• 13836
    maç bittiğinden beri çok karamsar bir haldeyim. açıkçası takım nereden tutsan elinde kalıyor. son haftalarda klişe haline gelen "sneijder ve muslera bu takımda neden kalsın?" sorusu içimi kemirip duruyor. mustafa denizli ismine karşı haberler ilk çıktığı andan itibaren bende bir önyargı vardı. ancak takımın şu anki hali için suçlanabilecek belki de son kişi. maç özelinde taktiksel olarak eleştirebiliriz tabi ki ama takım neden bu durumda sorusunu sorduğumuzda cevapta geçebilecek öznelerden birisi kesinlikle kendisi değil. umarım benim gibi önyargılı yaklaşan taraftarlar yanılırlar da oraya hiç dahil olmaz.

    önce bu durumun sorumlusu olarak aklıma hamza hoca geliyor. gittiğinden beri yazmadım hakkında. çok sinirliyim çünkü. geçen sene prandelli'nin yerine takımın başına geçtiğinde camia için ilaç gibi geldi. prandelli'nin gol atmakta zorlanan takımı gitti, yerine galatasaray hücum futbolu oynamalı diyen hamza hocanın takımı geldi. hataları oldu bu süreçte. çoğumuz olur dedik, öğrenir dedik, sineye çektik. zira takım şampiyonluk yolundaydı ve taraftar kenetlenmeden şampiyonluk gelmezdi. son maçlara doğru bu hatalar daha fazla tekrar etse de muslera ve sneijder'in çok büyük katkılarıyla tarihlimizin en önemli şampiyonluklarından birini kazandık.

    transfer sezonunda yapılması gerekenler belliydi. en acil iki mevki forvet ve stoper, para kalırsa bir de orta saha alınması lazımdı. her ne kadar çiçeği burnunda başkanımız seçim sürecinde "galatasaray'a yıldız yağdıracağız, ibrahimoviç, messi" minvalinde saçma sapan açıklamalar yapsa da ffp nin farkında olan taraftar için saydığım mevkilere gereken takviyeler yapılması yeterliydi. hoca da zaten ilk zamanlarda forvet ve sağ bek transferi düşündüklerini belirtti.

    sonraki sürece çok detaylı girmek istemiyorum. dursun özbek - cüneyt tanman - hamza hamzaoğlu üçlüsü galatasaray taraftarının psikolojisini bozan bir yaz mevsimi yaşattı. şahsen başlarda suçu ilk iki isme atarak hocanın çok ağır eleştirildiğini belirttim birçok entryde. ben ve benim gibi yazan yazarlar bu psikolojik süreçte "hamzacı" ilan edildi. oysa birçoğumuzun takıldığı nokta eleştirilerin kalitesiydi ama derdimizi anlatamadık. zaten hamza hoca da bu süreçte akıl almaz bir şekilde yönetime kalkan olmak için taraftarı karşısına almaya başladı ve kendisinden biraz olsun umutlu olan taraftarın desteğini de kaybetti. onda potansiyel gören bizlerin de yanıldığını teyit etmiş oldu.

    süreç sonunda verimsiz geçirilen bir transfer sezonu, defoları kapatmak bir yana yeni sorunlar yaratılan bir kadro, takım ve hocayla arası açık bir taraftar vardı. kaçınılmaz sonu görmek için müneccim olmaya gerek yoktu tabi. tek soru ne zaman olacağıydı. sonrasında 3 adet milli ara geçirdik, üstelik hepsine de puanlar kaybederek girdik. zaten hocayı göndermek isteyen yönetim bu aralara girilirken bunu gerçekleştirse taraftarın çoğunun takdirini kazanabilirdi. ama benim gördüğüm en vasıfsız başkan olan dursun özbek, hocayı kovmak için üçüncü milli aranın sonuna kadar bekledi. hatta yeni hoca için acele etmiyoruz tarzı açıklamalar yaptı.

    benzer bir olay olan ünal aysal - fatih terim sürecinde hocanın antremanda kovulması falan hiç hoş detaylar değildi. yine de aysal'ın, takımın başında hoca varken başka hocalarla görüşmesine suç bulmuyorum. şirket mantığıyla hareket ettiği için o koltuğun ne kadar boş kalırsa o kadar zararımıza olacağına biliyordu. hocayı göndermek istediği için kendisini suçlarım ama bu süreçte başka hocayla görüştüğü için suçlayamam. tabi kulüp yönetmekten aciz dursun özbek'ten böyle bir şey beklemek saçmalık derecesinde iyimserlik olurdu. başkanlığı eline yüzünde bulaştıran özbek sayesinde atletico maçına hocasız çıkmak zorunda kaldık ve tarihimizin en utanç verici maçlarından birini oynadık.

    daha yazacak çok şey var da yeter bu kadar kafa ütülediğim. gerçi pek bişey yazmadım. kafa dağıtmak için süreci özetledik diyelim. toparlayacak olursak yaşanan süreci bir bütün olarak değerlendirdiğimizde şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid'i eleriz dediğimiz günlerden, atletico deplasmanına sikmeseler bari diyerek çıktığımız günlere geldik. bu süreçte 3 kupalı bir sezon yaşamamıza rağmen tepetaklak gittiğimiz aşikar. her sezon daha kötüsü ne olabilir dediğimizde yeni bir şeyle karşılaşıyoruz. kurtuluşu yönetimden beklersek bizi daha kötü günler bekliyor. o yönetime bir örnek teşkil etmesi açısından bugün gördüğüm duygun yarsuvat açıklamasını paylaşayım:

    "dursun özbek, adayı sosyal tesis olarak kullanabileceğimiz vaadini verdiği için ona oy verdik."

    yani takım kötü gitmiş, ekonomik olarak dibi görmüş bu monşerlerin umrunda değil. burada veya başka sosyal mecralarda birbirimizi onun fanboyu, şucu, bucu diye yaftalayacağımıza kulübün kanını emen bu ihtiyarlardan nasıl kurtulabileceğimize kafa yoralım derim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın