177
seçildikleri ilk haftalardan itibaren tamamen "intikam" güdüsüyle hareket etmiş ve ne yazık ki kaybetmiştir. bunu defalarca yazdım. herhalde en çok ofsayt alan entrylerim olmuştur bunlar. ama gelin görün ki durum bu.
galatasaray yönetimi olmaktan çok muhasebe denetmenliği yaptılar. kah medya önünde kah sosyal medyada yaptıkları tek şey "bakın dursun özbek neler yapmış?" demek oldu. "daha 1 hafta" dendi, "daha 15 gün" dendi ama 2 ay geçtiği hala ortada tık yok. hiçbir proje yok. hiçbir "seçilirsek şunu yapacağız" yok. dedikleri tek şey " geçmiş hatalar tekrarlanmayacak". hala daha geçmişte yaşıyorlar. yapılanların üstüne gitmekle tüm yönetim stratejisini bunun üzerine kurmak arasındaki farkı ne yazık ki anlayamıyoruz. türkiye'nin genel sorunu bu zaten. sadece galatasaray'ın değil. garip görmüyorum.
ne yazık ki galatasaray'ın muhalefeti, statükosundan da beter durumda. onların da derdi kendi statükolarını kurmaktı. inan kıraç yerine ali dürüst'ü getirmek filan istiyorlardı. yani "galatasaray için ne yapabiliriz?" diyen iyi niyetli insanları kullanarak arkadan kendi işlerini yürütmekti dertleri.
mustafa cengiz iyi niyetli olabilir. ama mayıs'taki seçimi kaybettiğini şimdiden görmek zor değil. bu entry'yi ofsaytlamak ya da koşa koşa başlık altına gidip saydırmak bunu değiştirmeyecek. daha bu yönetim içinde bir fikir birliği yok. sırf "zar zor aldığımız koltuğu bırakmayalım" diye şimdilik ses etmiyorlar. ben mustafa cengiz'in seçime çok başka üyelerle gireceğini düşünüyorum.
dediğim gibi geçmişin intikamını almak yerine galatasaray yönetimi olduklarını hatırlasalardı sıkıntı olmayacaktı. mayıs'ta dursun yeniden aday olmaz inşallah. velhasıl dursun olmaz da durmasın olur.
ekleme:
insanlar anlamıyorlar. ne yazık ki kaybetmeyi kabullenemeyen, kaybettiğinde kendi hatalarını göremeyen ve hatayı hep başkasına yıkan bir toplumuz biz.
mustafa cengiz ve yönetimi tüm stratejisini dursun'un yaptıklarını kah sosyal kah normal medya üzerinden sürekli gündemde tutmak üzerine kurdu. bunu yapıyorsanız hiç hata yapmamanız ve dursun'un bütün foyalarını ortaya dökmeniz lazım. zira iddia makamı sizsiniz. otel faturaları konusunda "bakalım kimler kalmış?" diye yorum yaptıktan sonra bu tür faturaların mecburen hep kesildiğini ve sonra da bağış adı altında kulübe bırakıldığı ortaya çıkarsa tüm stratejiniz üstünüze çöker. elinde belge varsa hemen yasal işlem yapacaksın. ha yoksa da kocakarı gibi konuşmayacaksın. elindeki belgeleri sunacaksın ve kararı insanlara bırakacaksın. eğer ki "ibra ederseniz dursuncusunuz, bizden değilsiniz, hainsiniz" derseniz kaybedersiniz. çünkü muhalefetsiniz. çoğunluk değilsiniz. çoğunluk oyuna sahipseniz biraz daha diri olabilirsiniz. ama zaten tepki oylarıyla kazanılmış bir seçimi zafer havasına dönüştürüp "bu iş bitti, kulüp bizim" havasına girerseniz kaybedersiniz. hele hele bu işin propagandasını bir de zamanında "sorarlarsa bizden değiller" denilen 2 kişiden biri olan ve kulüpte hiç sevilmeyen fatih altaylı'ya yaptırmaya kalkışırsanız işler iyice içinden çıkılmaz bir hale gelir.
bunun yanı sıra özellikle sosyal medyadan 31 mart 2018 galatasaray olağan mali genel kurulunu bir seçim havasına dönüştürdüler. "ibra edenler bizdendir, ibra etmeyenler liseli" havası yarattılar. özellikle muhalefetteki bir grup seçim kazanmanın gazıyla haddini bilemedi ve "kulübü liselilerden kurtaracağız" çığlıkları atmaya başladı. çünkü seçimi kendilerinin kazandıklarını zannettiler. halbuki dursun'un şark kurnazlığıyla baskın seçim yapması ve mustafa cengiz'in "mayıs'ta yeniden seçim yapacağım" demesi kazanmalarının tek nedeniydi. bunu unuttular. zafer sarhoşluğuna kapılıp eskiden kendilerine yapılanı yapmaya kalkıştılar.
defalarca uyardık. yapmayın dedik. dursun özbek'in usulsüz işlemleri hakkında sosyal medyada, televizyonda, orada burada konuşmak yerine yasal işlem yapın dedik. dedik ama dinletemedik. bu da tabii dursun'u bir anda genel kurul üyelerinin gözünde mağdur durumuna düşürdü. twitter'dan tasmalılarına "dursun şu şu şu transferlerde vurgun yapmış" yazdırmakla olmaz bu işler. çat çat çıkartacaksın delilleri ortaya. çıkartamıyorsan da söylemeyeceksin bunları. çünkü en iyi ihtimalle "günahına girdiniz" derler. en iyi ihtimalle o da.
konu "adam çalmış, sussunlar mı?" değil. çalmışsa ispatı gerekir. ispatı yoksa bu kadar dillendirilmez. çünkü kadük olur. genel kurulda taraftarın vicdanı değil, genel kurul üyeleri oy veriyor. bir kurumu yönetmek istiyorsan seçmenlerden oy alman laızm. yoksa aynen tatlı su demokratları gibi uzaktan muhalefet yaparsın.
galatasaray yönetimi olmaktan çok muhasebe denetmenliği yaptılar. kah medya önünde kah sosyal medyada yaptıkları tek şey "bakın dursun özbek neler yapmış?" demek oldu. "daha 1 hafta" dendi, "daha 15 gün" dendi ama 2 ay geçtiği hala ortada tık yok. hiçbir proje yok. hiçbir "seçilirsek şunu yapacağız" yok. dedikleri tek şey " geçmiş hatalar tekrarlanmayacak". hala daha geçmişte yaşıyorlar. yapılanların üstüne gitmekle tüm yönetim stratejisini bunun üzerine kurmak arasındaki farkı ne yazık ki anlayamıyoruz. türkiye'nin genel sorunu bu zaten. sadece galatasaray'ın değil. garip görmüyorum.
ne yazık ki galatasaray'ın muhalefeti, statükosundan da beter durumda. onların da derdi kendi statükolarını kurmaktı. inan kıraç yerine ali dürüst'ü getirmek filan istiyorlardı. yani "galatasaray için ne yapabiliriz?" diyen iyi niyetli insanları kullanarak arkadan kendi işlerini yürütmekti dertleri.
mustafa cengiz iyi niyetli olabilir. ama mayıs'taki seçimi kaybettiğini şimdiden görmek zor değil. bu entry'yi ofsaytlamak ya da koşa koşa başlık altına gidip saydırmak bunu değiştirmeyecek. daha bu yönetim içinde bir fikir birliği yok. sırf "zar zor aldığımız koltuğu bırakmayalım" diye şimdilik ses etmiyorlar. ben mustafa cengiz'in seçime çok başka üyelerle gireceğini düşünüyorum.
dediğim gibi geçmişin intikamını almak yerine galatasaray yönetimi olduklarını hatırlasalardı sıkıntı olmayacaktı. mayıs'ta dursun yeniden aday olmaz inşallah. velhasıl dursun olmaz da durmasın olur.
ekleme:
insanlar anlamıyorlar. ne yazık ki kaybetmeyi kabullenemeyen, kaybettiğinde kendi hatalarını göremeyen ve hatayı hep başkasına yıkan bir toplumuz biz.
mustafa cengiz ve yönetimi tüm stratejisini dursun'un yaptıklarını kah sosyal kah normal medya üzerinden sürekli gündemde tutmak üzerine kurdu. bunu yapıyorsanız hiç hata yapmamanız ve dursun'un bütün foyalarını ortaya dökmeniz lazım. zira iddia makamı sizsiniz. otel faturaları konusunda "bakalım kimler kalmış?" diye yorum yaptıktan sonra bu tür faturaların mecburen hep kesildiğini ve sonra da bağış adı altında kulübe bırakıldığı ortaya çıkarsa tüm stratejiniz üstünüze çöker. elinde belge varsa hemen yasal işlem yapacaksın. ha yoksa da kocakarı gibi konuşmayacaksın. elindeki belgeleri sunacaksın ve kararı insanlara bırakacaksın. eğer ki "ibra ederseniz dursuncusunuz, bizden değilsiniz, hainsiniz" derseniz kaybedersiniz. çünkü muhalefetsiniz. çoğunluk değilsiniz. çoğunluk oyuna sahipseniz biraz daha diri olabilirsiniz. ama zaten tepki oylarıyla kazanılmış bir seçimi zafer havasına dönüştürüp "bu iş bitti, kulüp bizim" havasına girerseniz kaybedersiniz. hele hele bu işin propagandasını bir de zamanında "sorarlarsa bizden değiller" denilen 2 kişiden biri olan ve kulüpte hiç sevilmeyen fatih altaylı'ya yaptırmaya kalkışırsanız işler iyice içinden çıkılmaz bir hale gelir.
bunun yanı sıra özellikle sosyal medyadan 31 mart 2018 galatasaray olağan mali genel kurulunu bir seçim havasına dönüştürdüler. "ibra edenler bizdendir, ibra etmeyenler liseli" havası yarattılar. özellikle muhalefetteki bir grup seçim kazanmanın gazıyla haddini bilemedi ve "kulübü liselilerden kurtaracağız" çığlıkları atmaya başladı. çünkü seçimi kendilerinin kazandıklarını zannettiler. halbuki dursun'un şark kurnazlığıyla baskın seçim yapması ve mustafa cengiz'in "mayıs'ta yeniden seçim yapacağım" demesi kazanmalarının tek nedeniydi. bunu unuttular. zafer sarhoşluğuna kapılıp eskiden kendilerine yapılanı yapmaya kalkıştılar.
defalarca uyardık. yapmayın dedik. dursun özbek'in usulsüz işlemleri hakkında sosyal medyada, televizyonda, orada burada konuşmak yerine yasal işlem yapın dedik. dedik ama dinletemedik. bu da tabii dursun'u bir anda genel kurul üyelerinin gözünde mağdur durumuna düşürdü. twitter'dan tasmalılarına "dursun şu şu şu transferlerde vurgun yapmış" yazdırmakla olmaz bu işler. çat çat çıkartacaksın delilleri ortaya. çıkartamıyorsan da söylemeyeceksin bunları. çünkü en iyi ihtimalle "günahına girdiniz" derler. en iyi ihtimalle o da.
konu "adam çalmış, sussunlar mı?" değil. çalmışsa ispatı gerekir. ispatı yoksa bu kadar dillendirilmez. çünkü kadük olur. genel kurulda taraftarın vicdanı değil, genel kurul üyeleri oy veriyor. bir kurumu yönetmek istiyorsan seçmenlerden oy alman laızm. yoksa aynen tatlı su demokratları gibi uzaktan muhalefet yaparsın.