4534
18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçından sonra, yeterli goosfraba'yı https://youtu.be/rWIcubkPaxo alıp, kendisine şunu armağan etmek isterim... https://youtu.be/37BYchvmee0 *
"şunu yapmak zorundasın" "bunu etmek zorundasın"dan ziyade;
hocam olmuyor. iasmin'le olmuyor. ne savunmasıyla, ne hücumuyla olmuyor. caner erkin'in yarı faydalısının (hakemleri baskı altına almakta üzerine yoktur zira kendisinin...) efendi olanı iasmin. ayağına gelen her topu ortalamak üzerine programlanmış bir android gibi. geldiğinden beri yaptığı/yapmaya çalıştığı ortanın hesabını tutmak zor olsa gerek. işin kötüsü yolladığı kayalar oradan buradan sekip rakip hücumuna dönmekte. ligin başlarındaki gibi; topu kaptırınca zort diye geri kapan takım olma hüviyetinden de uzaklaştığımızı düşününce durum kötüleşiyor. kafasını kaldırıp boştaki oyuncuya pas vermek gibi bir derdi de yok... ilk zamanlarında haydi diyelim takıma katkı vermek adına yaşadığı heyecan vs. ama iş artık zararımıza dönüşmeye başladı ısrarın lüzumu olmamalı sanki?
linnes kafası çalışan bir çocuk. iasmin gibi ezbere orta yapmıyor, pas atıyor, boşa kaçıyor, tekrar alıp hücuma destek oluyor, savunmayı ters ayağında bıraktığı deparlar atıyor, topla kat ediyor, en az latovlevici kadar da savunmada çalışıyor. tamam çeşitli aksaklıklar yaşıyor olabilir fakat bu çocuğa biraz süreklilik kazandırmak da lazım yani. bir maç oyna, sonraki maç üzerine koyarak oyna en nihayetinde misler gibi maç çıkar, zırt bir sonraki maç kulübe? neden?
enteresan ve çok süratli bir şekilde topu rakibe veriyoruz. pas kanallarımız rakip yarı alanda problemli. badou ve fernando'nun topla çıkışlarının azlığı (üstlendikleri görevden dolayı) ... tolga'nın da keza. bu sebeplerden ileri oynayamıyoruz bir türlü deplasmanda. takımda dripling yapmaya çalışan tek adam belhanda. o da tökezlediği anda geçmiş olsun.
haydi orta alandan çıkamadık kanatlardan hareket edelim desek? kanat oyuncumuz yok rakip yarı alanda? nasıl yapsak? mariano'nun canı çıktı bu maçta. rakibin kanadı fena. ne gerizekalılığı kalan ne iq yetersizliği kalan garry de yok... badou kanat gibi davranamıyo' topu kaybedersek savunma bensiz kalmasın istiyo'. haydi onu istemese bile kanat orjinli değil ki adam...
rakip yarı alanda baskılı bir şekilde geçirdiğimiz sürenin bir istatistiği tutulsa, deplasman maçlarında neden sınıfta kaldığımız kabak gibi ortaya çıkar esasen.
eren'le alakalı yazarak bu entry'yi şişirmek istemiyorum. (bkz: #2272263)
çok da kötü gitmiyordu maç aslında, tuhaf bir faul sonrası ilk gol, tabana çalınmayan düdük sonrası ikinci... bunlar olmasaydı dahi, maçı kazansaydık dahi en nihayetinde konuşulması gerekenler sanki?
sezona başladığımız mod güzeldi. orada da eksiğimiz vardı fakat rakiplere kabus gibi çöktüğümüzden mütevellit irdelemiyorduk. neydi eksiğimiz? hücum organizasyonları... hiç yoktu değil tabi. ama şu an hiç yok noktasına doğru gidiyoruz gibi. doğru kadro tercihlerine, istikrara, hücum organizasyonlarına ve en ama en önemlisi sahaya rakip her kim olursa olsun;
---caps lock on---
kazanmak için çıkmaya
---caps lock off---
ihtiyacımız var.
biz işimizi yapalım varsın yenilelim dert değil. "supersaçmafinal" iç saha maçında fenere 1-2 kaybettiğimiz gibi kaybedelim, rakip takım neye uğradığını şaşırsın, rakip taraftar maçı 90 dakika tırnaklarını kemirerek seyreylesin. dert olmaz.
sezon ortasında ani bir değişikliği mantıklı bulmadığımdan sezon sonuna kadar da ümitle arkandayım.
"şunu yapmak zorundasın" "bunu etmek zorundasın"dan ziyade;
hocam olmuyor. iasmin'le olmuyor. ne savunmasıyla, ne hücumuyla olmuyor. caner erkin'in yarı faydalısının (hakemleri baskı altına almakta üzerine yoktur zira kendisinin...) efendi olanı iasmin. ayağına gelen her topu ortalamak üzerine programlanmış bir android gibi. geldiğinden beri yaptığı/yapmaya çalıştığı ortanın hesabını tutmak zor olsa gerek. işin kötüsü yolladığı kayalar oradan buradan sekip rakip hücumuna dönmekte. ligin başlarındaki gibi; topu kaptırınca zort diye geri kapan takım olma hüviyetinden de uzaklaştığımızı düşününce durum kötüleşiyor. kafasını kaldırıp boştaki oyuncuya pas vermek gibi bir derdi de yok... ilk zamanlarında haydi diyelim takıma katkı vermek adına yaşadığı heyecan vs. ama iş artık zararımıza dönüşmeye başladı ısrarın lüzumu olmamalı sanki?
linnes kafası çalışan bir çocuk. iasmin gibi ezbere orta yapmıyor, pas atıyor, boşa kaçıyor, tekrar alıp hücuma destek oluyor, savunmayı ters ayağında bıraktığı deparlar atıyor, topla kat ediyor, en az latovlevici kadar da savunmada çalışıyor. tamam çeşitli aksaklıklar yaşıyor olabilir fakat bu çocuğa biraz süreklilik kazandırmak da lazım yani. bir maç oyna, sonraki maç üzerine koyarak oyna en nihayetinde misler gibi maç çıkar, zırt bir sonraki maç kulübe? neden?
enteresan ve çok süratli bir şekilde topu rakibe veriyoruz. pas kanallarımız rakip yarı alanda problemli. badou ve fernando'nun topla çıkışlarının azlığı (üstlendikleri görevden dolayı) ... tolga'nın da keza. bu sebeplerden ileri oynayamıyoruz bir türlü deplasmanda. takımda dripling yapmaya çalışan tek adam belhanda. o da tökezlediği anda geçmiş olsun.
haydi orta alandan çıkamadık kanatlardan hareket edelim desek? kanat oyuncumuz yok rakip yarı alanda? nasıl yapsak? mariano'nun canı çıktı bu maçta. rakibin kanadı fena. ne gerizekalılığı kalan ne iq yetersizliği kalan garry de yok... badou kanat gibi davranamıyo' topu kaybedersek savunma bensiz kalmasın istiyo'. haydi onu istemese bile kanat orjinli değil ki adam...
rakip yarı alanda baskılı bir şekilde geçirdiğimiz sürenin bir istatistiği tutulsa, deplasman maçlarında neden sınıfta kaldığımız kabak gibi ortaya çıkar esasen.
eren'le alakalı yazarak bu entry'yi şişirmek istemiyorum. (bkz: #2272263)
çok da kötü gitmiyordu maç aslında, tuhaf bir faul sonrası ilk gol, tabana çalınmayan düdük sonrası ikinci... bunlar olmasaydı dahi, maçı kazansaydık dahi en nihayetinde konuşulması gerekenler sanki?
sezona başladığımız mod güzeldi. orada da eksiğimiz vardı fakat rakiplere kabus gibi çöktüğümüzden mütevellit irdelemiyorduk. neydi eksiğimiz? hücum organizasyonları... hiç yoktu değil tabi. ama şu an hiç yok noktasına doğru gidiyoruz gibi. doğru kadro tercihlerine, istikrara, hücum organizasyonlarına ve en ama en önemlisi sahaya rakip her kim olursa olsun;
---caps lock on---
kazanmak için çıkmaya
---caps lock off---
ihtiyacımız var.
biz işimizi yapalım varsın yenilelim dert değil. "supersaçmafinal" iç saha maçında fenere 1-2 kaybettiğimiz gibi kaybedelim, rakip takım neye uğradığını şaşırsın, rakip taraftar maçı 90 dakika tırnaklarını kemirerek seyreylesin. dert olmaz.
sezon ortasında ani bir değişikliği mantıklı bulmadığımdan sezon sonuna kadar da ümitle arkandayım.