229
rehâyî'nin muhteşem mütekerrir murabba´ını ve günümüz türkçesine göre çevirdiğim şeklini sizlerle paylaşmak istiyorum. hâlet-i rûhiyesini öyle ifade etmiş ki, insan hayran oluyor:
dilâ sanki giyâh idim zemîn-i gamda bitdim ben
bahârı ömrümün geçti hazâna şimdi yetdim ben
ne güldüm gül gibi bir dem ne gönlüm hurrem etdim ben(u: muazzam :()
neye geldim cihâna n'eyledim bilmem ne etdim ben
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gitdim ben
san ol nîlüferim kim suda bitdim suda yitdim ben
(ey gönül sanki bir ottum, gam zemininde bittim
ömrümün baharı geçti, hazana şimdi ulaştım
bir an ne gül gibi gülebildim ne de gönlümü mutlu edebildim
bu cihana ne için geldiğimi ve ne ettiğimi bilmiyorum
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
bu bâğ-ı rûzgâr içre ne bir dem şâdmân oldum
nice yıl ol havâda gerçi yel gibi devân oldum
yiğitlik vakti geçti gitti pîr-i nâtüvân oldum
ecel râhına gözyaşı ile âhır revân oldum
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bitdim suda yitdim ben
(bu rüzgâr bahçesi içinde ne bir an bahtiyar oldum,
nice yıl o arzuyla yel gibi ordan oraya seğirrtim durdum
yiğitlik vakti geçip gitti, şimdi güçsüz bir ihtiyar oldum
ecel yoluna gözyaşıyla sonunda revan oldum
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
zaîlim derdmendim dil-şikeste haste cânımla
şeb ü rûz inlerim hemrâz olup âh u figânımla
yanıp bu sîne-i pürsûz ile dağ-ı nihânımla
demâdem rûy-ı zerdimle bu eşk-i hûnfeşânımla
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(geçiciyim, dertliyim, gönlü kırık hasta canımla
gece gündüz ah ve figanımla sırdaş olup inlerim
yakıcı sînem ve gizli yaramla yanıp
sürekli solgun yüzüm ve kanlı gözyaşlarımla
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
bekâ yok anladım bildim cihândır bir fenâ gülzâr
gözettim her kenârın ayn-ı ibret ile nergis-vâr
kim anda şâdmân olup güler gül bülbül eyler zâr
bu remzi gördüm oldum gülmeden oynamadan bîzâr
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(sonsuzluk yok, anlayıp bildim, cihan geçici bir gül bahçesidir
her köşesini nergis gibi ibret gözüyle seyrettim
öyle ki, orada gül sevinçlidir; bülbül sürekli feryat eder
bu işareti görünce gülüp oynamadan bıktım, sıkıldım
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
eğerçi ağlamak gülmek olur elbet her âdemde
ben ağladım yürüdüm gülmedim hergiz bu âlemde
nice ağladım ise ben anadan doğduğum demde
rehâyî giryeden kurtulmam âhır öldüğüm demde
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(elbette her insan ağlayıp güler ama;
ben ağladım yürüdüm, bu âlemde hiç gülmedim
anadan doğduğum anda nasıl ağlıyorsam
ey rehâyî gözyaşından kurtulmam sonunda öldüğüm anda
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
dilâ sanki giyâh idim zemîn-i gamda bitdim ben
bahârı ömrümün geçti hazâna şimdi yetdim ben
ne güldüm gül gibi bir dem ne gönlüm hurrem etdim ben(u: muazzam :()
neye geldim cihâna n'eyledim bilmem ne etdim ben
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gitdim ben
san ol nîlüferim kim suda bitdim suda yitdim ben
(ey gönül sanki bir ottum, gam zemininde bittim
ömrümün baharı geçti, hazana şimdi ulaştım
bir an ne gül gibi gülebildim ne de gönlümü mutlu edebildim
bu cihana ne için geldiğimi ve ne ettiğimi bilmiyorum
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
bu bâğ-ı rûzgâr içre ne bir dem şâdmân oldum
nice yıl ol havâda gerçi yel gibi devân oldum
yiğitlik vakti geçti gitti pîr-i nâtüvân oldum
ecel râhına gözyaşı ile âhır revân oldum
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bitdim suda yitdim ben
(bu rüzgâr bahçesi içinde ne bir an bahtiyar oldum,
nice yıl o arzuyla yel gibi ordan oraya seğirrtim durdum
yiğitlik vakti geçip gitti, şimdi güçsüz bir ihtiyar oldum
ecel yoluna gözyaşıyla sonunda revan oldum
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
zaîlim derdmendim dil-şikeste haste cânımla
şeb ü rûz inlerim hemrâz olup âh u figânımla
yanıp bu sîne-i pürsûz ile dağ-ı nihânımla
demâdem rûy-ı zerdimle bu eşk-i hûnfeşânımla
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(geçiciyim, dertliyim, gönlü kırık hasta canımla
gece gündüz ah ve figanımla sırdaş olup inlerim
yakıcı sînem ve gizli yaramla yanıp
sürekli solgun yüzüm ve kanlı gözyaşlarımla
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
bekâ yok anladım bildim cihândır bir fenâ gülzâr
gözettim her kenârın ayn-ı ibret ile nergis-vâr
kim anda şâdmân olup güler gül bülbül eyler zâr
bu remzi gördüm oldum gülmeden oynamadan bîzâr
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(sonsuzluk yok, anlayıp bildim, cihan geçici bir gül bahçesidir
her köşesini nergis gibi ibret gözüyle seyrettim
öyle ki, orada gül sevinçlidir; bülbül sürekli feryat eder
bu işareti görünce gülüp oynamadan bıktım, sıkıldım
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)
eğerçi ağlamak gülmek olur elbet her âdemde
ben ağladım yürüdüm gülmedim hergiz bu âlemde
nice ağladım ise ben anadan doğduğum demde
rehâyî giryeden kurtulmam âhır öldüğüm demde
hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben
san ol nîlüferim kim suda bittim suda yittim ben
(elbette her insan ağlayıp güler ama;
ben ağladım yürüdüm, bu âlemde hiç gülmedim
anadan doğduğum anda nasıl ağlıyorsam
ey rehâyî gözyaşından kurtulmam sonunda öldüğüm anda
ben âleme ağlayarak geldim ağlayarak gittim
sanki bir nilüferim, suda bittim, suda öldüm/yittim ben)