resim
Josef Derwall
Görev:Teknik Direktör
Doğum:10.03.1927
Ölüm:26.06.2007 (80)
Uyruk:Almanya
  • 26
    galatasaray için bu kadar önemli bir isim hakkında nasıl bu kadar az fikir sahibi olunur da sadece 25 entry gilir akıl alır gibi değil. bugünkü galatasarayımızın temellerini atan, kuruluş amacımızdaki gibi türk takımlarının dışına çıkıp bizi avrupa takımı yapan, o dönem çocuklarını galatasaraylı aşkıyla yanıp tutuşturan tarihimizin en birinci teknik adamıdır. iyi ki yolun galatasaray'a düşmüş derwal. iyi ki seni tanımışız.

    (bkz: hakkettiği ilgiyi görememiş başlıklar)
  • 29
    türkiye'ye alman teknik direktör gelişinin önünü açmış büyük insan.
    horst buhtz, friedel rausch, jürgen sundermann, josef piontek, karl-heinz feldkamp, holger osieck, reiner hollmann, reinhard saftig, christoph daum, herbert neumann, horst hrubesch, joachim löw, jürgen wähling, rüdiger abramczik, hans-peter briegel, jörg berger, werner lorant, michael skibbe, thomas doll, jürgen röber verilebilecek örneklerdir.
  • 30
    --- alinti ---
    örnek vereyim. 60'ncı doğum günümü kutlayacaktım. hilton oteli'nde verdiğim partiye yaklaşık 100-150 kişi davet etmiştim. ama bunların içinde 20 kişilik, kulüpte birlikte çalıştığım ekip de vardı. sahadaki çimleri kesen bahçıvanımızdan, ahçımıza, malzemecilerimizden, masörümüz ahmet'e kadar, hepsinin o akşam orada olmasını istedim. yukarıda misafirlerimle ilgilenirken hilton oteli'nin resepsiyonundan bir telefon geldi: ''bay derwall lütfen aşağıya gelir misiniz?'' aşağıya indiğimde benim o 20 kişilik ekibim giyebilecekleri en iyi kıyafetleriyle aslanlar gibi kapıda bekliyorlardı. resepsiyon müdürü girmelerine güçlük çıkartıyordu. çok kızdım. müdüre ''bayım bunlar benim arkadaşım ve benimle birlikte gelecekler'' dedim. malzemeci ahmet'e ''hadi ahmet yürü'' dedim. asansörün önüne geldik. 10 kişiyi asansöre bindirip yanıma aldım, çünkü onlar benim ailemdendi. aynı kaderi paylaşıyorduk. ondan sonraki 2 yıl da o insanların nasıl şevkle çalıştığını, bana nasıl destek olduklarını söylememe bilmem gerek var mı?
    --- alinti ---

    http://www.galatasaray.org/...rih_unut_derwall.php
  • 31
    türkiyede devrim yapmış futbol adamlarından biridir.
    ancak, kendisini örnek gösterip frank rijkaarda sallamak kadar, savunmak da doğru değildir. ikisinin durumu aynı değildir.

    derwall takımın başına getirildiğinde 11 yıldır şampiyon olamayan, sadece türkiye kupaları kazanan bir takımdı galatasaray.
    kendisinden beklentiler büyüktü. ama bir o kadar çaresizdi camia. yaparsa derwall yapar fikri kafalara yerleşmişti. bu sebeple hem kendi kariyeri hem de camianın durumu sebebiyle derwalle sabır gösterilmişti.

    o zamanlar türkiyede hiç bir kulübün avrupa kupası yoktu. hatta hayali bile yoktu. avrupa kupalarında ilk turu geçen takım destan yazmış sayılıyordu. bir ingiliz, alman, ispanyol, italyan takımını izleme şansımız olmuyordu. bize ilk turlarda dandik avrupa takımları çıktığı ve onlarda bizi kupadan gönderdiği için.
    ciddi altyapı eksikleri vardı. türkiyede sadece 2 takımın* çim idman sahası vardı. hatta sahası çim stad bile yok denecek kadar azdı.

    bu şartlarda çalışan derwall ile avrupa kupaları bulunan, 2 yılda bir şampiyon olan galatasarayı çalıştıran rijkaard aynı şekilde değerlendirelemez.

    ancak, derwallin büyük katkıları ile bu seviyeye gelen türk futbolu belirgin bir oyun karakterine sahip değil, aradan geçen onca yıla rağmen.
    sadece fatih terim, ki o da derwallli galatasarayın kaptanıydı, 1996-2000 arasındaki galatasaray takımına belirgin bir oyun karakteri kazandırmıştı. bu karakteri italyada da sürdürdü ancak sonra, kendisi vazgeçti.

    frank rijkaard bunu başaracak adamdır. net bir futbol görüşü olan, bu konuda bilgisi ve görgüsünü üst düzeyde kanıtlamış biridir.
    herkes kafasına göre futbolu oynamak istemeyen, her yaptığını bilinçli yapan bir takım görmek istiyorsak rijkaard sonuna kadar desteklenmelidir. ilk sezonunun başlarında fatih hocanın takımı da çok zorlanmıştı unutmayın.

    son maçlarda savunma kendi arasında hazırlık pası yaparken kaptırdığımız toplardan goller yedik. rijkaard olmasaydı kesinlikle böyle goller yemezdik. neden? dan diye vururdu savunmacılar ileriye topu. ama şimdi vurmuyorlar, alışık olmadıkları için çok bocalıyorlar. maçın uzatma dakikalarında takım topu ileri vurmuyor, vurmamaya çalışıyor. top sende kaldıkça avantaj sende çünkü. bu sıkıntılar aşılacaktır. futbolcular bu oyun şeklini çalıştıkça alışacaklar, beceremeyenler gidecek, yerine yenileri gelecektir.

    (bkz: enseyi karartmayın)
  • 33
    türkiye'deki linç kültüründen fazlaca nasibini almış galatasaray'ın efsane teknik direktörü.türkiye'den giderken yeşilköy'de kimse onu yollamamış, istanbul'una ve galatasaray'ına kalbi buruk şekilde veda etmiştir.neyseki köln'de oynanan monacco macında bütün stad ismini haykırmıs bir nebzede olsa kalp acısı azalmıştır.
    16 mayıs 1987de rizeye 2-1 yenildiğimiz zaman nasıl bir takım ayakta tutulurun dersini vermiştir.

    --- alıntı ---
    ayağa kalktım; bedenimin nasıl gerildiğini içimde hissettim ve dimdik yürüyerek dışarıda bekleyen basın mensuplarının yanına gittim. maç üzerine, yaptığımız hatalar üzerine birkaç söz söyledim, rakip takımı övdüm ve sonra kendi kendimin şöyle konuşmakta olduğunu farkettim: "şimdi biliyorum ki, biz bu şampiyonluğu alacağız. takımımız son maçları kazanacak ve diğer takımların, şampiyonluk yolundaki bu son aşamada bizim kadar kendine güvenemediğini ve sağlam sinirlere sahip olamayacağını biliyorum."

    inanmaz gözlerle ve şaşkınlık içinde yüzüme baktılar ve sonra bu delice sözleri istanbul'daki gazetelerin yazı işlerine iletmek üzere telefonların, telekslerin başına koştular.

    gazeteler, dev puntolarla, "derwall, 'şampiyonluk bizim,' diyor" şeklinde başlıklar attılar.

    bazıları ise bu saçmalığı okuyucularına yutturmaya cesaret bile edemediler. spekülasyona meydan vermemek için haberi küçük puntolarla geçiştirmekle yetindiler.

    boş olan pazartesi gününü hepimiz son maçları başarıyla çıkarmaya yetecek moral, istek ve mücadele gücüne sahip olup olmadığımızı düşünerek geçirdik. içinde bulunduğumuz durumda en yakın ve en önemli sorun buydu.

    ertesi gün antrenmanda atmosfer ciddîydi, ama umutsuzluk yoktu. erhan hepimize cesaret verdi. ayak parmağmdaki ağrı veren iltihaplanma gerilemiş, ancak henüz tekrar antrenmana çıkmasına izin verecek kadar iyileşmemişti.

    "yeter ki pes etmeyin," diyordu bize; son maçları kazanacağız ve şansımızı kullanacağız." kaptanımız cüneyt, kendisini kahretmiş ve sarsılmış durumda olmasına rağmen tek tek herkesle ilgileniyor ve öncelikle de genç oyuncuları gayretlendirmeye ve görevlerini hatırlatmaya çalışıyordu. herkese, antrenörlerinin rizespor maçından sonra gazetecilere neler söylediğini hatırlatıyor ve buna inanmanın hepsi için şart olduğunu belirtiyordu.

    ne yazık ki o gün, antrenman sahasına gelen fanatik ve eğitimsiz taraftarlarımızı hesaba katmamıştık.

    her antrenmanda olduğu gibi hazır bekliyorlardı. ama bu kez, ellerinde, az sonra üzerimize fırlatmaya başladıkları taşlarla. bize sanki vatan hainiymişiz gibi hakaret ediyor ve antrenmana engel olmaya çalışıyorlardı. bize futbol dünyasının bütün nefretini hissettirdiler. kolay kolay unutamayacağım bir görüntüydü bu. daha sonra gerçekleştirdiklerim karşısında bana yaptıkları tezahürat bile unutturamayacaktı o günü. gırtlağım düğümlenmişti; kupkuruydu ve dudaklarımdan tek bir sözcük bile çıkmıyordu.

    bilançoyu çoktan çıkarmışlardı. hesap kapatılmış ve sezonun altına kaim bir çizgi çekilmişti. söyledikleri, artık her şeyin bittiği, defterin kapandığı idi. bir de suçlu bulunmalıydı tabiî.

    o sabah galatasaray'ın florya'daki antrenman alanı "derwall dışarı!" sloganıyla çınlıyordu. "derwall evine dön, almanya'ya dön!"

    hesabı kesmişlerdi, ama son üç yıl içinde sağlam bir dostluğun güçlü örgüsü içinde kaynaşmış olan takımın moralini ve gösterdiği direnci hesaba katmamışlardı.
    --- alıntı ---

    *
  • 34
    galatasaray ve türkiye futbolu açısından çok önemli bir mihenk taşıdır. özellikle futbol felsefesi açısından büyük katkıları olmuştur memlekete. fakat galatasaray günlerinde yaşadığı talihsiz olaylardan ötürü kulüpten ayrıldığını, kalbinin kırık olduğunu aktarmıştı rahmetli olmadan önce. gerçekten hakkı vardır galatasaray'ın üzerinde ve umarım helal etmiştir.
  • 35
    2.dünya savaşı esnasında abisi ile birlikte nazi askeridir. fransa'nın işgali sonrasında kömür ocaklarından çıkarılan kömürlerin nakliyatı ile görevlendirilmiş, bir fırsatını bulduğunda ise abisi ile birlikte (kutsal askerlik görevinden) kaçmayı başarmıştır. bu kaçış esnasında abisinin ayağından yaralanması üzerine, abisini direnişçilerin bölgesine kadar sırtında taşımıştır.

    dikkat: bu bilginin kaynağı saygıdeğer hocamız değerli insan ahmet akçan'dır. sevgi ve saygılarımla..
  • 38
    gecenin bir vakti anzorotu fazla kaçırıp bakırköyspor başlığının altında rotariu, prekazi, hasan vezir, kaleci haydar filan derken aklıma gelen adamdır.

    14 yıl sonra şampiyon olduğumuz sezon, galatasaray ile galatasaray genç takımı arasındaki bir maçta 15-16 yaşında genç bir futbolcu kardeşimiz rahatsızlanıp vefat etmişti. (ismini bir türlü hatırlayamadım) çocuğun cenazesini floryaya getirdiler. cenazede bakırköysporlular da vardı. bu adam floryadaki törende hüngür hüngür ağlamıştı. o ağlayınca millet kendini tutamadı. herkes demiyelim ama bir sürü insan ağlamaya başladı.

    baba, mekanın cennet olsun..

    edit: shawshank gibi beton hafızalı bir adam imdadıma yetişti. (bkz: dursun özbek)

    -seviyorum ulan bu beton hafızalı adamları, seviyorum. o kadar.-
  • 39
    onun galatasaray tarihinde yer etmesini sağlayan şey gelip geçici olan şampiyonluk değil türk futbolunda çığır açması, ona yön vermesidir:

    adam markajının türk futbolunu geriye götüreceğini söyleyerek, futbolumuza alan markajını getirmiştir.

    türk takımlarının çim sahada antrenman yapmasını sağlamıştır.

    pres denen kavramı futbolculara öğretmiştir ki o döneme kadar türk futbolunda görülmemiş bir anlayıştı.

    modern türk futbolunun temellerini atmıştır.

    her fırsatta türk futbolunu ileri götürecek şeyin sistemli çalışmaktan geçtiğini vurgulamıştır.

    yazdığı kitabı * antrenman sırasında hayatını kaybeden galatasaray futbolcusu dursun özbek e adamıştır.

    çok uzakta gibi görünen başarıların sıkı bir çalışmayla kazanılabileceğini akıllara yerleştirmiş, bir bakıma uefa kupası zaferinin de hazırlayıcısı olmuştur.

    sonuç olarak; allah huzur içinde yatırsın. biz galatasaraylılar onu 14 yıl aradan sonra kazandırdığı şampiyonluk ile değil galatasaray a ve türk futboluna yapmış olduğu ölümsüz katkılarla hatırlayacağız. mekanın cennet olsun..
  • 40
    kemalist felan değilim ama bence türkiye cumhuriyeti için mustafa kemal neyse galatasaray için kendisi odur.şampiyonlukları kupaları geçtim bu adam galatasaray öncülüğünde türk futbol tarihinde düşünce devrimine imza atmıştır.hücum futbolu oynatmayı tam saha pres yapmayı liberolu futbolu rakipleri gözünde büyütmemeyi bu adam bize aşılamıştır.galatasaray tarihinde önemli bir yeri yok demek kör cahilliktir.bugün galatasaray dünyanın dört bir tarafında tanınıyorsa bunda kendisinin açtığı yolun yeri ilk sırada yer alır.kendisini bir kez daha sevgi ve saygıyla yad ediyorum.rahat uyu güzel insan...
  • 41
    --- alıntı ---

    derwall göreve başladı

    türkiye’ye gelişi o günlerde büyük yankı uyandıran derwall, nihayet 30 temmuz günü henüz yeni tamamlanmış durumdaki florya tesisleri’nde ilk antrenmanına çıkıyordu. derwall, henüz toprak bir zemine sahip durumdaki florya’nın bir an önce çimlendirilmesini isteyecekti. bu isteği başkan ali uras tarafından kabul edilecekti.
    bu arada derwall ilk antrenmanda futbolcularla tanıştıktan sonra sezonun ilk idmanını yaptıracak ve futbolculardan özellikle tek top oynamalarını isteyecekti. metin yıldız’ın hızlı futbolunu ise beğenecekti.
    derwall, antrenman sonrasında bir harita isteyecek ve deplasman kentlerini inceleyecekti. yeni bir dönemin kapıları sonraki yıllarda neler getireceğini kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde florya'da sessiz sedasız açılacaktı.

    --- alıntı ---

    (bkz: tarihte bugün)
App Store'dan indirin Google Play'den alın