13870
fatih hocamı babam kadar severim. zira 15-20 yaşlarımı yaşadığım yıllarda efsane kadro ile efsane kupalar kazanıldığında o zevki, coşkuyu yaşayanlar bilir.
ancak her fırsatta fatih hoca gelmeli, "yetiş ya fatih hocam! kurtar bizi" gibi serzenişler artık klübün kırılgan olan dengesini bozdu. öyle ki; taraftar olarak biz "sosyal medya" sayesinde kendi getirdiğimiz teknik direktörü yine kendimiz gönderme seviyesine ulaştık. yani klüpte şiraze kaydı arkadaşlar. çapsız yönetiminde bu durumdaki payı çok büyük. dün riekerink bey diyeceksiniz diyen biz, 3-5 ay sonra aynı adama beden eğitimi öğretmeni dedik. aynı durum tudor için de geçerli; geçen yıl sanki elinde sihirli değnek varmış gibi adamı göklere çıkardık, bugün adama edilmeyen küfür bırakmadık. oysa ne riekerink değişti ne de tudor. sadece biz onları gözümüzde büyültüp, küçülttük.
taraflı medyanın manipülasyonlarına, karalama tuzaklarına çok kolay düştük maalesef. ama gelin görün ki hala asıl problemin yönetimsel olduğuna kendimizi inandıramıyor; çareyi yine teknik direktör değiştirmekte arıyoruz.
keşke gelse fatih terim, (fıstıklı lokum dağıtırım yeminle gelirse) ama problem teknik direktör değil arkadaşlar. problem medyada, federasyon kurullarında ve diğer yerlerde klübümüzün çıkarlarını savunamayan yönetimde! bırakın klübün çıkarlarını savunmayı, boktan püsürden suçlamalarda bile dik duramıyorlar, örnek çok biliyorsunuz.
fatih hocam ya gelecekse gelsin, ya da yeni gelecek teknik direktörümüzü öyle bir getirin ki; hiç kimsenin aklında fatih terimin gölgesi kalmasın.
son sözüm sevgili hocam fatih terim'e; hocam aslolan galatasaray ise ya gel takımın başına geç. ya da çık ve deki; galatasaray klübü benim anılarımda yaşayacak, bir daha görev almayacağım. herkes te yoluna baksın, kimsenin aklı kimse de kalmasın.
#yönetimistifa
ancak her fırsatta fatih hoca gelmeli, "yetiş ya fatih hocam! kurtar bizi" gibi serzenişler artık klübün kırılgan olan dengesini bozdu. öyle ki; taraftar olarak biz "sosyal medya" sayesinde kendi getirdiğimiz teknik direktörü yine kendimiz gönderme seviyesine ulaştık. yani klüpte şiraze kaydı arkadaşlar. çapsız yönetiminde bu durumdaki payı çok büyük. dün riekerink bey diyeceksiniz diyen biz, 3-5 ay sonra aynı adama beden eğitimi öğretmeni dedik. aynı durum tudor için de geçerli; geçen yıl sanki elinde sihirli değnek varmış gibi adamı göklere çıkardık, bugün adama edilmeyen küfür bırakmadık. oysa ne riekerink değişti ne de tudor. sadece biz onları gözümüzde büyültüp, küçülttük.
taraflı medyanın manipülasyonlarına, karalama tuzaklarına çok kolay düştük maalesef. ama gelin görün ki hala asıl problemin yönetimsel olduğuna kendimizi inandıramıyor; çareyi yine teknik direktör değiştirmekte arıyoruz.
keşke gelse fatih terim, (fıstıklı lokum dağıtırım yeminle gelirse) ama problem teknik direktör değil arkadaşlar. problem medyada, federasyon kurullarında ve diğer yerlerde klübümüzün çıkarlarını savunamayan yönetimde! bırakın klübün çıkarlarını savunmayı, boktan püsürden suçlamalarda bile dik duramıyorlar, örnek çok biliyorsunuz.
fatih hocam ya gelecekse gelsin, ya da yeni gelecek teknik direktörümüzü öyle bir getirin ki; hiç kimsenin aklında fatih terimin gölgesi kalmasın.
son sözüm sevgili hocam fatih terim'e; hocam aslolan galatasaray ise ya gel takımın başına geç. ya da çık ve deki; galatasaray klübü benim anılarımda yaşayacak, bir daha görev almayacağım. herkes te yoluna baksın, kimsenin aklı kimse de kalmasın.
#yönetimistifa