• 39
    2016 ekim sonu itibarıyla ligde 8 maçta 5 galibiyet, 2 beraberlik, 1 mağlubiyetle yoluna devam etmekte olan kadromuz.

    son maçımızda trabzonspor'a karşı evimizde 1-0'lık bir mağlubiyet aldık ve bu mağlubiyet hiç hak etmediğimiz bir mağlubiyet olarak kayıtlara geçti. maç boyunca topu ayağında tutan, rakibi sahasına hapseden, %70'in üzerinde bir topa sahip olma oranıyla oynadığımız, 90+5'te eren derdiyok'un rövaşatasının direkten geri geldiği bir maç yaşadık. talihsizliğin daniskası...

    ancak;

    kaybettiğimiz maçta dahi mutlak hakimken, diğer 7 maçta da oyunu domine etmemize rağmen - galatasaray'ın mevcut kadrosunun büyük 2 sıkıntısı olduğu ortaya çıkıyor ve acilen aksiyon alınması gerekiyor.

    1- topa fazlasıyla hakim olmamıza rağmen, rakibi sahasına kapatacak kadar pas yapabilirken rakip 18'ine çok zor giren ve gol pozisyonu sayısı (mutlak) çok düşük olan bir takımız.

    bunda en büyük etki eren derdiyok'u etkili kullanamıyor olmamız.
    eren'i kullanamıyor olmamızın sebebi ise başlı başına ceza sahası içine orta ya da şişirme sayımızın düşük olması.
    garanti oynayacağız ve topa hakim olacağız diye eren'i besleyecek topları atma konusunda çok kısır kalıyoruz.

    eren'i 3 şekilde besleyebiliriz, çizgiye inip orta, derinden kesme orta ve ortanın ortasından şişirme toplar.

    - bruma çizgiye inebiliyor, yasin allaha sığınıp deniyor, olursa asist oluyor, olmazsa dönüp kontra atak oluyor. carole çizgiye inebiliyor, ama orta açmıyor, sabri ya da diğer sağ beklerimiz ise allaha emanet... sabri bazen çizgiye inip dışa şutluk top çıkarıyor, ancak ya sabri'nin pas şeklinden ya da vuranın beceriksizliğinden sonuç çıkmıyor.

    - derinden orta kesme konusu en büyük eksikliğimiz, yani çizgiye inmeden çaprazdan sert kavisli ortalar. sneijder az da olsa bunu yapıyor, yaptığında gol oluyor. sneijder hariç bunu bir de sabri yapıyor, ancak ortalar o kadar isabetsiz ki pozisyon olsa bile bala göte oluyor. bruma, yasin, podolski, carole bu ortaları hiç denemiyorlar, en büyük zafiyet bu isimlerde...

    - ortanın ortasından eren'e şişirme top atabilecek 2 kişi var, sneijder ve selçuk. tolga bunu yapamıyor, sneijder yapabiliyor ama denemiyor, selçuk bu işi kariyerinde en çok yapan adam, ancak o da her topu yana ve geriye oynamaktan senelerdir ileri top şişirmişliği bulunmuyor.

    işte en büyük zafiyetlerimizden ilki bu...
    riekerink'in beklere ve top kullanabilen orta saha oyuncularına "eren'e ve altı pasa top şişirme" konusunda teşvik edici girişimlerde bulunması gerekiyor.

    2- tandem hattımızın çok önde olması, stoperlerimizin yavaş olması ve zeki olmamaları, sezgilerinin düşük olması.

    en çok kullandığımız tandem chedjou - balta... aşırı yavaş bir ikili. hakan'ın sezgileri daha iyi ancak hantal ve yaşlı, yetişemiyor. hamlesi düşük. chedjou hamleli, fizikli ve daha fit, ancak sezgileri çok çok düşük, hamleleri çok riskli, ıska geçme, ayak altından kaçırma, hatalı seçim yapma oranı çok yüksek.

    tandem öndeyse, ya çok hızlı, ya da sezgileri çok kuvvetli stoperleriniz olmalı. bizde şuanda böyle bir stoper yok... yani serdar aziz eğer böyle bir oyun stiline evrilmeyecekse mevcut kadroda böyle bir ihtimal hiç yok...

    bu durumda ya stoper hattını daha geriye çekeceğimiz ve oyunu şimdi yıktığımızdan daha az rakip alana yığacağımız bir yapı belirleyeceğiz, ya da şimdilik idare edebilen en iyi ikiliyi bulup, hücumu orta açma problemini gidererek daha yoğunlaştırıp rakibin üstümüze gelmesini maksimum derecede engelleyeceğiz. diğer çözüm ise ara transferi bekleyip çok üst düzey bir stoper almak olacak...

    bonus:

    bu çözümlerin mevcut sistem içerisinde tam anlamıyla işlemesi biraz sıkıntılı. şöyle ki:

    - eğer orta açan adamların verimini artıracaksak, eren derdiyok'un doğrudan kaleye vurması engellendiği sürece kısırlık devam edebilir.
    bu yüzden eren'in doğrudan vuramadığı durumlar için "indirdiği toplara vuracak" bir zımbacıya ihtiyacımız var.

    orta saha ekibinde bu işi yapabilecek mevcut tek kişi sneijder. ancak sneijder baya bir süredir indirilen topa vurma olayından kopuk.
    geriye kadroda tek isim kalıyor - her gelene vurabilen lukas podolski...

    peki lukas podolski nasıl bu sisteme monte edilecek?

    evet...
    cevap belli...

    4-4-2

    galatasaray'ın lukas podolski'li bir 4-4-2'ye dönmesi gerektiği kanaatindeyim, ki yukarıda yazdığım uzunca bu yazının ana temasını bu oluşturuyor.
    4-2-3-1 bizim şimdiki kadromuza, her ne kadar modern futbol sistemi olsa da uyumsuz.

    eren derdiyok'u safi santrfor kabul ettik - haksız da sayılmayız - ilk 5 haftada 5 gol attı. ancak eren aslında bir servisçi, santrfor olarak yapabilecekleri onu kısıtlamak ve verimsizleştirmek demek...

    işte eren'in servis ettiği, poldi'nin bitirdiği bir yapı için poldi'yi sol kanat, soldan içe kat eden kanat ya da forvet arkası gibi değil, gizli 9 gibi, yardımcı santfor gibi kullanmak en mantıklı yaklaşım olacaktır.

    bu yapı için de kafamdaki en iyi model aşağıdaki diziliş:

    -----------------------------------------------muslera----------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    sabri-------------------serdar aziz------------------------hakan balta-----------------------carole
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------nigel de jong----------------------tolga ciğerci-------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    bruma--------------------------------------------------------------------------------------------sneijder
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------podolski--------------------------------------------------------------------------
    --------------------------------------------------------------eren derdiyok------------------------------

    - sabri, maalesef kadroya dahil etmek zorunda kaldığım bir isim oldu, cavanda beni hayal kırıklığına uğrattı, potansiyeli var, ancak toplu oyunda zayıf ve orta açma olayına hiç girmiyor, sabri, stoperi bir miktar geri çektiğimizi farz ederek, derinden orta açmayı deneyeceğini bildiğimiz için kadroya mecburi davet ettiğimiz bir isim oluyor

    - tandemi hakan ve serdar'dan kuruyoruz, çünkü chedjou ciddi ciddi el bombasına dönüşmeye başladı, tıpkı dany gibi, çok kritik hatalar yapıyor. hakan - serdar ikilisi daha oturaklı isimler... hakan sezgileriyle, serdar da fit fiziği sebebiyle ve hızlı olmasını umarak kadroya dahil ettiğimiz bir isim, zira kalan stoperlerde bu özellikle de yok.

    - selçuk inan'ın misyonu bitti diye düşünüyorum. al gülüm ver gülüm futbolundan ziyade dersimspor maçında topu ısıran hırsıyla de jong'a ihtiyacımız var. pas yüzdemizde düşüş olabilir ama mücadele oranımız çok yükselecektir. rakibi sindiren bir de jong, tandeme top gelmesini engelleyici hatta tandemin yükünü hafifletici bir rol de üstlenebilir, ancak tabi bunun için fit ve "de jong gibi de jong" haline dönmesi şart. şuan ne düzeyde ya da ne zaman ideal düzeye yaklaşır muamma

    - 4-4-2 oynarken sneijder mecburen kanatlardan birine kaykılacak, normalde sniejder'i sağa alıp bruma'yı carole ile oynatmak çok daha arzulanan bir durum olurdu, ancak şino sağda oynayamaz, solda ise topu sağ ayağına alıp kaleyi görme imkanı var, bruma ve sabri sağ tarafta çok açık vereceklerdir, bu sebeple de jong'un orta sahada sağ iç pozisyonuna yakın oynaması sağlanmalı

    - poldi forvet arkası gibi ancak santrfor mevkiine en yakın halde kalmalı, eren indirmeli, poldi vurmalı, bu sebeple bruma, sneijder, carole ve sabri mutlak suretle sürekli derinden sert orta kesmek zorundalar. bruma topla iyi, bu sebeple bu role çok uymayacaktır, bu sebeple sağ tarafı ileri alıp sol tarafı daha defansif yapmak zorunlu hale geliyor.

    (bkz: fm mode off)
App Store'dan indirin Google Play'den alın