6826
temel olarak en basitinde galatasaray'da oynamaması gereken adam. teknik olabilir arkadaş ama galatasaray'da 90 dakika koşacak, topu alma imkanı olmasa bile en azından rakibi oynatmamak için koşacak dinamik adamlara ihtiyaç var. avrupa'da büyük takımlara bu yüzden zorlanıyoruz, çekiliyoruz yarı sahamıza paşalar oynasın biz de izleyelim müdahale etmeye çalışalım, olmaz öyle! galatasaray'da koşmayan adama yer yok. bu sadece galatasaray için bile geçerli değil. modern dünya futbolunda koşmayan adama yer yok çünkü. şimdi selçuk'u koşmuyor diye eleştirdiğim için birkaç hazır cevap arkadaş çıkacak ve blablabla maçının en çok koşan adamı selçuktu!111!!! diye çemkirecekler ortaya lig tv'nin grafiğini koyacaklar muhtemelen selçuk da 11 km gibi bir rakamla o listenin başında olacak. ama nasıl anlatabilirim bilmiyorum? koşmak sadece rakamsal olarak koşmak değil ki zaten o rakamlar da koşmak değil yürümek vs her bir şey var içinde. anlatmak istediğim en azından dümdüz ilk anlamıyla koşmak değil. pres yapmak, alan kapatmak vs ama belki de bu konudadaki istencimi açıklayabilecek en güzel kelime dinamiktir.
tüm bu eleştirimi selçuk üzerinden yapsam da aslında selçuk'u eleştirmiyorum sadece selçuk üzerinden bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. ortada bir suç varsa eğer galatasaray takımının böyle bir oyun oynamasında zaten en başta eleştirilecek kişiler galatasaray takımını bu şekilde kuran, kurgulayan kişilerdir.
son olarak koşuyor diye barış özbek örneği verecek ilk kişinin adresine paket içinde bomba yolluyorum.
tüm bu eleştirimi selçuk üzerinden yapsam da aslında selçuk'u eleştirmiyorum sadece selçuk üzerinden bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. ortada bir suç varsa eğer galatasaray takımının böyle bir oyun oynamasında zaten en başta eleştirilecek kişiler galatasaray takımını bu şekilde kuran, kurgulayan kişilerdir.
son olarak koşuyor diye barış özbek örneği verecek ilk kişinin adresine paket içinde bomba yolluyorum.
