2072
kendisinin tanımıyla kulüp yapılanmasını izah edeyim öncelikle.
en altta oyuncular, teknik adamlar, yani kişiler vardır. üstünde takımlar vardır. şubeler yani... futbol takımı, basketbol takımları vs... en üstte de kulüp vardır. yani aslında her şey galatasaray için...
bireyler önemli değil hiçbir zaman. bireylere desteğimiz de, eleştirilerimiz de önce takım, sonra galatasaray içindir aslında. bunu kavradığımızdan emin olarak başlayalım.
bu adam 2011-2012 sezonu galatasaray'ının üzerine gelmedi arkadaşlar. yani mancini eleştirisi yapmakla riekerink eleştirisi yapmak arasında ciddi farklar var. bu birincisi.
peki 2010-2011 galatasaray'ının üzerine gelmekle bu aynı mı? yani doymuş bir kadro. sorunlu, eksik, bitik. ehh aynı sayılabilir. berbat geçen bir sezondu malumunuz. geçen seneden çok da farklı diyemiyorum. e peki fatih terim ne yaptı? büyük bir bütçeyle geldi bir kere. "bütün" mevkiler değişti. yenilendi. kendi kurdu, ünal başkan kurdu vs. burasında değilim. sonuç odaklıyım şu an. yani o kadroyla devam etse sinyor 2011-2012 sezonu etkisini gerçekleştirebilir miydi mesela? ancak riekerink geldiğinde bütçe filan hak getireydi...
gelenlere bakalım mı? tolga ile başlayalım. tolga bir parçadır. bütün resmi tamamlayan bir görev adamı. kaldı ki transferi olduğunda hiçbirimizde selçuk etkisi yaratmadı, kabul edelim. aksine "çöp" denildi. de jong için de benzer şeyler geçerli. eren de öyle kimsenin büyük golcü diye düşündüğü oyuncu değildi. geçen seneki tandem bölgesi de "serdar" ile takviyelendi. yani aslında travmatik sezon sonunda kadro değişmedi, sadece takviyelendi.
peki sezona nasıl umutlu başladık hiç düşündük mü? 40 bin taraftara filan oynamaya başladık. neydi bu heyecan? bu heyecanı öldürmeye bu kadar mı hevesliyiz? kendisi alt yapı hocası olmasa da çok kariyerli hoca olsa, bu eleştiriler bu kadar hızlı yapılmaz. kaldı ki o dediğimiz hocalar da bitik sezonun ardından sadece "takviyelenen" takıma filan gelmez.
bu takımın çok belli başlı sorunları var. bu da öyle ha deyince giderilmez. tempo sorununu öyle kolay çözemezsiniz. ligin tempolu takımlarından beşiktaş'ın hocasını getirsek takıma hemen tempo mu koyacak ortaya? elimizdeki futbolcu karakteri buna uygun değil maalesef.
ben sabredeceğim kendi adıma. bu takımı kendi takımı olarak ele aldığında, yavaş yavaş doğru adımları attığında, problemleri de çözmeye başlayacaktır. ben riekerink'i filan tanımam. umurumda da olmaz ne yaptığı, ne yediği, ne içtiği. ben sempatik diye de koca galatasaray futbol takımını emanet edelim filan kimseye demem. elimdeki done, verdiği heyecandır. yapmaya çalıştıklarını net olarak görmemdir.
peki ne yapmaya çalışıyor? öncelikle topa sahip olup oyuna hükmetmek. bunu da savunma ile hücum arasındaki mesafeyi kısaltarak yapıyor. oynatmaya çalıştığı oyun, güçlü bir oyun. eksik ne? pozisyon kısırlığı... ceza sahası içinde çoğalamamak, yavaş paslar, temposuzluk. bunlar oyuncu karakteri maalesef. selçuk ceza sahasını çok zorlamaz. yavaş ve temposuz. sneijder keza ayağına isteyen oyuncu. kanatlar da ayağında topu tutan, orta kalitesi az ve en önemlisi gole yakın oyuncular değil. bu eksikleri gidermek için de takımı iyice eline alması gerekiyor. kendisini kabul ettirdiği anda kafasındakileri uygulayabilir ve bizi istikrarlı bir başarıya götürebilir.
bunlar da kulübün kendini toparlamasıyla mümkün olacaktır. yani riekerink'in galatasaray'ı şahlandırması beklenmeyecek. kulüp doğru adımları atacak, riekerink sonra devreye girecek. umarım sürdürülebilir bir başarı yakalarız dileklerimle...
başta dediğim gibi, daha doğrusu hocanın dediği gibi, bireyler en alttadır. her şey galatasaray için...
en altta oyuncular, teknik adamlar, yani kişiler vardır. üstünde takımlar vardır. şubeler yani... futbol takımı, basketbol takımları vs... en üstte de kulüp vardır. yani aslında her şey galatasaray için...
bireyler önemli değil hiçbir zaman. bireylere desteğimiz de, eleştirilerimiz de önce takım, sonra galatasaray içindir aslında. bunu kavradığımızdan emin olarak başlayalım.
bu adam 2011-2012 sezonu galatasaray'ının üzerine gelmedi arkadaşlar. yani mancini eleştirisi yapmakla riekerink eleştirisi yapmak arasında ciddi farklar var. bu birincisi.
peki 2010-2011 galatasaray'ının üzerine gelmekle bu aynı mı? yani doymuş bir kadro. sorunlu, eksik, bitik. ehh aynı sayılabilir. berbat geçen bir sezondu malumunuz. geçen seneden çok da farklı diyemiyorum. e peki fatih terim ne yaptı? büyük bir bütçeyle geldi bir kere. "bütün" mevkiler değişti. yenilendi. kendi kurdu, ünal başkan kurdu vs. burasında değilim. sonuç odaklıyım şu an. yani o kadroyla devam etse sinyor 2011-2012 sezonu etkisini gerçekleştirebilir miydi mesela? ancak riekerink geldiğinde bütçe filan hak getireydi...
gelenlere bakalım mı? tolga ile başlayalım. tolga bir parçadır. bütün resmi tamamlayan bir görev adamı. kaldı ki transferi olduğunda hiçbirimizde selçuk etkisi yaratmadı, kabul edelim. aksine "çöp" denildi. de jong için de benzer şeyler geçerli. eren de öyle kimsenin büyük golcü diye düşündüğü oyuncu değildi. geçen seneki tandem bölgesi de "serdar" ile takviyelendi. yani aslında travmatik sezon sonunda kadro değişmedi, sadece takviyelendi.
peki sezona nasıl umutlu başladık hiç düşündük mü? 40 bin taraftara filan oynamaya başladık. neydi bu heyecan? bu heyecanı öldürmeye bu kadar mı hevesliyiz? kendisi alt yapı hocası olmasa da çok kariyerli hoca olsa, bu eleştiriler bu kadar hızlı yapılmaz. kaldı ki o dediğimiz hocalar da bitik sezonun ardından sadece "takviyelenen" takıma filan gelmez.
bu takımın çok belli başlı sorunları var. bu da öyle ha deyince giderilmez. tempo sorununu öyle kolay çözemezsiniz. ligin tempolu takımlarından beşiktaş'ın hocasını getirsek takıma hemen tempo mu koyacak ortaya? elimizdeki futbolcu karakteri buna uygun değil maalesef.
ben sabredeceğim kendi adıma. bu takımı kendi takımı olarak ele aldığında, yavaş yavaş doğru adımları attığında, problemleri de çözmeye başlayacaktır. ben riekerink'i filan tanımam. umurumda da olmaz ne yaptığı, ne yediği, ne içtiği. ben sempatik diye de koca galatasaray futbol takımını emanet edelim filan kimseye demem. elimdeki done, verdiği heyecandır. yapmaya çalıştıklarını net olarak görmemdir.
peki ne yapmaya çalışıyor? öncelikle topa sahip olup oyuna hükmetmek. bunu da savunma ile hücum arasındaki mesafeyi kısaltarak yapıyor. oynatmaya çalıştığı oyun, güçlü bir oyun. eksik ne? pozisyon kısırlığı... ceza sahası içinde çoğalamamak, yavaş paslar, temposuzluk. bunlar oyuncu karakteri maalesef. selçuk ceza sahasını çok zorlamaz. yavaş ve temposuz. sneijder keza ayağına isteyen oyuncu. kanatlar da ayağında topu tutan, orta kalitesi az ve en önemlisi gole yakın oyuncular değil. bu eksikleri gidermek için de takımı iyice eline alması gerekiyor. kendisini kabul ettirdiği anda kafasındakileri uygulayabilir ve bizi istikrarlı bir başarıya götürebilir.
bunlar da kulübün kendini toparlamasıyla mümkün olacaktır. yani riekerink'in galatasaray'ı şahlandırması beklenmeyecek. kulüp doğru adımları atacak, riekerink sonra devreye girecek. umarım sürdürülebilir bir başarı yakalarız dileklerimle...
başta dediğim gibi, daha doğrusu hocanın dediği gibi, bireyler en alttadır. her şey galatasaray için...