydü'nün aniden faaliyetlerini durdurması ile taraftarda toplu bir iç yağları erimesine sebep oldu. sezonun bir bölümünde keyfi olarak deplasmanlara gitmeyişiyle ilgili sözleşmesinde bir madde olduğu bile söylendi. bir galatasaray klasiği olarak çok kötü yönetilen büyük bir yıldız olarak umarım anılardaki yerini almıştır ve önümüzdeki sezon rahat rahat maç seçebileceği başka bir kulüpte forma giyecektir...
gizem başaran: sezon başında ydü'den takıma katıldı. rotasyonda her daim süre bulsa da ne yazık ki istenen ve planlanan katkıyı veremedi. özellikle gigi'nin yediği olarak her maçta az da olsa soluklanmasına imkan sağladı. hücumda görece idare eder bir peformansı olsa da savunmada yumuşak kaldığı için maljkovic rotasyonunda gerilerde kaldı....
merve uygül: sezonun açık ara farkla en çok tepki alan isimlerinden biri. ikinci ligden gelip avrupa kupası kaldırarak, 15 yıldır düzenli olarak bu işe para akıtan fenerbahçe'ye avrupa kupası sayısında üstünlük sağlayarak kendi çapında bir tarih yazdı. nevriye yılmaz-özge alev-tagar sports üçlüsü etrafında dönen iddiaların çıkışı noktası oldu sıkça. ne epoupa'nın enerjisine, ne de kaptan'ın tecrübesine ve katkısına alternatif olamadı. ikinci lig topçusu olarak kendisine biçilen rol büyük geldi. sosyal medyadaki melankolik paylaşımları sebebiyle şahsi olarak ayrıca bir sempatimi toplasa da fuzuli bir transfer olarak tarihteki yerini aldı.
tuğba taşçı: sezonun en büyük bombası. 33 yaşına ve sezonun ilk yarısı boyunca mersin takımında sadece 15 dakika süre alabilmiş olmasına rağmen 350k gibi absürd bir ücretle devre arasında transfer edildi. yetmezmiş gibi takım bulundurabileceği yerli oyuncu sayısını doldurduğu için bir süre forma giyemedi. ayşegül günay'ın nükseden sakatlığından sonra sözleşmesini feshetmesi sonrası forma giyebildi. girona deplasmanındaki eh işte katkısı haricinde kocaman bir hiç verdi takıma. venezia deplasmanında artistik yapıp sinir bozacam derken uyuyan rakibi ve salonu ayaklandırması ise neredeyse tüy dikecekti tüm bunların üzerine. bir türlü dağılmayan fondöten ve allığıyla hafızalara kazındı.
ewelina kobryn: devre arasında piyasada bulunabilen nadir oyunculardan biri olarak kadroya katıldı. gözlerimi kaparım vazifemi yaparım parolasına bağımlı olarak yarım sezon boyunca ter döktü. özellikle ilk dönemlerinde el ayak koordinasyonsuzluğu sebebiyle erken faul problemine girmesinden sebep çok süre alamadı. tecrübesiyle takıma az da olsa katkı verdi, son dönemde takımın kırılganlığının azalmasında pek öne çıkmasa da etkisi olduğu aşikar...
inci güçlü: bir gün basketbolcu olacak diye her gün beklediğimiz 2.05'lik dev pivotumuz. okul-gelişim ligi-a takım benchi üçgeninde bir sezonunu daha ziyan etti, sezon sonunda da menisküs ameliyatı için bıçak altına yattı. amerika ya da ispanya'da falan olsa çoktan yardırmaya başlayacakken biz türklere özgü bir savurganlıkla yine yerinde saymaya devam etti....
(bkz: miray balotu): gerek sezon öncesi hazırlık kampında, gerekse kadro sıkıntısının yaşandığı bir maçta yıllar önce bir çocukken açtığı ve kısa bir süre kullandığı sosyal medya hesabında beraber çekildiği fotoğrafını paylaştığı kaptan ile aynı sahaya çıkarak sezonun en büyük peri masalına imza attı. onun dışında gelişim liginde öne çıkan istatistiklere imza attı. henüz 17 yaşında, takipteyiz...
(bkz: 25 kasım 2017 galatasaray botaş kadın basketbol maçı)
ayşegül günay: sezonun en şanssız ismi. sezonun ilk yarısını sakatlığı ve yılan hikayesine dönen tedavi süreci ile geçirdi. yılbaşına 2 gün kala ahmet cömert'te oynanan fenerbahçe derbisinde daha çıktı ve bu sefer bağlarını tamamen kopararak sezonun geri kalanını da kapatmış oldu. özellikle şutör özellikleriyle katkı alabileceğimiz bir isimdi ancak sahaya sürmek bile kısmet olmadı. kısmet demişken güzel bir anketodla bitirelim. kabus gibi giden sezonun sonunda evlenme teklifi aldı. kendisine ve müstakbel eşine ömür boyu mutluluklar...
eda şahin: yazarın şahsi sempatisi ve kanaat notu ile sezon değerlendirmesinde yer alan ponçik reis.
seni yıldız yaptıracağız be...*
yardımcı antrenör nevriye yılmaz - menejer özge alev: sezonun en çok tartışılan ikilisi. kankaları ceyda ateş'in tagar sports menejerlik şirketi üzerinden özellikle merve uygül ve yabancı oyuncu transferlerine atıfta bulunularak kamoyunda komisyonculuk başta olmak üzere çok ağır ithamlara maruz kaldılar. galatasaray basketbol şubesinin geleneği sayesinde ne kendilerini izah etme, ne de adam akıllı hesap sorulma imkanı oldu. ikisi de sezon sonunu göremedi. bu konuda da adam akıllı bir açıklama yapılmadı, önümüzdeki sezon ikisinin de geleceği muamma...
milos paden: marina maljkovic'in teknik heyetinde 1. yardımcı gibi bir konumda bulunan abimiz. gerek fiziği gerekse sakin tavırlarıyla dosta güven verdi. özellikle heyecanın yükseldiği bazı anlarda frene basmasıyla dikkat çekti.
efe güven: akademi takımındaki görevi ile yarı zamanlı olarak a takımdaki görevine devam etti. akademi takımı ile lig şampiyonluğu, a takımla da avrupa şampiyonluğu yaşadı ve kartvizitine birkaç satır daha ekledi. sağlam adımlarla geliyor, belki 5, belki 10 sene sonra hem galatasaray hem de türk kadın basketbolunun önemli hocalarından biri olması muhtemel. güveniyoruz...
marina maljkovic: geçen sezonun özgüveni ve kredisiyle başladığı sezonda uzunca bir süre tartışılan koç. az zamanda çok ve büyük işler başardığı kariyerine idari ve maddi anlamda felaket geçen 9 ayda 1 sezondan fazla tecrübe ekledi. özellikle transfer tercihlerinde çok fena çuvalladı. moriah jefferson ve ayşegül günay'ı hiç kullanamaması, quigley'in ise sezonun çoğunluğunda sahada olmaması hücum anlamında elini çok çok zorladı. eldeki kadro kendi oyun tarzı olan o yüksek tempoya da elverişlli olmayınca ortaya karışık bir sonuç ortaya çıkarabildi. her ne kadar sezon sonunda bazı şeyler toz pembe olsa da sezonun önemli bir bölümünde "elimdeki oyuncular bu" ya da "bunlarla bu kadar oluyor" gibilerinden açıklamalarıyla taraftarı sık sık sinir krizlerine soktu. argo tabirle konuşursak futbol takımının başında falan olsaydı muhtemelen taraftarın kovalayarak ülkesine kaçırtacağı bir konumdaydı sezon boyunca aslında. yine de idari-maddi pek çok şey karşısında susarak, kötü anılmayı göze alma pahasına oyuncularını elindn geldiğince bazı şeylerden korumasını bildi...
toparlamak gerekirse acısıyla tatlısıyla bir sezon daha bitti... statü değiştiğinden beri ilk defa ligin ilk yarısını ilk 8 dışında bitirip türkiye kupasına katılamadık. kursk deplasmanında 102-45'lik mağubiyetle modern zamanlardaki en ağır yenilgimizi aldık. normal sezondaki 8.'lik ile bölgesel ligden geri geldiğimiz 2006-2007 sezonundan beri en kötü lig derecemizi yaptık, normal sezonda aldığımız 13 mağlubiyet küme düştüğümüz sezon hariç yine modern zamanların hatta belki de tüm zamanların bizim adımıza en kötü istatistiği oldu. idari ve maddi skandallar biribirini kovaladı, dursun özbek takımı hüviyeti ve realitesini dibine kadar yaşadık. yine de mustafa cengiz dönemiyle yaşanan bahar havasını galatasaray'ın winner kimliğiyle birleştirip bir avrupa kupası daha kaldırmayı başardık...
son olarak şahsi anlamda bize bu sezondan geriye kalan, en azından bir resime sığdırılabilecek ve anlatılabilecek olan şunlar oldu... seneye daha iyisini yapabilmenin boyun borcu olduğunu ekleyerek:
http://gss.gs/qOI.jpg
yeni bir sezonda yeni umutlar, yeni hayaller, yeni hikayeler ve yeni maceralarla buluşmak üzere...
sezona damga vuran gigi-jelena ortaklığının beklenenden iyi randıman vermesi ve quigley faktörü ile sezona iyi başladık aslında. ligde 3 ve avrupa'da 2 maç oynadığımız ekim ayını 5'te 5 ile geçmiştik. taa ki 29 ekim'de akatlar'da oynanan ve son topun allie'nin elinden 2 defa kaçıverdiği maçta alınan tek sayılık beşiktaş mağlubiyetine kadar. o maçta menisküsünde yırtık meydana gelen kaptan o hafta oynanan iki maçta kendini zorlasa da milli maç arasında gerçek durumu ortaya çıktı ve yaklaşık 1 ay süren bir tedavi sürecine girmiş oldu. tam bu süreçte allie quigley de uzun süredir ertelediği ameliyatını yapınca zaten kadro planlamasının yapıldığı dönemdeki önemli opsiyonlarından olan moriah ve ayşegül'ü kullanamayan takımımız kaptanı ve en önemli skorerinden de mahrum kalmış oldu.
kaptan ve allie'nin yokluğunda kasım ayı epey zorlu geçti. zorlu gidişin kabusa dönüşü ise modern zamanlardaki tarihimizin en ağır yenilgisi olan 29 kasım 2017 dynamo kursk galatasaray kadın basketbol maçı oldu. 102-45'lik mağlubiyet hem bizim hem de euroleague tarihinin sayfalarındaki yerini aldı. o maçın ertesinde oynanan ve sakatlıktan dönen kaptanın 20 küsur sayı attığı çukurova deplasmanında 79-78'le alınan galibiyet sonrası yaklaşık 2 ay boyunca galibiyete hasret kaldık.
kabus gibi geçen aralık ve ocak ayları boyunca onlarca belki yüzlerce söylenti yayıldı zaten kısıtlı olan kadın basketbol camiası arasında. koç ve kaptan başta olmak üzere herkesin zarar vermemek(!) adına susmayı tercih etmesi dedikodu ve iddiaların boyutunu daha da arttırdı. özellikle allie quigley'in durumu konusunda bir türlü gelmeyen açıklamalar uzunca bir süre sakat mı yoksa maddi konulardan dolayı mı gelmiyor ikileminin kurcalanmasına sebep oldu. bu söylentiler süregelip mağlubiyetler de birbirini kovalarken tam da kamuoyunun tagar sports-özge alev-nevriye yılmaz ilişkisine yoğunlaştığı, komisyon iddialarının yüksek sesle dillendirildiği dönemde tuğba taşçı transferi geldi. 34 yaşında, sezonun ilk yarısı boyunca toplam 15 dakika forma giyebilmiş bir oyuncuya bu sezonki bütçe içinde önemli denebilecek olan bir para ödenerek yapılan transfer ciddi anlamda bir skandaldı. üzerine bir de kadro şişkinliği sebebiyle lisans çıkarılamadığı için birkaç maçı kaçırması da eklenince rezaletin boyutları büyümüştü...
ocak ayının sonlarında önce quigley'in nihayet takıma dönüşü, birkaç yeni transfer, biraz da fikstürün cilvesiyle hem lig hem avrupada formalite icabı sahaya çıkan rakiplerin ardı ardına sıralanmasıyla alınan birkaç galibiyet takımı biraz olsun kendine getirdi. üzerine dursun özbek-mustafa cengiz değişikliği sonrası idari anlamda yaşanan pozitif gelişmeler ve kulüpte yaşanan olumlu hava, en azından eurocup gibi görece gerçekçi ve ihtimal dahilinde bir hedefin belirmesiyle takım yavaş yavaş toparlanmaya sonra da gaza basmaya başladı. sezon başından beri son topta sayısız maç kaybetmiş takımın makus talihine nanik yaparcasına son hücumda epoupa'nın unutulmaz drive'ı sonrası jelena ile bulduğu basketle kazandığı 7 mart 2018 girona galatasaray kadın basketbol maçı ise sezonun gerçek anlamda kırılma noktası oldu. o maçtan sonra soyunma odasında çekilen ve sosyal medyaya düşen, ilerleyen dönemde bir nevi totem haline gelen şu fotoğraf ise gerçekten birşeylerin değiştiğine işaret edip herkese kocaman bir umut aşılamaya yetmişti aslında...
http://gss.gs/KKG.jpg
bir sonraki turda rakip yine ispanya'dan artık avrupa kadın basketbolunda başaltı seviyede bir ekol olmuş olan avenida idi. ispanyol takımı özellikle kendi sahasında aldığı flaş skorlarla dikkat çekiyordu. ahmet cömert'te oynanan ilk maçta taraftarın da desteğiyle 7 sayılık bir galibiyetle küçük bir avantajı cebine koyarak yeniden ispanya yollarına düştü takım. sezon boyunca kırılganlığından ödün vermeyen takım avrupa'nın en sert deplasmanında aslanlar gibi mücadele edip 2 farklı mağlubiyetle dönerek adını finale yazdırmayı başardı. bu arada aradan 2 ay geçmiş olsa da unutmak mümkün değil, o siren ananın amına girsin be birader...
avenida sonrası rakip italya'nın venezia takımı oldu. avenia maçının keyfile rakibimizi beklemek için ekran başına oturduğumuz maçta, venedik'e 20 sayılık avantajla giden hatay bir ara 37 sayıya çıkan farkı 19'a indirmeyi başaramayarak kupaya veda etti. bir önceki turda da mersin'i dramatik bir şekilde son saniyede 4 sayı çıkararak eleyen venezia takımına karşı kupanın statüsü gereği euroleague'den geldiğimiz için yine ilk maçı iç sahada oynamak durumunda kaldık.
futbol takımımızın fatih terim ve mustafa cengiz sonrası yaşadığı ivmenin yarattığı pozitif havaya maçın isminin final olmasının yarattığı talep de eklenince takımımızın adresi bir blok aşağıya, ahmet cömert spor salonu'ndan sinan erdem'e kaydı. dolar mı dolmaz mı, ters teper mi tepmez mi ikilemleri arasında maç günü geldi. korkutucu şut yüzdesi, asla oyundan düşmeyişi ve son iki turu geçiş şekliyle bir nebze tedirgin eden bir rakipti.
10 bin civarı coşkulu taraftarın yarattığı müthiş atmosfere takım da ayak uydurunca 11 nisan 2018 galatasaray venezia kadın basketbol maçını 90-68'lik skorla kazanarak önemli bir avantajı cebimize koyduk. ahmet cömert'te 150 kişiye oynayan takımı bağrına basan 10 bin civarı taraftar hem maçı kazandıran etken oldu, hem de koca bir sezon maddi-idari sorunlarla boğuşan takıma güzel bir teşekkür etmiş oldu. allie'nin 37 sayısı ise gecenin bir diğer unutulmaz detayıydı...
her ne kadar 22 sayılık fark çok önemli olsa da hala taze olan bir hatay örneği vardı. taraftar gün sayarken kutlamaları o akşam salon kapısında bırakan takım kaela davis'in herkesi şaşırtan ve babasının* salonda olmasına bağlanan performansıyla yine bir şekilde krizi aşmayı başardı ve 18 nisan 2018 venezia galatasaray kadın basketbol maçı'nda rakibini neredeyse doğru dürüst heyecanlanmasına bile imkan vermeden 40 dakikayı tamamladı ve kupaya ulaşmayı başardı. tribünün ağır abilerinin bile sesi kısılana kadar bağırdığı 150 kişilik deplasman tribününün performansı da gecenin illa ki anılması gereken notlarından biri oldu...
bu güzel galibiyet sonrası lig çeyrek finalinde yakın doğu üniversitesi'ne iki maçta da "normal olarak" kaybederek sezonu tamamlamış olduk. özellikle ilk maçta quigley'in oynamaması ise böyle sezona yakışan bir final oldu. her ne kadar maljkovic inatla benim kararım dese ve tepkiler üzerine ikinci maçta sahaya sürse de hem ydü takımının sicili hem de sezon içinde quigley'in keyfi maça çıkma kararları göz önüne alınınca haliyle "taktik bir karar" lafı boş bir uydurmadan öteye gidemedi ne yazık ki...
sezon başında yaptığım gibi * isim isim değerlendirmek gerekirse...
olivia epoupa: sezonun açık ara farkla en büyük emek veren, en güzel hikayelerinden birini oluşturan ismi. namı diğer kafa bandajı. hot prospect for future olarak başladığı sezonun ilk bölümünde heyecanı ve tecrübesizliğiyle epey bir soru işareti oluştursa da yeni takvim yılında takımla birlikte uçuşa geçti. top çalma konusunda her maç yeni rekorlar denedi, özellikle eurocup yolunda rakiplerine illallah çektirdi, kafası gözü patlasa da geri adım atmadı. sezonun son bölümünde kafasından çıkarmasına fırsat kalmayan kafa bandajı onu bu güzel sezonunun lakabı olarak kaldı. girona deplasmanında fişi çeken son saniye driplingi, avenida'nın yarmalarına karşı göğüs göğüse çarpışması ve tabi venezia serisinde riquna williams denen manyağa nefes aldırmayışı... ne kadar anlatılsa hep eksik kalacak güzel hatıralar.... kalması yönünde kamuoyu oluşmuş olsa da gitse bile unutulmayacaklar arasında yerini çoktan aldı...
özge kavurmacıoğlu: sezonun ilk yarısında şöyle bir sahada göründü. özellikle kobryn ve davis transferleri sonrası alabileceği süre iyice azalmıştı ki resmi bir açıklama olmadan kadro dışı kalmaya başladı. koç maljkovic ile bir problem yaşadığı ve bu yüzden isminin üzerinin çizildiği konuşuldu. ancak yine de sezon sonuna doğru bir iki lig maçında tekrardan süre alldı. her ne kadar maljkovic tarafından sistemine uygun hızlı ve yerli bir uzun olarak kadroya katılmış olsa da neredeyse doğru dürüst süre ve katkı veremeden sezonu geçirmiş oldu...
kaela davis: devre arasındaki tartışmalı transferlerden. anthony davis'in kızı olması ve wnba'de %47 ile üçlük atması gibi iki referans/istatistik ile ayak bastığı istanbul'da sezon boyu en tartışılan isimlerden oldu. kötü şut yüzdesinin yanı sıra birçok maçta göz göre göre yaptığı fahiş hatalar, hakemin gözüne baka baka faul almalar ve de isteksiz halleri "maç satıyor" gibi yakışıksız bir ifadenin çok yüksek perdeden seslendirilmesine sebep oldu ki yalan olmasın zaman zaman benim tarafımdan da dillendirilmiştir. bu hali de kulübün içinden geçtiği çalkantılı sürece bağlandı sık sık. gel gelelim eurocup finalinin ikinci ayağı olan 18 mart'taki venezia deplasmanında attığı 21 sayıyla takımın girdiği krizden çıkıp kupaya uzanmasını sağladı. bu performansı da maçı babasının salonda izliyor olmasına bağlansa da gizemi hala çözülebilmiş değil...
meltem yıldızhan: son yıllarda altyapının umut vaadeden isimlerinden biri. geçtiğimiz sezonu komple sakatlıklarla geçirdikten sonra bu sezonu geri dönüş sancılarıyla geçirmesi zaten beklenen bir durumdu. özellikle ışıl ve quigley'in ikisinin birden olmadığı dönemde süreler aldı. onun dışında bölgesel lige yükselen galatasaray gelişim takımının da önemli parçalarından biri olarak geri dönüşünü tamamladı. hala önünde bir gelecek ve taraftar olarak büyük beklentilerimiz var...
irem naz topuz: geçtiğimiz sezonun üzerine sezon öncesi hazırlık dönemi ve ligin ilk haftalarındaki performansıyla taraftarı iyice heyecanlandırarak başladı sezona. ancak fena başlamadığı sezonda kadro yapısı gereği maça ilk 5 başlayıp 5-6 dakika sonra yerini quigley'e bırakması gibi bir rol biçildi. tam hevesi kesilmişken quigley'in sakatlığıyla tekrar süre almaya başladıysa da bu defa beklenen katkıyı ve de etkiyi bir türlü yapamadı. dış görüntüsü sebebiye de özel bir hayran kitlesi oluşturmaya başladıysa da sosyal medyada da yansıtmaktan geri kalmadığı gece hayatıyla eleştirilerin hedefi oldu dönem dönem. hatta ocak-şubat döneminde kadro dışı kaldığı dedikodusu yayılsa da asılsız olduğu kısa sürede ortaya çıktı... önümüzdeki sezon ne olacağı merak konusu...
ışıl alben: kaptan... bu çalkantılı sezonun sonunda hem kulüp tarihinin hem de kendi kariyerinin üçüncü avrupa kupasını kaldırmanın gururunu yaşadı. beşiktaş deplasmanında yaşadığı diz sakatlığı biraz korkutsa da ameliyata gerek kalmadan kısa bir tedavi sonrası sahalara döndü. maljkovic'in sahadaki en büyük yardımcısı oldu, koç ile sürekli konuşup onun direktiflerini sahaya aktarmasını sağladı. neredeyse her pozisyonda takım arkadaşlarına seti anlatmak zorunda olmasına, özellikle screen için takımın uzunlarına neredeyse yalvarmak durumunda kalmasına rağmen hiç yerinmeden mücadelesini terinin son damlasına kadar devam ettirdi. gerek kulüpte, gerek sahada gerekse kamuoyunda yaşanan tüm negatif havaya rağmen sahiplenmeye devam etti. ne takımına, ne arkadaşlarına ne de idari heyete laf söyletmedi. 3. kupa ile hem galatasaray hem de türk kadın basketbol tarihindeki yerine yeni bir ekleme daha yapmış oldu...
jelena dubljevic: koca yürekli dubamız**... ikinci galatasaray döneminde de elinden geldiğince mücadele etti. hemen her düdüğe saha içinde, benchte hatta kadroya giremediği maçlarda courtside'da delicesine itiraz etti. sırf bu sebepten bol bol arif erdem muamelesi gördü gerek türkiye liginde gerekse avrupa kupalarında. onu üst düzey bir oyuncu olmaktan alıkoyan heyecanı ve istikrarsılığı devam etse de özellikle gintare ile yakaladıkları uyum ile takımın önemli dinamiklerinden biri oldular. hiçbir maçta one-man show yapmasa da hemen her maçta belli bir istatistiğin altına düşmeyerek görevini yaptı. girona deplasmanında son saniyede attığı basket ve avenida deplasmanında son ribaundu alıp topu havaya dikmesi unutulmaz... sezonun son bölümünde kaptanın saçlarını kesmesine müsade etmeyerek yaptığı totemle şampiyonluğa nörotoksik bir katkısı olduğu da söyleniyor...
gyntare petronyte: her ne kadar epoupa ve quigley kadar adı anılmasa da sezonun bence asıl yıldızı. tıpkı dubljevic gibi ikinci galatasaray dönemini yaşadı. yanındaki uzun değişse de her maçta elinden gelenin fazlasını yaptı. birçok maçta takımın birinci hücum opsiyonu oldu, mücadele etmekten hatta rakiple görüşmekten hiçbir zaman çekinmedi. özellikle dubljevic'in erken faul problemine girmesi; kobryn ve davis'in de beklenen katkıyı bir türlü yapamaması sebebiyle çoğu maçta 30+ dakika sahada kaldı. yine de performansında hiç düşüş olmadı. özellikle nefes nefese kenara gelip daha soluğu yerine gelmeden tekrar benche geldiği sahnelerle taraftarı gözünde bir damla yaş akıttı çoğu zaman...
allie quigley: sezon başında gerek ezeli rakip fenerbahçe'den transferi oluşu gerek de yetenekleri ile taraftara çılgın attıran amerikalı. ayağının tozuyla çıktığı ilk lig maçındaki 26 sayısı ile açılışını yaptığı sezonda ilk 5 resmi maçta alınan 5 galibiyetteki aslan payına sahipti. kasım ayındaki milli aradan sonra sakatlık bahanesi ile formasından uzak kaldı. koç maljkovic dahil yapılan çelişkili açıklamalarla dönüş tarihi hep ötelendi. asıl olayın bir süredir ertelediği ancak artık ertelenemeyecek hale gelen belindeki problem için bıçak altına yatışı olduğu çok sonraları ortaya çıktı. avenida deplasmanındaki oyunu ve sinan erdem'de 37 sayı salladığı venezia maçında resitali ile damaklarda unutulmaz bir tad bıraktı. çeyrek final ilk maçı dahil sezon boyunca oynanan 4 ydü maçından 3 tanesinde sahaya çıkmadı, gelecek sezon için anlaştığı hatta takımını sattığı ydü'nün aniden faaliyetlerini durdurması ile taraftarda toplu bir iç yağları erimesine sebep oldu. sezonun bir bölümünde keyfi olarak deplasmanlara gitmeyişiyle ilgili sözleşmesinde bir madde olduğu bile söylendi. bir galatasaray klasiği olarak çok kötü yönetilen büyük bir yıldız olarak umarım anılardaki yerini almıştır ve önümüzdeki sezon rahat rahat maç seçebileceği başka bir kulüpte forma giyecektir...
gizem başaran: sezon başında ydü'den takıma katıldı. rotasyonda her daim süre bulsa da ne yazık ki istenen ve planlanan katkıyı veremedi. özellikle gigi'nin yediği olarak her maçta az da olsa soluklanmasına imkan sağladı. hücumda görece idare eder bir peformansı olsa da savunmada yumuşak kaldığı için maljkovic rotasyonunda gerilerde kaldı....
merve uygül: sezonun açık ara farkla en çok tepki alan isimlerinden biri. ikinci ligden gelip avrupa kupası kaldırarak, 15 yıldır düzenli olarak bu işe para akıtan fenerbahçe'ye avrupa kupası sayısında üstünlük sağlayarak kendi çapında bir tarih yazdı. nevriye yılmaz-özge alev-tagar sports üçlüsü etrafında dönen iddiaların çıkışı noktası oldu sıkça. ne epoupa'nın enerjisine, ne de kaptan'ın tecrübesine ve katkısına alternatif olamadı. ikinci lig topçusu olarak kendisine biçilen rol büyük geldi. sosyal medyadaki melankolik paylaşımları sebebiyle şahsi olarak ayrıca bir sempatimi toplasa da fuzuli bir transfer olarak tarihteki yerini aldı.
tuğba taşçı: sezonun en büyük bombası. 33 yaşına ve sezonun ilk yarısı boyunca mersin takımında sadece 15 dakika süre alabilmiş olmasına rağmen 350k gibi absürd bir ücretle devre arasında transfer edildi. yetmezmiş gibi takım bulundurabileceği yerli oyuncu sayısını doldurduğu için bir süre forma giyemedi. ayşegül günay'ın nükseden sakatlığından sonra sözleşmesini feshetmesi sonrası forma giyebildi. girona deplasmanındaki eh işte katkısı haricinde kocaman bir hiç verdi takıma. venezia deplasmanında artistik yapıp sinir bozacam derken uyuyan rakibi ve salonu ayaklandırması ise neredeyse tüy dikecekti tüm bunların üzerine. bir türlü dağılmayan fondöten ve allığıyla hafızalara kazındı.
ewelina kobryn: devre arasında piyasada bulunabilen nadir oyunculardan biri olarak kadroya katıldı. gözlerimi kaparım vazifemi yaparım parolasına bağımlı olarak yarım sezon boyunca ter döktü. özellikle ilk dönemlerinde el ayak koordinasyonsuzluğu sebebiyle erken faul problemine girmesinden sebep çok süre alamadı. tecrübesiyle takıma az da olsa katkı verdi, son dönemde takımın kırılganlığının azalmasında pek öne çıkmasa da etkisi olduğu aşikar...
inci güçlü: bir gün basketbolcu olacak diye her gün beklediğimiz 2.05'lik dev pivotumuz. okul-gelişim ligi-a takım benchi üçgeninde bir sezonunu daha ziyan etti, sezon sonunda da menisküs ameliyatı için bıçak altına yattı. amerika ya da ispanya'da falan olsa çoktan yardırmaya başlayacakken biz türklere özgü bir savurganlıkla yine yerinde saymaya devam etti....
(bkz: miray balotu): gerek sezon öncesi hazırlık kampında, gerekse kadro sıkıntısının yaşandığı bir maçta yıllar önce bir çocukken açtığı ve kısa bir süre kullandığı sosyal medya hesabında beraber çekildiği fotoğrafını paylaştığı kaptan ile aynı sahaya çıkarak sezonun en büyük peri masalına imza attı. onun dışında gelişim liginde öne çıkan istatistiklere imza attı. henüz 17 yaşında, takipteyiz...
(bkz: 25 kasım 2017 galatasaray botaş kadın basketbol maçı)
ayşegül günay: sezonun en şanssız ismi. sezonun ilk yarısını sakatlığı ve yılan hikayesine dönen tedavi süreci ile geçirdi. yılbaşına 2 gün kala ahmet cömert'te oynanan fenerbahçe derbisinde daha çıktı ve bu sefer bağlarını tamamen kopararak sezonun geri kalanını da kapatmış oldu. özellikle şutör özellikleriyle katkı alabileceğimiz bir isimdi ancak sahaya sürmek bile kısmet olmadı. kısmet demişken güzel bir anketodla bitirelim. kabus gibi giden sezonun sonunda evlenme teklifi aldı. kendisine ve müstakbel eşine ömür boyu mutluluklar...
eda şahin: yazarın şahsi sempatisi ve kanaat notu ile sezon değerlendirmesinde yer alan ponçik reis.
seni yıldız yaptıracağız be...*
yardımcı antrenör nevriye yılmaz - menejer özge alev: sezonun en çok tartışılan ikilisi. kankaları ceyda ateş'in tagar sports menejerlik şirketi üzerinden özellikle merve uygül ve yabancı oyuncu transferlerine atıfta bulunularak kamoyunda komisyonculuk başta olmak üzere çok ağır ithamlara maruz kaldılar. galatasaray basketbol şubesinin geleneği sayesinde ne kendilerini izah etme, ne de adam akıllı hesap sorulma imkanı oldu. ikisi de sezon sonunu göremedi. bu konuda da adam akıllı bir açıklama yapılmadı, önümüzdeki sezon ikisinin de geleceği muamma...
milos paden: marina maljkovic'in teknik heyetinde 1. yardımcı gibi bir konumda bulunan abimiz. gerek fiziği gerekse sakin tavırlarıyla dosta güven verdi. özellikle heyecanın yükseldiği bazı anlarda frene basmasıyla dikkat çekti.
efe güven: akademi takımındaki görevi ile yarı zamanlı olarak a takımdaki görevine devam etti. akademi takımı ile lig şampiyonluğu, a takımla da avrupa şampiyonluğu yaşadı ve kartvizitine birkaç satır daha ekledi. sağlam adımlarla geliyor, belki 5, belki 10 sene sonra hem galatasaray hem de türk kadın basketbolunun önemli hocalarından biri olması muhtemel. güveniyoruz...
marina maljkovic: geçen sezonun özgüveni ve kredisiyle başladığı sezonda uzunca bir süre tartışılan koç. az zamanda çok ve büyük işler başardığı kariyerine idari ve maddi anlamda felaket geçen 9 ayda 1 sezondan fazla tecrübe ekledi. özellikle transfer tercihlerinde çok fena çuvalladı. moriah jefferson ve ayşegül günay'ı hiç kullanamaması, quigley'in ise sezonun çoğunluğunda sahada olmaması hücum anlamında elini çok çok zorladı. eldeki kadro kendi oyun tarzı olan o yüksek tempoya da elverişlli olmayınca ortaya karışık bir sonuç ortaya çıkarabildi. her ne kadar sezon sonunda bazı şeyler toz pembe olsa da sezonun önemli bir bölümünde "elimdeki oyuncular bu" ya da "bunlarla bu kadar oluyor" gibilerinden açıklamalarıyla taraftarı sık sık sinir krizlerine soktu. argo tabirle konuşursak futbol takımının başında falan olsaydı muhtemelen taraftarın kovalayarak ülkesine kaçırtacağı bir konumdaydı sezon boyunca aslında. yine de idari-maddi pek çok şey karşısında susarak, kötü anılmayı göze alma pahasına oyuncularını elindn geldiğince bazı şeylerden korumasını bildi...
toparlamak gerekirse acısıyla tatlısıyla bir sezon daha bitti... statü değiştiğinden beri ilk defa ligin ilk yarısını ilk 8 dışında bitirip türkiye kupasına katılamadık. kursk deplasmanında 102-45'lik mağubiyetle modern zamanlardaki en ağır yenilgimizi aldık. normal sezondaki 8.'lik ile bölgesel ligden geri geldiğimiz 2006-2007 sezonundan beri en kötü lig derecemizi yaptık, normal sezonda aldığımız 13 mağlubiyet küme düştüğümüz sezon hariç yine modern zamanların hatta belki de tüm zamanların bizim adımıza en kötü istatistiği oldu. idari ve maddi skandallar biribirini kovaladı, dursun özbek takımı hüviyeti ve realitesini dibine kadar yaşadık. yine de mustafa cengiz dönemiyle yaşanan bahar havasını galatasaray'ın winner kimliğiyle birleştirip bir avrupa kupası daha kaldırmayı başardık...
son olarak şahsi anlamda bize bu sezondan geriye kalan, en azından bir resime sığdırılabilecek ve anlatılabilecek olan şunlar oldu... seneye daha iyisini yapabilmenin boyun borcu olduğunu ekleyerek:
http://gss.gs/qOI.jpg
yeni bir sezonda yeni umutlar, yeni hayaller, yeni hikayeler ve yeni maceralarla buluşmak üzere...