1443
sistem adamıdır. sistem oluşturur. kişilere bağımlı değildir. ki bunu umarım yakın zamanda ispatlayacaktır. nasıl mı ispatlayacaktır?
bir maçtan önce "abi sneijder sakatlanmış" diyen arkadaşımıza "aha tarrağı yedik" yerine "allah acil şifalar versin" dediğimiz gün anlıycaz bunu işte.
durum bu iken, bu adamın oyuncu değişikliği konusunda eleştirilmesi kadar saçma bir durum olamaz. 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı özelinden bakarsak. orada oynanan şey "sistem" di. beşiktaş'a top göstermemek, dönen her topa basmak, yeri geldiğinde kendi sahalarında topla oynamalarına izin vermek vs vs. bu "sistem"le o kadar atağa çıktık, iki tane gol attık, kalemizde pozisyon görmedik.
işte bu adamın ne yapmak istediğini anlamak için ikinci yarının gelmesi gerekiyordu. beşiktaş doğal olarak seyirciyi arkasına alıp bastıracaktı, nitekim öyle oldu. şimdi zurnanın "zırt" dediği yere geldik. chedjou'nun iki hatasından iki gol yedik. bak kişisel hata diyoruz. yani orda chedjou değil de, zaman makinesiyle getirilmiş bir popescu olsa dahi, bu hatayı yapmayacağının garantisi yoktu. yediğimiz gollere dikkat edin, bilinçli ataklarla gelmiş goller değil. biri kornerden defansımızın zıplamayı unuttuğu bir pozisyon, diğeri gol olmayacakken chedjou'nun "du bakalım lan vurabilcek mi acaba" diye saçmalaması yüzünden.
maçın son dakikasında da organize yakalanan bir atak ve josue'nin "vurmalı mı vurmamalı mı, yoksa hiç pozisyona girmemeli mi, ama ben pozisyona girmezsem topçu olamam ki" şarkısı eşliğinde kaçması.
jor bey müneccim değil, her ne kadar memleketi hollanda'da bu işlere biraz daha müsamaha gösterilse de herhangi bir müneccimle de duygusal ya da sadece cinselliğe dayalı bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum. bu ikisinin o gün o kazmalıkları yapacağını bilse, evet o da koymazdı o gün takıma merak etmeyin.
yani "şunu çıkarsaydı bunu koysaydı" değildi o gün sorunumuz. futboldan anlayan galatasaraylılar o yüzden gayet keyifli bazılarının anlayamayacağı şekilde. olur bireysel hata, maçı da kaybederiz, ne var yani. "lan zaten yenemezdik biz onları bu oyunla" demiyoruz, işte buraya dikkatinizi verirseniz siz de keyiflenirsiniz.
bir maçtan önce "abi sneijder sakatlanmış" diyen arkadaşımıza "aha tarrağı yedik" yerine "allah acil şifalar versin" dediğimiz gün anlıycaz bunu işte.
durum bu iken, bu adamın oyuncu değişikliği konusunda eleştirilmesi kadar saçma bir durum olamaz. 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı özelinden bakarsak. orada oynanan şey "sistem" di. beşiktaş'a top göstermemek, dönen her topa basmak, yeri geldiğinde kendi sahalarında topla oynamalarına izin vermek vs vs. bu "sistem"le o kadar atağa çıktık, iki tane gol attık, kalemizde pozisyon görmedik.
işte bu adamın ne yapmak istediğini anlamak için ikinci yarının gelmesi gerekiyordu. beşiktaş doğal olarak seyirciyi arkasına alıp bastıracaktı, nitekim öyle oldu. şimdi zurnanın "zırt" dediği yere geldik. chedjou'nun iki hatasından iki gol yedik. bak kişisel hata diyoruz. yani orda chedjou değil de, zaman makinesiyle getirilmiş bir popescu olsa dahi, bu hatayı yapmayacağının garantisi yoktu. yediğimiz gollere dikkat edin, bilinçli ataklarla gelmiş goller değil. biri kornerden defansımızın zıplamayı unuttuğu bir pozisyon, diğeri gol olmayacakken chedjou'nun "du bakalım lan vurabilcek mi acaba" diye saçmalaması yüzünden.
maçın son dakikasında da organize yakalanan bir atak ve josue'nin "vurmalı mı vurmamalı mı, yoksa hiç pozisyona girmemeli mi, ama ben pozisyona girmezsem topçu olamam ki" şarkısı eşliğinde kaçması.
jor bey müneccim değil, her ne kadar memleketi hollanda'da bu işlere biraz daha müsamaha gösterilse de herhangi bir müneccimle de duygusal ya da sadece cinselliğe dayalı bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum. bu ikisinin o gün o kazmalıkları yapacağını bilse, evet o da koymazdı o gün takıma merak etmeyin.
yani "şunu çıkarsaydı bunu koysaydı" değildi o gün sorunumuz. futboldan anlayan galatasaraylılar o yüzden gayet keyifli bazılarının anlayamayacağı şekilde. olur bireysel hata, maçı da kaybederiz, ne var yani. "lan zaten yenemezdik biz onları bu oyunla" demiyoruz, işte buraya dikkatinizi verirseniz siz de keyiflenirsiniz.