52
yurtta kalırken zaman zaman da arkadaşların evinde takılıyordum. maç yine böyle evde olduğum zaman dilimine denk geldi. arkadaşın biri galatasaraylı ama öbür ikisi fenerli, beşiktaşlı. bunlar biz şampiyonlar liginde yenilince dalganın dibine vuruyolar, biz de fanatiğiz ya uyuz oluyoruz. zaten evde ne zaman maç izlesem kaybediyoruz. dedim burası uğursuz amk ben yurda gidiyorum. gittim ama maç başlayıp da iptal edilince geri döndüm. ertesi gün maç başladı, sonlara doğru ümidi kesmiştik çünkü drogba'nın pozisyonu dışında şut bile yoktu. herkes mancini'ye sövüyordu. sonra sneijder sahneye çıktı. o kadar odaklanmışım ki top yerden sektiği anda kaleye girmeden goooooooollll diye bağırmaya başladım. ama ne bağırma! o kadar yüksek sesle bağırdım ki sanki hayatım boyunca bu anı beklemişim. sabri ugan'ın bekledik bunu çok bekledik tadında bir bağırma oldu. maç sonuna kadar deli dana gibi dolandım evin içinde. bitince de galatasaraylı arkadaşla pencereyi açıp sokağa koyduk mu çektik. yoldan gelip geçenler bizi deli sanaa da umrumda değildi çok eğlendik o gün. bizim 2 kafadar ise maç sonu ses çıkarmadan oturuyolardı.*