164
son günlerde bu maçla alakalı aleni bir şekilde fenerbahçe'nin güçlü olduğu, ritmini bulduğu, art arda galibiyetler alarak ligin zirvesiyle aradaki puan farkını kapatacağı, ısrarla konuşturulmaya çalışılıyor. bakın konuşulmuyor, konuşturulmaya çalışılıyor.
peki kim bu konuşturmaya çalışanlar?
başta rakibin teknik direktörü, sinsilikte ülke futbolunun açık ara 1 numarasi aykut kocaman, onun en büyük yancılarından şam şeytanı rıdvan dilmen ve bu güruhun medyadaki kalemşörleri; en önde ahmet ercanlar olmak üzere emre bol gibi asalaklar, mehmet y. yılmaz gibi kıdemliler ile olası bir galatasaray mağlubiyeti fazlasıyla işine gelecek olan turgay demir, taner karaman gibi sentetik madde müptezelleri. bu ekip öyle bir hava estirmeye çalışıyor ki sanki 8 maçta 7 galibiyet alıp 1 beraberlikle zirvede tek başına oturan fenerbahçe, sezon başından beri ne oynadığı anlaşılmayan, kaleyi bulan şut olmadan maç tamamlayan, taraftarının bile ümit kestiği galatasaray'ı ağırlıyor.
bakıyorum, alttan girip üstten çıkıyorum, fenerbahçe'nin oyun planına, taktiğine dair hiçbir analiz yok. varsa yoksa "galatasaray güçlü takımlarla oynamadı" geyiği. peki, haydi bunu kabul edelim ama önümüze konulan kitabı bir de tersten okuyalım. fenerbahçe'nin aldığı 14 puanı kimlerden aldığına bakalım:
göztepe'den 1 puan almışlar (2-2). lige yeni çıkan ve ilk maçını seyircisiz oynayan göztepe'yle berabere kalmışlar. biz ilk hafta kayserispor'u 4-1 yenerken kayserispor küme düşmenin en büyük adayıydı. şu an o kayserispor, göztepe'den sadece 2 puan geride ve fenerbahçe'yle aynı puanda.
trabzonspor'dan da 1 puan almışlar. şu an süper lig'in en çok gol yiyen takımı olan (21 gol), sahasında 3-0'dan 3-4 maç veren, akhisar'dan 6 yiyen, hocası istifa etmek zorunda kalan trabzonspor'dan 1 puanı, yanılmıyorsam durica'nın sebep olduğu saçma sapan penaltıyla zar zor alabilmişlerdi.
gençlerbirliği'ni 1-2 yenerek 3 puan almışlar. o maçtan sonra hocası istifa eden, ligin ilk 7 haftasında ligin dibine demir atan ve maçın 50 dakikasını 10, son bölümlerini 9 kişi oynayan gençler'i yenerek galibiyetle tanışabilmişler.
alanyaspor'u 1-4 yenerek 3 puan daha almışlar. şu an ligde 10. sırada olan alanyaspor, o haftanın bitiminde 14. sıradaymış.
2-1 yendikleri beşiktaş derbisi hepimizin malumu. beşiktaş'ın ofsayt gerekçesiyle verilmeyen nizami golü, cenk tosun'un verilmeyen çok net penaltı pozisyonu, 2 adet* penaltı ile kazanılan bir derbi.
en nihayetinde ligin en kötü takımlarının bir seviye üstünde olan, 4. haftada hoca değiştirmiş, 13. sıradaki malatyaspor'a karşı 3-1 ile içeride alınan 3 puan.
bunca laf tantanası yapmamın sebebi, ısrarla bize kabul ettirilmeye çalışılan "güçlü takımlarla oynamama" teranesinden yola çıkarak fenerbahçe'nin durumuna göz atmak. çok basit bir skor taramasıyla çıkan sonuç; iyi de güzel kardeşim, sen şaibeli derbi hariç bir tane büyük maç, büyük maçı geçtim, ilk 8'deki bir takıma karşı tek bir maç kazanamamışsın ki. bu neyin özgüveni? sen kendini nerede görüyorsun ki 8 maçta 22 puan toplayan rakibini yeneceğinden bu kadar emin oluyorsun?
ben bu derbiyi kesin kazanacağız ya da kaybedeceğiz demiyorum zira geleceği görme yeteneğim yok, üstelik burada haftalardır "şöyle yeneriz, böyle mağlup ederiz, skor şu olur" minvalinde konuşan yazar arkadaşları yanlış bulan, temkinli bir taraftarım ama ortada bu kadar net bir tablo varken ısrarla kamuoyu yaratma çabası da fazlasıyla komik. neyse ki daha önceki yorumlarda bazı yazar arkadaşların da belirttiği gibi izole bir takımımız var, bu tip komik baskı unsurlarından, boşboğaz tetikçilerin laubali yazılarından bihaber vaziyette maça hazırlanıyorlar. umarım gönlümüzden geçen sonuçla takımımız yoluna doludizgin devam eder. muhtemel bir mağlubiyet ya da beraberlik de sadece kaybedilen puanlar demektir. tıpkı rakiplerin geride kalan 8 haftada defalarca yaşadığı gibi.
peki kim bu konuşturmaya çalışanlar?
başta rakibin teknik direktörü, sinsilikte ülke futbolunun açık ara 1 numarasi aykut kocaman, onun en büyük yancılarından şam şeytanı rıdvan dilmen ve bu güruhun medyadaki kalemşörleri; en önde ahmet ercanlar olmak üzere emre bol gibi asalaklar, mehmet y. yılmaz gibi kıdemliler ile olası bir galatasaray mağlubiyeti fazlasıyla işine gelecek olan turgay demir, taner karaman gibi sentetik madde müptezelleri. bu ekip öyle bir hava estirmeye çalışıyor ki sanki 8 maçta 7 galibiyet alıp 1 beraberlikle zirvede tek başına oturan fenerbahçe, sezon başından beri ne oynadığı anlaşılmayan, kaleyi bulan şut olmadan maç tamamlayan, taraftarının bile ümit kestiği galatasaray'ı ağırlıyor.
bakıyorum, alttan girip üstten çıkıyorum, fenerbahçe'nin oyun planına, taktiğine dair hiçbir analiz yok. varsa yoksa "galatasaray güçlü takımlarla oynamadı" geyiği. peki, haydi bunu kabul edelim ama önümüze konulan kitabı bir de tersten okuyalım. fenerbahçe'nin aldığı 14 puanı kimlerden aldığına bakalım:
göztepe'den 1 puan almışlar (2-2). lige yeni çıkan ve ilk maçını seyircisiz oynayan göztepe'yle berabere kalmışlar. biz ilk hafta kayserispor'u 4-1 yenerken kayserispor küme düşmenin en büyük adayıydı. şu an o kayserispor, göztepe'den sadece 2 puan geride ve fenerbahçe'yle aynı puanda.
trabzonspor'dan da 1 puan almışlar. şu an süper lig'in en çok gol yiyen takımı olan (21 gol), sahasında 3-0'dan 3-4 maç veren, akhisar'dan 6 yiyen, hocası istifa etmek zorunda kalan trabzonspor'dan 1 puanı, yanılmıyorsam durica'nın sebep olduğu saçma sapan penaltıyla zar zor alabilmişlerdi.
gençlerbirliği'ni 1-2 yenerek 3 puan almışlar. o maçtan sonra hocası istifa eden, ligin ilk 7 haftasında ligin dibine demir atan ve maçın 50 dakikasını 10, son bölümlerini 9 kişi oynayan gençler'i yenerek galibiyetle tanışabilmişler.
alanyaspor'u 1-4 yenerek 3 puan daha almışlar. şu an ligde 10. sırada olan alanyaspor, o haftanın bitiminde 14. sıradaymış.
2-1 yendikleri beşiktaş derbisi hepimizin malumu. beşiktaş'ın ofsayt gerekçesiyle verilmeyen nizami golü, cenk tosun'un verilmeyen çok net penaltı pozisyonu, 2 adet* penaltı ile kazanılan bir derbi.
en nihayetinde ligin en kötü takımlarının bir seviye üstünde olan, 4. haftada hoca değiştirmiş, 13. sıradaki malatyaspor'a karşı 3-1 ile içeride alınan 3 puan.
bunca laf tantanası yapmamın sebebi, ısrarla bize kabul ettirilmeye çalışılan "güçlü takımlarla oynamama" teranesinden yola çıkarak fenerbahçe'nin durumuna göz atmak. çok basit bir skor taramasıyla çıkan sonuç; iyi de güzel kardeşim, sen şaibeli derbi hariç bir tane büyük maç, büyük maçı geçtim, ilk 8'deki bir takıma karşı tek bir maç kazanamamışsın ki. bu neyin özgüveni? sen kendini nerede görüyorsun ki 8 maçta 22 puan toplayan rakibini yeneceğinden bu kadar emin oluyorsun?
ben bu derbiyi kesin kazanacağız ya da kaybedeceğiz demiyorum zira geleceği görme yeteneğim yok, üstelik burada haftalardır "şöyle yeneriz, böyle mağlup ederiz, skor şu olur" minvalinde konuşan yazar arkadaşları yanlış bulan, temkinli bir taraftarım ama ortada bu kadar net bir tablo varken ısrarla kamuoyu yaratma çabası da fazlasıyla komik. neyse ki daha önceki yorumlarda bazı yazar arkadaşların da belirttiği gibi izole bir takımımız var, bu tip komik baskı unsurlarından, boşboğaz tetikçilerin laubali yazılarından bihaber vaziyette maça hazırlanıyorlar. umarım gönlümüzden geçen sonuçla takımımız yoluna doludizgin devam eder. muhtemel bir mağlubiyet ya da beraberlik de sadece kaybedilen puanlar demektir. tıpkı rakiplerin geride kalan 8 haftada defalarca yaşadığı gibi.