• 189
    göztepe ile başlayalım. ligin henüz başında bu takımın şehrin yapısı gereği hücum oynayacağını, maçlara kazanmak için çıkacağını söylemiştim zira izmir'de futbola olan özlemi çok iyi biliyordum. böyle bir açlık ortamında da uyuzca ''ligte kalalım yeter'' hedefiyle devam edilmeyeceği aşikardı. yapılan transferler arasında bir iki kaliteli isim olsa da, genel itibariyle öyle şaşalı isimler de getirilmedi. takımı bu seviyeye çıkartan beto, sabri sarıoğlu ve castro'nun karakterli oyun yapıları ve kazanma arzuları oldu. doğrusunu söylemek gerekirse tamer tuna da iyi işler çıkarttı, beklenilmedik şekilde. özellikle sivasspor deplasmanında oynadıkları futbol, kazanma içgüdüleri ciddi anlamda takdiri hak etti. öyle ki 1-0 mağlup durumda olmalarına rağmen bir an olsun puan kaybedecekleri hissini yaşatmadılar taraftarlarına ve maçı da 2-3 kazanmayı başardılar. işte bu maç, birçok şeyi değiştirdi. psikolojik olarak seviye atlamalarının yanı sıra üzerilerindeki stresi, telaşı da attılar. yedinci hafta başakşehir'e kaybettiler ama tribünler maç sonu inanılmaz bir destek verdi takıma. maçı 0-2 göztepe mağlupken değiştiren şahsım, maç bitiminde kanala geri dönünce uzunca bir süre kazananın kim olduğunu çözemedim mesela. altta maç skoru çıkmasa başakşehir'in kazandığına da inanmayacaktım neredeyse, düşünün öyle bir destek vardı takıma. bu bütünleşme de ilerleyen haftalarda skora yansıyacaktır. ilk yedi haftayı dördüncü sırada tamamlayan göztepe'nin lig sonu ilk yedinin içinde muhakkak yer alacağını düşünüyorum bu futbollarına devam ederler, oldum havasına girmezlerse. bu arada başkanları da epey matrak adam. renk katıyor lige.

    antalyaspor cephesiyse türk dizilerini aratmayacak şekilde entrikalarla dolu. bir futbol takımı sezon boyunca bir kere bile futbol içi konularla gündeme gelmez mi? söz konusu antalya ise gelmez. spor gazetelerimizin osur osur ipe diz mottosuyla hareket etmesi yetmezmiş gibi bir de üstüne antalyaspor entrikaları eklenince ortaya çıkan magazinden hallice tablo gerçekten vahim. yok eski yönetim yeni yönetime meydan okudu, yok eski başkan kulübü dolandırdı, yok yeni başkan kulübü batırıyor, yok rıza çalımbay'ın arkasından falanca sözler söylenmiş, yok takımdaki x futbolcu eski başkanlarını çekiştirmiş, yok eto'o küsmüş, yok nasri trip atmış... yahu ne oluyoruz, burası futbol takımı mı star tv'nin yeni sezon dizisi mi? zaten artık takım amacının dışına çıkılmış durumda. antalyaspor'a gelen yönetimler bundan sonra tamamiyle rant ve reklam için gelecekler. son iki yönetimin yaptığı gibi. eto'o, nasri gibi reklam potansiyeli güçlü isimlerin varlığı takımın ligteki sıralamasından çok daha öncelikli durumda. eto'o istediği antrenmana geliyor istemediğine haber vermeksizin gelmiyor. nasri keza aynı şekilde disiplinsiz. rıza çalımbay her ne kadar ırkçı bir teknik direktör olsa da antalyaspor'u geçtiğimiz sezon çıkardığı nokta ortada. gelgelelim sırf başkanın kişisel reklamı uğruna oyuncuya dayalı düzenin sonucu olarak takımdan gönderildi. yerine gelen leonardo konusundaysa şimdilik temkinli olmakta fayda var, sert ortamlara olan uyumu şaibeli. kendisini tam anlamıyla ispat edebilmiş biri de değil le guen gibi. durumları hala çok sıkıntılı.

    tek eğlence fenerbahçe... yataykut ile son derece modern(!) bir oyun anlayışı oturttular takımlarına. bu oyun anlayışı o kadar moderndi ki gelen her takım da onları oturttu, yani kendi oyun anlayışlarına oturttular. iki on numara valbuena- giuliano, iki 9,5 numara van persie- soldado, iki sağ bek dirar- isla, iki çapa josef- mehmet topal ile turşu bile kurulmayacağını göremeyecek kadar dahi bir teknik direktörleri var. bizden az daha maliyeti düşük şekilde yaptıkları transferler tabiri caizse bir zike yaramadı. ellerinde de çöp mü çöp bir kadro ile kalakaldı saflar. hayır, futbol aklı ali yıldırım- aykut kocaman olan takımdan ne hayır gelebilirdi ki? o yüzden de gelemedi. vardar teknik direktörünün bile, ''yatay oynayacaklarını biliyorduk.'' diyerek dalga geçtiği bir hale düştüler. şansa bakın ki şampiyonluk yolundaki en iddialı rakibimiz beşiktaş'ı yenerek de hem kendileri adına çok zor bir durumu hem de bizim adımıza büyük bir iyiliği gerçekleştirmiş oldular. arena'da onları yendiğimiz taktirde puan farkının 11 olacağı (konyaspor'u yendiğimiz varsayılmıştır.) düşünülürse karşı yakada daha nice şenliklerin doğacağı bir gerçek. tabi artık alışılagelmiş kaoslardan da bıktık, aziz yıldırım'ın soyunma odası basması, teknik direktörü kovması, basın toplantısında ağzına kim geliyorsa sövmesi falan basit şeyler haline geldi. daha yaratıcı olmaları lazım bu konuda. * aman... yiyin birbirinizi!

    kral...
    galatasaray ulan!
    sezon başlamadan evvel burada acaba üçlü savunma ile mi oynayacağız dörtlü savunma ile mi diye tartışmalar dönüyor, hemen hepimiz tarz konularda akıl ve fikir veriyorduk halbuki oynayacağımız şablon daha dört ay öncesinden belliymiş. dörtlü savunma, oyun kurucu stoper, pas istasyonu bekler, koşan-mücadele eden on numara, rakibi ısıran merkez orta saha, ele avuca sığmayan forvet tanımlamaları önceden yapılmış. yine önde basan, dirençli, takım halinde savunma ve hücum yapan, sürekli gol atma isteği içinde olan oyun kurgusu da çok önceden belirlenmiş. dönüp geriye baktığımız zaman, rıdvanlı güntekinli canlı yayında ve östersunds kazası sonrası yaptığı açıklamalarda tudor'un kafasında bugünkü oyun kurgumuzun olduğu o kadar net görülüyor ki... resmen geleceği görüyor, ne istediğini ve istediğini gerçekleştireceğini biliyormuş. bir tebrik buradan. haydi devam... bakmayın antalya'da insanlık dışı hava şartlarında beraberlik golünü yedikten sonra gol atamadık ama sıkıntıya düştüğümüz geri kalan iki maçta aradığımız golleri takır takır bulduk. artık takım öyle bir hava yarattı ki isterlerse 3-0 mağlup duruma düşelim yine de kazanacağımızı biliyor veya buna inanıyoruz. özellikle takımımız adına bir şey daha var ki zevkten dört köşe edici. maçın sonlarına doğru rakibin gole ihtiyacı var da koşmaya dermanları kalmıyor ve takımımız rakibin gole ihtiyacı olmasına rağmen tabiri caizse döve döve tek kale futbol oynuyor ya, hah işte bu paha biçilemez. kondisyoner, vur kırbacı hocam tudor'u bu konularda da tebrik ediyorum. sen şampiyon olacaksın!

    ek olarak, diğer bazı takımlar özelindeki değerlendirmeleri de toparlayayım dedim:

    (bkz: bursaspor/#2250171)
    (bkz: istanbul başakşehir futbol kulübü/#2250132)
    (bkz: karabükspor/#2244456)
    (bkz: fenerbahçe futbol takımı/#2229517)

    tam entryi bitiriyordum ki beşiktaş futbol takımını teğet geçtiğimi fark ettim. adamları o kadar ''hiç'' olarak görüyoruz ki aklımın köşesine gelmediler yahu. onların da iki lafından üçü galatasaray'la ilgili olmaya devam etsin. pabucumun avrupa fatihleri sizi. *
App Store'dan indirin Google Play'den alın