• 14621
    2010-2011 sezonundaki takım ile arasında önemli farklar bulunan takımımız. öncelikle 10-11 sezonundaki takım istikrarsız ve kötü gidişatta olan bir branşın dip noktasıydı. 2006'da gelen mucizevi şampiyonluk, akabinde rezil bir 2007, 2008'de yine şampiyonluk ancak 2009 ve 2010 da sırasıyla gelen 5.'lik ve 3.'lük. bu sezonların hiç birinde nisan ayına şampiyonluk iddiasıyla girememenin ardından 2011 sezonundaki çöküş ve yönetimin değişmesi. bu durumda 2011-2012 takımından beklenen şey hızlı ve istikrarlı bir şekilde başarıya ulaşmaktı. bunun içinde sil baştan bir takım kuruldu. çünkü 2011 takımında bir tane bile üst düzey oyuncu yoktu (arda'yı saymayalım, sezon sonu kaybettik). yeni takımı kurmak için elde sıcak para vardı. tt arena açılmıştı ve kombine, loca ve sponsorluk gelirleriyle beraber para basıyordu. bunun yanı sıra takımın başına geçmek için can atan üst düzey bir teknik adam vardı. o teknik adam 2010 dünya kupası elemelerinde milli takımın başında başarısız olmuştu ve yavaş yavaş yaşı da kemale erdiği için piyasadan silinmek üzereydi. onun da kendisini kanıtlaması gerekiyordu. bunun için de en uygun takım elinde yüksek transfer bütçesi olan, başarıya muhtaç galatsaray takımıydı. üstüne 2011 temmuz'unda şike dosyası da patlayınca rakipler ciddi güç kaybı yaşadı ve 2011 sezonunun 4 temmuz'unda galatasaray futbol takımının başarısız olma ihtimali çok zayıfladı.

    şu an ise durumlar bunun tam tersi açıkçası. bu yüzden takımın başında ünal aysal da olsa, franz beckenbauer de olsa 2010-2011 sezonu sonrası gibi bir revizyon yapmak mümkün değil. ünal aysal bu durumu bildiği için de girmiyor zaten işe. girmeyecek de. yazın çok iyi bir takım kurulacağını düşünmek için çok fanatik olmak lazım. bunun ünal aysal ile de dursun özbek ile de alakası yok. yine muhtemelen yazın bir çok kişiye söveceğiz falan ama önce takımın içinde bulunduğu durumu analiz etmek gerekiyor. öncelikle 2016 yazının galatasaray'ının elinde transfer bütçesi olmayacak. 2015 yazında sadece 3.5 milyon euro bonservis harcamış bir takım var buna rağmen caza aldık. 2016 yazında da bu durumun değişmeyeceğini düşünüyorum. düşük maliyetli oyuncular tercih edilecektir ve aslında düzgün bir planlamayla düşük maliyete de iyi bir takım kurulur. elimizdeki tek umut kırıntısı bu açıkçası. bu şartlar altında 2011 yılındaki gibi takımın başına geçmek için can atan bir teknik direktör de yok. şu anda bu kadroyu ve eldeki transfer bütçesini gösterdiğimiz zaman bizimle çalışmak istiyecek bir tane bile üst düzey hoca bulamayız. aynı mancini'nin yaptığı gibi kibarca redderler bizi. daha önce de yazdım ve bu konuda iddialıyım ki ne yazık ki bu takımın başına önümüzdeki en az iki sene boyunca hamza hamzaoğlu'ndan daha iyi bir teknik direktör gelmeyecek. gelenlere çok söveceksiniz. büyük ihtimalle de biz gelecek sezonu da tek teknik adamla bitiremeyeceğiz. çünkü bu şartlar altında istediğiniz kalibrede bir teknik adamın gelme ihtimali sıfır. yine daha önce de dediğim gibi umarım hikmet karamanlara falan razı olur duruma gelmezsiniz.

    ne yazık ki gerçekler bunlar. peki bu takımın 2011 takımına göre hiç mi avantajlı bir yönü yok? aslında o takıma göre çok önemli avantajları var. öncelikle bu takımda gayet de yeterli sayıda, yani bir takımı şampiyonluğa taşıyabilecek sayıca üst düzey futbolcu var. 2011 takımında bu sayı gerçek anlamda sıfırdı. şimdiki takımımıza baktığımız zaman muslera, chedjou, selçuk, sneijder, podolski gibi isimler ile takımın iskeleti kurulabilir. bu isimlerin yanına beşiktaş'ın birkaç senedir yaptığı gibi uygun maliyetli, kaliteli isimler yerleştirilebilir ve biraz da sabırla istikrarlı bir takım kurulabilir. önemli olan o yıldızlara üst düzey futbolu hatırlatmak. inanın şu anki formsuz ve bitik görünen adamlardan çok daha farklı adamlar görürsünüz. şimdiki takımımızın 2011 takımına göre bir diğer avantajı da çok iyi bir dönemden çıkmış olması. sezon sonunda son 5 yılın 3'ünü şampiyon bitirmiş ve bu süre içerisinde avrupa'da ciddi başarılar kazanmış bir takım var geride. bu da taraftarın ani başarı isteğini en azından 2011 yılındakine kıyasla biraz aşağı çekebilir. örneğin taraftar feda sezonunaki beşiktaş takımı gibi gücünü ve kapasitesini sonuna kadar zorlayan bir takım görürse ille de şampiyon olunsun diye diretmez ve sahip çıkar takıma ki yukarıda belirttiğim üst düzey oyuncularımız zaten kapasitelerinin zorlasalar bu takım şampiyonluğa yine oynar.

    sonuç olarak evet tablo karanlık görünüyor ancak bir önceki paragrafta behsettiğim gibi bu tablonun olumluya dönme ihtimali de var. öncelikle yapılması gereken sezon sonunda gönderilecek oyuncuların hemen gönderilmesi ve kalacak olan oyuncuların tespit edilmesidir. içinde bulunulan şartlar gereği çok fazla oyuncu gönderileceğini düşünmüyorum ben. yine burada çok fazla carlayacaksınız ama tabloya geniş açıdan bakmanızı rica edeceğim. çünkü bu takım eğer seneye bir şeyler yapacaksa burada en büyük görev bizlere düşüyor. takımın sinerjisini mümkün mertebe yüksek tutmamız lazım. geçen yaz bunun tam aksini yaptık ve ne yazık ki ben şu an içinde bulunulan durumda aslan payını kusura bakmayın ama taraftara veriyorum. ama artık iş gerçekten çok ciddi. bu zamanlar koşulsuz destek zamanları. bu takımda oynayan her oyuncunun, adı ne olursa olsun sonuna kadar desteklenmesi gerekiyor. bu takım sağ bekinde cihan haspolatlı, sol bekinde orhan ak oynarken de şampiyon oldu. taraftar takım üzerinde pozitif sinerjiyi oluşturursa ve bu sinerji sonucunda yıldız oyuncularımız ayağa kalkarsa bu takımdan anca o zaman bir şeyler olur. 2011'deki gibi sil baştan bir takımın kurulmasını beklemek rasyonel değil. bu beklenti sadece hüsrana götürür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın