34
özellikle son yıllarda mental açıdan yeterince güçlü olmayan ve liderlik vasıflarını barındırmayan futbolcuların elinde çocuk oyuncağına dönüşmüş durumda.
arda turan - bir kaptandan ilk beklentiniz takım içerisinde birlikteliği, sevgi ortamını sağlayabilecek olmasıdır. arda bu açıdan hiçbir sıkıntı yaşamıyordu. bir kaptanın sahip olması gerektiği gibi kolay pes etmeme, saha içi ve dışında sorumluluk alma, takımı sahiplenme gibi kriterlere sahipti. ama medya özellikle kız arkadaşı üzerinden kendisine çok fazla yüklenince kaptanlık için son yıllardaki en uygun oyuncumuz eridi gitti. arda'nın başarısız kaptanlık sürecine erken yıldız oldum havası, haddinden fazla konuşması da etkili oldu tabi.
arda belki 2-3 sene sonra galatasaray'a dönerse artık ideal bir kaptan olabilir. çünkü o meşhur forma rengi muhabbeti gibi ancak genç ve olgunlaşmamış bir oyuncunun ağzından duyabileceğimiz sözleri artık filtreleyecektir diye düşünüyorum. harika avrupa tecrübesi sayesinde zaten daha manisaspor'da oynarken bile sevilen ve saygı gören arda, bunu bir üst seviyeye çıkarabilir.
sabri sarıoğlu - sabri kaptanlıkla yakından uzaktan alakası olmaması gereken bir karakterdi. "takımın en eskisi kaptan olur" gibi saçma bir zihniyetle pazubandı ile eğlencesine takıldı bir süre. kaptan dediğimiz oyuncunun takımdaki en iyi futbolcu olmasına gerek yoktur, açtığı ortaların isabetsiz olması, saçma hataları kaptanlığa engel değildir ama sabri'nin en büyük eksikliği herkesin saygı duyduğu birisi olmamasıydı. futbolcu/taraftar herkes iyi kötü sempati besler sabri'ye ama saygı duymaz. "hadi beyler paslı oynuyoruz" lafını sabri'nin söylemesi ile bülent korkmaz'ın, hagi'nin, drogba'nın söylemesi arasındaki farkı düşünün yeter de artar.
selçuk inan - selçuk da kaptanlığı aldığı zaman aynı arda gibi hem sevilen hem de saygı duyulan bir oyuncuydı, bu açıdan bir eksikliği yoktu. ama selçuk'un en temel eksiği mental olarak tüm takımın sorumluluğunu üzerine alamaması kaldı ki daha kendi sorumluluğunu bile alamıyor amk. arda çıkar gerekirse takımını, arkadaşını korumak için medyayla kapışır, kavga bile eder ama yedirtmez. selçuk ise karakter olarak bu kadar agresif bir kişi değil. örneğin volkan ayısı bir derbide ufak tefek diye bruma'nın üzerine yürüse, arda da sabri de korur bruma'yı ama selçuk muhtemelen etliye sütlüye karışmaz, bir köşede hakemin kararını bekler. belki volkan burak'ın üstüne yürüse tepki verebilir bak hakkını yemeyeyim şimdi.
wesley sneijder - wes bana göre bu takımdaki kaptanlığa en uygun isim. takımdaki açık ara en kariyerli adam. kimsenin ona saygıda kusur edebilmesi gibi bir ihtimal söz konusu değil. wes de en az arda ve sabri kadar takımı sahiplenir, kötü oyuna isyan eder, arkadaşlarını motivasyon sağlar, her şey bitti denen anlarda çıkıp 2 tane füzeyle takımına güven verir. 4 gol atsak 5. golü kaçırdı diye hırslanır, üzerine arkadaşlarını da hırslandırır.
wes'in kaptanlık için en iyi 2. aday olan melo'ya göre önemli bir avantajı var, o da daha gergin anlarda sakin kalabilmesi. özellikle derbilerde rakip takımın troll oyuncuları tarafından manipüle edilme ihtimali melo'ya kıyasla daha düşük şino'nun.
yerlilerden belki hamit kaptanlık konusunda verim sağlayabilir ama o da sürekli sahada kalabilecek fiziğe sahip değil gibi görünüyor. yoksa onu da en azından wes'in arkasında ikinci kaptan olarak görsem üzülmem. ama selçuk'u o pazubant ile görünce üzülüyorum. bu yükü her karakter taşıyamaz, o da taşıyamıyor.
arda turan - bir kaptandan ilk beklentiniz takım içerisinde birlikteliği, sevgi ortamını sağlayabilecek olmasıdır. arda bu açıdan hiçbir sıkıntı yaşamıyordu. bir kaptanın sahip olması gerektiği gibi kolay pes etmeme, saha içi ve dışında sorumluluk alma, takımı sahiplenme gibi kriterlere sahipti. ama medya özellikle kız arkadaşı üzerinden kendisine çok fazla yüklenince kaptanlık için son yıllardaki en uygun oyuncumuz eridi gitti. arda'nın başarısız kaptanlık sürecine erken yıldız oldum havası, haddinden fazla konuşması da etkili oldu tabi.
arda belki 2-3 sene sonra galatasaray'a dönerse artık ideal bir kaptan olabilir. çünkü o meşhur forma rengi muhabbeti gibi ancak genç ve olgunlaşmamış bir oyuncunun ağzından duyabileceğimiz sözleri artık filtreleyecektir diye düşünüyorum. harika avrupa tecrübesi sayesinde zaten daha manisaspor'da oynarken bile sevilen ve saygı gören arda, bunu bir üst seviyeye çıkarabilir.
sabri sarıoğlu - sabri kaptanlıkla yakından uzaktan alakası olmaması gereken bir karakterdi. "takımın en eskisi kaptan olur" gibi saçma bir zihniyetle pazubandı ile eğlencesine takıldı bir süre. kaptan dediğimiz oyuncunun takımdaki en iyi futbolcu olmasına gerek yoktur, açtığı ortaların isabetsiz olması, saçma hataları kaptanlığa engel değildir ama sabri'nin en büyük eksikliği herkesin saygı duyduğu birisi olmamasıydı. futbolcu/taraftar herkes iyi kötü sempati besler sabri'ye ama saygı duymaz. "hadi beyler paslı oynuyoruz" lafını sabri'nin söylemesi ile bülent korkmaz'ın, hagi'nin, drogba'nın söylemesi arasındaki farkı düşünün yeter de artar.
selçuk inan - selçuk da kaptanlığı aldığı zaman aynı arda gibi hem sevilen hem de saygı duyulan bir oyuncuydı, bu açıdan bir eksikliği yoktu. ama selçuk'un en temel eksiği mental olarak tüm takımın sorumluluğunu üzerine alamaması kaldı ki daha kendi sorumluluğunu bile alamıyor amk. arda çıkar gerekirse takımını, arkadaşını korumak için medyayla kapışır, kavga bile eder ama yedirtmez. selçuk ise karakter olarak bu kadar agresif bir kişi değil. örneğin volkan ayısı bir derbide ufak tefek diye bruma'nın üzerine yürüse, arda da sabri de korur bruma'yı ama selçuk muhtemelen etliye sütlüye karışmaz, bir köşede hakemin kararını bekler. belki volkan burak'ın üstüne yürüse tepki verebilir bak hakkını yemeyeyim şimdi.
wesley sneijder - wes bana göre bu takımdaki kaptanlığa en uygun isim. takımdaki açık ara en kariyerli adam. kimsenin ona saygıda kusur edebilmesi gibi bir ihtimal söz konusu değil. wes de en az arda ve sabri kadar takımı sahiplenir, kötü oyuna isyan eder, arkadaşlarını motivasyon sağlar, her şey bitti denen anlarda çıkıp 2 tane füzeyle takımına güven verir. 4 gol atsak 5. golü kaçırdı diye hırslanır, üzerine arkadaşlarını da hırslandırır.
wes'in kaptanlık için en iyi 2. aday olan melo'ya göre önemli bir avantajı var, o da daha gergin anlarda sakin kalabilmesi. özellikle derbilerde rakip takımın troll oyuncuları tarafından manipüle edilme ihtimali melo'ya kıyasla daha düşük şino'nun.
yerlilerden belki hamit kaptanlık konusunda verim sağlayabilir ama o da sürekli sahada kalabilecek fiziğe sahip değil gibi görünüyor. yoksa onu da en azından wes'in arkasında ikinci kaptan olarak görsem üzülmem. ama selçuk'u o pazubant ile görünce üzülüyorum. bu yükü her karakter taşıyamaz, o da taşıyamıyor.