70
çok sevdiğim bir ağabeyi ziyaret etmek üzere hastaneye giderken aklımda sadece bu maç vardı ne yalan söyleyeyim. ziyaret bitip iş yerine dönerken gözüm sürekli saatteydi doğal olarak. narlıdereden alsancağa gelmeye çalışıyorum izmir'i bilenler anlayacaktır ne çektiğimi... yol bir türlü bitmiyor, milim milim ilerliyoruz. yanımda daire başkanımız var söveceğim sövemiyorum. oflayıp pufluyorum sürekli. daire başkanı dayanamadı sordu en sonunda "oğlum bir yere mi yetişeceksin?" ben de akşam yarım kalan maçı izlemeye devam edeceğimi söyledim, mesai kimin umurunda amk *
daire başkanı- hiç sevmezdim kendisini- ağır tinerciydi... aklı sıra kafa bulacak ya "kazanabileceğinizi mi düşünüyorsun gerçekten?" diye sordu. ben de galatasaray olduğumuzu, en büyük başarısının uefa kupasında 2. tura çıkmak olan beşiktaş'la karıştırmaması gerektiğini söyledim. pis pis gülerek " o zaman var mısın iddiaya " dedi. hiç düşünmeden varım dedim. neyse biz güzel bir takım elbisesine iddiaya girdik tinerci daire başkanımla *
yol bitti nihayet... maça artık 20 dakika kalmıştı... hemen koştur koştur bilgisayarımın başına geçtim. internetten açtım starı maçı bekliyorum... nihayet maç kaldığı yerden başladı... tam o sırada kapı çaldı bir öğrenci gelmez mi... hay amk dedim içimden... çocuk derdini anlatmaya çalışıyor ama benim sikimde değil ki amk * öğrenciye oğlum bir 20 dakikanı ayır şu maçı izleyelim, sonra işini halletme sözü veriyorum sana dedim... çocukta anlayışlı çıktı allahtan maçı izlemeye devam ettik...
wesley'e top geldiği anda hissetmiştim gol olacağını... direkt ellerimi havaya kaldırmıştım zaten... top kaleye girince her taraf yıkıldı tabii... meğer bütün iş yeri maç izliyormuş amk *
maç bitti arrivederci juve dedik haliyle... o gün yine iyi ki galatasaraylıyım dedim... bizim takım elbise yalan oldu bu arada... ama daire başkanının suratının kıpkırmızı olmuş halini görmek benim için en iyi takım elbiseden daha değerliydi *
bu arada onun adı da dursundu amk... bu ismi taşıyandan yönetici olmuyor *
daire başkanı- hiç sevmezdim kendisini- ağır tinerciydi... aklı sıra kafa bulacak ya "kazanabileceğinizi mi düşünüyorsun gerçekten?" diye sordu. ben de galatasaray olduğumuzu, en büyük başarısının uefa kupasında 2. tura çıkmak olan beşiktaş'la karıştırmaması gerektiğini söyledim. pis pis gülerek " o zaman var mısın iddiaya " dedi. hiç düşünmeden varım dedim. neyse biz güzel bir takım elbisesine iddiaya girdik tinerci daire başkanımla *
yol bitti nihayet... maça artık 20 dakika kalmıştı... hemen koştur koştur bilgisayarımın başına geçtim. internetten açtım starı maçı bekliyorum... nihayet maç kaldığı yerden başladı... tam o sırada kapı çaldı bir öğrenci gelmez mi... hay amk dedim içimden... çocuk derdini anlatmaya çalışıyor ama benim sikimde değil ki amk * öğrenciye oğlum bir 20 dakikanı ayır şu maçı izleyelim, sonra işini halletme sözü veriyorum sana dedim... çocukta anlayışlı çıktı allahtan maçı izlemeye devam ettik...
wesley'e top geldiği anda hissetmiştim gol olacağını... direkt ellerimi havaya kaldırmıştım zaten... top kaleye girince her taraf yıkıldı tabii... meğer bütün iş yeri maç izliyormuş amk *
maç bitti arrivederci juve dedik haliyle... o gün yine iyi ki galatasaraylıyım dedim... bizim takım elbise yalan oldu bu arada... ama daire başkanının suratının kıpkırmızı olmuş halini görmek benim için en iyi takım elbiseden daha değerliydi *
bu arada onun adı da dursundu amk... bu ismi taşıyandan yönetici olmuyor *