13318
yaşayan efsanemiz.
klişe olacak belki ama ''-ahımız var hocam'' sitemini iliklerine kadar hissetmiştir. o günlerde yaşananlara tekrar dönüp detaya girmeye gerek yok, malum hepimiz zaten olan biteni, yapılanın asıl amacını çok iyi biliyoruz. bizi en çok üzen hocanın bu kişilerin yanında olup bize sırt çevirmesi olmadı mı? hala o fotoğrafı görünce içim acıyo. tüpçüyle beraber imza töreni ve tüpçünün hepimizle alay edercesine, yılların kinini kusar gibi -elemanım değil, kader ortaklığı yaptığım hocam, dediği o anlar.
kader ortağın nasıl da seni kenara itiverdi hocam? aldığın kararlardan döndürecek kadar ne koz verdin sen bunlara hocam? istemediğin oyuncuları zorla milli takıma çağırtacak kadar saygınlığın, otoriten nasıl yerle bir oldu? zaten üzerini çizdikleri çok olmuştu, özellikle fenerbahçenin paralı kalemleri eski topçularının yaptığı algılar, yaratılan ve yönetemediğin kriz, dibine kadar siyasetin bulaştığı kirli futbolumuz ve senden kurtulmak için fırsat kollayan sözde kader arkadaşların.
ben ilahi adalete çok inanırım hocam, milyonlarca insanı kenara ittin, ve galatasaray her geçen gün daha da geriye gitti. hani aslolan galatasaray'dı hocam?
biçok taraftarımız gibi bende bu olanlardan sonra asla tekrar senden medet ummam, umamam diyordum ama;
geniş perspektiften bakarsak, futbolumuz bu, ülkenin hali bu. biraz açmam gerekirse; büyük vizyon sahibi ünal aysal'ın amacı neydi, galatasaray markasını her platformda zirveye çıkarmak, dünya yıldızlarını takıma kazandırmak, dünya markası hocalarla çalışmak, yetenekli yıldız adayı futbolcuları takıma kazandırmak, bunu yaparken de kulübün her mevkisinde görev alan her kimse işinin ehli ve o işin en iyisi olmasını sağlamak. peki izin verdiler mi? tek tek saymaya gerek yok engel olmak adına içerden dışardan her türlü engellemeleri yapmadılar mı?
elbette ben de isterim, her sıkıştığımda gel fatih hoca bizi ayağa kaldır dememeyi, uzun vadeli sistemli işler yapılmasını, günü kurtarmak yerine gelecek odaklı olunmasını, futbolun içinden siyasetin elini eteğini çekmesini, en basiti şike yapanların cezalandırılmasını...
ama, federasyon aynı federasyon, tek elden yönetilen koskoca ülke, futbolumuz kirli ve tamamen politik, liseci tayfa aynı tayfa...
işte bu şartlarda fatih terim ismi yine öne çıkıyo. kurulan iyi bi kadro, tekrar intikam ve ayağa kalkmak isteyen hoca, yine başarıyı bekleyen taraftar. bu üçü birleştiğinde başarı mutlak. üzgünüm dostlarım ama düzen bu.
klişe olacak belki ama ''-ahımız var hocam'' sitemini iliklerine kadar hissetmiştir. o günlerde yaşananlara tekrar dönüp detaya girmeye gerek yok, malum hepimiz zaten olan biteni, yapılanın asıl amacını çok iyi biliyoruz. bizi en çok üzen hocanın bu kişilerin yanında olup bize sırt çevirmesi olmadı mı? hala o fotoğrafı görünce içim acıyo. tüpçüyle beraber imza töreni ve tüpçünün hepimizle alay edercesine, yılların kinini kusar gibi -elemanım değil, kader ortaklığı yaptığım hocam, dediği o anlar.
kader ortağın nasıl da seni kenara itiverdi hocam? aldığın kararlardan döndürecek kadar ne koz verdin sen bunlara hocam? istemediğin oyuncuları zorla milli takıma çağırtacak kadar saygınlığın, otoriten nasıl yerle bir oldu? zaten üzerini çizdikleri çok olmuştu, özellikle fenerbahçenin paralı kalemleri eski topçularının yaptığı algılar, yaratılan ve yönetemediğin kriz, dibine kadar siyasetin bulaştığı kirli futbolumuz ve senden kurtulmak için fırsat kollayan sözde kader arkadaşların.
ben ilahi adalete çok inanırım hocam, milyonlarca insanı kenara ittin, ve galatasaray her geçen gün daha da geriye gitti. hani aslolan galatasaray'dı hocam?
biçok taraftarımız gibi bende bu olanlardan sonra asla tekrar senden medet ummam, umamam diyordum ama;
geniş perspektiften bakarsak, futbolumuz bu, ülkenin hali bu. biraz açmam gerekirse; büyük vizyon sahibi ünal aysal'ın amacı neydi, galatasaray markasını her platformda zirveye çıkarmak, dünya yıldızlarını takıma kazandırmak, dünya markası hocalarla çalışmak, yetenekli yıldız adayı futbolcuları takıma kazandırmak, bunu yaparken de kulübün her mevkisinde görev alan her kimse işinin ehli ve o işin en iyisi olmasını sağlamak. peki izin verdiler mi? tek tek saymaya gerek yok engel olmak adına içerden dışardan her türlü engellemeleri yapmadılar mı?
elbette ben de isterim, her sıkıştığımda gel fatih hoca bizi ayağa kaldır dememeyi, uzun vadeli sistemli işler yapılmasını, günü kurtarmak yerine gelecek odaklı olunmasını, futbolun içinden siyasetin elini eteğini çekmesini, en basiti şike yapanların cezalandırılmasını...
ama, federasyon aynı federasyon, tek elden yönetilen koskoca ülke, futbolumuz kirli ve tamamen politik, liseci tayfa aynı tayfa...
işte bu şartlarda fatih terim ismi yine öne çıkıyo. kurulan iyi bi kadro, tekrar intikam ve ayağa kalkmak isteyen hoca, yine başarıyı bekleyen taraftar. bu üçü birleştiğinde başarı mutlak. üzgünüm dostlarım ama düzen bu.