18627
sezon başından bu yana * birçok kısımda onlarca şeye değindik ama o kadar farklı olaylar gelişti ki bir toparlama ihtiyacı hissettim. şöyle iyice detaya girerek, derli toplu bir değerlendirme yapalım.
1) yaz kampı süreci ve transferler
tudor, haziran ayındaki ntvspor yayınında kendi istediği futbolun fotoğrafını taraftarlara göstermişti. baskılı, tempolu, hızlı bir takım ve aynı zamanda maça hükmetmeyi hedefleyen bir mentalite. tabi çoğumuz bu vaatleri tıpkı prandelli'nin ''agresif oynamalıyız''ı, tıpkı riekerink'in ''agresif ve hücum ağırlık ağırlıklı bir takım olacağız''ı gibi bir hayal ürünü sandığımızdan o dönemde çok önemsemedik. gomis, maicon, belhanda transferlerinin ardından mariano, ndiaye, fernando, feghouli gibi isimler de takıma katılınca acaba bu sefer olacak mı diye düşünsek de yine de kimse takımın yapacağı şekilde bir şaşalı başlangıç beklemiyordu. ancak vainqueur'un reddedilip fernando'nun tercih edilmesi orta sahadaki hareketli ve ısırgan profili, negredo'nun reddedilip gomis'in büyük bir ısrar sonucu takıma kazandırılması oyunu rakip sahaya yıkmak istediğimizi ve çok başka adreslere gitmeden stopere yaratıcı özelliği olan, bölgesel geçişte önemli rol oynayan maicon'un alınması da skor odaklı hızlı bir futbol oynayacağımızı net şekilde gösteriyordu. böylelikle çok doğru bir planlamayla istenilen futbola son derece uygun bir kemik kadro kurulmuş oldu. işin kötü yanıysa bu kadronun sadece ilk on bire yetecek genişlikte olmasıydı. çöp gözüyle bakılan serdar aziz'in bana kalırsa ligin en iyi savunmacısına dönüşmesi, tolga ciğerci'nin ciddi bir taktiksel hamle sonucu takım için olmazsa olmazlardan biri haline gelmesi de hani derler ya bizim adımıza ''mucizevi'' bir olay oldu zira şapkadan çıkan serdar ve tolga'nın ilk on bire girmesiyle beraber planlamada muhtemelen ilk on bir görülen denayer ve rodrigues hamle haline geldi.
2) sezon başındaki futbolumuz
birtakım tercihler yapıldı. taktiksel değişiklikler oldu:
2.a) fernando klasik bir orta saha olarak değil stoperlerin arasındaki yardımcı kuvvet gibi görevlendirildi.
2.b) birinci kısımla da bağlantılı olmak üzere, beklerin bir açık oyuncu gibi konumlandığı klasiğe yakın bir 5-4-1 ile maicon ve serdar'ın bek, mariano ve linnes'in açık oyuncusu olduğu 3-3-3-1 (veya 3-5-1-1) formasyonlarının maçın içinde değiştirilerek kullanıldığı bir düzene geçildi.
2.c) muslera'yı oyunun içine sokarak rakibi öldürücü baskımızın bizi yorduğu dakikalarda top çevirerek rakibi yormayı ve onları pozisyona sokmamayı hedefledik ki hatırlarsanız ilk 8 haftalık süreçte değil akan oyunda gol yemek, rakibe gol pozisyonu şansını bile nadiren veriyorduk.
2.d) tolga ciğerci'ye saklambaç oynattırdık ve bu oyunun sonunda da epey kazançlı çıktık. esasında tolga'yı sol açık oynatmak tudor'un sezon öncesi planlamasında yüksek ihtimal yoktu. kayserispor maçında biraz da mecburiyetten oynayan tolga'dan faydalanmak için uygulanan taktik çok işe yarayınca bu tercihte haklı olarak devam edildi. geliştirerek üstelik. burada bir kanadı feda etme pahasına, oyunun bazı bölümlerinde art arda sağ kanattan hücum edip sol taraftaki tolga'yı damla damla rakip ceza sahasına sokarak onu arka direkte pozisyonlara sokmayı başardık.
https://youtu.be/mMk1iLbDzXY?t=25m14s karışıklığın gırla gittiği bir pozisyonda hücumun sol çizgi bölgesinde 20 metrekarelik boşluk olmasına rağmen tolga'nın nasıl da özenle rakip ceza sahasına girdiğine dikkat edin.
https://i.hizliresim.com/XP992D.png - https://i.hizliresim.com/NZllYL.png
----------tolga'nın rakip ceza sahasına koşuları----------
https://youtu.be/0Ex3Z1s3tdc?t=35s - https://i.hizliresim.com/Rn11rR.png - https://i.hizliresim.com/lO33qJ.png
https://i.hizliresim.com/z0aaOR.png - https://i.hizliresim.com/bBkkZm.png
https://i.hizliresim.com/9mgg7o.png - https://i.hizliresim.com/azddA7.png - https://i.hizliresim.com/qGjj0B.png
https://i.hizliresim.com/Rn11Mj.png - https://i.hizliresim.com/6JrrAW.png
görüldüğü üzere çalışılmış ve oyuncuyla konuşulmuş bir konu bu. çokça pozisyonda da bu ani koşuların skor olarak takımın lehine sonuçlandığını belirtelim. ayrıca gomis'in gol aktivasyonunu arttıran şey de buydu. nasıl mı?
---------- tolga ciğerci'nin gomis'in oyununa etkileri----------
https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=44s pozisyon bu ilişkiyi net şekilde anlatıyor. stoper ikilisinden biri tolga'nın ani koşusu sonucu gomis'i mi tutayım tolga'yı mı tutayım derken tolga'dan yana adım atınca gomis bir anda boş kalıyor ve pozisyon da gomis'in kafa vuruşu sonrası golle sonuçlanıyor. aşağıdaki pozisyonlarda da tolga ciğerci'nin koşuları sonrası gomis'in nasıl boşta kaldığını ve önünün açıldığını görebiliyoruz.
birinci pozisyon: https://youtu.be/nrQnNJPXqZ4?t=26s
ikinci pozisyon: https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=20s
üçüncü pozisyon: https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=49s
bakın tolga'nın olmadığı anda gomis'i nasıl kolay marke ediyorlar: https://i.hizliresim.com/767qav.png
kısacası araya yaptığı ani koşular ve koşmasa bile sıkça ceza sahası içinde bulunmasından dolayı adam markajını bozan bir oyuncu tolga. daha doğrusu ligin devre arasına kadarki kısmında böyle görevlendirilmişti. gomis de böylelikle daha fazla boş alan bulabiliyordu. tolga'nın olmadığı maçlardaysa gomis'in tıkandığını, hatta artık son haftalarda bunu formsuzluk aşamasına çıkarttığını görüyoruz. evet, her ne kadar tolga'nın sol açık oynamasının dezevantajları da olsa kabul edelim ki hem gomis'in etkinliğini arttırmak hem de daha sıkı bir takım olmak için fernando döndükten sonra tekrar bu düzene geçilebilir. fatih hoca'nın da bundan memnun kalacağını temin edebilirim çünkü temel felsefesi olan önde baskıyı aşırı kolaylaştıran da bir oyuncu tolga.
(buradan sonrakiler sadece sezon başı değil sezon geneli)
2.e) daha merkezi bir ndiaye...
osmanlıspor'dakinden daha geride oynayan bir badou gördüğümüzü herkes biliyor. elbette bunun sonucunda oyuncunun skor ve hücum katkısı düştü ancak özellikle son haftalardaki göztepe- kayserispor- osmanlıspor- sivasspor maçlarımızdaki dağınık orta sahanın o dönem nasıl da diri ve kompakt olduğunu hatırlamak gerekir. + topu kapma süremiz kısaldı + daha az gol yedik.
3) takımın temel sorunları
3.a) oyunu dinlendirememek: oyuncu grubumuz baskıyı ve top kapma işini gerçekten üst düzey yaptılar bugüne kadar. feghouli'nin ve belhanda'nın aynı anda forvet arkası oynadığı maçların haricinde de çokça pozisyona girmeyi başardık ancak çok önemli bir sorunumuzu sezonun dördüncü beşinci haftasından bu yana çözemedik. baskı yapmadığımız, hücum etmediğimiz anlarda topu tutup oyunu soğutmada zorluk çekiyoruz. bunu yapmaya çalıştığımızda ya top kaybediyoruz ya da topu komple rakibe veriyoruz. bunun birçok nedeni var, en başta takımın birlikte oynama alışkanlığına hala tam erişmemiş olması, ikinci olarak da önceki hocamız tudor zamanında büyük maçları gergin bir ortamda oynamamız. halbuki topu tutup oyuncularımızı dinlendirebilsek ilk dört beş haftada olduğu gibi güle oynaya kazanacaktık çoğu maçı.
fatih hoca bu noktada çok büyük bir devrim yaptı. geldiğinden beri oyunculara aşılamaya çalıştığı birlikte oynama hevesi ve takımdaşlık nihayetinde ''8 şubat 2018 galatasaray konyaspor maçı''nda üzerimize güneş gibi doğdu. bu da toplu oyunda futbolcularımıza özgüven ve istek getirdi. özellikle maçın ikinci yarısında rakibin gole ihtiyacı olduğu anlarda topu sakince dolaştırmamız, ve bunu yaparken top kaybetmeden topa da uzun süre hakim olarak yapmamız çok değerliydi. uzunca aradan sonra topla oynama süremiz bu denli yükseğe çıktı.
belhanda'nın biraz daha geride oynaması, ön liberoların arasında derinlik olmayıp birbirlerine yakın konumlanmaları ve takım boyunu oyunun sıkıştığı anlarda açmamız bunu sağladı.
3.b) duran toplar: burada artık alan markajını denememiz bile yanlış olacak. kesinlikle adam adama markaja uygulayarak doğru eşlemeler yapmamız gerekiyor. ayrıca iki direk yanına oyuncu koymak, ön direk bölgesine ve merkeze uzun oyuncular yerleştirmek de önemli şeyler.
https://i.hizliresim.com/y0NqrN.png işaretli adamlar boşta. böyle dizilince rakip oyuncular topa hamle yapmaya daha yakın oluyor çünkü rakip sadece gelen topa bakarken bizim oyuncular hem topa hem rakibe bakmak durumunda. haliyle bir oraya bir buraya bakayım derken topu kalemizden çıkartıyoruz sonunda.
ideali buna benzer dizilimler, http://gss.gs/X0b veya sert bir adam markajı.
4) bireysel değerlendirmeler:
maicon: onun hücuma aktardığı paslar çok önemli bizim için. ikinci bölgeye geçişimizi hızlandırmakla birlikte geride tıkanıp yatay paslarla vakit kaybetmemizi önlüyor. tabi ki çok başka meziyetleri de var ancak herhalde en büyük katkısı hücum pasları ve attığı goller. hücum paslarını fenerbahçe'nin iki stoperiyle kıyaslayınca ortaya çıkan tablo da maicon'un bu becerisini net şekilde gösteriyor.
-skertel
15. hafta: 2 hücum pas, 0 isabet
16. hafta: 7 hücum pas, 4 isabet
18. hafta: 8 hücum pas, 2 isabet
-roman neustadter
15. hafta: 9 hücum pas, 7 isabet
16. hafta: 4 hücum pas, 2 isabet
18. hafta: 11 hücum pas, 7 isabet
19. hafta: 6 hücum pas, 2 isabet
20. hafta: 8 hücum pası, 4 isabet
-ve maicon
15. hafta: 9 hücum pas, 6 isabet
17. hafta: 14 hücum pas, 7 isabet
19. hafta: 20 hücum pas, 11 isabet
20. hafta: 14 hücum pas, 8 isabet
serdar aziz: çok sağlam bir stoper gerçekten. hala yeterince fark edilmeyen bir özelliği var ki o da şu, çoğu rakip atağını gelişmesine imkan vermeden henüz başında kestiğinden pek bir şey yapmamış gibi gözükebiliyor denayer'e kıyasla. denayer ise rakiplerini önce pozisyona dahil edip sonrasında ne yapacaksa yaptığından sanki her pozisyona müdahale ediyormuş, rakiple tek başına savaşıyormuş gibi görüntü verebiliyor ki esasında dediğim gibi bu da onun rakibe karşı zaafiyetinden kaynaklanıyor.
denayer'in ilk on bir başladığı 12 maçta takım 17 puan kaybederken,
serdar aziz'in ilk on bir başladığı 14 maçta sadece 7 puan kaybetti...
belhanda: tekrardan şuraları alıntılamak gerekiyor,
--- alıntı ---
temel katkıları bile çok önemli takım için:
1) bölgeler arası geçişte müthiş bir hız ve vakit kazandırıyor takıma.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=11s : merkezden topu hücum bölgesine geçirmesi 4 saniye. (25-30 metre)
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=38s : sırf kendi koşusuyla topu 35-40 metre ileriye taşıyor. top kontrolleri, paslar, koşular dahil 8 saniye.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=1m32s : başkası olsa 20 saniyeyi bulacak top akımı, onunla tek pasta gerçekleşiyor.
peki dönelim selçuk'un yaptıklarına:
https://youtu.be/wuDOuDrBrHI?t=13s : topu kontrol ediyor, önce bir bakınıyor etrafına, ardından ileriye doğru sürüyor topu ve geriye dönüp ilk baştaki pozisyonunda duran arkadaşına pas veriyor. 6 saniye, sıfır mesafe.
2) mücadele gücü açısından da büyük bir fark. bir defa belhanda yerine feghouli'yi koyunca hiçbir şeyden olmasa buradan baştan kaybediyorsun zira iki oyuncunun mücadele gücünde ciddi farklar var. yanılmıyorsam çoğu maçımızda fernando ile ve serdar- maicon ikilsiyle beraber en çok ikili mücadeleye giren oyuncumuz olmuştu. bu da direnç demek. top tekniği olarak bakılıp, fark yokmuş gibi görülüyor ama bölgesel düşününce farklar söz konusu.
3) yaratıcılık baba. hiç umulmadık anda öyle bir pas çıkartıyor ki yoktan pozisyon üretiyoruz. arada top kaybetmiyor mu? ediyor ancak belhanda olmadan da atağa çıkamıyoruz.
--- alıntı ---
ve bunun üzerine oynadığı konyaspor maçı var ki aman allah'ım!
bir dönemeç olduğunu düşündüğüm için konyaspor maçını da buraya eklemek istiyorum. bana kalırsa çok önemli bir maçtı. *
kayserispor maçının ilk yarım saatinden sonra başlayan sıkıntılı sürecimize ilaç gibi geldi gerçekten. çok ilginçtir bu zamana kadar çözülememiş birçok sorunun da çözüldüğü maç oldu. serdar aziz, belhanda ve gomis yeniden on bire sokularak oyuncuların moralini toparlamamız bir yana daha önce bahsettiğim son haftalardaki takım boyu sorununu da net şekilde geliştirdiğimizi söyleyebilirim.
- https://i.hizliresim.com/Ygqd5a.png uzun zamandır görmediğimiz derecede kısaydı takım boyu.
- en başta belirttiğim bir konu olan, oyunu dinlendirme konusunda iyi çalıştığımızı ve hocanın da bunun üzerine düştüğünü görüyoruz. bugün hiç olmadığı kadar soğukkanlı oynadık, hem baskı yaptık hem de yaptığımız paslarla oyunu dinlendirebildik. üçüncü bölgede de bunu yaptığımız anlar oldu. oyunsal olgunluk olarak zirve maçlardan birini yaşadık.
- belhanda sağ olsun savunmadan hücuma çıkışımız 4-5 saniyeyi bulmadı herhalde. rakibi çabuk ekarte edince de önde baskı kurma gibi bir plan yapamadılar. geriye çekilmekten başka bir çare bulamadılar.
dediğim gibi bu maç bizim için dönüm noktası olacak. sezon başından bu yana en güzel futbollardan birini ortaya koyduk. hem de orta sahadaki eksiklerimize, son maçta gelen mağlubiyetin yaşattığı üzüntüye rağmen. fatih hoca da gereken dersleri çıkartmış belli ki.
yolunuz açık olsun fatih'in aslanları!
not: gönlüm isterdi ki her konu başlığını birbirine karışmadan, gözü yormayacak şekilde koyayım ama sözlük ortamında bundan başka bir yol yok maalesef.
1) yaz kampı süreci ve transferler
tudor, haziran ayındaki ntvspor yayınında kendi istediği futbolun fotoğrafını taraftarlara göstermişti. baskılı, tempolu, hızlı bir takım ve aynı zamanda maça hükmetmeyi hedefleyen bir mentalite. tabi çoğumuz bu vaatleri tıpkı prandelli'nin ''agresif oynamalıyız''ı, tıpkı riekerink'in ''agresif ve hücum ağırlık ağırlıklı bir takım olacağız''ı gibi bir hayal ürünü sandığımızdan o dönemde çok önemsemedik. gomis, maicon, belhanda transferlerinin ardından mariano, ndiaye, fernando, feghouli gibi isimler de takıma katılınca acaba bu sefer olacak mı diye düşünsek de yine de kimse takımın yapacağı şekilde bir şaşalı başlangıç beklemiyordu. ancak vainqueur'un reddedilip fernando'nun tercih edilmesi orta sahadaki hareketli ve ısırgan profili, negredo'nun reddedilip gomis'in büyük bir ısrar sonucu takıma kazandırılması oyunu rakip sahaya yıkmak istediğimizi ve çok başka adreslere gitmeden stopere yaratıcı özelliği olan, bölgesel geçişte önemli rol oynayan maicon'un alınması da skor odaklı hızlı bir futbol oynayacağımızı net şekilde gösteriyordu. böylelikle çok doğru bir planlamayla istenilen futbola son derece uygun bir kemik kadro kurulmuş oldu. işin kötü yanıysa bu kadronun sadece ilk on bire yetecek genişlikte olmasıydı. çöp gözüyle bakılan serdar aziz'in bana kalırsa ligin en iyi savunmacısına dönüşmesi, tolga ciğerci'nin ciddi bir taktiksel hamle sonucu takım için olmazsa olmazlardan biri haline gelmesi de hani derler ya bizim adımıza ''mucizevi'' bir olay oldu zira şapkadan çıkan serdar ve tolga'nın ilk on bire girmesiyle beraber planlamada muhtemelen ilk on bir görülen denayer ve rodrigues hamle haline geldi.
2) sezon başındaki futbolumuz
birtakım tercihler yapıldı. taktiksel değişiklikler oldu:
2.a) fernando klasik bir orta saha olarak değil stoperlerin arasındaki yardımcı kuvvet gibi görevlendirildi.
2.b) birinci kısımla da bağlantılı olmak üzere, beklerin bir açık oyuncu gibi konumlandığı klasiğe yakın bir 5-4-1 ile maicon ve serdar'ın bek, mariano ve linnes'in açık oyuncusu olduğu 3-3-3-1 (veya 3-5-1-1) formasyonlarının maçın içinde değiştirilerek kullanıldığı bir düzene geçildi.
2.c) muslera'yı oyunun içine sokarak rakibi öldürücü baskımızın bizi yorduğu dakikalarda top çevirerek rakibi yormayı ve onları pozisyona sokmamayı hedefledik ki hatırlarsanız ilk 8 haftalık süreçte değil akan oyunda gol yemek, rakibe gol pozisyonu şansını bile nadiren veriyorduk.
2.d) tolga ciğerci'ye saklambaç oynattırdık ve bu oyunun sonunda da epey kazançlı çıktık. esasında tolga'yı sol açık oynatmak tudor'un sezon öncesi planlamasında yüksek ihtimal yoktu. kayserispor maçında biraz da mecburiyetten oynayan tolga'dan faydalanmak için uygulanan taktik çok işe yarayınca bu tercihte haklı olarak devam edildi. geliştirerek üstelik. burada bir kanadı feda etme pahasına, oyunun bazı bölümlerinde art arda sağ kanattan hücum edip sol taraftaki tolga'yı damla damla rakip ceza sahasına sokarak onu arka direkte pozisyonlara sokmayı başardık.
https://youtu.be/mMk1iLbDzXY?t=25m14s karışıklığın gırla gittiği bir pozisyonda hücumun sol çizgi bölgesinde 20 metrekarelik boşluk olmasına rağmen tolga'nın nasıl da özenle rakip ceza sahasına girdiğine dikkat edin.
https://i.hizliresim.com/XP992D.png - https://i.hizliresim.com/NZllYL.png
----------tolga'nın rakip ceza sahasına koşuları----------
https://youtu.be/0Ex3Z1s3tdc?t=35s - https://i.hizliresim.com/Rn11rR.png - https://i.hizliresim.com/lO33qJ.png
https://i.hizliresim.com/z0aaOR.png - https://i.hizliresim.com/bBkkZm.png
https://i.hizliresim.com/9mgg7o.png - https://i.hizliresim.com/azddA7.png - https://i.hizliresim.com/qGjj0B.png
https://i.hizliresim.com/Rn11Mj.png - https://i.hizliresim.com/6JrrAW.png
görüldüğü üzere çalışılmış ve oyuncuyla konuşulmuş bir konu bu. çokça pozisyonda da bu ani koşuların skor olarak takımın lehine sonuçlandığını belirtelim. ayrıca gomis'in gol aktivasyonunu arttıran şey de buydu. nasıl mı?
---------- tolga ciğerci'nin gomis'in oyununa etkileri----------
https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=44s pozisyon bu ilişkiyi net şekilde anlatıyor. stoper ikilisinden biri tolga'nın ani koşusu sonucu gomis'i mi tutayım tolga'yı mı tutayım derken tolga'dan yana adım atınca gomis bir anda boş kalıyor ve pozisyon da gomis'in kafa vuruşu sonrası golle sonuçlanıyor. aşağıdaki pozisyonlarda da tolga ciğerci'nin koşuları sonrası gomis'in nasıl boşta kaldığını ve önünün açıldığını görebiliyoruz.
birinci pozisyon: https://youtu.be/nrQnNJPXqZ4?t=26s
ikinci pozisyon: https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=20s
üçüncü pozisyon: https://youtu.be/JsTDtQBKlMM?t=49s
bakın tolga'nın olmadığı anda gomis'i nasıl kolay marke ediyorlar: https://i.hizliresim.com/767qav.png
kısacası araya yaptığı ani koşular ve koşmasa bile sıkça ceza sahası içinde bulunmasından dolayı adam markajını bozan bir oyuncu tolga. daha doğrusu ligin devre arasına kadarki kısmında böyle görevlendirilmişti. gomis de böylelikle daha fazla boş alan bulabiliyordu. tolga'nın olmadığı maçlardaysa gomis'in tıkandığını, hatta artık son haftalarda bunu formsuzluk aşamasına çıkarttığını görüyoruz. evet, her ne kadar tolga'nın sol açık oynamasının dezevantajları da olsa kabul edelim ki hem gomis'in etkinliğini arttırmak hem de daha sıkı bir takım olmak için fernando döndükten sonra tekrar bu düzene geçilebilir. fatih hoca'nın da bundan memnun kalacağını temin edebilirim çünkü temel felsefesi olan önde baskıyı aşırı kolaylaştıran da bir oyuncu tolga.
(buradan sonrakiler sadece sezon başı değil sezon geneli)
2.e) daha merkezi bir ndiaye...
osmanlıspor'dakinden daha geride oynayan bir badou gördüğümüzü herkes biliyor. elbette bunun sonucunda oyuncunun skor ve hücum katkısı düştü ancak özellikle son haftalardaki göztepe- kayserispor- osmanlıspor- sivasspor maçlarımızdaki dağınık orta sahanın o dönem nasıl da diri ve kompakt olduğunu hatırlamak gerekir. + topu kapma süremiz kısaldı + daha az gol yedik.
3) takımın temel sorunları
3.a) oyunu dinlendirememek: oyuncu grubumuz baskıyı ve top kapma işini gerçekten üst düzey yaptılar bugüne kadar. feghouli'nin ve belhanda'nın aynı anda forvet arkası oynadığı maçların haricinde de çokça pozisyona girmeyi başardık ancak çok önemli bir sorunumuzu sezonun dördüncü beşinci haftasından bu yana çözemedik. baskı yapmadığımız, hücum etmediğimiz anlarda topu tutup oyunu soğutmada zorluk çekiyoruz. bunu yapmaya çalıştığımızda ya top kaybediyoruz ya da topu komple rakibe veriyoruz. bunun birçok nedeni var, en başta takımın birlikte oynama alışkanlığına hala tam erişmemiş olması, ikinci olarak da önceki hocamız tudor zamanında büyük maçları gergin bir ortamda oynamamız. halbuki topu tutup oyuncularımızı dinlendirebilsek ilk dört beş haftada olduğu gibi güle oynaya kazanacaktık çoğu maçı.
fatih hoca bu noktada çok büyük bir devrim yaptı. geldiğinden beri oyunculara aşılamaya çalıştığı birlikte oynama hevesi ve takımdaşlık nihayetinde ''8 şubat 2018 galatasaray konyaspor maçı''nda üzerimize güneş gibi doğdu. bu da toplu oyunda futbolcularımıza özgüven ve istek getirdi. özellikle maçın ikinci yarısında rakibin gole ihtiyacı olduğu anlarda topu sakince dolaştırmamız, ve bunu yaparken top kaybetmeden topa da uzun süre hakim olarak yapmamız çok değerliydi. uzunca aradan sonra topla oynama süremiz bu denli yükseğe çıktı.
belhanda'nın biraz daha geride oynaması, ön liberoların arasında derinlik olmayıp birbirlerine yakın konumlanmaları ve takım boyunu oyunun sıkıştığı anlarda açmamız bunu sağladı.
3.b) duran toplar: burada artık alan markajını denememiz bile yanlış olacak. kesinlikle adam adama markaja uygulayarak doğru eşlemeler yapmamız gerekiyor. ayrıca iki direk yanına oyuncu koymak, ön direk bölgesine ve merkeze uzun oyuncular yerleştirmek de önemli şeyler.
https://i.hizliresim.com/y0NqrN.png işaretli adamlar boşta. böyle dizilince rakip oyuncular topa hamle yapmaya daha yakın oluyor çünkü rakip sadece gelen topa bakarken bizim oyuncular hem topa hem rakibe bakmak durumunda. haliyle bir oraya bir buraya bakayım derken topu kalemizden çıkartıyoruz sonunda.
ideali buna benzer dizilimler, http://gss.gs/X0b veya sert bir adam markajı.
4) bireysel değerlendirmeler:
maicon: onun hücuma aktardığı paslar çok önemli bizim için. ikinci bölgeye geçişimizi hızlandırmakla birlikte geride tıkanıp yatay paslarla vakit kaybetmemizi önlüyor. tabi ki çok başka meziyetleri de var ancak herhalde en büyük katkısı hücum pasları ve attığı goller. hücum paslarını fenerbahçe'nin iki stoperiyle kıyaslayınca ortaya çıkan tablo da maicon'un bu becerisini net şekilde gösteriyor.
-skertel
15. hafta: 2 hücum pas, 0 isabet
16. hafta: 7 hücum pas, 4 isabet
18. hafta: 8 hücum pas, 2 isabet
-roman neustadter
15. hafta: 9 hücum pas, 7 isabet
16. hafta: 4 hücum pas, 2 isabet
18. hafta: 11 hücum pas, 7 isabet
19. hafta: 6 hücum pas, 2 isabet
20. hafta: 8 hücum pası, 4 isabet
-ve maicon
15. hafta: 9 hücum pas, 6 isabet
17. hafta: 14 hücum pas, 7 isabet
19. hafta: 20 hücum pas, 11 isabet
20. hafta: 14 hücum pas, 8 isabet
serdar aziz: çok sağlam bir stoper gerçekten. hala yeterince fark edilmeyen bir özelliği var ki o da şu, çoğu rakip atağını gelişmesine imkan vermeden henüz başında kestiğinden pek bir şey yapmamış gibi gözükebiliyor denayer'e kıyasla. denayer ise rakiplerini önce pozisyona dahil edip sonrasında ne yapacaksa yaptığından sanki her pozisyona müdahale ediyormuş, rakiple tek başına savaşıyormuş gibi görüntü verebiliyor ki esasında dediğim gibi bu da onun rakibe karşı zaafiyetinden kaynaklanıyor.
denayer'in ilk on bir başladığı 12 maçta takım 17 puan kaybederken,
serdar aziz'in ilk on bir başladığı 14 maçta sadece 7 puan kaybetti...
belhanda: tekrardan şuraları alıntılamak gerekiyor,
--- alıntı ---
temel katkıları bile çok önemli takım için:
1) bölgeler arası geçişte müthiş bir hız ve vakit kazandırıyor takıma.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=11s : merkezden topu hücum bölgesine geçirmesi 4 saniye. (25-30 metre)
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=38s : sırf kendi koşusuyla topu 35-40 metre ileriye taşıyor. top kontrolleri, paslar, koşular dahil 8 saniye.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=1m32s : başkası olsa 20 saniyeyi bulacak top akımı, onunla tek pasta gerçekleşiyor.
peki dönelim selçuk'un yaptıklarına:
https://youtu.be/wuDOuDrBrHI?t=13s : topu kontrol ediyor, önce bir bakınıyor etrafına, ardından ileriye doğru sürüyor topu ve geriye dönüp ilk baştaki pozisyonunda duran arkadaşına pas veriyor. 6 saniye, sıfır mesafe.
2) mücadele gücü açısından da büyük bir fark. bir defa belhanda yerine feghouli'yi koyunca hiçbir şeyden olmasa buradan baştan kaybediyorsun zira iki oyuncunun mücadele gücünde ciddi farklar var. yanılmıyorsam çoğu maçımızda fernando ile ve serdar- maicon ikilsiyle beraber en çok ikili mücadeleye giren oyuncumuz olmuştu. bu da direnç demek. top tekniği olarak bakılıp, fark yokmuş gibi görülüyor ama bölgesel düşününce farklar söz konusu.
3) yaratıcılık baba. hiç umulmadık anda öyle bir pas çıkartıyor ki yoktan pozisyon üretiyoruz. arada top kaybetmiyor mu? ediyor ancak belhanda olmadan da atağa çıkamıyoruz.
--- alıntı ---
ve bunun üzerine oynadığı konyaspor maçı var ki aman allah'ım!
bir dönemeç olduğunu düşündüğüm için konyaspor maçını da buraya eklemek istiyorum. bana kalırsa çok önemli bir maçtı. *
kayserispor maçının ilk yarım saatinden sonra başlayan sıkıntılı sürecimize ilaç gibi geldi gerçekten. çok ilginçtir bu zamana kadar çözülememiş birçok sorunun da çözüldüğü maç oldu. serdar aziz, belhanda ve gomis yeniden on bire sokularak oyuncuların moralini toparlamamız bir yana daha önce bahsettiğim son haftalardaki takım boyu sorununu da net şekilde geliştirdiğimizi söyleyebilirim.
- https://i.hizliresim.com/Ygqd5a.png uzun zamandır görmediğimiz derecede kısaydı takım boyu.
- en başta belirttiğim bir konu olan, oyunu dinlendirme konusunda iyi çalıştığımızı ve hocanın da bunun üzerine düştüğünü görüyoruz. bugün hiç olmadığı kadar soğukkanlı oynadık, hem baskı yaptık hem de yaptığımız paslarla oyunu dinlendirebildik. üçüncü bölgede de bunu yaptığımız anlar oldu. oyunsal olgunluk olarak zirve maçlardan birini yaşadık.
- belhanda sağ olsun savunmadan hücuma çıkışımız 4-5 saniyeyi bulmadı herhalde. rakibi çabuk ekarte edince de önde baskı kurma gibi bir plan yapamadılar. geriye çekilmekten başka bir çare bulamadılar.
dediğim gibi bu maç bizim için dönüm noktası olacak. sezon başından bu yana en güzel futbollardan birini ortaya koyduk. hem de orta sahadaki eksiklerimize, son maçta gelen mağlubiyetin yaşattığı üzüntüye rağmen. fatih hoca da gereken dersleri çıkartmış belli ki.
yolunuz açık olsun fatih'in aslanları!
not: gönlüm isterdi ki her konu başlığını birbirine karışmadan, gözü yormayacak şekilde koyayım ama sözlük ortamında bundan başka bir yol yok maalesef.