802
dün gibi hatırlıyorum bu günü. şampiyonluk stresinden bir hafta öncesinden başlamıştı baş ağrıları, yemeden içmeden kesilmeler. koca bir sevenin sevinçleri, golleri, asistleri, emekleri, 25 milyon taraftarın umutları hepsi bir 90 dakikaya sıkılmıştı. ya bir yaz boyunca deliler gibi sevinip arkamıza yaslanıp şampiyonluğumuzu kutlayacaktık. ya da fenerlilerin kendilerini bişey zannedip böbürlenmelerine katlanıp bütün bir yazı kanser olarak geçirecektik. hani derler ya bir kaçtan daha fazlası diye kesinlikle öyle bir şeydi işte. takıma, fatih hocaya güvenimiz tamdı.
neyse bütün bir hafta bu maç konuşuldu tabiki ortam gerildi. bi taraftarlar gerildikçe gerildik. maç gününe kadar maçı düşünmemeye çalıştım ama nafileydi. yolda yürürken, yemek yerken, mekanda otururken her an şampiyonluğu düşünüyoduk. şampiyonluk sonrasında gelecek dahada güzel günleri düşünüyorduk. çünkü bende dahil olmak üzere eğer o sene şampiyon olursak kartopu etkisi gibi büyüyerek gideceğimizi herkes çok iyi biliyordu.
ve maç günü geldi çatdı. sabahında bütün gecenin uykusuzluğuyla birlikte yalan yanlış bir kahvaltı yapıldı. sonra direk arkadaşlarla buluşup maç saatini beklemek için tunalı hilmi caddesine gidildi. ama bir türlü dolmuyordu vakit. maç saatine doğru yaklaşırken maçın stresini izlersem kaldıramayacağımı düşündüğüm için bestekar merdivenlerde bi tek başıma oturup bekleme kararı aldım. sonra maç başladı. bilenlerler bilir bestekarda her yerde insanlar maç izliyolar ama görüntü yok pozisyonları neler olduğunu filan bağırışmalardan çağrışmalardan anlamaya çalışıyorum. o dakikadarda %80 kadarı galatasaray taraftarıydı zaten. şöyle böyle derken ilk yarıyı bitirdik. arkadaşlarım yanıma geldi. ilk yarının nasıl geçtiğini öğrendim filan ikinci yarı için gittiler. onlar gidince yanıma evsiz bi adam geldi sigara istedi. sigara kullanmadığım için veremedim ama adamda anladı stresli olduğumu başladı konuşmaya bişeyler anlatıyor ama ben insanların tepkilerinden maçın ne durumda olduğunu anlamaya çalışıyorum. o arada fenerbahçeli dia kırmızı kart görmüş ben onu gol attık zannetmiştim. daha sonra tomas ujfalusinin gördüğü kırmızı kartıda gol yedik zannedip yaklaşık 30-40 saniyelik soğuk termele olayı geçirmiştim. son dakikalara girince adama dedim ki;
"-abi şu maç böyle bitsin benden sana 3 paket marlboro."
artık totem yapacacak tutunacak bişeyler aramaya başlamıştım. böyle dedikten sonra abiyle başladık beraber şampiyonluk duasına filan derken son dakikalarda öyle veya böyle geçti. maç bitti herkes deliriyo arkadaşlar gelmişler üzerime atlamışlar merdivenlerde ben yerde yatarken "allahım şükürler olsun yarabbim" diyebiliyorum sadece. biraz kendime geldikten sonra abiye söz verdiğim sigaralarını verdim. zaten sonrasında sabahlara kadar sevinmeler, sampiyonluk turları, kutlamalar.. içinde bulunduğumuz şu günlerde insan o kadar çok özlüyor ki o anları. en kötüsü de her saniyesinde şampiyonluğun tadını çıkararak sevinmişken bile acaba geri dönebilir miyiz o günlere korkusuyla değerini bilemedik heralde demek.
neyse bütün bir hafta bu maç konuşuldu tabiki ortam gerildi. bi taraftarlar gerildikçe gerildik. maç gününe kadar maçı düşünmemeye çalıştım ama nafileydi. yolda yürürken, yemek yerken, mekanda otururken her an şampiyonluğu düşünüyoduk. şampiyonluk sonrasında gelecek dahada güzel günleri düşünüyorduk. çünkü bende dahil olmak üzere eğer o sene şampiyon olursak kartopu etkisi gibi büyüyerek gideceğimizi herkes çok iyi biliyordu.
ve maç günü geldi çatdı. sabahında bütün gecenin uykusuzluğuyla birlikte yalan yanlış bir kahvaltı yapıldı. sonra direk arkadaşlarla buluşup maç saatini beklemek için tunalı hilmi caddesine gidildi. ama bir türlü dolmuyordu vakit. maç saatine doğru yaklaşırken maçın stresini izlersem kaldıramayacağımı düşündüğüm için bestekar merdivenlerde bi tek başıma oturup bekleme kararı aldım. sonra maç başladı. bilenlerler bilir bestekarda her yerde insanlar maç izliyolar ama görüntü yok pozisyonları neler olduğunu filan bağırışmalardan çağrışmalardan anlamaya çalışıyorum. o dakikadarda %80 kadarı galatasaray taraftarıydı zaten. şöyle böyle derken ilk yarıyı bitirdik. arkadaşlarım yanıma geldi. ilk yarının nasıl geçtiğini öğrendim filan ikinci yarı için gittiler. onlar gidince yanıma evsiz bi adam geldi sigara istedi. sigara kullanmadığım için veremedim ama adamda anladı stresli olduğumu başladı konuşmaya bişeyler anlatıyor ama ben insanların tepkilerinden maçın ne durumda olduğunu anlamaya çalışıyorum. o arada fenerbahçeli dia kırmızı kart görmüş ben onu gol attık zannetmiştim. daha sonra tomas ujfalusinin gördüğü kırmızı kartıda gol yedik zannedip yaklaşık 30-40 saniyelik soğuk termele olayı geçirmiştim. son dakikalara girince adama dedim ki;
"-abi şu maç böyle bitsin benden sana 3 paket marlboro."
artık totem yapacacak tutunacak bişeyler aramaya başlamıştım. böyle dedikten sonra abiyle başladık beraber şampiyonluk duasına filan derken son dakikalarda öyle veya böyle geçti. maç bitti herkes deliriyo arkadaşlar gelmişler üzerime atlamışlar merdivenlerde ben yerde yatarken "allahım şükürler olsun yarabbim" diyebiliyorum sadece. biraz kendime geldikten sonra abiye söz verdiğim sigaralarını verdim. zaten sonrasında sabahlara kadar sevinmeler, sampiyonluk turları, kutlamalar.. içinde bulunduğumuz şu günlerde insan o kadar çok özlüyor ki o anları. en kötüsü de her saniyesinde şampiyonluğun tadını çıkararak sevinmişken bile acaba geri dönebilir miyiz o günlere korkusuyla değerini bilemedik heralde demek.