31
türkiyede devrim yapmış futbol adamlarından biridir.
ancak, kendisini örnek gösterip frank rijkaarda sallamak kadar, savunmak da doğru değildir. ikisinin durumu aynı değildir.
derwall takımın başına getirildiğinde 11 yıldır şampiyon olamayan, sadece türkiye kupaları kazanan bir takımdı galatasaray.
kendisinden beklentiler büyüktü. ama bir o kadar çaresizdi camia. yaparsa derwall yapar fikri kafalara yerleşmişti. bu sebeple hem kendi kariyeri hem de camianın durumu sebebiyle derwalle sabır gösterilmişti.
o zamanlar türkiyede hiç bir kulübün avrupa kupası yoktu. hatta hayali bile yoktu. avrupa kupalarında ilk turu geçen takım destan yazmış sayılıyordu. bir ingiliz, alman, ispanyol, italyan takımını izleme şansımız olmuyordu. bize ilk turlarda dandik avrupa takımları çıktığı ve onlarda bizi kupadan gönderdiği için.
ciddi altyapı eksikleri vardı. türkiyede sadece 2 takımın* çim idman sahası vardı. hatta sahası çim stad bile yok denecek kadar azdı.
bu şartlarda çalışan derwall ile avrupa kupaları bulunan, 2 yılda bir şampiyon olan galatasarayı çalıştıran rijkaard aynı şekilde değerlendirelemez.
ancak, derwallin büyük katkıları ile bu seviyeye gelen türk futbolu belirgin bir oyun karakterine sahip değil, aradan geçen onca yıla rağmen.
sadece fatih terim, ki o da derwallli galatasarayın kaptanıydı, 1996-2000 arasındaki galatasaray takımına belirgin bir oyun karakteri kazandırmıştı. bu karakteri italyada da sürdürdü ancak sonra, kendisi vazgeçti.
frank rijkaard bunu başaracak adamdır. net bir futbol görüşü olan, bu konuda bilgisi ve görgüsünü üst düzeyde kanıtlamış biridir.
herkes kafasına göre futbolu oynamak istemeyen, her yaptığını bilinçli yapan bir takım görmek istiyorsak rijkaard sonuna kadar desteklenmelidir. ilk sezonunun başlarında fatih hocanın takımı da çok zorlanmıştı unutmayın.
son maçlarda savunma kendi arasında hazırlık pası yaparken kaptırdığımız toplardan goller yedik. rijkaard olmasaydı kesinlikle böyle goller yemezdik. neden? dan diye vururdu savunmacılar ileriye topu. ama şimdi vurmuyorlar, alışık olmadıkları için çok bocalıyorlar. maçın uzatma dakikalarında takım topu ileri vurmuyor, vurmamaya çalışıyor. top sende kaldıkça avantaj sende çünkü. bu sıkıntılar aşılacaktır. futbolcular bu oyun şeklini çalıştıkça alışacaklar, beceremeyenler gidecek, yerine yenileri gelecektir.
(bkz: enseyi karartmayın)
ancak, kendisini örnek gösterip frank rijkaarda sallamak kadar, savunmak da doğru değildir. ikisinin durumu aynı değildir.
derwall takımın başına getirildiğinde 11 yıldır şampiyon olamayan, sadece türkiye kupaları kazanan bir takımdı galatasaray.
kendisinden beklentiler büyüktü. ama bir o kadar çaresizdi camia. yaparsa derwall yapar fikri kafalara yerleşmişti. bu sebeple hem kendi kariyeri hem de camianın durumu sebebiyle derwalle sabır gösterilmişti.
o zamanlar türkiyede hiç bir kulübün avrupa kupası yoktu. hatta hayali bile yoktu. avrupa kupalarında ilk turu geçen takım destan yazmış sayılıyordu. bir ingiliz, alman, ispanyol, italyan takımını izleme şansımız olmuyordu. bize ilk turlarda dandik avrupa takımları çıktığı ve onlarda bizi kupadan gönderdiği için.
ciddi altyapı eksikleri vardı. türkiyede sadece 2 takımın* çim idman sahası vardı. hatta sahası çim stad bile yok denecek kadar azdı.
bu şartlarda çalışan derwall ile avrupa kupaları bulunan, 2 yılda bir şampiyon olan galatasarayı çalıştıran rijkaard aynı şekilde değerlendirelemez.
ancak, derwallin büyük katkıları ile bu seviyeye gelen türk futbolu belirgin bir oyun karakterine sahip değil, aradan geçen onca yıla rağmen.
sadece fatih terim, ki o da derwallli galatasarayın kaptanıydı, 1996-2000 arasındaki galatasaray takımına belirgin bir oyun karakteri kazandırmıştı. bu karakteri italyada da sürdürdü ancak sonra, kendisi vazgeçti.
frank rijkaard bunu başaracak adamdır. net bir futbol görüşü olan, bu konuda bilgisi ve görgüsünü üst düzeyde kanıtlamış biridir.
herkes kafasına göre futbolu oynamak istemeyen, her yaptığını bilinçli yapan bir takım görmek istiyorsak rijkaard sonuna kadar desteklenmelidir. ilk sezonunun başlarında fatih hocanın takımı da çok zorlanmıştı unutmayın.
son maçlarda savunma kendi arasında hazırlık pası yaparken kaptırdığımız toplardan goller yedik. rijkaard olmasaydı kesinlikle böyle goller yemezdik. neden? dan diye vururdu savunmacılar ileriye topu. ama şimdi vurmuyorlar, alışık olmadıkları için çok bocalıyorlar. maçın uzatma dakikalarında takım topu ileri vurmuyor, vurmamaya çalışıyor. top sende kaldıkça avantaj sende çünkü. bu sıkıntılar aşılacaktır. futbolcular bu oyun şeklini çalıştıkça alışacaklar, beceremeyenler gidecek, yerine yenileri gelecektir.
(bkz: enseyi karartmayın)