141
sevgili sözlük,
3 aydır milano'da olmama rağmen nedense bugün ilk defa italyan futboluna fiilen adım attım ve halı sahada benden yaşça biraz büyük, tamamı italyan bir ekiple yediye yedi futbol oynadım ve daha önce de benzer şekilde yaşayarak gözlemleme fırsatım olduğu ingiliz, alman ve ispanyol futbolu tecrübelerime bir yenisini daha ekledim.
ahahaha maç 0-0 bitecekti lan abartmıyorum :) hayatımda bu kadar uyuz bir futbol anlayışı görmedim. millet resmen sıkıcı futbol oynamak için para veriyor. tamam 6-1 bitti biz kazandık ama gollerin çoğu son dakikalarda geldi ve maçın büyük kısmı 0-0 (ilk yarı sonucu) ve 2-1 (son on dakikaya kadar) geçti. yahu aynı sürede türkiye'de kafadan 15'i bulurduk biz takım başına.
neyse, geyik bir yana çok düşük tempoda ama akıllı bir şekilde oynuyor italyanlar, sanki hepsi 35 yaşında da böyle tempoyu ayarlayarak, çok zorlamayarak ama yeri gelince de mücadeleden kaçmayarak, hakikaten durağan ama bir o kadar da sert. kontrollü olsa da halı saha düzeyinde hayatımda hiç görmediğim sertlikte mücadeleler oldu ve buna şaşırdım gerçekten. hiç gerginlik olmadı yani bunu yapan da yapılan da uygun bir şekilde yerine getiriyor, "oha çok pis daldı" gibi değil yani, nasıl ayarladıklarına biraz şaşırdım açıkçası. bir de her iki takımda da aslan gibi birer kaleci vardı yani az gol olmasında bu da bir etken olabilir. öyle dönüşümlü değil yani baya uçan, pozisyon alan, kaleci gibi kaleciydi, maçı güzel kıldı.
ben sol çizgide görev yaptım ve tam bir hakan balta performansı gösterdim ya kendimle gurur duyuyorum. kewell'likten hakan balta'lığa yatay geçiş yaptım. tabi bunda ortamın yeni olması sebebiyle temkinli oynamamın da payı var ama bildiğin defansta kofti, hücumda eh işte, maçı tamamladım. koca maç boyunca rakip takımın belki de en etkili ismine adam adama markaj uyguladım ve hiç etkili olamadı. sonra vatandaş öteki yana geçti, benim karşıma diğer çizgideki eleman geldi, bir kez çalım denedi ve geçti, aynı hakan balta gibi böyle arkadan tutarak, omuz atarak falan ahahaha aynı ya :)) neyse yani öyle bir imaj uyandırdım ki sanki böyle çok iyi defansmışım hiç adam kaçırmazmışım gibi ama kofti yani, rakip takım da biraz tırstı tabi bundan. oysa bir iki numarayla kolayca geçebilirler çünkü ne çok güçlü biriyim ne de savunmada gerçekten iyiyim ama sadece maçı gerçekten takip ederek birkaç tane çok iyi top kestim, ehem öhöm "ters kademe" yaptım :( hücuma da basit verkaçlar ile çıktım, yalandan birkaç şut, orta falan, bir bok da olmadı tabi. hakan balta'dan tek farkım kondisyon olabilir, allah var koştum yani markaj için de git gel için de enerjiye acımadım ama bu "sıkı defans" imajını çok sevdim lan allah bozmasın. bildiğin tırstı adamlar yani mevkimi hiç boş bırakmadım, ileriye çıksam da hep geri döndüm. hakan balta olmak bir şereftir :( neyse asıl hikaye bundan sonra...
buradan sonrasını argo içerik sevmeyenler gerçekten okumasınlar baştan uyarıyorum, eleştiri de kabul etmiyorum.
soyunma odası ile duş kısmı han kapısı gibi bir şeyle bağlı ama kapı yok. duşlar da birbirlerinden ayrılmamış, açık bir şekilde sıralanmış. yahu maç bitti zaten ortalık ayak ve taşak kokusundan geçilmiyor, ben hariç herkes soyunmaya başladı, ama harbiden soyundular yani dal taşak, adamlar bildiğin antik roma'daki hamam geleneğini devam ettiriyorlar yani akşam akşam 14 (fazladan bir eleman daha vardı değişmeli oynadık) göt, çük ve taşak çifti görmüş bulundum. yani şimdi olabilir böyle duşta muşta arada perde açılır, ya da şipşak soyun-giyin tarzı durumlarda, almanya, ingiltere ve türkiye'de bunlar oldu ama bu abiler dal taşak bir şekilde muhabbet, goygoy, yani ekstra bir rahatlık söz konusu, kesin roma devrinden beri süregelen bir alışkanlık bu. malum tuvaletleri de yan yanaymış bilen bilir, omuz omuza sıçarlarmış, ya hakikaten öyle böyle değil ya, taşak okşama, çük sıvazlama (sünnetsiz oldukları için böyle deriyi götür getir hareketi falan), göt kaşıma esnasında işte yok juve ne yapar, mancini başarılı olur mu, balotelli ne piç adam ya muhabbeti çeviriyorlar. acele bir durum yok, kah duş altında kah soyunma odasında çırılçıplak ve leş kokulu bir ortamda müthiş bir "taşak" muhabbeti. sonra da önümüzdeki hafta için bana da duş tavsiye ettiler. yahu duşu sikeyim size bir şey olmasın, hayattan soğudum da demeyeceğim hani transa geçtim desem belki bir nebze çünkü insan algıyı kapatıyor yani şoka giriyor gibi bir şey. yatılı okulda okudum, arkadaş arasında tabi ki samimi durumlar oldu ki askerde de oluyordur muhakkak ama iki dk önce uzun uzun taşağını kaşıyan adam saniyeler içinde aynı eliyle tüm ekiple vedalaşmak için tokalaşınca ve bundan herkes memnun gibi gözükünce biraz garip oldum. olm millettin siki nasıl lan böyle yaratık gibi. kafayı yedim yardım edin lan. hani sansar değil şansal repliğini içeren meşhur maraton dublajı var ya komikli, onda efsane bir replik var, erman toroğlu "çıkar hocam yarakları salla salla salla" dediğinde şansal "hocam seninki ele geliyor, benimki biraz küçük kalmış" diye :( acaba dedim ondan mı dert yaptım diye ama her halükarda garipti yani naptı millet öyle ya ahahah gözüme uyku girmiyor lan italyan malı yaraklar, taşaklar, kıllı kıllı götler dönüyor kafamda psikolojim bozuldu. yardım edin... bu kadar "samimi" bir şey hayatımda hiç görmemiştim. oysa her şey ne de güzel başlamıştı hakan balta performansım ile... lanet olsun ki şu goygoy futbolu oynamak için (tebrik edenler falan oldu) gidesim de var ama o sahneden nasıl tüyeceğimi bilemiyorum, kaçış yok aq yavaş yavaş beni içine alacak bu oluşum ve yakında böyle biri olacağım :(
argo bölüm bitmiştir. herkese iyi geceler.
3 aydır milano'da olmama rağmen nedense bugün ilk defa italyan futboluna fiilen adım attım ve halı sahada benden yaşça biraz büyük, tamamı italyan bir ekiple yediye yedi futbol oynadım ve daha önce de benzer şekilde yaşayarak gözlemleme fırsatım olduğu ingiliz, alman ve ispanyol futbolu tecrübelerime bir yenisini daha ekledim.
ahahaha maç 0-0 bitecekti lan abartmıyorum :) hayatımda bu kadar uyuz bir futbol anlayışı görmedim. millet resmen sıkıcı futbol oynamak için para veriyor. tamam 6-1 bitti biz kazandık ama gollerin çoğu son dakikalarda geldi ve maçın büyük kısmı 0-0 (ilk yarı sonucu) ve 2-1 (son on dakikaya kadar) geçti. yahu aynı sürede türkiye'de kafadan 15'i bulurduk biz takım başına.
neyse, geyik bir yana çok düşük tempoda ama akıllı bir şekilde oynuyor italyanlar, sanki hepsi 35 yaşında da böyle tempoyu ayarlayarak, çok zorlamayarak ama yeri gelince de mücadeleden kaçmayarak, hakikaten durağan ama bir o kadar da sert. kontrollü olsa da halı saha düzeyinde hayatımda hiç görmediğim sertlikte mücadeleler oldu ve buna şaşırdım gerçekten. hiç gerginlik olmadı yani bunu yapan da yapılan da uygun bir şekilde yerine getiriyor, "oha çok pis daldı" gibi değil yani, nasıl ayarladıklarına biraz şaşırdım açıkçası. bir de her iki takımda da aslan gibi birer kaleci vardı yani az gol olmasında bu da bir etken olabilir. öyle dönüşümlü değil yani baya uçan, pozisyon alan, kaleci gibi kaleciydi, maçı güzel kıldı.
ben sol çizgide görev yaptım ve tam bir hakan balta performansı gösterdim ya kendimle gurur duyuyorum. kewell'likten hakan balta'lığa yatay geçiş yaptım. tabi bunda ortamın yeni olması sebebiyle temkinli oynamamın da payı var ama bildiğin defansta kofti, hücumda eh işte, maçı tamamladım. koca maç boyunca rakip takımın belki de en etkili ismine adam adama markaj uyguladım ve hiç etkili olamadı. sonra vatandaş öteki yana geçti, benim karşıma diğer çizgideki eleman geldi, bir kez çalım denedi ve geçti, aynı hakan balta gibi böyle arkadan tutarak, omuz atarak falan ahahaha aynı ya :)) neyse yani öyle bir imaj uyandırdım ki sanki böyle çok iyi defansmışım hiç adam kaçırmazmışım gibi ama kofti yani, rakip takım da biraz tırstı tabi bundan. oysa bir iki numarayla kolayca geçebilirler çünkü ne çok güçlü biriyim ne de savunmada gerçekten iyiyim ama sadece maçı gerçekten takip ederek birkaç tane çok iyi top kestim, ehem öhöm "ters kademe" yaptım :( hücuma da basit verkaçlar ile çıktım, yalandan birkaç şut, orta falan, bir bok da olmadı tabi. hakan balta'dan tek farkım kondisyon olabilir, allah var koştum yani markaj için de git gel için de enerjiye acımadım ama bu "sıkı defans" imajını çok sevdim lan allah bozmasın. bildiğin tırstı adamlar yani mevkimi hiç boş bırakmadım, ileriye çıksam da hep geri döndüm. hakan balta olmak bir şereftir :( neyse asıl hikaye bundan sonra...
buradan sonrasını argo içerik sevmeyenler gerçekten okumasınlar baştan uyarıyorum, eleştiri de kabul etmiyorum.
soyunma odası ile duş kısmı han kapısı gibi bir şeyle bağlı ama kapı yok. duşlar da birbirlerinden ayrılmamış, açık bir şekilde sıralanmış. yahu maç bitti zaten ortalık ayak ve taşak kokusundan geçilmiyor, ben hariç herkes soyunmaya başladı, ama harbiden soyundular yani dal taşak, adamlar bildiğin antik roma'daki hamam geleneğini devam ettiriyorlar yani akşam akşam 14 (fazladan bir eleman daha vardı değişmeli oynadık) göt, çük ve taşak çifti görmüş bulundum. yani şimdi olabilir böyle duşta muşta arada perde açılır, ya da şipşak soyun-giyin tarzı durumlarda, almanya, ingiltere ve türkiye'de bunlar oldu ama bu abiler dal taşak bir şekilde muhabbet, goygoy, yani ekstra bir rahatlık söz konusu, kesin roma devrinden beri süregelen bir alışkanlık bu. malum tuvaletleri de yan yanaymış bilen bilir, omuz omuza sıçarlarmış, ya hakikaten öyle böyle değil ya, taşak okşama, çük sıvazlama (sünnetsiz oldukları için böyle deriyi götür getir hareketi falan), göt kaşıma esnasında işte yok juve ne yapar, mancini başarılı olur mu, balotelli ne piç adam ya muhabbeti çeviriyorlar. acele bir durum yok, kah duş altında kah soyunma odasında çırılçıplak ve leş kokulu bir ortamda müthiş bir "taşak" muhabbeti. sonra da önümüzdeki hafta için bana da duş tavsiye ettiler. yahu duşu sikeyim size bir şey olmasın, hayattan soğudum da demeyeceğim hani transa geçtim desem belki bir nebze çünkü insan algıyı kapatıyor yani şoka giriyor gibi bir şey. yatılı okulda okudum, arkadaş arasında tabi ki samimi durumlar oldu ki askerde de oluyordur muhakkak ama iki dk önce uzun uzun taşağını kaşıyan adam saniyeler içinde aynı eliyle tüm ekiple vedalaşmak için tokalaşınca ve bundan herkes memnun gibi gözükünce biraz garip oldum. olm millettin siki nasıl lan böyle yaratık gibi. kafayı yedim yardım edin lan. hani sansar değil şansal repliğini içeren meşhur maraton dublajı var ya komikli, onda efsane bir replik var, erman toroğlu "çıkar hocam yarakları salla salla salla" dediğinde şansal "hocam seninki ele geliyor, benimki biraz küçük kalmış" diye :( acaba dedim ondan mı dert yaptım diye ama her halükarda garipti yani naptı millet öyle ya ahahah gözüme uyku girmiyor lan italyan malı yaraklar, taşaklar, kıllı kıllı götler dönüyor kafamda psikolojim bozuldu. yardım edin... bu kadar "samimi" bir şey hayatımda hiç görmemiştim. oysa her şey ne de güzel başlamıştı hakan balta performansım ile... lanet olsun ki şu goygoy futbolu oynamak için (tebrik edenler falan oldu) gidesim de var ama o sahneden nasıl tüyeceğimi bilemiyorum, kaçış yok aq yavaş yavaş beni içine alacak bu oluşum ve yakında böyle biri olacağım :(
argo bölüm bitmiştir. herkese iyi geceler.