31
6 yaşımda babamın omzunda kızılay meydanını dolaşmıştım neuchatel maçından sonra.
en anlamlı mesafelerdi benim için.
ölüm tehlikesi atlatırken hani derler ya "hayatım film şeriti gibi gözümün önünden geçti" diye; var öyle bir şey.
gördüm ben tekrar.
çok kısa bir an, babamın omuzlarında, elimde bir bayrak, ucuz, babamın gücü ona yetmiş, ama benim, namusuyla kazandığı parayla aldığı, tertemiz bir bayrak, babam mutlu; babam mutlu olduğu için daha da mutluyum, insanlar mutlu; insanlar mutlu oldukları için ben daha da mutluyum. her yerde insanlar var. ziya gökalp'ten meydana doğru yürüyoruz. güneş batıyor güvenpark'ın, ykm'nin üzerinden. o zamanlar adı ne bilmiyorum; belki ykm bile değildi. önemli de değil. yüzüme vuruyor güneş. gök bile sarı kırmızı.
hava çok güzel. babamın omuzlarındayım. babam sağlıklı, ben sağlıklıyım, annem hayatta, bulvara dönüp necatibey'e doğru yürüyeceğiz ve oradan annemin işyerine geçip, annemi de alıp geri eve yürüyeceğiz beraber.
düşmekten korkmuyorum; çünkü babam düşmeme izin vermez.
bayrağımın çalınmasından korkmuyorum; çünkü öyle boktanlaşmamış daha memleket ve elbette babam izin vermez.
sadece mutluluk var o anda. gözümü alan güneş, babamın omuzlarındayım, elimde tertemiz bayrak, babam mutlu, ben mutluyum, insanlar mutlu, ziya gökalp mutlu, kızılay mutlu.
güvenpark'taki heykeller bile mutlu.
mesafe, ziya gökalp'in mithatpaşa'yla kesiştiği yerden kızılay'a kadar.
bilmiyorum herhalde vardır bi' 800 metre - 1 kilometre.
hâlâ zaman zaman giderim o mesafeyi.
bazen aklımdan, bazen gidip gerçekten yürüyerek.
babamın omuzlarında. elimde tertemiz bir bayrak.
babam mutlu. ben mutluyum. insanlar mutlu.
en anlamlı mesafelerdi benim için.
ölüm tehlikesi atlatırken hani derler ya "hayatım film şeriti gibi gözümün önünden geçti" diye; var öyle bir şey.
gördüm ben tekrar.
çok kısa bir an, babamın omuzlarında, elimde bir bayrak, ucuz, babamın gücü ona yetmiş, ama benim, namusuyla kazandığı parayla aldığı, tertemiz bir bayrak, babam mutlu; babam mutlu olduğu için daha da mutluyum, insanlar mutlu; insanlar mutlu oldukları için ben daha da mutluyum. her yerde insanlar var. ziya gökalp'ten meydana doğru yürüyoruz. güneş batıyor güvenpark'ın, ykm'nin üzerinden. o zamanlar adı ne bilmiyorum; belki ykm bile değildi. önemli de değil. yüzüme vuruyor güneş. gök bile sarı kırmızı.
hava çok güzel. babamın omuzlarındayım. babam sağlıklı, ben sağlıklıyım, annem hayatta, bulvara dönüp necatibey'e doğru yürüyeceğiz ve oradan annemin işyerine geçip, annemi de alıp geri eve yürüyeceğiz beraber.
düşmekten korkmuyorum; çünkü babam düşmeme izin vermez.
bayrağımın çalınmasından korkmuyorum; çünkü öyle boktanlaşmamış daha memleket ve elbette babam izin vermez.
sadece mutluluk var o anda. gözümü alan güneş, babamın omuzlarındayım, elimde tertemiz bayrak, babam mutlu, ben mutluyum, insanlar mutlu, ziya gökalp mutlu, kızılay mutlu.
güvenpark'taki heykeller bile mutlu.
mesafe, ziya gökalp'in mithatpaşa'yla kesiştiği yerden kızılay'a kadar.
bilmiyorum herhalde vardır bi' 800 metre - 1 kilometre.
hâlâ zaman zaman giderim o mesafeyi.
bazen aklımdan, bazen gidip gerçekten yürüyerek.
babamın omuzlarında. elimde tertemiz bir bayrak.
babam mutlu. ben mutluyum. insanlar mutlu.