38
üniversite 3. 2 senedir kombine alan arkadaşım 1 dönemliğine almanya'ya gitti. kombine de bana kaldı tabii. benim de maça gelmek isteyen en yakın arkadaşlarımdan biri vardı, giden arkadaş para önemli de değil diyince dedim gel, o da fenerli. neyse maçtan önce hava soğuktu ama kar beklentisi söylentiydi sadece. tabii ben giyindim sıkıca, maçtan önce ısıttık ta içimizi güzelcene artık stada girme vaktiydi. arkadaş soruyo olm sizde de oyuncuların adı bağrılıyomu diye*.
neyse maç başladı benim arkadaş ya kar yağabilir demeye kalmadan havada bir aksiyon, yağan kar malumunuz. eve dönmek zorunda kaldı herkes. arkadaşla dönüşte de bu juventuslular yarına kalamaz, biletleri sebebiyle yarın giderler diyip gülmüştük. nitekim 11'inde deplasman tribününde taraftar yok denecek kadar azdı, sadece pankartları kalmıştı.
benim 4 senedir stattaki yerim güney alt tribünü, deplasman tribünün altı. 217'de yani, g10'dan giriyorum stada. neyse 11'i oldu, arkadaşla konuştuk ve statta buluştuk. bilet olduğundan içeri rahat girebildik ama bileti olmayanlar zaten stat çevresindeydi ve herkes biliyordu ki dışarda adam kalmayacaktı. neyse benim oturduğum yere yağmur falan gelmiyor normalde ama öyle yağmış ve yağıyor ki kendi yerime oturamıyorum. bizdee camekanın tam önüne geçtik. oturduğum yerde de çevremdekilerle sıkı fıkı olmuşuz, hep birlikte çıktık yukarı. oturduğumuz yer şıno'nun topu kaleye soktuğu yerle aynı açıda. yukarıdan bakıyoruz tabi.
sneijder vururken o açıda bulunan herkes topun içeri gireceğini görmüştü zaten. benim arkadaşın boğazına sarıldım gol diye bağırıyorum tabi o da bağırıyor allah için. müthiş bir sevinç yumağı. golden sonra maç bitene kadar dua ettim, bitti gene ettim içimden ama şükür bitmişti. çok üşüdüm, metronun sıcağından şikayet edenler o gün metroya girdiğine duacıydı.
mecidiyeköy'de çıktık ve mecidiyeköy burger'in yanındaki kebapçıda iskender yedik arkadaşla. hayatımda o kadar güzel yemek yememişimdir heralde, durup durup ercan taner'i dinledik. ayrıca ısınmamızda master card durumu oluşturdu.
zaman makinası olsa o günü yaşamak isterim sürekli.
neyse maç başladı benim arkadaş ya kar yağabilir demeye kalmadan havada bir aksiyon, yağan kar malumunuz. eve dönmek zorunda kaldı herkes. arkadaşla dönüşte de bu juventuslular yarına kalamaz, biletleri sebebiyle yarın giderler diyip gülmüştük. nitekim 11'inde deplasman tribününde taraftar yok denecek kadar azdı, sadece pankartları kalmıştı.
benim 4 senedir stattaki yerim güney alt tribünü, deplasman tribünün altı. 217'de yani, g10'dan giriyorum stada. neyse 11'i oldu, arkadaşla konuştuk ve statta buluştuk. bilet olduğundan içeri rahat girebildik ama bileti olmayanlar zaten stat çevresindeydi ve herkes biliyordu ki dışarda adam kalmayacaktı. neyse benim oturduğum yere yağmur falan gelmiyor normalde ama öyle yağmış ve yağıyor ki kendi yerime oturamıyorum. bizdee camekanın tam önüne geçtik. oturduğum yerde de çevremdekilerle sıkı fıkı olmuşuz, hep birlikte çıktık yukarı. oturduğumuz yer şıno'nun topu kaleye soktuğu yerle aynı açıda. yukarıdan bakıyoruz tabi.
sneijder vururken o açıda bulunan herkes topun içeri gireceğini görmüştü zaten. benim arkadaşın boğazına sarıldım gol diye bağırıyorum tabi o da bağırıyor allah için. müthiş bir sevinç yumağı. golden sonra maç bitene kadar dua ettim, bitti gene ettim içimden ama şükür bitmişti. çok üşüdüm, metronun sıcağından şikayet edenler o gün metroya girdiğine duacıydı.
mecidiyeköy'de çıktık ve mecidiyeköy burger'in yanındaki kebapçıda iskender yedik arkadaşla. hayatımda o kadar güzel yemek yememişimdir heralde, durup durup ercan taner'i dinledik. ayrıca ısınmamızda master card durumu oluşturdu.
zaman makinası olsa o günü yaşamak isterim sürekli.