38
uzun zaman sonra türkiye'nin en sempatik kadrolarından birisi olmayı başarmış futbol takımı...
sempatik derken - şöyle ifade edeyim:
bazı takımlar vardır, başarılıdır, ancak kadrosunda öyle adamlar vardır ki o başarı irite eder, rakipler tarafından takdir edilemez bir durumdadır. şöyle söyleyelim;
fatih terim'li, melo'lu, engin baytar'lı, eboue'li kadromuz bir hayli başarılıydı. ancak oyuncuların iticilik puanı çok yüksekti rakipler için. burak yılmaz bile naif olmaya çalıştığı halde sahada hakemi aldatan hareketleri nedeniyle itici kategorisine üst sıradan giriş yapmıştı.
ya da uefa kupasını kazanan kadro, yine başında fatih terim, bünyesinde bülent korkmaz, hasan şaş, emre belözoğlu, fatih akyel hatta hagi bile rakipleri irite ediyordu.
çünkü bu tip isimler kendi camialarına başarı ve hırs ile sempatik görünseler dahi karakterlerindeki kimi zaman çirkeflik, kimi zaman hırs faktörü, kimi zamansa gerçekten "karaktersizlik" sebebiyle itici hale geliyorlar.
-"türk futbolundan pislikleri temizlemek" diye bir kavram vardır, senelerdir süregelir, ütopik görünür, çünkü itici adamların başarıları yüksek olduğundan takımlarından gönderilmeleri hayli zordur. fenerbahçe senelerce bünyesinden volkan demirel, emre belözoğlu, caner erkin, lugano, cristina baroni gibi pislikleri temizleyemedi. üstüne bir de bunlar dururken yeni transferlerini de yine piyasanın en itici adamlarından yaparak tüm ülkenin gözünde "iticilik abidesi takım" konumuna geldi.
iticilik gerçi fenerbahçe için artık karakteristik bir kavrama dönüştü, zira takımı düzeltse bile yönetimin iticiliği milletin gözüne batıyor.
ancak galatasaray takımı bu sene; 2016-2017 futbol sezonu için yönetiminden antrenörüne, futbolcusuna kadar uzak ara son senelerin en sempatik takımlarından birisi haline geldi.
takımımızdaki unsurların büyük bölümü, rakibi irite etmeksizin başarılı olabilmek kıstasına uygun bir hal aldı. bunun kasti yapıldığını düşünmüyorum, ancak şans ya da planlama eseri, ne olursa olsun, bu seneki galatasaray, itici olmaktan çok uzak ve ligin en sempatik takımlarından birisi durumunda. gelin inceleyelim:
- başkan: dursun aydın özbek: sempatik bir karakter olmayabilir, ancak etliye sütlüye dokunmayan hali, biraz anadolu çocuğu kıvamı, hatta üzerine oturmayan takım elbisesiyle bile zoraki güldüğümüz, sempatik olmasa bile antipatik bulamadığımız, rakiplerin de bok atamayacağı, hatta "yıllarca başınızda kalsın" diyeceği türden bir başkan. polemiğe çok girmiyor, polemik işine girilecekse kurmaylarına bırakıyor. bu sebeple "antipatik" değil...
- asbaşkan: levent nazifoğlu: kendisi sempatik, yani dayısı ergun gürsoy kadar dişli ve inatçı ancak acayip sempatik, adamda şeytan tüyü var, beşiktaşlı, fenerbahçeli arkadaşlarım bile "lan bu adam değişik bir adam" şeklinde beğenilerini vurguluyorlar. konuşuyor, ancak konuşması gereken yerde ve ayarda konuşuyor. güzel adam.
- teknik direktör: jan olde riekerink: baya baya sempatik, hatta türk futboluna gelmiş en sempatik varlık olabilir kendisi. tribüne onun hatrına 40.000 seyirci gidiyor, maçtan önce en az 3 kez yumruk şov yaptırıyor, hep gülüyor, gülüşü sizi de güldürüyor, en önemlisi adam "bey"... ve sadece biz değil rakipler de ona "bey" diyor. rakiplerin gözünde inanılmaz bir sempati yaratmış durumda ve kimsenin kendisine kötü bir şey söyleme şansı yok şu aşamada.
- kaleci: fernando muslera: en bi sempatiğimiz. takımımızın en sempatik oyuncularından. gülünce yüzünde güller açıyor. işini çok iyi yapıyor ve kendi seyircisi, rakip, kim olursa olsun herkesin gözünde artık neredeyse "efsane" statüsüne erişti. bir kalecinin bu kadar baskın, bu kadar performanslı oynaması ve buna rağmen her kesim tarafından sevilmesi çok az rastlanılacak bir olay.
- hakan balta: yılların beyefendisi. hakkında kötü konuşan 1 kişi bile duymadım şuana kadar. her kesimin saygı duyduğu, "buz adam" denmesine rağmen taraftlı tarafsız saygı duyulan, çirkefliği olmayan, işine bakan, saygılı ve saygı değer bir oyuncu. tam bir rol model.
- aurelien chedjou: saatli bombamız olmasına rağmen standart afrikalı siyahi sevimliliğiyle işi kotaran oyuncumuz. performansı ne olursa olsun sempatik ve güler yüzlü, esprili halleri, takım içerisinde yarattığı pozitif hava bildiğimiz bir olay, ancak diğer kesimlerce de chedjou saygı duyulan ve hakkında kötü bir söz duyulmayan isimlerden. kavgaya karışmışlığı, çirkeflik yapmışlığı yok, uzun zamandır türkiye'de ve gayet güzel bir imaj yarattığı biliniyor.
- sabri sarıoğlu: takımımızın belki de "sahada çirkef" denilebilecek tek ismi olmasına rağmen yıllardır türk futbolunun maskotu konumunda. yetenekleri ve becerisi tartışmasız, yani tartışmasız kötü... ancak kendisi çok çok çok sempatik bir adam. belki de en çok dalga geçilen türk sporcu olmasına, caps'lere konu olmasına rağmen bunlara "ben de gülüyorum" naifliğiyle karşılık verebilecek kadar kendiyle barışık ve alçak gönüllü. rakiplerin bile sevdiği bir isim haline gelmiş durumda.
- lionel carole: sessiz sakin işine bakan adamlar kategorisinde ve duruşuyla saygıyı hak ediyor. şaka maka baya da bir maça çıkmış bizimle, ne bir pozisyon gereği kavgasına, itişmesine rastladık, ne de garip bir demecine ya da özel hayatında bir probleme. tamamen futbola odaklı ve sosyal medyada sadece galatasaray'a bağlılığını belli eden paylaşımlar yapıyor.
- tolga ciğerci: tam bir profesyonel. işini yapıp gerisine bakmayanlardan ve işini çok iyi yapıyor. biz zaten kendisine bayılmış durumdayız, ancak rakip takım taraftarları da "keşke bu adam bizde olsaydı" demekten kendilerini alamaz haldeler. sahada en çok mücadele gerektiren mevkide oynamasına rağmen henüz hiçbir rakiple dalaşmaması, saygılı görüntüsü dikkatlerden kaçmıyor.
- selçuk inan: gerek kendi taraftarı, gerekse de basın tarafından zaman zaman acımasızca eleştirilse de, hatta yeniçerilikle suçlansa da kimse selçuk inan'ın adamlığına, duruşuna ve sahadaki postürüne laf edemez, edemiyor da... en efendi futbolculardan birisi olan selçuk saha içinde agresifleşse bile itici kategorisine girmedi, girecek gibi de görünmüyor. saha dışında da ağır abi duruşu sebebiyle takdir edilen isimlerden. milli takımda yaptıklarıyla da rakip taraftarlarca takdir edilen bir isim.
- wesley sneijder: hırsına rağmen sempatiklik abidesi olan isimlerden. adam güzel, çok güzel bir adam. ailesi güzel, eşi güzel, çocukları güzel, kendisi güzel... sahada güzel, saha dışında güzel, galatasaray sevdalısı bir dünya starı olarak çok da mütevazi... liderliğine rağmen egosu bir hayli yontulmuş haliyle herkesin hayranlıkla baktığı bir isim. sneijder'e laf söyleyeni allah çarpar.
- lukas podolski: ismail abinin bir lafı vardır - "adam çay veriyor yahu, çay veren, çay içen adam kötü olur mu?" diye ya... adam çay içiyor abi, geldiği günden beri çay içiyor. nuri şahin'le atışması sebebiyle kendisine ırkçı yaftası yapıştırmaya çalışanlar vardı ancak çok yanıldığımızı anladık, nuri'yle atışmaları kişisel bir inatlaşmanın eseriymiş ve poldi, türklerin arasında büyüyüp türk kültürünü neredeyse bizim kadar benimsemiş bir dünya yıldızıymış. sosyal medyada senden benden türk paylaşımlarıyla başlarda reklam yapıyor izlenimi doğmasına rağmen şimdi hepimiz görüyoruz ki adam ciddi ciddi bizden biri... tavla oynarken kapı almaktan bahseden poldi'nin en sevdiği slogan "gaz ver"... adam ciddi ciddi aşırı sempatik ve rakiplerin de gözünde çok güzel bir yerde emin olun...
- armindo bruma: istersen sempatik bulma... kara çita, dünyanın en büyük safi yeteneklerinden birisiyle doğmasına, galatasaray'da ilk senelerinde bocalamasına ve çok çok büyük bir sakatlık atlatmasına rağmen şimdi küllerinden tekrar doğdu, toyluğunun etkisiyle yaptığı antipatik şeyleri (misal beşiktaş maçındaki zaman geçirme sekansları) yaptığı inanılmaz futbol şovlarıyla unutturan bruma bizim için zaten bir wonderkid ve parlamaya hazır elmas oluşundan ötürü sempatik ve sevgi beslenen bir adam haline geldi, ancak rakiplerin de imrendiği ve "vay anasını" dedikleri bir duruma gelişiyle birlikte sempati puanı bir hayli yüksek...
- eren derdiyok: adamda ciddi ciddi şeytan tüyü var. maç önü, maç sonu basın toplantılarında düzgün türkçesiyle yaptığı mütevazi açıklamalar, hatta attığı inanılmaz rövaşata golüne rağmen o çocuk gibi içine kapanık mutluluğu görülmeye değerdi. bizlerin ilk 5-6 haftada sevgilisi olmayı başardı zaten. ancak avrupa'da yetişmesine rağmen duruşundaki asalet ve egoistlikten uzak tavır, dersimli oluşunun verdiği o naif kişilik, karakter, işini yaparken gösterdiği özveri ve duruş hem bizleri hem de rakipleri mest etmiş durumda, imrenilen isimlerimizin başında geliyor şuan...
- yasin öztekin: söylememiz lazım, takımımızın şu anda sempati - antipati çizgisindeki en düşük profilli isim. hem bizler, hem de rakipler kendisine karşı bir antipati besliyoruz. sebebi sahadaki zeka eksikliği bir yana, kendini atmaları, galatasaray futbolcusu olarak "ben oldum" halindeki kişilik göstergeleri, tarzı vs. yasin, bu seneki takımın sempati puanındaki nazar boncuğu olacak gibi... yani antipatik... özetle antipatik...
- sinan gümüş: az biraz şımarmış halleri sebebiyle geçen 2 senede topladığı sempati puanlarını eritmeye başlamış olmasına rağmen sevimli, potansiyelli, genç olduğu için yaptığı hatalar göz ardı edilebilecek ve iyi niyetli olduğu hissedilen bir kardeşimiz. biz ondan çok şey bekliyoruz, ancak galatasaray'da olmanın ağırlığını hissedip biraz kendisini toparlaması gerekebilir, hiçbirşeyin bitmediğini, herşeyin yeni başladığını idrak ederse türk futbolunda kendine çok güzel yerler edineceği aşikar.
- luis pedro cavanda: ne trabzonspor'da ne de henüz galatasaray'da kendisinin antipatik bir haliyle karşılaşmadık. rahat hal ve tavırları, rastalı saçları ve kendine has tarzıyla sempatik olduğu bile söylenebilir. kendisini henüz tanıyamadık, ancak tanıdığımızda çok seveceğimize dair güçlü bir hissiyat var içimde...
- kolbeinn sightorsson: bu adama sempatik değil diyen çarpılır. daha sahaya çıkmadı, ancak bilen tanıyan herkes için o bir izlanda güzeli - sevimlisi. adamın fotoğraflarında ve gülüşünde bile bir sempatiklik var. ki zaten izlanda imajı ve kültürü şuan dünyada trend durumda. böyle bir ismin takımımızda olması zaten bir sempati zemini yarattı, oynayıp başarılı olduğunda o sempati katlanarak yükselecektir kanaatindeyim.
- nigel de jong: kendisine olan sempati - antipati henüz ülkemizde şekillenecek durumda değil. çok mu seveceğiz, çok mu nefret edeceğiz, ya da rakipler çok mu nefret edecek kestiremiyorum. kendisinin "kasap" nitelikli bir geçmişi var, özellikle dünya kupasında rakibinin göğsüne bastığı pozisyon bir adli vaka geçmişi izlenimi yaratıyor. ancak şimdilik, ilk izlenimler, kariyeri ve oyunu, kişiliği oturmuş haliyle de jong'u izleyeceğimiz yönünde. zira kendisinin agresif ve rakibi hallaç eden sert mizacının üzerinden yıllar geçmiş durumda ve amerika macerasıyla ilgili söylentiler gayet olumlu.
- serdar aziz: türkiye'de kendisi hakkındaki imaj "overrated" olduğu düşüncesi haricinde gayet olumlu. efendi bir adam olduğu biliniyor. semih kaya benzeri bir ağır abi, yaşına göre olgunluk durumu söz konusu, bu imajı sahaya çıktıktan sonra bozmaz, hele bir de başarılı olursa serdar aziz sempati puanı yüksek isimler arasına rahatlıkla girebilir. ha bir de yakışıklı sarışın bir kardeşimiz, sempati kaynağı olarak pek çok genç kız taraftarımız olacağı aşikar...
- semih kaya: ujfalusi dönemi semih ve ujfalusi sonrası semih olarak performansını sayfalara ayırabilecek olsak da semih'in efendiliğinden, adamlığından, duruşundan şüphesi olan olduğunu düşünmüyorum. bir beşiktaş maçında kendisinden çıkan top için kritik bir dakikada "korner, benden çıktı" diyerek zaten fair-play ödülü almışlığı olan bir kardeşimiz, saha içinde de ağırlığı, yaşına göre olgunluğu bilinen bir gerçek. semih, takımımızın başarılı isimleri arasında ön sıralarda olmayabilir, ancak sempatiklik açısından gayet üst sıralarda olduğu kesin.
- josue: henüz çok göz önüne çıkmamış olsa da gerek bursaspor kariyeri, gerekse de braga dönemi göz önünde bulundurulduğunda, rakibimizken dahi sempatiyle baktığım, sevimli, işini yapan, yetenekli bir topçu profili gözüme çarpıyordu. kendisinin bir yamuğunu görmedik, bizde de çok süre almadı bu sebeple genel değerlendirme yapmak hatalı olur, ancak antipatik bir durumu kesinlikle söz konusu değil.
kadromuzda yukarıda değerlendirdiğim isimler haricinde kalanları değerlendirecek, ya da onların imajını sorgulayacak bir durumumuz yok, lüzum yok, zira takımda olduklarını görmek için kadronun sunulduğu bir internet sitesine falan girmemiz gerekiyor.
aktif olarak kadroda bulunan ya da teknik - yönetsel alanda öne çıkan isimleri değerlendirmiş olduk. bu açıdan baktığımızda ligin en sempatik takımlarından birisi halinde bulunduğumuz aşikar.
o sempatikliğe yıllardır tercüman ve kulüp iletişim sorumlusu olarak görev yapan mert çetin bile eklenebilir, hatta ayrılmış olmasına rağmen gönüllerimizde daim kalacak olan eski kaleci antrentörümüz ve efsanemiz taffarel de...
tüm bunlar göz önüne alındığında sempatiklik puanı için bir overall yapacaksak, galatasaray'ın bu puanı, 2016-2017 sezonu için 100 üzerinden en az %85 civarında.
15 puanı kırma sebeplerimiz yukarıda belli zaten, ancak bu puanın çok daha fazlasını sadece volkan demirel ile fenerbahçe'den, quaresma ve cenk ile beşiktaş'tan düşebiliriz mesela.
sempatik derken - şöyle ifade edeyim:
bazı takımlar vardır, başarılıdır, ancak kadrosunda öyle adamlar vardır ki o başarı irite eder, rakipler tarafından takdir edilemez bir durumdadır. şöyle söyleyelim;
fatih terim'li, melo'lu, engin baytar'lı, eboue'li kadromuz bir hayli başarılıydı. ancak oyuncuların iticilik puanı çok yüksekti rakipler için. burak yılmaz bile naif olmaya çalıştığı halde sahada hakemi aldatan hareketleri nedeniyle itici kategorisine üst sıradan giriş yapmıştı.
ya da uefa kupasını kazanan kadro, yine başında fatih terim, bünyesinde bülent korkmaz, hasan şaş, emre belözoğlu, fatih akyel hatta hagi bile rakipleri irite ediyordu.
çünkü bu tip isimler kendi camialarına başarı ve hırs ile sempatik görünseler dahi karakterlerindeki kimi zaman çirkeflik, kimi zaman hırs faktörü, kimi zamansa gerçekten "karaktersizlik" sebebiyle itici hale geliyorlar.
-"türk futbolundan pislikleri temizlemek" diye bir kavram vardır, senelerdir süregelir, ütopik görünür, çünkü itici adamların başarıları yüksek olduğundan takımlarından gönderilmeleri hayli zordur. fenerbahçe senelerce bünyesinden volkan demirel, emre belözoğlu, caner erkin, lugano, cristina baroni gibi pislikleri temizleyemedi. üstüne bir de bunlar dururken yeni transferlerini de yine piyasanın en itici adamlarından yaparak tüm ülkenin gözünde "iticilik abidesi takım" konumuna geldi.
iticilik gerçi fenerbahçe için artık karakteristik bir kavrama dönüştü, zira takımı düzeltse bile yönetimin iticiliği milletin gözüne batıyor.
ancak galatasaray takımı bu sene; 2016-2017 futbol sezonu için yönetiminden antrenörüne, futbolcusuna kadar uzak ara son senelerin en sempatik takımlarından birisi haline geldi.
takımımızdaki unsurların büyük bölümü, rakibi irite etmeksizin başarılı olabilmek kıstasına uygun bir hal aldı. bunun kasti yapıldığını düşünmüyorum, ancak şans ya da planlama eseri, ne olursa olsun, bu seneki galatasaray, itici olmaktan çok uzak ve ligin en sempatik takımlarından birisi durumunda. gelin inceleyelim:
- başkan: dursun aydın özbek: sempatik bir karakter olmayabilir, ancak etliye sütlüye dokunmayan hali, biraz anadolu çocuğu kıvamı, hatta üzerine oturmayan takım elbisesiyle bile zoraki güldüğümüz, sempatik olmasa bile antipatik bulamadığımız, rakiplerin de bok atamayacağı, hatta "yıllarca başınızda kalsın" diyeceği türden bir başkan. polemiğe çok girmiyor, polemik işine girilecekse kurmaylarına bırakıyor. bu sebeple "antipatik" değil...
- asbaşkan: levent nazifoğlu: kendisi sempatik, yani dayısı ergun gürsoy kadar dişli ve inatçı ancak acayip sempatik, adamda şeytan tüyü var, beşiktaşlı, fenerbahçeli arkadaşlarım bile "lan bu adam değişik bir adam" şeklinde beğenilerini vurguluyorlar. konuşuyor, ancak konuşması gereken yerde ve ayarda konuşuyor. güzel adam.
- teknik direktör: jan olde riekerink: baya baya sempatik, hatta türk futboluna gelmiş en sempatik varlık olabilir kendisi. tribüne onun hatrına 40.000 seyirci gidiyor, maçtan önce en az 3 kez yumruk şov yaptırıyor, hep gülüyor, gülüşü sizi de güldürüyor, en önemlisi adam "bey"... ve sadece biz değil rakipler de ona "bey" diyor. rakiplerin gözünde inanılmaz bir sempati yaratmış durumda ve kimsenin kendisine kötü bir şey söyleme şansı yok şu aşamada.
- kaleci: fernando muslera: en bi sempatiğimiz. takımımızın en sempatik oyuncularından. gülünce yüzünde güller açıyor. işini çok iyi yapıyor ve kendi seyircisi, rakip, kim olursa olsun herkesin gözünde artık neredeyse "efsane" statüsüne erişti. bir kalecinin bu kadar baskın, bu kadar performanslı oynaması ve buna rağmen her kesim tarafından sevilmesi çok az rastlanılacak bir olay.
- hakan balta: yılların beyefendisi. hakkında kötü konuşan 1 kişi bile duymadım şuana kadar. her kesimin saygı duyduğu, "buz adam" denmesine rağmen taraftlı tarafsız saygı duyulan, çirkefliği olmayan, işine bakan, saygılı ve saygı değer bir oyuncu. tam bir rol model.
- aurelien chedjou: saatli bombamız olmasına rağmen standart afrikalı siyahi sevimliliğiyle işi kotaran oyuncumuz. performansı ne olursa olsun sempatik ve güler yüzlü, esprili halleri, takım içerisinde yarattığı pozitif hava bildiğimiz bir olay, ancak diğer kesimlerce de chedjou saygı duyulan ve hakkında kötü bir söz duyulmayan isimlerden. kavgaya karışmışlığı, çirkeflik yapmışlığı yok, uzun zamandır türkiye'de ve gayet güzel bir imaj yarattığı biliniyor.
- sabri sarıoğlu: takımımızın belki de "sahada çirkef" denilebilecek tek ismi olmasına rağmen yıllardır türk futbolunun maskotu konumunda. yetenekleri ve becerisi tartışmasız, yani tartışmasız kötü... ancak kendisi çok çok çok sempatik bir adam. belki de en çok dalga geçilen türk sporcu olmasına, caps'lere konu olmasına rağmen bunlara "ben de gülüyorum" naifliğiyle karşılık verebilecek kadar kendiyle barışık ve alçak gönüllü. rakiplerin bile sevdiği bir isim haline gelmiş durumda.
- lionel carole: sessiz sakin işine bakan adamlar kategorisinde ve duruşuyla saygıyı hak ediyor. şaka maka baya da bir maça çıkmış bizimle, ne bir pozisyon gereği kavgasına, itişmesine rastladık, ne de garip bir demecine ya da özel hayatında bir probleme. tamamen futbola odaklı ve sosyal medyada sadece galatasaray'a bağlılığını belli eden paylaşımlar yapıyor.
- tolga ciğerci: tam bir profesyonel. işini yapıp gerisine bakmayanlardan ve işini çok iyi yapıyor. biz zaten kendisine bayılmış durumdayız, ancak rakip takım taraftarları da "keşke bu adam bizde olsaydı" demekten kendilerini alamaz haldeler. sahada en çok mücadele gerektiren mevkide oynamasına rağmen henüz hiçbir rakiple dalaşmaması, saygılı görüntüsü dikkatlerden kaçmıyor.
- selçuk inan: gerek kendi taraftarı, gerekse de basın tarafından zaman zaman acımasızca eleştirilse de, hatta yeniçerilikle suçlansa da kimse selçuk inan'ın adamlığına, duruşuna ve sahadaki postürüne laf edemez, edemiyor da... en efendi futbolculardan birisi olan selçuk saha içinde agresifleşse bile itici kategorisine girmedi, girecek gibi de görünmüyor. saha dışında da ağır abi duruşu sebebiyle takdir edilen isimlerden. milli takımda yaptıklarıyla da rakip taraftarlarca takdir edilen bir isim.
- wesley sneijder: hırsına rağmen sempatiklik abidesi olan isimlerden. adam güzel, çok güzel bir adam. ailesi güzel, eşi güzel, çocukları güzel, kendisi güzel... sahada güzel, saha dışında güzel, galatasaray sevdalısı bir dünya starı olarak çok da mütevazi... liderliğine rağmen egosu bir hayli yontulmuş haliyle herkesin hayranlıkla baktığı bir isim. sneijder'e laf söyleyeni allah çarpar.
- lukas podolski: ismail abinin bir lafı vardır - "adam çay veriyor yahu, çay veren, çay içen adam kötü olur mu?" diye ya... adam çay içiyor abi, geldiği günden beri çay içiyor. nuri şahin'le atışması sebebiyle kendisine ırkçı yaftası yapıştırmaya çalışanlar vardı ancak çok yanıldığımızı anladık, nuri'yle atışmaları kişisel bir inatlaşmanın eseriymiş ve poldi, türklerin arasında büyüyüp türk kültürünü neredeyse bizim kadar benimsemiş bir dünya yıldızıymış. sosyal medyada senden benden türk paylaşımlarıyla başlarda reklam yapıyor izlenimi doğmasına rağmen şimdi hepimiz görüyoruz ki adam ciddi ciddi bizden biri... tavla oynarken kapı almaktan bahseden poldi'nin en sevdiği slogan "gaz ver"... adam ciddi ciddi aşırı sempatik ve rakiplerin de gözünde çok güzel bir yerde emin olun...
- armindo bruma: istersen sempatik bulma... kara çita, dünyanın en büyük safi yeteneklerinden birisiyle doğmasına, galatasaray'da ilk senelerinde bocalamasına ve çok çok büyük bir sakatlık atlatmasına rağmen şimdi küllerinden tekrar doğdu, toyluğunun etkisiyle yaptığı antipatik şeyleri (misal beşiktaş maçındaki zaman geçirme sekansları) yaptığı inanılmaz futbol şovlarıyla unutturan bruma bizim için zaten bir wonderkid ve parlamaya hazır elmas oluşundan ötürü sempatik ve sevgi beslenen bir adam haline geldi, ancak rakiplerin de imrendiği ve "vay anasını" dedikleri bir duruma gelişiyle birlikte sempati puanı bir hayli yüksek...
- eren derdiyok: adamda ciddi ciddi şeytan tüyü var. maç önü, maç sonu basın toplantılarında düzgün türkçesiyle yaptığı mütevazi açıklamalar, hatta attığı inanılmaz rövaşata golüne rağmen o çocuk gibi içine kapanık mutluluğu görülmeye değerdi. bizlerin ilk 5-6 haftada sevgilisi olmayı başardı zaten. ancak avrupa'da yetişmesine rağmen duruşundaki asalet ve egoistlikten uzak tavır, dersimli oluşunun verdiği o naif kişilik, karakter, işini yaparken gösterdiği özveri ve duruş hem bizleri hem de rakipleri mest etmiş durumda, imrenilen isimlerimizin başında geliyor şuan...
- yasin öztekin: söylememiz lazım, takımımızın şu anda sempati - antipati çizgisindeki en düşük profilli isim. hem bizler, hem de rakipler kendisine karşı bir antipati besliyoruz. sebebi sahadaki zeka eksikliği bir yana, kendini atmaları, galatasaray futbolcusu olarak "ben oldum" halindeki kişilik göstergeleri, tarzı vs. yasin, bu seneki takımın sempati puanındaki nazar boncuğu olacak gibi... yani antipatik... özetle antipatik...
- sinan gümüş: az biraz şımarmış halleri sebebiyle geçen 2 senede topladığı sempati puanlarını eritmeye başlamış olmasına rağmen sevimli, potansiyelli, genç olduğu için yaptığı hatalar göz ardı edilebilecek ve iyi niyetli olduğu hissedilen bir kardeşimiz. biz ondan çok şey bekliyoruz, ancak galatasaray'da olmanın ağırlığını hissedip biraz kendisini toparlaması gerekebilir, hiçbirşeyin bitmediğini, herşeyin yeni başladığını idrak ederse türk futbolunda kendine çok güzel yerler edineceği aşikar.
- luis pedro cavanda: ne trabzonspor'da ne de henüz galatasaray'da kendisinin antipatik bir haliyle karşılaşmadık. rahat hal ve tavırları, rastalı saçları ve kendine has tarzıyla sempatik olduğu bile söylenebilir. kendisini henüz tanıyamadık, ancak tanıdığımızda çok seveceğimize dair güçlü bir hissiyat var içimde...
- kolbeinn sightorsson: bu adama sempatik değil diyen çarpılır. daha sahaya çıkmadı, ancak bilen tanıyan herkes için o bir izlanda güzeli - sevimlisi. adamın fotoğraflarında ve gülüşünde bile bir sempatiklik var. ki zaten izlanda imajı ve kültürü şuan dünyada trend durumda. böyle bir ismin takımımızda olması zaten bir sempati zemini yarattı, oynayıp başarılı olduğunda o sempati katlanarak yükselecektir kanaatindeyim.
- nigel de jong: kendisine olan sempati - antipati henüz ülkemizde şekillenecek durumda değil. çok mu seveceğiz, çok mu nefret edeceğiz, ya da rakipler çok mu nefret edecek kestiremiyorum. kendisinin "kasap" nitelikli bir geçmişi var, özellikle dünya kupasında rakibinin göğsüne bastığı pozisyon bir adli vaka geçmişi izlenimi yaratıyor. ancak şimdilik, ilk izlenimler, kariyeri ve oyunu, kişiliği oturmuş haliyle de jong'u izleyeceğimiz yönünde. zira kendisinin agresif ve rakibi hallaç eden sert mizacının üzerinden yıllar geçmiş durumda ve amerika macerasıyla ilgili söylentiler gayet olumlu.
- serdar aziz: türkiye'de kendisi hakkındaki imaj "overrated" olduğu düşüncesi haricinde gayet olumlu. efendi bir adam olduğu biliniyor. semih kaya benzeri bir ağır abi, yaşına göre olgunluk durumu söz konusu, bu imajı sahaya çıktıktan sonra bozmaz, hele bir de başarılı olursa serdar aziz sempati puanı yüksek isimler arasına rahatlıkla girebilir. ha bir de yakışıklı sarışın bir kardeşimiz, sempati kaynağı olarak pek çok genç kız taraftarımız olacağı aşikar...
- semih kaya: ujfalusi dönemi semih ve ujfalusi sonrası semih olarak performansını sayfalara ayırabilecek olsak da semih'in efendiliğinden, adamlığından, duruşundan şüphesi olan olduğunu düşünmüyorum. bir beşiktaş maçında kendisinden çıkan top için kritik bir dakikada "korner, benden çıktı" diyerek zaten fair-play ödülü almışlığı olan bir kardeşimiz, saha içinde de ağırlığı, yaşına göre olgunluğu bilinen bir gerçek. semih, takımımızın başarılı isimleri arasında ön sıralarda olmayabilir, ancak sempatiklik açısından gayet üst sıralarda olduğu kesin.
- josue: henüz çok göz önüne çıkmamış olsa da gerek bursaspor kariyeri, gerekse de braga dönemi göz önünde bulundurulduğunda, rakibimizken dahi sempatiyle baktığım, sevimli, işini yapan, yetenekli bir topçu profili gözüme çarpıyordu. kendisinin bir yamuğunu görmedik, bizde de çok süre almadı bu sebeple genel değerlendirme yapmak hatalı olur, ancak antipatik bir durumu kesinlikle söz konusu değil.
kadromuzda yukarıda değerlendirdiğim isimler haricinde kalanları değerlendirecek, ya da onların imajını sorgulayacak bir durumumuz yok, lüzum yok, zira takımda olduklarını görmek için kadronun sunulduğu bir internet sitesine falan girmemiz gerekiyor.
aktif olarak kadroda bulunan ya da teknik - yönetsel alanda öne çıkan isimleri değerlendirmiş olduk. bu açıdan baktığımızda ligin en sempatik takımlarından birisi halinde bulunduğumuz aşikar.
o sempatikliğe yıllardır tercüman ve kulüp iletişim sorumlusu olarak görev yapan mert çetin bile eklenebilir, hatta ayrılmış olmasına rağmen gönüllerimizde daim kalacak olan eski kaleci antrentörümüz ve efsanemiz taffarel de...
tüm bunlar göz önüne alındığında sempatiklik puanı için bir overall yapacaksak, galatasaray'ın bu puanı, 2016-2017 sezonu için 100 üzerinden en az %85 civarında.
15 puanı kırma sebeplerimiz yukarıda belli zaten, ancak bu puanın çok daha fazlasını sadece volkan demirel ile fenerbahçe'den, quaresma ve cenk ile beşiktaş'tan düşebiliriz mesela.