7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı ankara'dan
istanbul'a sanırım 10 saatten fazla sürdü.
okuldaki öğrenci imkanlarıyla otobüs tutulmuş, biletler de zar zor temin edilmiş. tutulan otobüs baya eski model ve aşırı yavaş gidiyor, şoförümüz orta yaşlar sonunda bir amca. haftaiçi maç, sabahtan yola çıkıp ertesi güne dönmemiz lazım. çıktık yola sağ şeridi kapata kapata gidiyoruz. millet de kendinden geçti sonra, otobüsün kafa üstündeki eşya bölümüne tırmanıp spiderman taklidi yapandan tut otobüste meşale yakmaya kalkana.
2 - 3 kere mola verdikten sonra 19:30'da oynanacak maça ucu ucuna girdik. eboue, elmander, melo attı o havayla dönüş yolu ilk 1 saat takım otobüsüne döndü. tezahüratlar, sarılmalar, marşlar, alkışlar. biz ''istanbul'a gelirken olanlar film konusu'' diye şakalaşırken, esas film sonra koptu. kaptan ''ben saati kurdum gençler, bir yere park edeyim uyuyayım, sonra sizi alayım.'' dedikten sonra bu planından vazgeçip istanbul'a akmış.
* kocaeli'de yemek yiyelim diye durdu bizim ekip, amcamın gözler yorgunluktan kan çanağı. tekrar yola koyulduktan sonra çoğu kişi uyuyunca amca bize ''gençler uyumayın, ben göremiyorum önümü, gözüm de kapanıyor. beni uyanık tutun.'' ricasında bulundu. ben dahil 3 kişi amcayı özellikle kar yağan ve görüş mesafesinin diplere vurduğu
bolu dağında; fıkralarla, hikayelerle, sohbet ederek, ''dayı dikkat'' nidaları arasında konuşturup uykusunu açmaya çalışarak
ankara'ya getirdik. aslında olaydan habersiz uyuyan grubun kalanları için her şey güzeldi ta ki kaptan
ankara girişinde lavaboya giderken sabahın 5'inde kapıyı açık unutana kadar.
ankara ayazında gece yarısı donar vaziyette uyanmak hoş olmasa gerek.
*en son ankara'da kaptan da dahil 3'lü çektikten sonra dağıldık.
* bu da böyle bir anımdır sözlük.
maç ayrı efsane, yol ayrı efsane.
bu anılara tek sebep
galatasaray.
sevilmez mi şimdi?