14240
hayatımın en kötü günlerini geçirirken uzun süre sonra yüzümde beliren salak sırıtmanın sebebi olan büyük insan. hakkında birkaç kelam etmek isterim.
ben teknik direktörler konusunda doğru zamanlamaya inanan insanlardanım. her teknik direktör doğru zamanda gelmeli ve gitmelidir. galatasaray'ı izlediğimden beri bazen çok absürt örnekler gördüm zamanlama konusunda. bazense nokta atışı zamanlama yapıldı. 2000'de fatih terim'in gidişi ve lucescu'nun gelişi ideal bir oyuncu değişikliğiydi. fatih terim avrupa arenasında kendisine fırsat doğurmuştu. lucescu da gayet iyi bir hocaydı ve terim'den aldığı bayrağı daha ileriye taşımaya çalıştı. ama 2002'de zorluklar içerisinde hem şampiyon olması hem şampiyolar liginde ölüm grubunda gayet başarılı mücadele etmesine rağmen lucescu ile fatih terim bir kez daha değişti. bu çok yanlış bir değişiklikti. lucescu'nun sistemi çökene kadar, başarısız olana kadar gönderilmemesi lazımdı. benim teknik direktörler konusundaki en hassas noktam budur. bir teknik direktörün artık takıma bir şey veremeyeceğini görmeliyiz. o noktada hoca değiştirilir. bakın futbol tarihindeki dönüm noktaları hep bunun üzerine kurulmuştur. rijkaard'ın ve guardiola'nın barcelona'dan ayrılma tarihlerine bakın. ikisi de artık sistemi ilerletemiyordu. sistem komple çökmeden kan değişikliği yapıldı. mourinho'nun real madrid'e gelişi ve gidişi ideal zamanlamaydı. barcelona'nın derbilerde şamar oğlanına çevirdiği ve şampiyonlar liginde 8-9 sene çeyrek final görememiş real madrid'i en ideal zamanda devraldı. şampiyonlar liginde üç sezonda üç kez yarı final oynattı. derbilerdeki barcelona üstünlüğünü bir nebze olsun azalttı. ama mourinho'nun da sistemi ileri gidemeyince değiştirildi. peşinden gelen ancelotti ve zidane ise büyük başarılar kazandılar. 2010'da mourinho yerine ancelotti ve zidane gelseydi aynı başarıları elde edebilirler miydi muamma.
2005'te gerets çok doğru bir zamanda gelmişti. aslında iyi bir iskelet kadromuz vardı ama bir yandan maddi sıkıntılar diğer yandan geçen başarısız yıllar takımın üstünde bir yüktü. müthiş hücum gücüyle rakiplere bam bam basarak 83 puan topladı gerets. sonraki sene kötü transferler, performans düşüklüğü vs derken 2007 hem ligde hem avrupa'da çok kötü bir sene oldu. gittiği zaman doğru zamandı.
2009'da rijkaard çok ideal bir zamanda gelmişti. hem kulüp hem rijkaard için müthiş bir zamanlamaydı. 2009'daki facia sezonu unutmak için iyi bir kadro kuruluyordu. rijkaard'ın da barcelona serüveni biteli sadece bir yıl olmuştu. iki taraf açısından da güzel bir sinerji olmuştu ama yürümedi. 2010-2011 sezonunun ilk haftalarında peşpeşe mağlubiyetler aldık. zaten korku filmi fragmanı gibiydi ilk haftalar. sonradan filmi de izlettirdiler bize sezon boyunca. rijkaard'ın gidişi de doğru zamandı. çünkü artık verebileceği pek bir şey kalmamıştı.
2011'de fatih terim'in geldiği gün olabilecek en mükemmel gündü. henüz kamp bile başlamamış, transfer sezonu bile yeni açılmıştı. transferler, kamplar, hazırlık maçları vs vs. her şey mükemmel gidiyordu. rüya gibi sezonlar geçiriyorduk. 2013 sonbaharında fatih terim'in gittiği gün zamanlama açısından ne çok iyi ne çok kötü bir zamandı. ben terim'in sisteminin de bozulmaya başladığını düşünüyordum. kısa zamandaki büyük başarılar fatih terim'in egosunu şişirdi bence. ders almam ders veririm moduna yavaştan sokmuştu kendini. diğer yandan lig iyi başlamamıştı, şampiyonlar liginde real madrid'e içeride 1-6 yenilmiştik. ancak bu noktada fatih terim ile uzun vadeli birliktelik olduğunu ve bugüne kesintisiz geldiğini farzedelim. ondan sonra bir lig şampiyonluğu, üç türkiye kupası kazandık. avrupa'da yokuz(2014'te şampiyonlar ligi 2. turu var sadece). şimdi sadece 2 sezonu düşünürsek fatih terim'in gidişi doğruydu derim. ama 3. sezondan itibaren işler değişmeye başladı. ciddi başarısızlıklar gelmeye başladı. bu yüzden 4 sene daha fatih terim olsaydı başımızda 1 şampiyonluk ve şampiyonlar liginde 2. turu gayet de elde edebilirdik. belki 3 türkiye kupası alamazdı. bu başarıyı da o günkü şartlar belirledi.
mesela hamza hamzaoğlu'na gelelim. 2014'ün aralık ayında çoktan lige ve avrupa'ya havlu atmışken geldi başımıza. prandalli daha ilk maçında (süper kupa finali) sistemi çökertmişti. çok bile kaldı takımın başında. ancak hamza hamzaoğlu o kadar ideal bir zamanda geldi ki hala 2015 şampiyonluğu için şansımız varken bunu kullandı. o gün olabilecek en doğru zamanda en doğru kişi gelmişti. lig, kupa ve süper kupayı peş peşe, belki de havlu attığımız sezonda topladı. ancak gönderilmesi için en doğru zamanın 2015 yazı olduğunu anlamamız geç oldu. o gün farkedemedik. hamza hamzaoğlu saçma sapan sebeplerle takımı çökertti. top oynayamaz hale getirdi.
riekerink iyi başladı. fenere ve beşiktaş'a peş peşe geçirerek kupayı aldı. evet hocamızı bulduk dedik. 2015-16'da hamza ve denizli'nin enkazını almasına rağmen iyi yerde bitirdi. tam o aralar fatih terim ismi piyasaya sürüldü. euro 2016'nın hezimeti ve para yaygaraları kopan dönemler. çok yanlış bir zamandı. çok itiraz edildi, riekerink'in arkasında duruldu. o gün sıcağı sıcağına yaşananlar + riekerink'in 2016'yı alnının akıyla atlatması fatih terim'in istenmemesine sebep oldu ki bence gayet normaldi. iyi kötü bir sistem oturtmaya çalışıyoruz ve fatih terim'in ya da arda turan'ın bunun içine etmesini istemiyoruz. yeni sezon başladı yine olmadı. tudor geldiğinde aslında gelebilecek en iyi isimdi. karabük'te iyi iş çıkartıyordu. ligi tanıyordu. 2017 sezonu da zaten çöp olmuştu ama yepyeni bir yapılanma ile 2017-2018 sezonu çok farklı olabilirdi. ama lig başladığından beri tudor umut vermedi. bence bugüne kadar alınmış puanlar futbolcuların bireysel başarılarıdır. bir taraftan feneri yenememek, diğer taraftan farklı mağlubiyetler almak artık sistemin çöktüğüne işaretti. tudor biraz geç de olsa gitti.
bugün hem terim hem bizim için en ideal zamandır. daha öncesi veya daha sonrası değil. şu an zamanlama bakımından çok idealdir. oyuncular iyi. sadece performanslarını yükseltmeleri lazım. tabloda yerimiz kötü değil. devre arası geldi. doğru antrenmanlar ve transferlerle gayet rahat şampiyon olabiliriz. euro 2016 yangınının üstünden vakit geçti. ortalık soğudu. primdir kebapçıdır bu işler unutuldu gitti. kafalar rahat. umarım her şey iyi olur. çünkü bugün şartların en olgunlaştığı, en olması gerektiği vakitteyiz.
ben teknik direktörler konusunda doğru zamanlamaya inanan insanlardanım. her teknik direktör doğru zamanda gelmeli ve gitmelidir. galatasaray'ı izlediğimden beri bazen çok absürt örnekler gördüm zamanlama konusunda. bazense nokta atışı zamanlama yapıldı. 2000'de fatih terim'in gidişi ve lucescu'nun gelişi ideal bir oyuncu değişikliğiydi. fatih terim avrupa arenasında kendisine fırsat doğurmuştu. lucescu da gayet iyi bir hocaydı ve terim'den aldığı bayrağı daha ileriye taşımaya çalıştı. ama 2002'de zorluklar içerisinde hem şampiyon olması hem şampiyolar liginde ölüm grubunda gayet başarılı mücadele etmesine rağmen lucescu ile fatih terim bir kez daha değişti. bu çok yanlış bir değişiklikti. lucescu'nun sistemi çökene kadar, başarısız olana kadar gönderilmemesi lazımdı. benim teknik direktörler konusundaki en hassas noktam budur. bir teknik direktörün artık takıma bir şey veremeyeceğini görmeliyiz. o noktada hoca değiştirilir. bakın futbol tarihindeki dönüm noktaları hep bunun üzerine kurulmuştur. rijkaard'ın ve guardiola'nın barcelona'dan ayrılma tarihlerine bakın. ikisi de artık sistemi ilerletemiyordu. sistem komple çökmeden kan değişikliği yapıldı. mourinho'nun real madrid'e gelişi ve gidişi ideal zamanlamaydı. barcelona'nın derbilerde şamar oğlanına çevirdiği ve şampiyonlar liginde 8-9 sene çeyrek final görememiş real madrid'i en ideal zamanda devraldı. şampiyonlar liginde üç sezonda üç kez yarı final oynattı. derbilerdeki barcelona üstünlüğünü bir nebze olsun azalttı. ama mourinho'nun da sistemi ileri gidemeyince değiştirildi. peşinden gelen ancelotti ve zidane ise büyük başarılar kazandılar. 2010'da mourinho yerine ancelotti ve zidane gelseydi aynı başarıları elde edebilirler miydi muamma.
2005'te gerets çok doğru bir zamanda gelmişti. aslında iyi bir iskelet kadromuz vardı ama bir yandan maddi sıkıntılar diğer yandan geçen başarısız yıllar takımın üstünde bir yüktü. müthiş hücum gücüyle rakiplere bam bam basarak 83 puan topladı gerets. sonraki sene kötü transferler, performans düşüklüğü vs derken 2007 hem ligde hem avrupa'da çok kötü bir sene oldu. gittiği zaman doğru zamandı.
2009'da rijkaard çok ideal bir zamanda gelmişti. hem kulüp hem rijkaard için müthiş bir zamanlamaydı. 2009'daki facia sezonu unutmak için iyi bir kadro kuruluyordu. rijkaard'ın da barcelona serüveni biteli sadece bir yıl olmuştu. iki taraf açısından da güzel bir sinerji olmuştu ama yürümedi. 2010-2011 sezonunun ilk haftalarında peşpeşe mağlubiyetler aldık. zaten korku filmi fragmanı gibiydi ilk haftalar. sonradan filmi de izlettirdiler bize sezon boyunca. rijkaard'ın gidişi de doğru zamandı. çünkü artık verebileceği pek bir şey kalmamıştı.
2011'de fatih terim'in geldiği gün olabilecek en mükemmel gündü. henüz kamp bile başlamamış, transfer sezonu bile yeni açılmıştı. transferler, kamplar, hazırlık maçları vs vs. her şey mükemmel gidiyordu. rüya gibi sezonlar geçiriyorduk. 2013 sonbaharında fatih terim'in gittiği gün zamanlama açısından ne çok iyi ne çok kötü bir zamandı. ben terim'in sisteminin de bozulmaya başladığını düşünüyordum. kısa zamandaki büyük başarılar fatih terim'in egosunu şişirdi bence. ders almam ders veririm moduna yavaştan sokmuştu kendini. diğer yandan lig iyi başlamamıştı, şampiyonlar liginde real madrid'e içeride 1-6 yenilmiştik. ancak bu noktada fatih terim ile uzun vadeli birliktelik olduğunu ve bugüne kesintisiz geldiğini farzedelim. ondan sonra bir lig şampiyonluğu, üç türkiye kupası kazandık. avrupa'da yokuz(2014'te şampiyonlar ligi 2. turu var sadece). şimdi sadece 2 sezonu düşünürsek fatih terim'in gidişi doğruydu derim. ama 3. sezondan itibaren işler değişmeye başladı. ciddi başarısızlıklar gelmeye başladı. bu yüzden 4 sene daha fatih terim olsaydı başımızda 1 şampiyonluk ve şampiyonlar liginde 2. turu gayet de elde edebilirdik. belki 3 türkiye kupası alamazdı. bu başarıyı da o günkü şartlar belirledi.
mesela hamza hamzaoğlu'na gelelim. 2014'ün aralık ayında çoktan lige ve avrupa'ya havlu atmışken geldi başımıza. prandalli daha ilk maçında (süper kupa finali) sistemi çökertmişti. çok bile kaldı takımın başında. ancak hamza hamzaoğlu o kadar ideal bir zamanda geldi ki hala 2015 şampiyonluğu için şansımız varken bunu kullandı. o gün olabilecek en doğru zamanda en doğru kişi gelmişti. lig, kupa ve süper kupayı peş peşe, belki de havlu attığımız sezonda topladı. ancak gönderilmesi için en doğru zamanın 2015 yazı olduğunu anlamamız geç oldu. o gün farkedemedik. hamza hamzaoğlu saçma sapan sebeplerle takımı çökertti. top oynayamaz hale getirdi.
riekerink iyi başladı. fenere ve beşiktaş'a peş peşe geçirerek kupayı aldı. evet hocamızı bulduk dedik. 2015-16'da hamza ve denizli'nin enkazını almasına rağmen iyi yerde bitirdi. tam o aralar fatih terim ismi piyasaya sürüldü. euro 2016'nın hezimeti ve para yaygaraları kopan dönemler. çok yanlış bir zamandı. çok itiraz edildi, riekerink'in arkasında duruldu. o gün sıcağı sıcağına yaşananlar + riekerink'in 2016'yı alnının akıyla atlatması fatih terim'in istenmemesine sebep oldu ki bence gayet normaldi. iyi kötü bir sistem oturtmaya çalışıyoruz ve fatih terim'in ya da arda turan'ın bunun içine etmesini istemiyoruz. yeni sezon başladı yine olmadı. tudor geldiğinde aslında gelebilecek en iyi isimdi. karabük'te iyi iş çıkartıyordu. ligi tanıyordu. 2017 sezonu da zaten çöp olmuştu ama yepyeni bir yapılanma ile 2017-2018 sezonu çok farklı olabilirdi. ama lig başladığından beri tudor umut vermedi. bence bugüne kadar alınmış puanlar futbolcuların bireysel başarılarıdır. bir taraftan feneri yenememek, diğer taraftan farklı mağlubiyetler almak artık sistemin çöktüğüne işaretti. tudor biraz geç de olsa gitti.
bugün hem terim hem bizim için en ideal zamandır. daha öncesi veya daha sonrası değil. şu an zamanlama bakımından çok idealdir. oyuncular iyi. sadece performanslarını yükseltmeleri lazım. tabloda yerimiz kötü değil. devre arası geldi. doğru antrenmanlar ve transferlerle gayet rahat şampiyon olabiliriz. euro 2016 yangınının üstünden vakit geçti. ortalık soğudu. primdir kebapçıdır bu işler unutuldu gitti. kafalar rahat. umarım her şey iyi olur. çünkü bugün şartların en olgunlaştığı, en olması gerektiği vakitteyiz.
