• 15610
    80. dakikadan sonra milyonluk katırlarının tatlı popolarını kaldırıp da böyle telaşlı telaşlı gol atmak için çırpınmasından sadistçe zevk aldığım takımım.

    evet zevk alıyorum çünkü bu lüksü ayda yılda bir veya dünya devlerine karşı yapacağı yere başakşehir ve trabzonspor gibi takımlara karşı harcıyor. ulan koskoca lukas podolski, wesley sneijder, eren derdiyok, evet kariyeriyle kağıt üstünde selçuk inan, nigel de jong vs. gibi adamlarsınız, insan ismi için, namı için, her şeyi geçtim allah kitap için oynar lan; "helal olsun" dedirtmek için rakibi ısırır, götüne motor takılmış gibi oradan oraya koşturup etrafa dehşet saçar ne bileyim...

    tabi bizim taraftarda da sıkıntı var, maç başlarken "ooo... bir, ki, üç! cimbombom, cimbombom, laylaylay :)))" sonra 85 dk. boyunca çekirdek çitleyip homurdanan sürü, ama ne bileyim skor aleyhimize 2-1 vs. değil de 5-0 falan olsa ona buna "istifa :(" diye kıçlarını yırtarlar o da ayrı bir mesele... resmen tatmin olmak için gidiyor insanlar maça, tatmin etmek için değil... sürekli tatmin beklentisi içinde oldukları ve takımın da bunu sağlayacak durumu olmadığı için de haliyle iki tarafın da birbirine pasif trip attığı kezban bir ilişki ortaya çıkıyor. aynen ülkemizdeki insan ilişkilerinin özeti yani, kimse kimse için elini taşın altına koymuyor.

    gariptir ki maçlarda en çok mücadele eden ve elinden geleni yapmaya çalışan oyuncular bruma, tolga ciğerci ve lionel carole gibi isimsiz, az maaş alan emekçiler...

    allah çarpsın ki eğer şu takımda oynama şansım olsa koca hafta normal bir şekilde antrenmanımı yapar, maç saati de abdestimi alıp kamikaze pilotu gibi, süngü hücumuna kalkan mehmetçik gibi rakibin ana... ana... söylemeyeyim, gerisini söylemeyeyim... :(

    https://youtu.be/sJYPh0dXYJE?t=14
App Store'dan indirin Google Play'den alın