16
senden benden cimbomluymuş melo. cruziero ile yıllık 500.000 euro maaşla kiralık gitmeye hazırlanırken galatasaray'dan yıllık 3.5 milyon euro garanti ücret bonuslarla 5 milyon euro üzeri maaş alan adam nasıl senden benden galatasaraylı olabilir? hadi ilk seneyi geçtim, 2. sene ünal aysal'la uzun uzun maaş pazarlığı yapan, bu uğurda hazırlık kampını kaçıran başkan çocuk gibi davranıyor diyen melo değil miydi. bu takımda şuanki mevcut sözleşmelerin en büyün nedeni herkesin gayet makul sözleşmeleri varken melo ve riera'ya uçuk sözleşmeler yaparak yeni bir süreç başlatılmasıdır.
geçen sene bu takım melo yokken de gayet iyi gidiyordu. bu sene de gidebilirdi yerine adam gibi birini almadıkları ve takımda 3 4 tane defolu mevki olduğu için iyi gitmedi işler. melo eksi melo değil. eskiden ne yapacağını kestiremezdin. alırdı oyun kurardı, dikine giderdi, alırdı verirdi ben buradayım, buralar benim derdi orta sahada. geçen sene izlediğim melo topu al doğrudan sneijder yada burak'a atmaya çalış eğer atamazsan başlayan rakip atağı rakibine acımasızca girerek kes. tam olarak bunu oynadı. yani ne yapacağı gayet belli olan bi oyuncuya döndü. tamam ameliyattan çabuk dönmesi muazzam olay, son dakikalarda selçuk inan'a yaptığı asist de. ama yaşlandı bu adam. artık eksisi gibi olmadığı gün gibi de ortadaydı.
32 yaşında melo ile yolumuzu ayırdık. doğru da bir zamandı. kendisini 2 sene daha oynatsak bugün nasıl burak'ı schalke'ye attığı gollerle, sabri'yi bursa ve bourdeux'a attığı gollerle anmıyorsak, melo'yu da artık fenerbahçe'ye beşiktaşa attığı goller, demirören'e ırkçı piçe verdiği ayarla anmayacak hale gelecektik. adam git gide tatlı sert defansif oyun kurucudan acımasız sert çapaya evriliyordu gözümüzün önünde. bazen güzel şeyleri hatırlayabilmek için doğru zamanda ayrılmak gerekir. melo ile ayrıldığımız zaman son derece doğruydu.(yanlış olan yerini bilal, jpk, jose ile doldurmaktı) keşke selçuk chedjou burak, sabri, umut gibi artık kariyerinin son demlerini yaşayan ve kaliteleri çok düşen diğer oyunculardan da bi yolunu bulup ayrılabilsek derken 32 yaşındaki melo'yu geri getirmenin de bi anlamı yok bence.
geçen sene bu takım melo yokken de gayet iyi gidiyordu. bu sene de gidebilirdi yerine adam gibi birini almadıkları ve takımda 3 4 tane defolu mevki olduğu için iyi gitmedi işler. melo eksi melo değil. eskiden ne yapacağını kestiremezdin. alırdı oyun kurardı, dikine giderdi, alırdı verirdi ben buradayım, buralar benim derdi orta sahada. geçen sene izlediğim melo topu al doğrudan sneijder yada burak'a atmaya çalış eğer atamazsan başlayan rakip atağı rakibine acımasızca girerek kes. tam olarak bunu oynadı. yani ne yapacağı gayet belli olan bi oyuncuya döndü. tamam ameliyattan çabuk dönmesi muazzam olay, son dakikalarda selçuk inan'a yaptığı asist de. ama yaşlandı bu adam. artık eksisi gibi olmadığı gün gibi de ortadaydı.
32 yaşında melo ile yolumuzu ayırdık. doğru da bir zamandı. kendisini 2 sene daha oynatsak bugün nasıl burak'ı schalke'ye attığı gollerle, sabri'yi bursa ve bourdeux'a attığı gollerle anmıyorsak, melo'yu da artık fenerbahçe'ye beşiktaşa attığı goller, demirören'e ırkçı piçe verdiği ayarla anmayacak hale gelecektik. adam git gide tatlı sert defansif oyun kurucudan acımasız sert çapaya evriliyordu gözümüzün önünde. bazen güzel şeyleri hatırlayabilmek için doğru zamanda ayrılmak gerekir. melo ile ayrıldığımız zaman son derece doğruydu.(yanlış olan yerini bilal, jpk, jose ile doldurmaktı) keşke selçuk chedjou burak, sabri, umut gibi artık kariyerinin son demlerini yaşayan ve kaliteleri çok düşen diğer oyunculardan da bi yolunu bulup ayrılabilsek derken 32 yaşındaki melo'yu geri getirmenin de bi anlamı yok bence.
