1625
kendisinin başarı kriteri ile daha önce çalıştığımız hocaların başarı kriterini (en azından taraftar nezdinde) bir tutmadığım için, "başarısızlıkta herkes gider" önermesinin, kendisi hakkında doğru olmadığını düşündüğüm güzel insan.
şöyle ki; ne 2. döneminde ft, ne mancini, ne prandelli ne hamza (kendisini bunlarla bir tutmak futbola ihanettir) ne de dürülülü ortaya gelecek vadeden bir proje sunmadı. öncelikli ve önemli husus kısa dönemde başarı sağlamaktı ve buna göre değerlendirildiler. eylemleri ile söylemleri tutmadı. misal veriyorum; "geleceğe yönelik takım hazırlıyoruz" dedikten sonra hamza ve dürülülü gibi 30 yaş ortalamalı takımla sahaya çıkarsan, sinan gümüş gibi bir adamın varken sağ açıkta umut bulut'tan faydalanmaya, orta sahada ise oyun kursun diye melo'yu gönderip bilal kısa'ya şans vermeye kalkarsan elalem sana götüyle güler.
milli takıma da bakıyorum oyun hep bir dağınık. çizili bir oyun planından ziyade, atak başına random gelişen eylemler ve bireysel yeteneklere dayalı bir sistem izliyoruz -ki bu şu an tarihimizin en başarılı tdnün takımı- ve bu beni üzüyor. oysa yıllar sonra -belki de ilk defa- galatasaray'ı izlerken savunma kurgusunu, dar duran dörtlü hattı açıkça görüyoruz. nitekim yediğimiz gollere baktığımızda da duran top veya bariz bireysel hatalardan kaynaklanıyor. savunma açısından konuşmak gerekirse sistem sorunsuz ama sistemi uygulayacak oyuncular ciddi anlamda sorunlu.
ben kendisinin 2-3 sene kalmasını istiyorum. başarılı olur, olmaz. bu tartışılır. başarı kriterimiz kupa sayısı ise, ortalama bir başarı elde edeceğinden şüphem yok; ancak borcu 300 m euro sınırını geçmiş bir galatasaray için artık başarı, sürdürülebilir oyuncu yetiştirme, olan oyuncuları satma ve ekonomik bir takım politikası ile sürdürülebilir başarılar için altyapı hazırlamaktır. gerek şans verdiği oyuncuların yaşı, gerek geleceğe yönelik yapılan altyapı idmanları ve izlenen maçlar, gerek ise altyapı oyuncularının küçük yaşta a takıma monte edilmesi, bilinçli bir plan izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.
bu şartlar altında plana ve kendisine destek vermek boynumuzun borcu, taraftar olmanın gerekliliğidir. bakın, uefa döneminde açılan ekonomik makas bir şekilde kapanmalı. dortmund gibi dibe vurup çıkmaktan ziyade, riekerink hoca ile şampiyon olamasak da devam ederek, avrupa potasında kalmayı ve bu süreçte ekonomik sürdürülebilirliği kazanmamız lazım.
şöyle ki; ne 2. döneminde ft, ne mancini, ne prandelli ne hamza (kendisini bunlarla bir tutmak futbola ihanettir) ne de dürülülü ortaya gelecek vadeden bir proje sunmadı. öncelikli ve önemli husus kısa dönemde başarı sağlamaktı ve buna göre değerlendirildiler. eylemleri ile söylemleri tutmadı. misal veriyorum; "geleceğe yönelik takım hazırlıyoruz" dedikten sonra hamza ve dürülülü gibi 30 yaş ortalamalı takımla sahaya çıkarsan, sinan gümüş gibi bir adamın varken sağ açıkta umut bulut'tan faydalanmaya, orta sahada ise oyun kursun diye melo'yu gönderip bilal kısa'ya şans vermeye kalkarsan elalem sana götüyle güler.
milli takıma da bakıyorum oyun hep bir dağınık. çizili bir oyun planından ziyade, atak başına random gelişen eylemler ve bireysel yeteneklere dayalı bir sistem izliyoruz -ki bu şu an tarihimizin en başarılı tdnün takımı- ve bu beni üzüyor. oysa yıllar sonra -belki de ilk defa- galatasaray'ı izlerken savunma kurgusunu, dar duran dörtlü hattı açıkça görüyoruz. nitekim yediğimiz gollere baktığımızda da duran top veya bariz bireysel hatalardan kaynaklanıyor. savunma açısından konuşmak gerekirse sistem sorunsuz ama sistemi uygulayacak oyuncular ciddi anlamda sorunlu.
ben kendisinin 2-3 sene kalmasını istiyorum. başarılı olur, olmaz. bu tartışılır. başarı kriterimiz kupa sayısı ise, ortalama bir başarı elde edeceğinden şüphem yok; ancak borcu 300 m euro sınırını geçmiş bir galatasaray için artık başarı, sürdürülebilir oyuncu yetiştirme, olan oyuncuları satma ve ekonomik bir takım politikası ile sürdürülebilir başarılar için altyapı hazırlamaktır. gerek şans verdiği oyuncuların yaşı, gerek geleceğe yönelik yapılan altyapı idmanları ve izlenen maçlar, gerek ise altyapı oyuncularının küçük yaşta a takıma monte edilmesi, bilinçli bir plan izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.
bu şartlar altında plana ve kendisine destek vermek boynumuzun borcu, taraftar olmanın gerekliliğidir. bakın, uefa döneminde açılan ekonomik makas bir şekilde kapanmalı. dortmund gibi dibe vurup çıkmaktan ziyade, riekerink hoca ile şampiyon olamasak da devam ederek, avrupa potasında kalmayı ve bu süreçte ekonomik sürdürülebilirliği kazanmamız lazım.