302
kendisi büyük ihtimalle mevcut iktidar ile gülen cemaatinin arasındaki ilişki şekil değiştirene kadar veya mevcut iktidar gidene kadar milli takımda oynamayacaktır. apayrı bir tartışma konusu olduğunu kabul ettiğim "ortalama insan"(u: bu kavram tartışılır. kime göre ortalama, neye göre ortalama, ortalamayı belirleyen merci kim, bu merci bu yetkiyi kimden aldı, bu yetkiyi verenler bu yetkiyi verme hakkını nasıl kazandı gibi), siyasi konularda taraf olur. taraf olur çünkü kolektif bilince sahip olmak ister. kahveye, okula, "mekana" gidince ettiği lafın doğrulanmasını ister. benzer düşünceler duyunca sanırım doğru düşünüyorum diyebilmek ister. bu doğru mudur, yanlış mıdır apayrı bir tartışmanın konusu. ancak çarklar böyle dönüyor.
politika, kapitalizm... insanlığın yarattığı canavarlar bunlar. bu canavar, insanlığın başını ezemeyeceği hale gelmiş, palazlanmış ve "sistem" haline gelmiştir. sistem haline gelmesi onun yararınadır. çünkü sistem "güzeldir". hepimiz demez miyiz "sistemli takım iyidir" diye? belirli bir sistem varsa güzeldir denir genellikle. kapitalizm, politika ve alt dalları kendilerini sistem haline getirmiştir.
böyle bir düzende, büyük kutuplaşmalar varken enes kanter milli takımda oynayabilir mi? hiç zannetmiyorum.
açık bir savaş var. "milli" takım ülkeyi temsil ediyor. milli takımlar üzerinde, hatta spor üzerinde iktidarın ne kadar etkili olduğu ortada.
bu düzeyde bir kutuplaşma varken ve spora bu denli müdahale varken, karşı kutuptaki enes gelip bu takımda oynayabilir mi?
muhalefet partilerini destekleyen sporcu için bu sıkıntı yaratsa da, engel olmaz. partiler, "sistem"e dahildir.
ancak dün ülkeye çağrılan, bugün terörist ilan edilen birisi ve cemaati var.
partiler bazında hiçbir meşruluğu yok.
bu muazzam bir gerilim ve muazzam bir çatışma.
bu çatışmanın taraflarını aynı masada toplayamazsınız.
spor olarak bakalım olaya. ne demiştim siyaset ve futbol ilişkisi için ?
öncelikle; bireysel olan, siyasal olandır.
siyaset çatışmanın üzerinden kurulur. tıpkı futbol gibi. galatasaray-fenerbahçe, beşiktaş-anadolu kulüpleri*, fenerbahçe-trabzonspor gibi çatışmaların olmadığı bir lig düşünün. yürüyebilir mi? çatışma dediğimiz şey öyle kanlı bıçaklı savaşlar değil. dortmund'un bayern'e gif göndermesi bile, çatışmadır. en basitinden, spor yöneticileri ne der ? birlik olmalıyız. kulüpler birliği vardır mesela. birlik olma mesajı var ortada. birlik olunması gerekiyorsa, demek ki ortada bir çatışma var. çatışma olduğu için, insanlar "birlik" olmaya çalışıyor. futbol da, siyaset de çatışmalar üzerinden kurulur. siyasal anlaşmazlıklar, çatışmalardan doğar. anlaşmalar, çatışmaların olmasından dolayı olur.
siyasal alan dinamiktir. daima çatışmalar, ayrışmalar, uzlaşmalar olur. bugün iyi olduğunla yarın kötü olursun. türkiye'nin siyasal durumunu hepimiz biliyoruz. dün iyi olduğumuzla bugün kötüyüz, dün kötü olduğumuzla bugün iyiyiz. biz trabzonspor'u daha birkaç sene önce 2010-2011 şampiyonu trabzonspor diye karşılamadık mı? o zamanlar aramız iyi değil miydi? bugün trabzonspor ile aramız nasıl? bir dönem uzlaşma vardı, şimdi çatışma var. dinamizm işte tam da burada.
siyasal alan kamusaldır. siyaset arenasında olan her şey ama kuralların düzenlenmesiyle, ama ekonomik şekillerde, ama vize uygulamalarında, bir şekilde bizlere etki etmiyor mu? ediyor, bir şekilde ediyor. eh, yarın galatasaray-fenerbahçe maçı oynanacağı günün en önemli kamusal olayı olmayacak mı? ki uzun süre de gündemi meşgul edip kamusallığını belli edebilir. en basitinden, 2000 uefa kupası büyük bir kamusal olay değil midir hala? futbolda olan şeyler de kamusaldır. bir galatsaray-fenerbahçe maçı, nereden baksanız 50 milyon kişiyi etkiliyor türkiye'de. daha büyük bir kamusallık olabilir mi?
bireysel ilişkilerde de iktidar, yetki mekanizmaları görülür. dolayısıyla siyaset vardır. kulüp yöneticileri de bu bireyler olarak, ilişkilerinde bu mekanizmaları kullanır. cumhurbaşkanı'nın adını neredeyse her gün sporla ilişkili yerlerde duyuyoruz. başkanlar ağzından düşürmüyor cumhurbaşkanını. siyasetin olmadığını söylemek mümkün mü?
her organizasyon, iktidar ilişkisini doğurur. birileri ast, birileri üsttür. dolayısıyla ortada iktidar ilişkisi, siyaset vardır.
siyaset, para üzerinden döner. ekonomik krizler iktidarları götürür, rejim bile değiştirir. bugün hangimiz futbolun para üzerinden dönmediğini söyleyebiliyoruz? ortada endüstriyel futbol kavramı varken hele.
dolayısıyla iç içedir futbol ve siyaset. siyaset, bir şekilde, her şeyle iç içedir.
çünkü bireysel olan, siyasal olandır.
politika, kapitalizm... insanlığın yarattığı canavarlar bunlar. bu canavar, insanlığın başını ezemeyeceği hale gelmiş, palazlanmış ve "sistem" haline gelmiştir. sistem haline gelmesi onun yararınadır. çünkü sistem "güzeldir". hepimiz demez miyiz "sistemli takım iyidir" diye? belirli bir sistem varsa güzeldir denir genellikle. kapitalizm, politika ve alt dalları kendilerini sistem haline getirmiştir.
böyle bir düzende, büyük kutuplaşmalar varken enes kanter milli takımda oynayabilir mi? hiç zannetmiyorum.
açık bir savaş var. "milli" takım ülkeyi temsil ediyor. milli takımlar üzerinde, hatta spor üzerinde iktidarın ne kadar etkili olduğu ortada.
bu düzeyde bir kutuplaşma varken ve spora bu denli müdahale varken, karşı kutuptaki enes gelip bu takımda oynayabilir mi?
muhalefet partilerini destekleyen sporcu için bu sıkıntı yaratsa da, engel olmaz. partiler, "sistem"e dahildir.
ancak dün ülkeye çağrılan, bugün terörist ilan edilen birisi ve cemaati var.
partiler bazında hiçbir meşruluğu yok.
bu muazzam bir gerilim ve muazzam bir çatışma.
bu çatışmanın taraflarını aynı masada toplayamazsınız.
spor olarak bakalım olaya. ne demiştim siyaset ve futbol ilişkisi için ?
öncelikle; bireysel olan, siyasal olandır.
siyaset çatışmanın üzerinden kurulur. tıpkı futbol gibi. galatasaray-fenerbahçe, beşiktaş-anadolu kulüpleri*, fenerbahçe-trabzonspor gibi çatışmaların olmadığı bir lig düşünün. yürüyebilir mi? çatışma dediğimiz şey öyle kanlı bıçaklı savaşlar değil. dortmund'un bayern'e gif göndermesi bile, çatışmadır. en basitinden, spor yöneticileri ne der ? birlik olmalıyız. kulüpler birliği vardır mesela. birlik olma mesajı var ortada. birlik olunması gerekiyorsa, demek ki ortada bir çatışma var. çatışma olduğu için, insanlar "birlik" olmaya çalışıyor. futbol da, siyaset de çatışmalar üzerinden kurulur. siyasal anlaşmazlıklar, çatışmalardan doğar. anlaşmalar, çatışmaların olmasından dolayı olur.
siyasal alan dinamiktir. daima çatışmalar, ayrışmalar, uzlaşmalar olur. bugün iyi olduğunla yarın kötü olursun. türkiye'nin siyasal durumunu hepimiz biliyoruz. dün iyi olduğumuzla bugün kötüyüz, dün kötü olduğumuzla bugün iyiyiz. biz trabzonspor'u daha birkaç sene önce 2010-2011 şampiyonu trabzonspor diye karşılamadık mı? o zamanlar aramız iyi değil miydi? bugün trabzonspor ile aramız nasıl? bir dönem uzlaşma vardı, şimdi çatışma var. dinamizm işte tam da burada.
siyasal alan kamusaldır. siyaset arenasında olan her şey ama kuralların düzenlenmesiyle, ama ekonomik şekillerde, ama vize uygulamalarında, bir şekilde bizlere etki etmiyor mu? ediyor, bir şekilde ediyor. eh, yarın galatasaray-fenerbahçe maçı oynanacağı günün en önemli kamusal olayı olmayacak mı? ki uzun süre de gündemi meşgul edip kamusallığını belli edebilir. en basitinden, 2000 uefa kupası büyük bir kamusal olay değil midir hala? futbolda olan şeyler de kamusaldır. bir galatsaray-fenerbahçe maçı, nereden baksanız 50 milyon kişiyi etkiliyor türkiye'de. daha büyük bir kamusallık olabilir mi?
bireysel ilişkilerde de iktidar, yetki mekanizmaları görülür. dolayısıyla siyaset vardır. kulüp yöneticileri de bu bireyler olarak, ilişkilerinde bu mekanizmaları kullanır. cumhurbaşkanı'nın adını neredeyse her gün sporla ilişkili yerlerde duyuyoruz. başkanlar ağzından düşürmüyor cumhurbaşkanını. siyasetin olmadığını söylemek mümkün mü?
her organizasyon, iktidar ilişkisini doğurur. birileri ast, birileri üsttür. dolayısıyla ortada iktidar ilişkisi, siyaset vardır.
siyaset, para üzerinden döner. ekonomik krizler iktidarları götürür, rejim bile değiştirir. bugün hangimiz futbolun para üzerinden dönmediğini söyleyebiliyoruz? ortada endüstriyel futbol kavramı varken hele.
dolayısıyla iç içedir futbol ve siyaset. siyaset, bir şekilde, her şeyle iç içedir.
çünkü bireysel olan, siyasal olandır.