10
--- 5 sene öncesinden düşündürücü bir alinti ---
mücadele öncesi dağıtılan 'maç günü' dergisinde malatya ve galatasaray'ın bugüne kadar toplam 18 kez karşı karşıya geldiği ve bu maçların sadece birinden malatyaspor'un galibiyetle ayrıldığı yazıyordu. ama güvenmeyeceksin bu istatistiklere; nitekim bir başka istatistik de malatya'nın deplasmanda evinden daha fazla kazanan takım olduğunu gösteriyor. sezon başından bu yana deplasmanda oynadığı altı maçın dördünden galip ayrılmış, biri berabere bitmiş, birinde yenilmiş malatya.
maça gelirken bindiğim çenebaz taksici yüzünden maça pek motive olamadım. 'abla çok trafik var, seni burada indireyim mi?' diye sorduğunda e-5 mecidiyeköy sapağındaydık. adamla kavga edeceğim diye 'konsantrem' dağıldı. bir de hava soğuk malum. ama üşüyen yalnız ben değilim, şurası bir gerçek ki galatasaray taraftarları, türkiye'deki en akdeniz kanı taşıyan camia. tribündeki taraftar sayısı hava sıcaklığıyla doğru orantılı; artıkça artıyor, düştükçe azalıyor. ama tribüne gelenler (ki tribün derken kapalı'yı kastediyorum) bir saniye bile susmuyorlar allah için. ben, yeri gelince mangalda kül bırakmayan ama nedense kış aylarını evlerinde geçiren taraftarlara bu senenin 100. yıl olduğunu ve boş tribünlerin hiç yakışmadığını kibarca hatırlatırım.
fazla uzatmadan maça geçelim (ekşi sözlük'ten kızıyorlar sonra). maça malatya besbelli kontratak futbolu düşünerek başladı. 30'lu dakikalara kadar da aynen bu mantıkta devam etti. sonra baktılar ki galatasaray'da pek bir faaliyet, mevcudiyet, niyet yok; yavaş yavaş ileri çıkmaya ve peş peşe tehlikeli pozisyonlar yaratmaya başladılar. malatya'nın golü bu çıkışların sonucunda 35. dakikada yunus'tan geldi. galatasaray'da hasan şaş'ın yokluğunda pek orta saha da yoktu. eh bu işler de sadece defansla olmuyor haliyle. galatasaray'da oyun kuran olmayınca pozisyon da olmadı normal olarak. ilk yarı daha çok malatya tehlikeleriyle geçti. ilk golü atan yunus, şans meleğinin dün gece yanında olduğunu düşünmüş olmalı ki, 43. dakikada bir şut daha attı yakın mesafeden, ama topu öyle havaya dikti ki, muhtemelen o şans meleğini şişledi.
hagi ikinci yarıya çok yerinde iki değişiklikle başladı. cafercan ve volkan'ın girişiyle orta saha ve sol kanat kuvvetlendi; bu da kendini hissettirdi. ikinci yarının hemen başlarında volkan'ın ayağından geldi gol. 69. dakikada saidou çıkıp ümit karan girince saha forvet doldu; belli ki hagi bu maçı kazanmayı çok istiyordu. necati hem 59'da, hem 63'te kaleyi bulamasa da yokladı, 75'te kaçırdığından sonra, (alegori yapmıyorum), resmen çimleri dövdü. 85. dakikada ilk yarıda yunus'un havaya diktiği noktada bu defa cafercan atmosfere bir şut çekti, yoksa o kalede büyü mü var acep?..
89. dakikada şeref tribünü'ndeki bütün malatyalıları ayağa kaldıran gol ofsayt olmasaydı maçın sonucu 'aykut' diyecektim ama özellikle ikinci devre 'aykut'ınt' oldu. yine de kendisine sempatim vardır, puansız göndermek istemedim, bir verdim. ama ona bir, buna bir; olmaz bu işler. ileride 'ben demiştim' biçmek için buraya ekiyorum bu lafı.
--- (gbkz: 5 sene öncesinden o zamanlar maçı çevirmek için cafercan ve volkan'ın oyuna girdiğini hatırlatan bir alıntı) ---
mücadele öncesi dağıtılan 'maç günü' dergisinde malatya ve galatasaray'ın bugüne kadar toplam 18 kez karşı karşıya geldiği ve bu maçların sadece birinden malatyaspor'un galibiyetle ayrıldığı yazıyordu. ama güvenmeyeceksin bu istatistiklere; nitekim bir başka istatistik de malatya'nın deplasmanda evinden daha fazla kazanan takım olduğunu gösteriyor. sezon başından bu yana deplasmanda oynadığı altı maçın dördünden galip ayrılmış, biri berabere bitmiş, birinde yenilmiş malatya.
maça gelirken bindiğim çenebaz taksici yüzünden maça pek motive olamadım. 'abla çok trafik var, seni burada indireyim mi?' diye sorduğunda e-5 mecidiyeköy sapağındaydık. adamla kavga edeceğim diye 'konsantrem' dağıldı. bir de hava soğuk malum. ama üşüyen yalnız ben değilim, şurası bir gerçek ki galatasaray taraftarları, türkiye'deki en akdeniz kanı taşıyan camia. tribündeki taraftar sayısı hava sıcaklığıyla doğru orantılı; artıkça artıyor, düştükçe azalıyor. ama tribüne gelenler (ki tribün derken kapalı'yı kastediyorum) bir saniye bile susmuyorlar allah için. ben, yeri gelince mangalda kül bırakmayan ama nedense kış aylarını evlerinde geçiren taraftarlara bu senenin 100. yıl olduğunu ve boş tribünlerin hiç yakışmadığını kibarca hatırlatırım.
fazla uzatmadan maça geçelim (ekşi sözlük'ten kızıyorlar sonra). maça malatya besbelli kontratak futbolu düşünerek başladı. 30'lu dakikalara kadar da aynen bu mantıkta devam etti. sonra baktılar ki galatasaray'da pek bir faaliyet, mevcudiyet, niyet yok; yavaş yavaş ileri çıkmaya ve peş peşe tehlikeli pozisyonlar yaratmaya başladılar. malatya'nın golü bu çıkışların sonucunda 35. dakikada yunus'tan geldi. galatasaray'da hasan şaş'ın yokluğunda pek orta saha da yoktu. eh bu işler de sadece defansla olmuyor haliyle. galatasaray'da oyun kuran olmayınca pozisyon da olmadı normal olarak. ilk yarı daha çok malatya tehlikeleriyle geçti. ilk golü atan yunus, şans meleğinin dün gece yanında olduğunu düşünmüş olmalı ki, 43. dakikada bir şut daha attı yakın mesafeden, ama topu öyle havaya dikti ki, muhtemelen o şans meleğini şişledi.
hagi ikinci yarıya çok yerinde iki değişiklikle başladı. cafercan ve volkan'ın girişiyle orta saha ve sol kanat kuvvetlendi; bu da kendini hissettirdi. ikinci yarının hemen başlarında volkan'ın ayağından geldi gol. 69. dakikada saidou çıkıp ümit karan girince saha forvet doldu; belli ki hagi bu maçı kazanmayı çok istiyordu. necati hem 59'da, hem 63'te kaleyi bulamasa da yokladı, 75'te kaçırdığından sonra, (alegori yapmıyorum), resmen çimleri dövdü. 85. dakikada ilk yarıda yunus'un havaya diktiği noktada bu defa cafercan atmosfere bir şut çekti, yoksa o kalede büyü mü var acep?..
89. dakikada şeref tribünü'ndeki bütün malatyalıları ayağa kaldıran gol ofsayt olmasaydı maçın sonucu 'aykut' diyecektim ama özellikle ikinci devre 'aykut'ınt' oldu. yine de kendisine sempatim vardır, puansız göndermek istemedim, bir verdim. ama ona bir, buna bir; olmaz bu işler. ileride 'ben demiştim' biçmek için buraya ekiyorum bu lafı.
--- (gbkz: 5 sene öncesinden o zamanlar maçı çevirmek için cafercan ve volkan'ın oyuna girdiğini hatırlatan bir alıntı) ---